Dünyada her ülke istisnasız bir şekilde silahlanmaktadır. Soğuk Savaş sonrası dönemde dünya genellemesinde silahlara olan ilgi azalmıştır. Fakat söz konusu azalma sadece 1997 yılına kadar devam etmiş ve 1997 yılı sonrasında ülkelerin askeri harcamalarındaki artışlar göze çarpmaya başlamıştır. Mesela 1998-2001 arası dönem için askeri harcamalardaki artış reel olarak % 7[1], 2002-2006 arası dönem için ise %6’lık bir artışdan söz etmek mümkündür ve söz konusu artış günümüze kadara süreklilik göstermeye devam etmiştir.
1991 yılında bağımsızlığını kazanan Orta Asya ülkeleri de kendilerine özgü sebeplerdir olaylardan dolayı silahlanmaktadır ve söz konusu silahlanma sürekli artmaktadır. Mesela 2006 yılında Orta Asya ülkelerinin gerçekleştirdiği toplam silah alışları 59 milyon dolarsa, 2009 yılında bu rakam 107 milyon amerikan dolarına yükselmiştir; 2012 yılında bölge ülkelerinin toplam silah alışları 209 milyon amerikan dolarına kadar yükselmişse, 2015 yılında söz konusu rakam yaklaşık 3,5 kat artarak 690 milyon amerikan dolarına ulaşmıştır. Orta Asya ülkelerinin, genelde her ülkenin silahlanmaya önem vermesinin temel sebebi, silahlanma unsurunun güvenlik ile yakından ilişkili olmasıdır. Ama diğer yandan da silahlanma, hem güvenliği sağlayıcı hem de güvenliği bozucu unsur olmasıyla ilginçtir.
Silahlanma kavramı
Silahlanma güvenlik ve savaş olgularıyla yakından ilişkili bir unsurdur. Bir devletin güvenliğinin sağlanması güçlü olmaktan geçiyorsa, güçlü olmanın da silahlanma ile mümkün olduğu bellidir. Bu bağlamda savaşlar güvenliğin sağlanmasında hem önemli bir neden hem de bir sonuçtur.
Michael Howard’a göre silahlar genel olarak en önemli dört amaç için kullanılmakta:[2] Birinci, diğer ülkeyi savaşa başvurmaktan caydırmak amacıyla; İkinci, eğer caydırma başarısızsa kendini savunmak için; Üçüncü, bir saldırı savaşı yapmak için; Dördüncü ise, bir devleti siyasi olarak korkutmak için; Yani, Howard’ın da değindiği gibi silahlar hem savunma hem de saldırı amaçlı kullanılmaktadır. Günümüz itibarıyla düşündüğümüzde silahların daha çok savunma amaçlı kullanıldığını savunanlar çoktur. Fakat Orta Asya’da askeri gücü kullanmayı sık sık dile getiren, bazı durumlarda ise harekete geçmekten geri durmayan Özbekistan’ın eski Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un sözlerine bakacak olursak, Orta Asya’da durumun pek te öyle olmadığını düşünmeye zorlamaktadır:
“Orta Asya’da mevcut sınırların herhangi etnik temelli değiştirilmeye çalışılmasının nelere sebep olabileceğini göz önüne getirmek bile korkunçtur. Bizim bölgemizde sınırların yeniden paylaşılması tüm dünya toplumları için öyle korkunç etki edebilir ki, bunun yanında Bosna ve Hersek çatışması çok küçük kalır.”[3]
Özbekistan’ın 1990’lı yılların sonunda terörist saldırıları sonrası sınır güvenliğini gerekçe göstererek tartışmalı, belli olmayan sınırlarına mayın döşemesi ve serbest dolaşımı kısıtlaması, Özbekistan’ın gerektiğinde kaba kuvveti kullanmaktan çekinmediğini göstermektedir.[4] Özbekistan ve komşusu Kırgızistan arasında 58 iddialı bölgelerin olması durumun çok ciddi olduğunu göstermektedir;[5] ama taraflar her seferinde çatışmaya girmekten kaçınmaktadır. İki ülke arasında Ağustos 2016 yılında da gerilim yaşanmıştır. Gerilimin sebebi SSCB zamanında kurulan Orto-Tokoy(ya da Kasan, Özbeklerin verdiği isime göre) su yatağı(rezervuar) için olmuştur.[6] Bazı kaynaklara göre, 2 Eylül’de Özbekistan eski Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un ölümü iki komşu ülkenin büyük çatışmadan kaçınmalarına sebep olmuştur.[7] Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in meslektaşının cenaze törenine katılmaması da gündemdeki sorun ile ilişkilendirilmiştir.[8]
SSCB’den Kalan Miras Ve Onun Paylaşımı
SSCB’nin dağılmasının ardından yeni bağımsızlığını kazanan ülkeler arasında SSCB’den kalma silahların, silahlı kuvvetler ve silahlı kuvvetlerin altyapısının paylaşımı gündemdeki askeri alandaki sorunlardan biri olmuştur; Sorun BDT ülkeleri arasında 1992 yılında Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te imzalanan anlaşma ile çözüme ulaştırılmıştır. Anlaşmada ülkelerin topraklarındaki askeri altyapıların ve askeri teçhizatların kendi askeri mülkiyeti olduğu belirtilmekteydi[9] ve anlaşma ile Kazakistan ve Özbekistan SSCB’nin Rusya’dan sonra en büyük mirasçılarıydı. SSCB’nin Afganistan’dan askerlerini çekmesi ile en modern zırhlı araçlar, uçaksavar ve füze artillerisi ile donatılmış 40. Ordu’nun Kazakistan topraklarında yer alması, Özbekistan’ın ise SSCB’den 300’den fazla tank, 100’den fazla savaş uçağı ve 100 helikopter miras olarak alması Orta Asya’nın bu iki ülkesini BDT ülkeleri arasında Rusya’dan sonra en büyük askeri mirasçıları yapmaktaydı.[10] Bu da SSCB’den kalan askeri teknolojinin ve silahların en önemli kısmının Orta Asya bölgesinde olduğunu göstermektedir.
İlk başta Orta Asya cumhuryetleri SSCB’den alabildiğince fazla silah teknolojisi ve silahlar almaya çalışmışlardır; fakat aldıkları silahlar ve silah teknolojileri daha yeni kurulan ulusal askeri birlikleri için çok çok fazlaydı, üstelik söz konusu silah teknolojileri kullanacak elemanları da yetersizdi. Bütün bunların üstüne cephaneliklerin normal durumunu koruması ve bakımı büyük ekonomik yük oluşturmaktaydı. Cephaneliklerin bakımında yaşanan sorun ve sıcak iklimden dolayı patlamaların yaşanması cephaneliklerin yakınlarında yaşayan halk için bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Söz konusu patlamalar SSCB’den kalma silahların en büyük mirasçılarından Özbekistan’da sık sık yaşanmıştır.[11] Ama bu Orta Asya ülkelerinin hepsinin SSCB’den epeyi silah teknolojisi ve silahlar aldığı anlamına gelmemektedir. Mesela miras olarak Tacikistan neredeyse hiç bir şey almamıştır.
Orta Asya ülkelerinin yeni silahlanma girişimleri
Orta Asya ülkelerine SSCB’den miras olarak kalan silahların zamanla eskileşmesi üzerine onarım ve modernizasyon işlemleri gerektirmekteydi. Ötesi silah teknolojisi sürekli gelişmekte ve modern silahlara ihtiyaç duyulmaktadır; bundan dolayı 2005 yılından itibaren Orta Asya ülkelerinde de yavaş yavaş silahlanma konusunda hareketlenme başlamıştır ve günümüze kadar artarak devam etmiştir. Burda istisna olan Orta Asya’nın askeri alanda en gelişmiş ve silahlanma konusunda en hareketli ülkesi Kazakistan’dır; nitekim Kazakistan 1995 yılından başlayarak devamlı silahlanmaktadır.
Orta Asya ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra bir dizi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Onlar: Sınır sorunları, Su sorunu, etnik sorunlar, radikal islam ve Afganistan kaynaklı uyuşturucu sorunu ve terörle mücadele. 2014 yılında ABD’nin Afganiztan’dan askerlerini çekme kararı almasıyla bir yeni Afganistan sorunu çıkacağı korkusu sık sık gündeme gelmeye başlamıştır. Güvenlik endişeleri artan Orta Asya ülkelerinin, Tablo 1’de da göreceğimiz gibi, 2014 sonrasında silahlanmaya ayrı önem vermesine ve askeri potansiyelini güçlendirmeye yönelik büyük adımların atılmasına sebep olmuştur. Mesela Orta Asya ülkelerinin 2014 yılındaki toplam silah alışı 203 milyar dolar iken, 2015 ve 2016 yıllarında bu sayı hemen hemen 3,5 kat artarak 690’a ulaşmıştır. Orta Asya ülkelerinin Afganistan kaynaklı güvenlik endişelerini Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in, Afganistan’dan gelecek radikal grupların mühtemel saldırısıyla Tajikistan’ın baş edemeyeceğini ileri sürerek güney sınırında Rusya’nın yeni bir askeri üs açmasını ısrar etmesi de göstermektedir.[12] Bu konu üzerine çalışmanın bir sonraki bölümünde daha ayrıntılı durulacaktır.
Tablo 1. Orta Asya ülkelerinin son on yılda gerçekleştirdiği silah alışları
Kazakhstan | Uzbekistan | Turkmenistan | Kyrgyzstan | Tajikistan | Toplam | |
2006 | 44 | 2 | 13 | 59 | ||
2007 | 82 | 7 | 89 | |||
2008 | 25 | 7 | 32 | |||
2009 | 39 | 36 | 32 | 107 | ||
2010 | 58 | 27 | 85 | |||
2011 | 62 | 236 | 298 | |||
2012 | 94 | 115 | 209 | |||
2013 | 141 | 69 | 3 | 213 | ||
2014 | 99 | 2 | 102 | 203 | ||
2015 | 421 | 93 | 172 | 4 | 690 | |
2016 | 225 | 63 | 391 | 9 | 8 | 696 |
Toplam | 1796 | 176 | 1192 | 32 | 63 | 3260 |
Kaynak: SIPRI
Orta Asya ülkelerinin silahlanma sıralamasında bölgenin en güçlü askeri gücü olan Kazakistan domine etmektedir. Ardından sırasıyla Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan gelmektedir. Bölgedeki her ülke kendi gereçleri ve eksiklerini gidermek için silahlanmaktadır. Mesela SSCB’den miras olarak Hazar’daki filosu için hiç bir şey almamış olan Türkmenistan, bu eksiği kapatmak için son yıllarda büyük adımlar atmıştır. Türkmenistan, filosunu güçlendirmenin yanı sıra Hava savunma sistemlerine ve uçaklara da büyük önem vermektedir. Bölge ülkelerinden Kazakistan’ın importında bulunduğu silah sistemleri uçaklar, zırhlı araçlar ve füzelerdir. Silah importu konusunda bölgede üçüncü sırada gelen Özbekistan da uçaklar ve zırhlı araçlar üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Orta Asya ülkelerinin genel silah tedarikçilerine gelcek olursak burda tartışmasız bir şekilde Rusya’nın domine ettiğini söylemek nünkündür. Rusya’dan sonra Ukrayna, İspanya, son yıllada bölgeye silah satışı artan Türkiye vb.. gelmektedir. Nitekim Türkiye 2016 yılında Türkmenistan’ın en büyük silah tedarikçisi; bu alanda Rusya’yı da geçerek.
Orta Asya’da Etkinlik Mücadelesinde Silah Kartı
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, Orta Asya’da oluşan boşluğu doldurmak için mücadele başlamıştır. Bölgede etkinlik kurmaya çalışan başlıca aktörler ABD, Rusya, Çin, Türkiye, İran, Hindistan vb.. Rusya’nın vazgeçilmez sahası olarak değerlendirilen Orta Asya, aynı anda dünyanın diğer bölgeleri gibi ABD’nin ulusal çıkarları dahilinde bulunan coğrafyadır. Çin için de Doğu bölgesinin istikrara kavuşması için bölge çok önemlidir. Türkiye’ye gelecek olursak, bölge ülkeleri ile olan kültürel, etnik ve dini bağlarından dolayı Türkiye de bölge ile yakından ilgilenmektedir. Söz konusu rekabet kendini askeri alanda da göstermektedir. Rekabet özellikle Rusya ve ABD arasında sürdürülmektedir; Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan için iki ülke arasındaki rekabet giderek büyümektedir. Söz konusu rekabeti bölge ülekeleri de iyi değerlendirmeye ve ellerine geçen fırsatı kullanarak stoklarındaki silahları arttırmaya ve çeşitlendirmeye çalışmaktadırlar.
Çalışmanın temel ilgi alanı olan Orta Asya ülkeleri, Rusya ile yakın askeri işbirliği yapmaktadır. Bölge ülkelerinin envanterlerindeki silahların büyük kısmı Sovyet ve Rusya yapımı silahlardır. Bunun yanısıra Orta Asya ülkeleri BDT ve KGAÖ aracılığıyla Rusya’dan indirimli fiyattan cephaneyi, yeni modern silahları, yedek parçalar ve akaryakıttır yağları almaktadır.[13] Bundan dolayı da askeri alanda bölge ülkeleri ile Rusya arasındaki bağın uzun vadeli olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim silah satışları çoğu zaman bir kereliğine yapılan eylemler değildir. Çünkü satılan silahların teslimatının ardından kısa süre içinde yedek parçalara ve biraz zaman sonra da o sistemin modernizasyonuna ihtiyaç duyulacaktır. Yedek parça ve modernizasyon için genelde yine silah sistemini tedarik eden ülkeye başvurulmaktadır. Çoğu durumda buna silahların kullanımı için verilen kapsamlı eğitim de eklenebilmektedir.[14]
ABD de bölgede BİO ve diğer projeler aracılığıyla Orta Asya orduları için sınırlı da olsa batı silahlarının bölgeye tedarikini sağlayarak askeri ve askeri-teknik konularda aktiv olmaya çalışmaktadır.
Kırgızistan için ABD ve Rusya arasında yaşanan rekabeti en belirgin şekilde Manas üssü üzerine olan çekişmede görmek mümkündür. Kırgızistan yönetimi 2009 yılında Manas üssünün kirasının bitmesiyle kapatma kararı almıştır. Üssün kapatılması için Rusya Kırgızistan’a 2 milyar dolarlık kredi açmıştır.[15] Fakat ardından üssün kirasının 3 kat arttırılarak 60 milyon dolar olmasıyla Bakiyev yönetimi üs ile ilgili kararını ABD lehine değiştirmiştir. Bunun ardından Rusya açtığı krediyi durdurmuştur. Ardından Rusya, Kırgızistan’daki muhalifler ile görüşmeye başlamış ve Bakiyev’in imajının kötülenmesi için harekete geçmiş.[16] Sonunda ülke içinde Bakiyev’e karşı tepki artarken, dış güçler de Bakiyev yönetiminin devrilmesindan yana olmuşlar ve olanlara seyirci kalmışlardır. Bakiyev yerine gelen yönetim yine Manas üssünün kapatılması yönünde karar almıştır; Fakat arada 3 kat artan kira 2014 yılına kadar Kırgızistan ekonomisine büyük katkı yapmıştır. Kirayı 3 kat arttıran ABD, 2014 sonrası için de üssün kira süresinin uzatılması için her ne kadar uğraşmışsa da bütün çabalar bir sonuç getirmemiştir ve 2014 yılında üssün kirasının bitmesiyle ABD Manas üssünü boşaltmak zorunda kalmıştır.[17]
Kırgızistan’da günümüz gündeminde olan bir sorun da Kant üssü ile ilgilidir. Aralık 2016’da Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, ‘ABD’nin Kırgızistan’daki askeri varlığının kapatılması yönünde aldığı kararının en doğru karar olduğunu ve ülkenin kendi kendini savunması gerektiğini’ söylemiştir.[18] Kırgızistan başkanının bu sözlerinden sonra Kant üssün kirasının bitmesi üzerine kapatılması konusu sık sık gündeme gelmeye başlamıştır. Fakat 2017 yılına gelindiğinde Kırgısiztan yönetimi, Afganistan’dan gelecek radikal grupların mühtemel saldırısıyla Tajikistan’ın baş edemeyeceğini ileri sürerek, Kant üssünün ülkenin Tajikistan ile olan güney sınırına taşınmasını ya da güney sınırında yeni bir askeri üssün açılmasını talep etmiştir.[19] Özellikle de Kırgızistan ikincisi üzerine ısrar etmektedir. Nisan 2017’de gerçekleşen Putin’in Kırgızistan ziyareti sırasında, Tacikistan’daki askeri varlığın da terörle mücadele amaçlı kullanıldığını belirterek, şimdilik Kırgızistan’ın güneyinde her hangi bir askeri varlık açmayı düşünmediklerini ve Kant üssünü de hiç bir yere taşımayacaklarını bildirmiştir.[20] Artan Afganistan kaynaklı güvenlik endişeleri üzerine bu konu Kırgızistan’da Kasım ayında geçirilecek Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra yeniden gündeme geleceği zor değildir. Çünkü Orta Asya ülkelerinden radikal gruplarla mücadele konusunda en zayıf kalan Kırgızistan’ın Yeni Cumhurbaşkan’ın en temel önceliklerinden birinin radikal gruplarla mücadele olacağı mühtemeldir.
Orta Asya’da ABD ve Rusya arasında en büyük rekabetin, bir çok sefer saf değiştiren Özbekistan için olduğunu söylemek yalnış olmayacaktır. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Rusya’dan uzak durmaya çalışan Özbekistan, Batı ve ABD ile yaklaşmıştır. ABD’nin Afganistan müdahelesi sırasında topraklarında askeri üs açmalarına izin vermiş; ve ABD’nin Orta Asya politikasının en önemli ayağını oluşturmuştur. Fakat 2005 yılında yaşanan Andijon olaylarında ABD ve Batı pressası Özbekistan yönetimini insan hakları ihlallaeri ile suçlamış,[21] Özbekistan da buna Rusya ile yaklaşarak cevap vermiştir. Fakat Rusya ile Özbekistan arasındaki yaklaşma da pek uzun sürmemiştir.
2005 yılından sonra bölgede sürekli etkinliğini kaybeden ABD, Obama’nın Başkanlığa gelmesi ile Afganistan müdahelesi sırasında bölgedeki en iyi destekçisi olan Özbekistan’la ilişkileri geliştirme yoluna gitmiştir. 2011 yılında ABD kongresinin aldığı karar ile 2004 yılında kabul edilmiş olan Özbekistan’a karşı askeri yardımlar konusundaki kısıtlamalar kaldırılmış ve 2012 yılından başlayarak Özbekistan’a askeri yardımların yapılması öngörülmüştür.[22] Kasım 2011’de ABD’nin Kara Kuvvetleri’nin Merkezi Komutanlığı komutanı general Vincent Brooks Taşkent ve Duşanbe’ye ziyareti sırasında Ozbekistan ve Tacikistan’a yüksek miktarda cihazları, virtual istihbarat kanallarıdır makineleri, insansız öldürücü cihazları, dijital radyo istasyonları, GPS navigasyon ile donatılmış bireysel ekipman setleri, zırhlı araçları, Hava Savunma sistemleri, tankları, roket-artillery sistemlerini ve gece görüş manzaraları ile donatılmış hafif silahları vereceğini bildirmiştir.[23] Söz konusu ziyaret sırasında, Tacikistan ve Özbekistan’da askeri eğitim merkezlerinin kurulması hakkındaki Pentagon’un teklifi de görüşülmüştür ve Tacikistan’nın Fahrabad şehrinde ABD destekli eğitim merkezi faaliyet göstermeye başlamıştır. Bir de buna ek olarak ABD’den Tacikistan’ın yerel güvenlik yetkililerine 300 set teçhizat ve Fahrabad’da ABD’li elemanların hazırladığı özel kuvvetler için kişisel ekipman transfer edilmiştir.[24]
Özbekistan’a gelecek olursak, general Brooks’ın ziyaretinden altı ay bile geçmeden KGAÖ’ye nota göndererek üyeliğini durdurmak istediğini bildirmiştir.[25] Rusya Silahlı Kuvvetlerinin Genelkurmay Başkanı general Nikolay Makarov’un sözlerine göre ‘Özbekistan’ın KGAÖ’dan çekilme hakkındaki notası onlar için sürpriz olmamış. Özbekistan zaten askeri tatbikatlar başta olmak üzere üye ülkelerin Başkanlarının yada Bakanlarının toplantılarına katılmamakta ya da bazı anlaşmaları imzalamaktan yüz çevirmekteydi. Nota ile sadece formalite ortadan kaldırıldı’[26] demiştir.[27] Rusyalı siyasetçilere göre eskiden de olduğu gibi Özbekistan çok süre olmadan KGAÖ’ye geri dönecek.[28]
General Brooks’un ziyareti ve ardından Özbekistan’ın KGAÖ’den çekilmesi gibi gelişmelerden sonra ABD’nin Özbekistan’da bir askeri varlık açacağı gündeme gelmeye başlamıştır. Fakat Özbekistan parlamentosunun, Ağustos 2012 yılında yabancı askeri birliklerinin ülkede bulundurulmaması hakkında kabul ettiği karar bütün bu soru işaretleri ortadan kaldırmıştır.[29]
Fakat her ne olursa olsun, ABD’nin Orta Asya politikasının askeri boyutunun en önemli ayaklardan birinin Özbekistan olduğu gerçeği değişmeyecektir. Brooks ziyareti sonrasında verilen yardımın ardından, ABD Afganistan’a giden yüklerin daha güvenilir olmasını gerekçe göstererek Özbekistan’lı güvenlik yetkilileri için bir parti vücut zırhı, Amerikan yapımı gece görüş cihazları ve navigasyon sistemlerinin tranferini sağlamıştır.[30] Bu da bir önceki kelimemizi bir kez daha kanıtlamaktadır. İşin ilginç tarafı, söz konusu ABD Özbekistan yaklaşması ne kadar sürecek? Çoğu siyasetçiler Özbekistan yeni Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev ile durumun değişeceğini belirtmektedirler. Kısacası ABD, Kırgızistan’da Manas üssü kapandıktan sonra, Orta Asya politikasının en önemli iki ayağını oluşturan Özbekistan ve Tacikistan ile ilişkilerin daha iyi yönde olması ve ülkelerin birinde ABD askeri varlığının açılması için çabalamaktadır.[31]
Türkiye Orta Asya’nın temel silah tedarikçileri arasındadır. Mesela 2016 yılında 95 mln amerikan dolarlık silah satışı gerçekleştiren Türkiye, Rusya’yı da geçerek Türkmenistan’ın en büyük silah tedarikçisi olmuştur. Türkiye bölge ülkelerinden Türkmenistan ve Kazakistan’a zırhlı araçlar satışında bulunmuştur.[32] Türkiye’nin füzeler konusunda elde ettiği ilerlemeleri de dikkate değer niteliktedir ve orta vadede bölgeye zırhlı araçların yanısıra füze tedarikine girişeceği beklenmektedir. Çünkü silah ticareti sıradan bir ticaret değildir. Nitekim serbest ticareti savunan ekonomik liberalizmdeki karşılaştırmalı üstünlükler teorisi güvenliği doğrudan ilgilendiren silahlanmayı kapsamamaktadır.[33]
Bilindiği gibi normal ticarette astıcı ürününü en iyi fiyat verene satmakta, alıcı ise istediği ürünü en düşük fiyattan almak istemektedir. Fakat silah ticareti öyle yürümez. Bazen alıcı ülke istediği silah sistemi için normalden çok yüksek fiyat vermekteyken, satıcı ülke de normalden çok düşük fiyata silah transferinde bulunabilmaktedir. Bazen de alıcı istediği silah sistemi için normalden çok yüksek fiyat vermesine rağmen satıcı ülke söz konusu sistemi satmamaktadır. Nitekim silah ticaretinde siyasi ve stratejik hedefler ekonomik hedeflerden üstündür. Dahası söz konusu iki faktör ekonomik hedefleri beslemektedir.[34] 1972-1973 yıllarında ABD’nin İsrail’e teslim etmesi gereken ve o günün en modern savaş uçağı olan F-4 Phantom tipi uçaklar, normal şartlar altında Amerikan Hava Kuvvetleri için üretilmiş olan uçaklarından alarak, kendi silah stoklarına katmayı planladığı uçaklardan kısıntıya giderek, İsrail’e teslim etmesi, yani İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarına cevap vermeyi tercih etmesi bunu göstermektedir.[35] O yüzden de Orta Asya ülkelerinin de diğer tedarikçilerden alamadığı silah sistemlerini kültürel, etnik ve dini bağı olan Türkiye’den alabilme oranı çok daha yüksektir.
Satışların yanı sıra Türkiye bölge ülkelerine yardımlar da yapmaktadır. Mesela 2011-2014 yılları arasında Türkiye Kırgızistan silahlı Kuvvetlerine 12 mln dolarlık askeri yardımda bulunmuştur.[36]
Sonuç
Orta Asya ülkeleri de, diğer her ülke gibi silahlanmaya oldukça önem vermeye yani güvenliklerini bu yolla sağlamaya çalışmaktadırlar. Orta Asya’nın temel silah tedarikçileri sıralamasında Rusya hala birinci sıradadır ve bu durum kısa vadede değişmeyecektir. Nitekim Rusya, Türkmenistan hariç bölge ülkelerinin en büyük silah tedarikçisi konumundadır. Türkmenistan’ın ise en büyük silah tedarikçisi, 2016 yılında Türkiye olmuştur.
1991 yılında bağımsızlığını aldıktan sonra bir dizi sorunlar ile karşı karşıya kalan Orta Asya ülkeleri, söz konusu sorunları çözmek için adımlar atmaktadır. Bazen küçük gerilimler yaşansa bile, silahlanma düzeyinin çok çok artmasına rağmen bölge ülkeleri söz konusu sorunları barış yoluyla çözmeye çalışmaktadırlar. 2016 yılında eski Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov yerine geçen Shavkat Mirziyoyev de en çok gerilimlerin yaşandığı komşu ülke Kırgızistan ile sınır problemlerinin çözülmesi için çabalamaktadır.
Orta Asya’nın jeopolitik olarak her geçen gün değeri artmaktadır. Bu da küresel güçlerin bölge için rekabetinin artmasına neden olmaktadır. Söz konusu rekabetten bölge ülkeleri de en zayıf noktalarını güçlendirmek için çalışmaktadırlar. Yani stoklarındaki silahları çeşitlendirmeye ve askeri potansiyellerini yükseltmeye çalışmaktadırlar.
Shatlyk YEGENOV
____________________________
DİPNOTLAR
[1] SIPRI, SIPRI Yearbook 2002: Armaments, Disarmaments and International Security
[2] Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler Ve Dış Politika, 4. Baskı, İstanbul, Alfa Yayınları, 2001, s. 383
[3] Asılbek Ayupov, Aliya Orazbayeva, Tsentralnaya Aziya i Territorialnıe Sporı, 2017, http://www.region.kg/index.php?option=com_content&view=article&id=2322:2017-04-21-03-44-30&catid=4:politika&Itemid=5 e.t. 18.05.2017
[4] Tayyar Arı, Orta Asya ve Kafkasya, Rekabetten İşbirliğine, MKM yayıncılık, Bursa, 2010, s. 26
[5] A. Şustov, Etnoterritorislnıe Konfliktı v Sredney Azii, 2008, http://ia-centr.ru/publications/691/ e.t. 16.05.2017
[6] http://www.bbc.com/russian/features-37169385 e.t. 2.10.2017
[7] http://www.mk.ru/politics/2016/09/07/uzbekistan-i-kirgiziyu-spasli-ot-voyny-pokhorony-karimova.html e.t. 2.10.2017
[8] Ibid.,
[9] V. Kamınin, Politika Rosii V Oblasti Obespecheniya Bezopasnosti V Tsentralnoy Azii V 1990-ye gg, Mejdunarodnıye Otnoşeniya, UDK, s. 151
[10] Ibid.,
[11] Mihail Kalişevskiy, Tsentralnaya Aziya: Voennıy Balans, Fergana Haber Ajansı, 2012 bkz. http://www.fergananews.com/articles/7514 e.t. 17.06.2017
[12] https://russian.rt.com/ussr/article/404188-kirgiziya-rossiiskaya-voennaya-baza e.t. 28.09.2017
[13] http://www.fergananews.com/articles/7514 e.t. 22.06.2017
[14] Ferhat Perinççi, Silahlanma ve Savaş, Orta Doğu’daki Silahlanma Girişimlerinin Küresel ve Bölgesel Güvenliiğe etkisi(Soğuk Savaş Dönemi), Dora Yayınları, 2010, s. 115
[15] Burulkan Abdibaitova, Özgür Kırgızistan 20 yaşında, 21. Yüzyıl, Kasım 2011, s. 24
[16] Ibid.,
[17] Kırgızistan’daki ABD Askeri Hava Üssü Kapandı, Trt Haber, Temmuz 2014, http://www.trthaber.com/haber/dunya/kirgizistandaki-abd-askeri-hava-ussu-kapandi-135685.html e.t. 6.06.2017
[18] https://russian.rt.com/ussr/article/404188-kirgiziya-rossiiskaya-voennaya-baza e.t. 28.09.2017
[19] Ibid.,
[20] http://www.ng.ru/cis/2017-03-01/7_6938_kirgisia.html e.t. 28.09.2017
[21] Svetlana Gamova, Viktoriya Panfilova, Karimov Gotov Menyatsa, Nezavisimaya Gazeta, 2006
[22] D. Malışeva, Vızovı Bezopasnosti V Tsentralnoy Azii, İMEMO RAN, Moskova, 2013, s. 9
[23] Mihail Kalişevskiy, Tsentralnaya Aziya…, op.cit.,
[24] Ibid.,
[25] İvan Kartaşov, Uzbekistan Vyşel iz ODKB, Rosiyskaya Gazeta RGRU, Haziran 2012, bkz. https://rg.ru/2012/06/29/uzbekistan-site.html e.t. 25.06.2017
[26] Uzbekistan Vyşel iz ODKB İz-za “Nepriyatnıx” Sosedey i v Ugodu Amerkantsam, Sçitayut Ekspertı, Haziran 2012, http://www.newsru.com/world/29jun2012/uzb.html# e.t. 25.06.2017
[27] Ibid.,
[28] Bilindiği gibi Özbekistan KGAÖ’nin kurucu üyelerindendir. Özbekistan 1999 yılına gelindiğinde örgütte üyeliğini durdurmuş, 2005 yılında Andijon olaylarından sonra örgüte yeniden üye olmuştur.
[29] Ibid., s. 15
[30] http://www.fergananews.com/articles/7514 e.t. 22.06.2017
[31] D. Malışeva, Vızovı Bezopasnosti V…, op.cit., s. 10
[32] SIPRI Arms Tranfers Database, Turkey: Transfers of Major conventional weapons: sorted by suplier. Deals with deliveries or orders made for year range 1991 to 2016, 20 July 2017.
[33] Ferhat Perinççi, Silahlanma ve Savaş op.cit., s. 111
[34] Ibid.,
[35] Ferhat Pirinççi, İsrail’in Silahlanmasında ABD’nin Rölü ve ABD-İsrail Stratejik İlişkisinin Başlaması (1956-1973), History Studies, Middle East Special İssue 2010, s. 371
[36] https://www.youtube.com/watch?v=jOUE62R9580 e.t. 26.09.2017