Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 58.si, Marka ve İletişim Uzmanı ve SASAM İngiltere Şubesi Başkan Yardımcısı Dr.Hakan YILDIRIM’ın katılımı ile “İngiltere ve Avrupa’da Kamuoyu Yönlendirmesi ve Algı Yönetimi” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Bilgilendirici sunumu için Sayın YILDIRIM’a teşekkür ediyor, söyleşiden bazı notları okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz.
SÖYLEŞİDEN BAZI NOTLAR:
Türk vatandaşları arasında Türkiye’ye dair iki zıt algı oluştuğuna şahit oluyoruz; Bir yandan bazı vatandaşlarımızın “Türkiye’de iyi bir işim olacağına İngiltere’de temizlikçi olurum daha iyi” dediklerini duyuyor, bir yandan da bazı vatandaşlarımızın “Türkiye çok iyi bir konumda, tüm dünya Türkiye’yi kıskanıyor” dediklerine şahit oluyoruz.
Bu iki zıt algıdan yola çıkarak şunu söylemek mümkün; Dünya yuvarlaktır, merkezinin neresi olduğu, algıya göre değişir.
İngiltere’de halka Türkiye gösterilmiyor. Türkiye, IŞİD’e karşı en zorlu mücadeleyi veren ülke ama İngiliz halkı bunu bilmiyor. Çünkü basın, bu haberleri vermiyor.
Algı; bize verilen mesajları bizim nasıl kabul ettiğimizdir. İçinde yaşanılan çevre, ortam, toplum, sosyo-kültürel ve ekonomik yapılar, aynı mesajın değişik kişilerce farklı algılanmasına neden olabilir.
İletişimin iki temel özelliği vardır; 1- Tek seferde iletişim gerçekleşmez. İletişim, süreklilik gerektirir. 2- İletişim tek kanaldan gerçekleşmez. Farklı kanallardan aynı anda gerçekleşir.
Devletin iletişim metodu; öncelikle günlük hayatta devletin varlığını hissettirmesiyle gerçekleşir. Bu durum, devletin tüm kurumlarıyla birlikte hareket etmesini gerektirir. Devlet güvenliği tesis ederek, vatandaşına hamilik ederek, sosyal ve hukuk devleti olmanın gereklerini yerine getirerek, sınırları içinde yaşayanlara varlığını hissettirmelidir.
İngiltere’de 35 yaşına gelen bir İngiliz, devletini sever hale gelir. Çocukluktan itibaren izlenilen kanallar, bireylere devlet sevgisini yerleştirmektedir. Hükümeti, kamu kurumlarını ve icraatlarını eleştirirler ama devletlerini severler.
Günümüzdeki haber bombardımanı ve yanlış haberlerin çokluğu yüzünden, artık habere değil haberi verene (muhbire) göre habere itibar ediliyor.
Algıyı yönlendirebilmek için önce yönetebilmek gerekir. Almanya, İngiltere, Fransa ve Hollanda’da yaşayan Türklerin bile, yaşadıkları ülkeleri çok güçlü gördüklerine ve sahiplendiklerine şahit oluyoruz. Almanya’da yaşayan bir Türk, Almanya’nın İngiltere’den daha güçlü olduğunu düşünüyor ve İngiltere’ye burun kıvırıyor. Aynı şekilde İngiltere’de yaşayan bir Türk de, Almanya’ya burun kıvırıyor. Dolayısıyla gelişmiş Avrupa ülkelerinin sadece kendi vatandaşları için değil, kendi ülkelerinde yaşayan azınlıklar için de algıyı gayet iyi yönetebildikleri anlaşılıyor.
Algı yönetimi, bir olayın muhataplara nasıl aktarılacağıyla ilgilidir. Deprem olan bir ülkede turizm bu hadiseden etkilenmezken, deprem olan diğer bir ülkede çok etkilenebilmektedir. Örneğin Japonya bir deprem ülkesidir ama kimse deprem oluyor diye Japonya’ya gitmekten imtina etmez.
Algı yönetimi ile sahte ve yapmacık bir algı oluşturulabilir. Batı basınında İslam ile ilgili olumsuz bir algı oluşturmak için Kancalı İmam lakaplı bir eli kancalı ve bir gözü kör Ebu Hamza El Masri, görsel medyada sık sık gösterildi. Müslümanlar hakkında kötü bir algı oluşturmak için bu tarz Avrupalılara itici gelecek uzun sakallı, cübbeli ve sarıklı imajlar ön plana çıkarılmakta. Aslında Yahudiler arasında da benzer tipte (cübbeli, sakallı ve şapkalı) gruplar olmasına rağmen, bu tarz giyinen Yahudilerin çirkin olarak lanse edildiklerine hiç rastlanmaz.
Algı yönetimi için çok sıkı bir alt yapı oluşturulması gerekiyor. Yıllarca çalışılarak önce muhatapların güveni tesis ediliyor ve bir çok kanaldan/mecradan oluşturulacak algıya dair mesajlar yayınlanıyor. Bu tarz bir algı yönetimi için bir operasyon merkezi oluşturuluyor ve tüm operasyon bu merkezden yönetiliyor. Operasyon yapıldığını sadece karar alıcılar biliyor ve çoğu kez uygulayıcılar dahi bir operasyonun parçası olduklarından haberdar olmuyor. Bu nedenle algı yönetimi, uzun vade ve esneklik gerektirir. Zamanla taktik değişikliklerine gidilebilir. Operasyon boyunca önce uygun verilecek mesaj ve oluşturulacak algı için uygun bir ortam hazırlanır. Operasyonun son aşamasında ise muhataplara verilmek istenen gerçeklik üretilir ve algı oluşturulur.
İngiltere’de Başbakanın “Pazarlama İletişim Danışmanı” bulunmakta.
SÖYLEŞİDEN KARELER: