(Putin’in muhaliflerinden eski oligark Michael Khodorkovsky’nin New York Times’ta yayınlanan “Putin Sees A Happy New Year” başlıklı yazısının Dünya Bülteni için yapılmış tercümesidir)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir V. Putin, bu günlerde keyfini gizleyemiyor. Kendisi gibi aldatmak ve yanlış yönlendirmek üzerine eğitilmiş, profesyonel olarak bunu uygulamış bir adam için bu durum pek alışıldık değil. Rusya’daki televizyon programı “Weekly News”e 4 Aralık’ta verdiği röportajda Bay Putin, Batı’nın tek kutuplu bir dünya yaratmakta başarısız olduğunu ve o dengenin yeniden sağlandığını açıkça zikretti. Muzaffer hissetmesi için haklı sebepleri vardı: Özel bilgileri hackleyip sızdırarak, yalan haberleri yayarak ve Kremlin’in buyruklarını yerine getirmeye hazır partileri ve kişileri (çoğunlukla sağcıları) finanse ederek Batı’daki müesses nizam karşıtı hareketleri yıllarca desteklemesinden sonra, gözüktüğü kadarıyla, bunların hepsinin karşılığını almaya başlıyor.
Rusya’nın yöntemleri pek yeni sayılmaz.
Örneğin, “The Protocols of the Elders of the Zion” kitabını hatırlayın. Çar’ın gizli polisi tarafından uydurulmuş ve Rusya’da 1903 yılında yayımlanmış kötü şöhretli sahte bilgiler yığınını… Dünyayı ele geçirmek isteyen Yahudiler senaryosu mahiyetindeki bu kitap, her yerdeki anti-Semitistler için kutsal kitap hâline gelmiş ve Nazilerce kullanılmıştı. 20. yüzyıl boyunca Komünist Parti Propaganda Departmanı ve istihbarat servisleri tarafından yayılan bilgi kirliliği ve propaganda, Sovyet rejiminin bir parçası haline gelmişti. Örneğin, 1939 kışındaki Sovyet-Fin savaşı sırasında Sovyet uçakları Finleri bombalarken Sovyet Dışişleri Bakanı Vyacheslav M. Molotov, Moskova’nın insani yardım, yemek ve su attığını söylemişti.
Sovyet Rusyası döneminden sonra da aynı yüzsüz yalancılık Putin hükümetinin karakteri oldu. Bay Putin, 9 Temmuz 2014’te, Kremlin’de toplum liderleriyle yaptığı toplantıda kötü şöhretli Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’i “yalanlar ne kadar inanılmaz olursa insanların onlara daha fazla inandığını bilen, yetenekli bir adam” olarak andı. Batı’nın, Rus tarihini sözüm ona yanlış lanse etmesini kınarken kullandığı bu söz, esasında Bay Putin’in neye inandığının en iyi göstergesi.
Rusya, Amerika’daki başkanlık seçiminin meşruiyetine şaibe düşürdükten sonra İtalya Başbakanı Matteo Renzi’yi en son yapılan referandum sürecinde hedef alan ve İsveç’te geçen yaz yapılan NATO’ya katılma tartışmasını bulandıran sahte haberlerin en sık kaynağı. Moskova, Estonya’dan Bulgaristan’a kadar tüm Doğu Avrupa’da gerçekleşen siber saldırıların ve seçimlere yapılan müdahalelerin töhmeti altında Şimdilerde, Eylül’de seçimlerin yapılacağı Almanya da siber saldırılara ve sahte haberlere maruz kalıyor.
Daha da şaşırtıcı olan ise Moskova’nın yürüttüğü siber savaşın cezasız kalmasına müsaade eden Batı’nın Rusya’nın agresif tavrına verdiği karşılığın pek ürkek olması. ABD Devlet Başkanı Obama bu ayki açıklamasında, geçen Eylül’de yaptıkları toplantıda Bay Putin’e “buna son vermesini” söylediğini belirtti. Buna Amerikan demokrasisinin büyük bir tehdit altında olduğundan endişelenen bir başkanın tepkisi demek güç. Bay Putin’e yaptığı bu uyarı, Rusya’nın daha da arsızca devam edebilecek saldırılarını ertelemiş olabilir ama yeterince hasar zaten verilmişti. İtalya’da da Renzi’nin kampanyasını yürütenler, Rusya’nın müdahalesi konusundaki şikayetlerini özel ortamlarda dillendirdiler ama bunu kamu önünde dile getirmeyi reddettiler. Ayrıca, 27 Kasım’da, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e Rusya’nın Almanya’nın seçimlerine burnunu sokması meselesi hakkında soru sorulunca “Sadece bununla yaşamayı öğrenmek zorundayız.” diye yanıt verdi.
Bununla yaşamak mı? Bu, birçok ülkenin uyguladığı rutin bir siber istihbarat faaliyeti değil. Rusya’nın siber eylemleri; yabancı hükümetleri karıştırmayı, istikrarsızlaştırmayı ve nihayetinde Rusya’nın hedeflerine uysal bir hâlde iktidara getirmeyi hedefliyor. Bu, demokratik toplumların değerlerine ve kurumlarına yapılan bir saldırı ve eğer başarılı olursa yeni bir hükümet kurmak için askeri müdahalede bulunmakla aynı sonucu verecek.
Kremlin’in baş propagandacısı Dmitri Kiselev en son verdiği röportajda cürretli ve alaycı bir şekilde: “Bugün, 2. Veya 1. Dünya Savaşı’na yahut Orta Çağ’a kıyasla bir düşman askeini öldürmek çok daha masraflı.” dedi ve ekledi: “Bir insanı ikna edebilirseniz onu öldürmenize gerek yok.”
Rusya Ordusu, bilgi savaşlarını askeri doktrinin bir parçası olarak görüyor ve Amerikalılar da Rusya’nın siber aktivitelerini zorlayıcı ve karşılığında yekpare yanıt verilmesi gereken bir savaş eylemi olarak görmeliler. Bu hususa dair Başkan Obama’nın yanıtı –en azından şu ana kadar- yetersiz gözüküyor.
Soğuk Savaş’ın aksine bu seferki karşılaşmanın Demir Perdesi ya da ideolojik savaş alanı yok. Bu hibrit savaş alanında eski KGB adamları, oligarklara dönüştüler; Bay Putin, Batılı ülkeleri “partner” olarak anıyor, hükümet, kamu şirketlerindeki hisseleri Batılı işadamlarına satıyor ve Batılı piyasalarla diğer finans kurumlarına bel bağlıyor.
Fakat bu göz boyamanın arkasında Rusya, sistematik yolsuzluk içerisinde ve baskı ile manipülasyonun en güncel teknikleriyle yönetilen bir polis devletini ve yayılmacı bir imparatorluğu gizleyen bir Potemkin köyü olarak kalıyor. Bu, Rusya için hiç de yeni bir durum değil. Kamuoyu, hukuk ve muhalefet partilerince engellenemeyen Rusya’nın otokratları, tarihsel olarak, toprakları büyütmekten ve jeopolitik büyümeden güç alıyorlar. Rus İmparatorluğu, Korkunç Ivan’dan başlayarak en azından beş asır boyunca yayıldı –bazı hesaplamalara göre her yıl bir Belçika kadar toprağı bünyesine kattı- ta ki Soveyetler Birliği nihayetinde 1991’de çökene kadar. Sovyet devleti 1920’lerin başında şekillenmeye başladığından beri Sovyet liderlerince başvurulan yöntemler, Bay Putin’in çaresizce geri döndürmeye çalıştırdığı şeydir. Mahrum ve aç Rusya, devrimin ve iç savaşın yaralarını sarmaya çalışırken Bolşevik hükümeti, iş propaganda ve baskıya geldiğinde kaynak harcamaktan imtina etmemişti.
Bugün Bay Putin, Rusya ekonomisini kuşatan kaynakları azaltmaya odaklanırken dünya güçleri arasında Rusya’nın pozisyonunu güçlendirmek ve Batılı kurumların altını oymak gibi ikili bir ajandaya sahiptir. Onun için bu, sıfır toplamlı bir oyun. Moskova, Batılı demokrasiler tehlikelerin farkına çok yavaş varırken binlerce hackerı ve trollü maksimum karmaşaya ulaşmak için kolayca görevlendirebilir.
Mevcut tehlike çok büyük! Sporda devlet destekli kitlesel dopingden yıkıcı iş uygulamalarına, siyasi muhalifleri evlerinde susturmaktan yurtdışındaki zalim rejimleri desteklemeye kadar Rusya’nın politikaları hilekâr, yolsuz ve şiddetli bir kökene sahip ki bu da demokrasiler için varoluşsal bir mücadele mevcut demektir.
Bay Putin’in en büyük başarısı, Beyaz Saray’a kendiyle birçok ortak değeri paylaşan ve Putin’in dediklerini yapmaktan mutlu duran bir adamın yerleşmesine yardımcı olmaktır. Fakat Putin işini henüz bitirmedi. Önümüzdeki yıl Hollanda, Fransa, İtalya ve Almanya’daki müesses nizam karşıtı adayları öne çıkarmak istiyor. Eğer bu Soğuk Savaş, Putin-Trump ittifakıyla nihayetlenirse bu, Rusya’nın koştuğu şartlarda olacak ve bu şartlar da demokratik olmayan bir Rusya ve Rusya’ya bir nebze benzeyen ABD şeklinde zuhur edecektir.
Devamı için tıklayınız.
.
Kaynak: New York Times
Tercüme: Deniz Baran (Dünya Bülteni)