Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 52.si, SAADET Partisi Genel Başkanı Sayın Temel KARAMOLLAOĞLU’nun katılımı ile 15 Temmuz hain darbe girişimden bu güne yaşananlar ve bundan sonrasının değerlendirildiği “15 Temmuz Sonrası Türkiye ve 2017” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Değerli katılımları için Sayın Temel KARAMOLLAOĞLU’na teşekkürlerimizi iletiyor, Milli Gazete’de yayınlanan bazı söyleşi notlarını okuycularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz. (Milli Gazete’de yayınlanan haber için tıklayınız)
SÖYLEŞİDEN NOTLAR:
Sayın KARAMOLLAOĞLU, “Ortadoğu ülkelerini yeniden şekillendirmek için yeni haritalar sahaya sürmeye başladılar” dedi. Konuşmasına, “Bugün meydana gelen gelişmeleri anlayabilmek için tarihsel sürece bakmak gerekir. Son yüzyıllık geçmişimizi göz önünde bulundurmalıyız” diyerek başlayan Karamollaoğlu, tarihin iyi bilinmesi gerektiğine işaret ederek, bölgesel sorunların birlikte hareket ederek çözülebileceğinin altını çizdi.
Lahana da büyük ama ne yağı var ne de proteini
Karamollaoğlu, İslam dünyası ve Ortadoğu’daki sorunların çözümü için Türkiye’nin güçlü olması gerektiğini söyleyerek, ekonomi konusunda uyardı. Karamollaoğlu, “Elbette bir ülkenin güçlü olması, ekonomisi ile olur. Sebzelerin içinde en büyüğü lahanadır. Yemesi güzeldir, turşusu da güzeldir. Ama iş güce geldiğinde lahananın ne yağı vardır ne de proteini. Biz şimdi lahana gibi büyüdük, ama güçlenmedik” dedi.
Çin tehlikesine dikkat
Karamollaoğlu, “Türkiye dünyanın en stratejik noktasında bulunuyor” ifadelerini kullanarak, bütün ülkelerin gözünün Türkiye’de olduğunu kaydetti. Karamollaoğlu, “Burada herkesin gözü var. Bu ise bizim için avantaj olabilir ancak zayıf iseniz bu sizin için dezavantaja dönüşür. Gücünüz varsa bunu kullanıp başkaları üzerine etki ederek kullanabiliriz. Bu bölgede ayrıca dünyanın en zengin petrol yatakları da mevcut. Herkes bunlara da sahip olmak istiyor. Şimdi Çin de bunlara sahip olmak istiyor. Çin, bu yüzden her yere saldırıyor. Afrika’da bile bir milyon Çin şirketi var. Amerika doğrudan doğruya sömürüyor ama Çin ise şimdi sadece veriyor. İlerde ne yapacak şu an pek bilinmiyor. Çin, iki milyarlık İslam âlemi ile de ekonomik olarak iyi geçinmek istiyor” dedi.
Yüz yıl sonra Ortadoğu’daki ülkelerin sınırlarının değiştirildiği yeni haritalar sahaya sürüldüğünü de sözlerine ekleyen Karamollaoğlu, “Almaya Birinci Dünya Harbi’nden yirmi yıl sonra dünyaya savaş ilan etti. 1917 yılında ise İngiltere Balfour Deklarasyonu’nu yayınlayarak, İsrail kurulmasına destek olduğunu açıklamıştı. Ortadoğu’nun nasıl haritalandırılacağına da birlikte karar vermişler. Tüm bunlar ile birlikte Sevr Antlaşması da bize dayatılmış oldu. Anadolu bile pay edilmişti. Bugünkü sınırlarımız da böylece ortaya çıkmış oluyor. Amerika, Ortadoğu’yu emelleri doğrultusunda yeni haritalar ile kuşatmaya başladı. Hedefledikleri asıl harita ise Arz-ı Mevud haritasıdır. Bu ideallerini gerçekleştiremediler. Şimdi de bunun peşindeler” uyarısında bulundu.
Soğuk Savaş sonrası yeni dönem
“İkinci Dünya Savaşı sonrası ise insanları düşündürtmediler. Rusya ve Amerika ile karşılıklı atışmalar neticesinde İsrail bölgede giderek genişledi” diyen Karamollaoğlu, şunları söyledi: “Bazı Müslüman ülkeler de bu dönemde Amerika’nın yanında yer aldı. Soğuk savaş sonrası ise yeni bir döneme girildi. Bu dönemde farklı bir ideal ortaya atıldı. Dünyayı kontrol etme hedefi için tek rakipleri Müslümanlardı.”
Batı’yı biz idealleştiriyoruz
Karamollaoğlu, konuşmasının bir bölümünde ise Batılıların düşünce sistemlerini eleştirerek, ikiyüzlü bir tavırları olduğunu kaydetti. Karamollaoğlu, “Batılıların devlet yönetiminde insaf yoktur, adaleti bile hiçe sayarlar. Demokrasi sadece ise kendileri için vardır. Bunun için de 11 Eylül’ü planladılar. Binlerce Müslüman’ı alıp Guantanamo’ya koydular. Haçlı seferleri dediler. Batı’yı biz idealize ediyoruz. ‘Batı gibi olmalıyız, onlara yaklaşmalıyız, onların değerlerini benimsemeliyiz’ diyoruz. Neymiş, demokrasiymiş, hukukun üstünlüğüymüş. Batı hiçbir zaman bunları içselleştirmedi ki. Menfaati geldiğinde bu kuralları çiğnemekten çekinmedi” dedi.
İran ile savaştırmanın gayretindeler
Son dönemde Türkiye ile İran arasında soğuk rüzgârlar estirmek için çaba sarf edenlerin olduğunu da ifade eden Karamollaoğlu şu sözlerle uyarılarda bulundu: “Arap Baharı konusunda biz uyarılarda bulunduk. Bahar, sonbahara dönüşmeden bile kışa dönüştü. Bu sefer vesayet savaşları başladı. Birbirleri ile çarpışacak yeni gruplar oluşturdular. Irkçılık ve mezhepçiliği kullandılar. Biz, İran ile 400 yıldır harp etmemişiz. Birileri şimdi bizim aramızda savaş çıkarmak istiyorlar. Kim faydalanacak bundan, elbette ki dış güçler. O kadar açık ve net ki, niye biz birbirimiz ile kavga edelim. Ortadoğu kan gölüne döndü. Maalesef ölen de, öldüren de Müslüman.”
Yeni bir dünyayı Türkiye kurabilir
Ortadoğu ve İslam ülkelerinde yaşanan tüm sorunların ancak Türkiye’nin öncülüğünde sonlandırılabileceğinin de altını çizen Karamollaoğlu, “Yeniden Büyük Türkiye nasıl olacak? Bunun için öncelikle manevi kalkınma ve beraberinde ise maddi kalkınmayı başarmalıyız. Bunu yaparsak ise yeni bir dünya ortaya çıkar” dedi.
SÖYLEŞİDEN KARELER: