Twitter Facebook Linkedin Youtube

KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLARIN AZALTILMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR VE SONUÇLARI

Sultan AVŞAR

Sultan AVŞAR

“Korunmaya muhtaç çocuk” ifadesi; “Beden ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olup; -Ana veya babasız, -Ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan, -Ana veya babası veya her ikisi tarafından terk edilen veya -Ana veya babası tarafından ihmal edilip fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen çocukları ifade etmektedir.” (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2014)

Yani korunmaya muhtaç çocuklar, anne ve babası ile birlikte yaşama gibi en temel haklarından yoksun kalmış ya da bırakılmış yahut güvenlikleri açısından artık anne ve baba ile birlikte yaşaması mümkün olmayan çocuklardır.

Sosyal politikanın kapsamı içindeki yoksullar, hastalar, özürlüler, yaşlılar ve toplumların geleceği olan çocuklar gibi kendi kendine yeterli olamayan gruplardan birisini oluşturan korunmaya muhtaç çocukların bakımı, daima özel bir önem taşımaktadır. Nitekim çocukların korunması, sosyal politika tarihinde ilk kanuni düzenlemeler içinde ye almaktadır.

Korunmaya muhtaç çocuklara yönelik sosyal hizmetlerin sunumunda, korunmaya muhtaç duruma gelmiş çocuğun öz ailesi yanında bakım ve korunmasını sağlayıcı hizmetlere öncelik verilmelidir. Ancak bu gerçekleşemiyorsa; kurum bakımı, koruyucu aile uygulaması ve evlatlık gibi değişik bakım türlerine başvurmak faydalı olacaktır. Ülkemizde hakkında korunma kararı alınan korunmaya muhtaç çocuklara yönelik hizmetler, 1983 yılında çıkarılan 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre yürütülmektedir.

Bu bağlamda koşulları nedeniyle sokak çocukları da, 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununda ‘Korunmaya Muhtaç Çocuklar’ kapsamında ele alınır. “Sokak çocuğu”;

-yaşamı ve yaşam kaynakları için sokağı kendine mesken haline getirmiş olan ve

-sorumlu yetişkinlerin gözetiminden ve yönlendirilmesinden yoksun olan

henüz yetişkin olmayan kız veya erkek çocuklarını ifade etmektedir.

Dünyada evrensel bir problem haline gelen korunmaya muhtaç çocuklar olgusu, çözümüne yönelik politika ve projeler geliştirilmedikçe ciddi bir tehdit ve bir sorun alanı olarak karşımıza çıkmaya devam edecektir.

Çocukların korunmaya muhtaç duruma gelmelerinde birçok sosyolojik etken vardır. Aile içi şiddet, çocuğa yönelik her türlü istismar, kırdan kente göç, yoksulluk gibi nedenler, bunlardan bazılarıdır.

Korunmaya muhtaç çocuklar kapsamında sokak çocukları meselesi de son yıllarda sık sık gündeme gelen önemli toplumsal meselelerden biri haline gelmiştir. Artık toplumda sokak çocukları potansiyel suç unsurları olarak görülmekte, öyle ki işlenen birçok faili meçhul cinayet onların üstüne kalmaktadır. Bu çocukların kendileri ve toplum için tehlike olmaktan kurtarılarak toplumsal huzurun sağlanması ve kendi ayakları üzerinde durmaları açısından gerekli olan sosyal, ekonomik ve kültürel odaklı çalışmaların yapılması, büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda zamanla sorunların ortaya çıkmasına neden olan faktörleri en aza indirmek ve bu sorunların çözümüne ilişkin faaliyetler de önemli bir çalışma alanı haline gelmiştir.

ÇOCUKLARIN KORUNMAYA MUHTAÇ DURUMA GELME NEDENLERİ

UNICEF’in 1990 da yaptığı sokak çocukları projesi kapsamındaki değerlendirmede; dünya genelinde yaklaşık 100 milyon korunmaya muhtaç durumda sokak çocuğunun var olduğu düşünülmektedir. Türkiye’de ise korunmaya muhtaç durumda olan en az 42 bin çocuğun sokaklarda yaşadığı veya çalıştığı tahmin edilmektedir. Resmi olmayan rakamlara göre bu sayı, 80 bine kadar çıkmaktadır (UNICEF, 2006). UNICEF’in ‘Türkiye’de Çocukların ve Kadınların Durumu’ adlı raporunda (1998), çocukların korunmaya muhtaç duruma düşme nedenlerini şu şekilde belirtmiştir;

-Zengin ile yoksul arasındaki uçurumun daha da büyümesi,

-Düşük gelirli ailelerin içinde bulunduğu maddi sıkıntılar,

-Ayrılmış ya da çocuklu bir annenin veya babanın tek başına olduğu aileler,

-Bu konudaki çocuklara hizmet verecek kurum ve kuruluşların sınırlı oluşu vb.

Korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili karşılaşılan bir diğer sorun da, çocuğun istismarı meselesidir. Çocuğun aile tarafından istismar edilmesi, sokağı aile/ev yaşantısına tercih etmesine yol açmaktadır. İstismar denilince akla fiziksel istismar, cinsel istismar ve duygusal istismar gibi geniş bir yelpazeyi içine alan çok yönlü problemler dizisi gelmektedir. İstismar, çocuğun ruhi yapısında tahrip edici etki bırakmaktadır. Bu da çocuğu rehabiliteyi zorlaştırmaktadır.

Genel olarak çocukların korunmaya muhtaç duruma gelip devletin kontrolü altına girme nedenleri şöyledir;

-çarpık ve hızlı kentleşme,

-aşırı yoksulluk,

-aile parçalanması,

-ailede üvey anne-baba varlığı,

-aile içi şiddet,

-anne babanın boşanmış olması,

-anne veya babadan herhangi birinin veya her ikisinin vefat etmiş olması,

-anne babanın eğitimsizliği,

-resmi olmayan beraberlik,

-çocuğun annesinin babasının veya her ikisinin belli olmayışı durumu,

-çok eşlilik,

-sık eş değiştirme,

-kırdan kente göç sonucu kente uyum sağlayamayan çocuğun sokağa yönelmesi,

-çocuğun potansiyel iş gücü olarak kabul edilmesi sonucu çocuğun erken yaşta çalışmaya başlaması,

-dışlanmışlık, kimsesizlik, denetimsizlik vb. durumlarda çocuğun olumsuz etkilenmesi ve

-yasalar karşısında savunmasız kalması.

Yukarıda sayılan nedenler sonucu çocuğun devletin korumasına muhtaç hale gelmesi karşısında devlet, müdahale edip çocuğu kendi himayesi altına alır. (Şener ve Serdar, 2015, s.110)

Bu nedenlerden aile parçalanması ve yoksulluk, en çok karşılaşılan nedenler arasındadır. Ölüm, ayrılık, boşanma gibi nedenlerle aile bütünlüğünün bozularak, ana babadan birinin ya da her ikisinin birden olmaması durumu, “parçalanmış aile” olarak tanımlanmaktadır. Çeşitli nedenlere bağlı olarak meydana gelen bu parçalanmanın olumsuz etkileri, kadın ve çocuklarda daha yoğun hissedilmektedir.

Böyle durumlarda gerekli rehberlik ve destek sağlanamadığında, ciddi uyum ve davranış bozuklukları görülmekte ve kimi zaman bunlar ciddi toplumsal sorunları oluşturacak boyutlara ulaşmaktadır. Yapılan araştırmalara göre; korunmaya muhtaç çocuklar kapsamındaki sokak çocuklarının yansından fazlası, parçalanmış aile çocuklarıdır. Suç işleme ve uyuşturucuya yönelme oranı da parçalanmış aile çocuklarında çok daha yüksektir.

Dikkat çeken diğer bir konu olan “yoksulluk” ise; genel anlamıyla insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur. Yoksul bir ailede doğmak, çocuk için pek çok imkandan yoksun olmanın yanı sıra, okula gitmek yerine erken yaşta çalışmaya başlamak anlamına gelir. Bu çocuklar, okula gidemedikleri gibi sigara gibi maddelere alışma, kolay yoldan para kazanma, suça yönelme, dışlanma, aşağılanma, şiddet gibi durumlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Çocukların korunmaya muhtaç haline gelmelerinde en çok rastlanılan bu iki durumda da devletin müdahalesiyle, çocuk gerekli incelemelerden sonra devletin koruma yöntemlerinden biriyle (kurum bakımı, koruyucu aile, evlat edinme) himaye edilir. Aynı zamanda hastalıklar, kaybolmalar, anne-babanın kasten çocuğu terk etmesi, evlilik dışı doğumlar, aile fertlerinin bulaşıcı veya tehlikeli bir hastalığa yakalanması durumunda çocuğa bakacak kimsenin olmayışı,  savaşlar vb. durumlarda da çocuk korunmaya muhtaç duruma gelebilir. (Çağlar, 1973, s.61-62)

DEVLETİN KORUMA YÖNTEMLERİ

Çocukların bakım ve yetiştirilmesinde, sadece anne babanın değil, aile ile birlikte toplumun da sorumluluğu bulunmaktadır. Bugün artık küçülen ve parçalanan ailenin tek başına çocuğu koruyamadığı, çocukların korunmasında sadece anne babanın değil, toplumun da rolünün olduğu kavranmaya başlanmıştır. Bu nedenle korunmasız kalan çocuklar, devlet tarafından koruma altına alınarak onlara farklı bakım yöntemleriyle koruma sağlanmakta ve hizmet verilmektedir.

Ancak devletin önceliği, ihtiyaç duyan ailelere maddi destek vererek ailelerin parçalanmasını önlemek ve çocukların korumasız kalmalarına engel olmaktır. Yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan, yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken ve Bakanlığa müracaat eden bu kişilere ve ailelerine ekonomik yardım ile destek sağlanmakta ve bu şekilde ailenin parçalanmadan bir arada yaşamasına çalışılmaktadır. 2015 yılında “Sosyal ve Ekonomik Destek” verilen aile başına ödenen aylık destek miktarı, ortalama 582 liradır. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle çocuklarını okula gönderemeyen ve nüfusun en yoksul kesiminde yer alan ailelere, ilk ve orta öğretime giden çocuklarının okula düzenli olarak devam etmeleri şartıyla her ay nakdi olarak ilköğretimde 35-40 lira, ortaöğretimde 50-60 lira ödeme yapılmaktadır. Bakanlık, 2015 yılı faaliyet raporunda 969.998 hanede toplam 2.103.895 öğrenciye şartlı eğitim yardımı, eğitim materyali, barınma ve iaşe yardımı yapıldığını belirtmektedir. Böylece çocukların eğitim hayatlarına destek olunup onların kendilerine iyi birer kariyer yapması amacıyla bir adım atılarak ve maddi destek sağlanarak onları korunmaya muhtaç çocuklar statüsünden çıkarmak amaçlanmıştır.

Ancak tüm bu önleyici tedbirlere rağmen aile çevresinden yoksun kalan çocukların varlığı nedeniyle, alternatif bakım modeli ve standartlar da oluşturulmuştur. Aile çevresinden yoksun kalan çocukların özel olarak korunması ve yetiştirilmesi, devletin sorumluluğundadır. Bu bağlamda devletin koruma yöntemleri ise; kurum bakımı, koruyucu aile hizmeti ve evlat edinme şeklindedir.

1.Kurum Bakımı

Kurum bakımı, korunmaya ihtiyacı bulunan çocukların bakım ve korunması için düşünülen en eski çözüm yolu ve bakım yöntemidir. Bu yöntem, geliştirilen politika ve yapılan yasal düzenlemelere rağmen, sadece çocuğun ailesi yanında bakımı ve korunması sağlanamıyorsa tercih edilebilir.

“Kurum bakımı; çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları, grup evleri ve çocuk evleri gibi kurumlarda devlet tarafından sağlanmaktadır. Kurum bakımı, bir aile ortamına sahip ya da aile ortamında yaşama şansı bulunmayan çocukların, gruplar şeklinde veya toplu olarak bir kurum içerisinde yaşamaları ve bu süre içerisinde kendilerine anne ve babalarının yerini alan yetişkinler tarafından bakılmaları olarak tanımlanmaktadır. Kurum bakım yönteminde kurum tipleri, genellikle ülkelerin sosyo-ekonomik koşullarına ve geleneklerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.’’(Yazıcı, 2014, s.251).

Kurumlarda en çok tercih edilen yöntem; kışla tipi ve ev tipi yöntemleridir.  Kışla tipi; çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları şeklinde ikiye ayrılır. Buralar çok sayıda çocuğun bir arada bakıldığı ve tek bir bakım elemanının sorumlu olduğu ortamlardır. Ev tipi yöntemde ise çocuk evleri ve sevgi evleri mevcuttur. Bu yöntemde ise çocukların bakımı, az sayıda çocuğa bir bakım elemanı görevlendirilecek şekilde ve en fazla beşer-altışar kişilik gruplar halindeki çocukların birarada yaşayabileceği ortamlar olarak düzenlenmiştir.

2.Koruyucu Aile Hizmeti

Koruyucu aile bakım yöntemi; başkalarının korunmaya ihtiyacı bulunan çocuğun ailesinin yerine geçerek, ebeveynlik rolünü üstlenmesini içeren bir hizmet türüdür. Bu hizmet, genellikle çocuğun öz ailesinin asgari sosyal, duygusal ve fiziksel bakım veremeyecek kadar ciddi eksiklikler göstermesi nedeniyle öz ana ve babasından ayrılması gerekli görülen çocuklar ile kimsesiz olup evlatlık verilmek veya bir kuruma yerleştirilmek için sıra bekleyen çocuklar için uygulanan ve çocuk açısından da gerekli olabilecek durumlarda uygulanmaktadır.

Bir başka ifadeyle koruyucu aile bakımı; “çeşitli nedenlerle biyolojik ailesi yanında bakımı sağlanamayan çocukların, kısa veya uzun süreli olarak bakımlarını üstlenen anne ve baba özelliklerini taşıyan kişilerin yanında ücretli veya gönüllü olarak devletin denetim ve gözetiminde yetiştirilmeleri” olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocuklar, belirli kriterlere göre seçilen koruyucu ailelerin sağlayacağı sevgi ve şefkat ortamında bakılmakta, masraflar da devlet tarafından karşılanmaktadır. Genelde çocuğun ailesine geri dönme durumu söz konusu olduğunda koruyucu aile bakımı tercih edilirken, böyle bir ihtimal yoksa evlatlık verilme yoluna başvurulmaktadır.

Koruyucu ailelerin yerine getirmesi gereken yükümlülükler ise şu şekilde açıklanabilir: Koruyucu aile, çocuğun yetenekleri ve becerilerinin el verdiği ölçüde eğitim ve öğretimi veya meslek sahibi edindirilmesi için gerekli çabayı göstermek zorundadır. Ayrıca çocuğu koruma, eğitme ve yetiştirme dışında hiçbir surette çalıştırmamalıdırlar. Ayrıca koruyucu aile, koruyucu aile biriminin uygun görmesi halinde, çocuğun anne-babası ve diğer yakınları ile koruyucu aile birimince uygun görülen şekil ve zamanda görüşmesini sağlamalıdır. Aile ve Sosyal Politikalar il veya ilçe müdürlüğünün bilgisi dışında çocuğun kan bağı bulunan ya da eski çevresindeki kişilerle iletişim kurmamak ve ayrıca çocuğun karşılanabilir nitelikteki ihtiyaç, istek ve beklentileri ile çocuğu ilgilendiren kararlarda çocuğun düşüncesini almak, koruyucu ailenin yükümlülükleri arasında kabul edilmektedir.

3.Evlat Edinme

Evlat Edinme; durumu evlat edindirilmeye uygun bir çocukla, durumu evlat edinmeye uygun kişi/çiftler arasında hukuki bağlar sağlanarak, çocuk-ebeveyn ilişkisinin kurulmasıdır.

Yani koruma altındaki çocuğun evlat edinilmesi, sürekli yerleştirme biçimi olarak düşünülmekte ve korunmaya muhtaç çocuğun yararına en uygun çözüm olarak uygulanmaktadır. Çocuk, yerleştirilmiş olduğu aile tarafından evlat edinilebilir. Ülkemizde koruyucu aile yanına yerleştirme, fiilen evlat edinmenin alt basamağı olarak uygulanmaktadır. Böylece evlat edinmeden önce belli bir deneme süresi geçirilmiş olmaktadır. Evlat edinilme sonucu evlat edinen ile çocuk arasında velayet ilişkisi kurulmakta ve çocuk korunma altından çıkarılmaktadır.

Evlat edinmek isteyenlerin şahsen ve yazılı olarak Aile ve Sosyal Politikalar İl veya İlçe Müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir. Çiftlerin evlât edinmek istemesi halinde başvuruda her ikisinde birlikte bulunması gerekir. Evlat edinmede aranan şartlar ise şöyledir;

Çocuğun evlat edinen tarafından en az bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması,

Evlat edinmenin her halde çocuğun yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının, hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi,

Evlat edinecek kişi veya eşlerin, evlat edinilenden en az onsekiz yaş büyük olması,

Evlat edinen ile edinilen arasında en fazla 40 yaş fark olması,

Ayırt etme gücüne sahip olan çocuğun rızasının alınması,

Kanunların belirttiği ölçüde çocuğun ana ve babasının rızasının bulunması veya vasisinin izninin alınmış olması,

Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya her ikisinin de otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekmektedir.

Tablo 1: 2011 Yıl Sonu Korunmaya Muhtaç Çocukların İstatistik Verileri

2011 Yıl Sonu İstatistikleri Kuruluş Sayısı Bakılan Çocuk Sayısı
Çocuk yuvaları (0-12) 68 3.727
Yetiştirme yurtları (13-18) 89 4.342
Çocuk yuvası ve kız yetiştirme yurdu (0-18)
Refakatsiz sığınmacılara yönelik yetiştirme yurdu
Sevgi evi (çocuk evleri sitesi) 36 3.004
Çocuk evleri 448 2.494
Çocuk destek merkezi (ÇODEM=KBRM+BSRM+ÇOGEM) 46 756
Toplam 687 14.320

Tablo 2: 2011 Yıl Sonu İtibariyle Sunulan Hizmetlere Göre Çocuk Sayıları

Çocuğa Yönelik Hizmetler Çocuk Sayıları
Kuruluş bakımı altında bulunan 14.320
Koruma altına alınmadan aile yanında destek verilen 34.982
Aileye döndürülen çocuk 8.099
Evlat edindirilen 11.444
Koruyucu aile yanında bakımı sağlanan 1.282
Koruyucu aile sayısı 1.190
Özek kreş ve gündüz bakım evlerinde ücretsiz bakılan 1.639

2011 yılı korunmaya muhtaç çocukların istatistik verilerine bakıldığında, farklı olarak çocuk evleri sayısını görmekteyiz. İlk defa 2008 yılında hayata geçirilen çocuk evleri projesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yurtlardaki çocukların ev ortamında yetişmesi, sorumluluk sahibi olması, sosyal hayatın içinde yer alması amacıyla açılmıştır. Her yıl sayılarını artırmayı hedefleyen Bakanlık, 2011 yılında 448 tane çocuk evi açarak 2494 çocuğun ev ortamında yetişmeye başlamasını sağlamıştır.

Söz konusu hizmetin kuruluş ağırlıklı modelden aile yanında bakım ağırlıklı modele dönüştürülmesini öncelikli hedefler arasına alan Bakanlık, politikasını korunmaya muhtaç çocukların kuruluş bakımına alınmadan aile odaklı hizmet modelinden yararlanması, kuruluş bakımındaki çocukların ise öncelikle aile yanına döndürülmesi, evlat edinme ve koruyucu aile hizmetinden yararlanması, aile odaklı hizmet modellerinden yararlandırılamayan çocukların da çocuk evlerine yerleştirilmesi olarak şekillendirilmiştir.

Bu nedenle de Bakanlık tarafından “Sevgi Evi” ve “Çocuk Evi” üzerindeki çalışmalara yoğunlaşılmıştır. Bu bağlamda sevgi evleri sayısı da her yıl artmaktadır. 2011 yılında toplamda 36 sevgi evinde 3004 çocuğa bakılmaktadır.

Tablo 3: 2012 Yıl Sonu Korunmaya Muhtaç Çocukların İstatistik Verileri

2012 Yıl Sonu İstatistikleri Sayı Kapasite Fiilen Bakılan Kişi Sayısı Yıl İçinde Hizmetten Yararlanan Kişi Sayısı(gündüzlü)
Aileye döndürülen çocuk 8,861
Evlat edindirme hizmetlerinden yararlanan çocuk 12.057
Koruma altına alınmadan aile yanında desteklenen çocuk 33.344
Koruyucu aile sayısı 1.350
Koruyucu aile yanındaki çocuk 1.492
Ara toplam 57.104
Çocuk evi (0-18) 649 3.814 3.581
Çocuk yuvası ve kız yetiştirme yurdu (0-18) 14 1.636 1.269
Çocuk yuvası (0-12) 45 3.579 2.665
Erkek yetiştirme yurtları (13-18) 48 3.203 2.350
Kız yetiştirme yurtları (13-18) 17 998 605
Sevgi evi (0-18) 45 4.019 3.301
Ara toplam 818 17.249 13.771
Özel kreş ve gündüz bakımevlerinden yaralana çocuk 1.966 105.894 52.073
Özel kreş ve gündüz bakımevlerinden ücretsiz yararlanan çocuk 1.147
Ara toplam 1.966 105.894 0 53.220
Bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezi 34 832 528
ÇOGEM gündüzlü ve yatılı 3 46 1.069
ÇOGEM gündüzlü 29 373 8.226
ÇOGEM yatılı 7 233 918
Koruma bakımve rehabilitasyon merkezi 10 150
Ara toplam 83 1.484 10.891  

Devlet, çocukları himaye ederken çocuğu mümkün olduğunca aileden uzaklaştırmamaya dikkat etmelidir. Çocuk, ailenin yanında desteklenebiliyorsa desteklenmeli, fakat aileden kaynaklı bir tehlike varsa bu durumda çocuğu koruma yöntemlerinden biriyle himaye etmelidir. Nitekim bu amaç doğrultusunda koruma altına alınmadan aile yanında desteklenen çocuk sayısı, 2012 yılına gelindiğinde 33.344 olmuştur. Burada amaç, çocuğun aileden kopmadan sağlıklı ve huzurlu bir ortamda büyümesidir. Yine bu kapsamda aileye döndürülen çocuk sayısı ise 8.861’dir.

Tablo 4: 2013 Yıl Sonu Korunmaya Muhtaç Çocukların İstatistik Verileri

2013 Yıl Sonu İstatistikleri Sayı Fiilen Bakılan Çocuk Sayısı Yıl İçinde Hizmetten Yararlanan Kişi Sayısı
Aileye döndürülen çocuk 9.937
Evlat edinme hizmetinden yararlana çocuk 12.822
Evlat edinme hizmetinden yararlanan çocuk(yıl içinde) 765
Koruma altına alınmadan aile yanında desteklenen çocuk 42.970
Koruyucu aile sayısı 2.776
Koruyucu aile yanındaki çocuk 3.351
Ara toplam 71.856
Çocuk evi(0-18) 906
Çocuk yuvası ve kız yetiştirme yurdu(0-18) 9
Çocuk yuvası(0-12) 21
Erkek yetiştirme yurtları (13-18) 37
Kız yetiştirme yurtları (13-18) 5 138
Sevgi evi (0-18) 61 3.952
Ara toplam 1.039 11.605  
Özel kreş ve bakım evlerinden yararlanan çocuk sayısı 1.673 54.232
Özel kreş ve bakım evlerinden ücretsiz yararlanan çocuk sayısı 1.792
Ara toplam 1.673 56.024
Bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezi 39 711
ÇOGEM yatılı 8 178
Koruma bakım ve rehabilitasyon merkezi 14 187
Ara toplam 61 1.076
işe yerleştirilençocuk sayısı 37.092
İşe yerleştirilmeyi bekleyen çocuk sayısı 4.792
Bilgi edinme
Gelen 24
Cevaplanan 24
BİMER başvurusu
Gelen 160
Cevaplanan 160

Korunmaya muhtaç çocukların 2013 yılı istatistik verilerine bakıldığında ise dikkat çeken noktalardan birisi; işe yerleşen çocuk sayısıdır. Devlet, korunmaya muhtaç çocuklara sosyal devlet olmanın bir gereği olarak bu konuda avantaj sağlamıştır. Korunmaya muhtaç çocukların işe alınmalarına ilişkin olarak yapılacak sınavlar, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili yönetmeliklerindeki hükümlerine göre ayrı olarak yapılır ve değerlendirilir. Ancak korunmaya muhtaç çocukların sınavları, kamu kurum ve kuruluşlarının genel sınavlarıyla birlikte yapılmışsa bu çocukların sınavları ayrı olarak ve kendi aralarında değerlendirir. Korunmaya muhtaç çocukların bu ayrıcalıktan yararlanması için en az 2 yıl devletin koruma yöntemlerinden biriyle korunmuş olması gerekmektedir.

Tablo 5: 2014 Yıl Sonu Korunmaya Muhtaç Çocukların İstatistik Verileri

2014 Yıl Sonu İstatistikleri Kuruluş Sayısı Bakılan Çocuk Sayısı
Çocuk yuvaları (0-12) 10 490
Yetiştirme yurtları (13-18) 20 651
Çocuk yuvası ve kız yetiştirme yurdu (0-18) 7 366
Refakatsiz sığınmacılara yönelik yetiştirme yurdu 4 100
Sevgi evi (çocuk evleri sitesi) 73 4.352
Çocuk evleri 1.015 5.068
Çocuk destek merkezi (ÇODEM=KBRM+BSRM+ÇOGEM) 62 1.144
 Toplam 1.191 12.171

Tablo 6: 2014 Yıl Sonu İtibariyle Sunulan Hizmetlere Göre Çocuk Sayıları

Çocuğa Yönelik Hizmetler Çocuk Sayıları
Kuruluş bakımı altında bulunan 12.171
Koruma altına alınmadan aile yanında destek verilen 56.018
Aileye döndürülen çocuk 10.526
Evlat edindirilen 13.646
Koruyucu aile yanında bakımı sağlanan 4.008
Koruyucu aile sayısı 3.283
Özel kreş ve gündüz bakım evlerinde ücretsiz bakılan 1.955

 

Tablo 7: 2015 Yıl Sonu Korunmaya Muhtaç Çocukların İstatistik Verileri

2015 Yıl Sonu İstatistikleri Kuruluş Sayısı Bakılan Çocuk Sayısı
Çocuk yuvaları (0-12) 7 390
Yetiştirme yurtları (13-18) 10 401
Çocuk yuvası ve kız yetiştirme yurdu (0-18) 6 319
Sevgi evi (çocuk evleri sitesi) 86 4.950
Çocuk evleri 1.057 5.366
Çocuk destek merkezi (ÇODEM=KBRM+BSRM+ÇOGEM) 67 1.241
Toplam 1.233 12.667

Tablo 8: 2015 Yıl Sonu İtibariyle Sunulan Hizmetlere Göre Çocuk Sayıları

Çocuğa Yönelik Hizmetler Çocuk Sayıları
Kuruluş bakımı altında bulunan 12.667
Koruma altına alınmadan aile yanında destek verilen 71.845
Aileye döndürülen çocuk 11.085
Evlat edindirilen 14.515
Koruyucu aile yanında bakımı sağlanan 4.615
Koruyucu aile sayısı 3.797
Özel kreş ve gündüz bakım evlerinde ücretsiz bakılan 1.831

 

KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLARIN AZALTILMASINA İLİŞKİN TEDBİRLER VE YÜRÜTÜLEN POLİTİKALAR VE ETKİLERİ

2011-2015 yılları arasındaki istatistiklere bakıldığında; 2011 yılında 41.778’e ulaşan korunmaya muhtaç çocuk sayısının artarak devam ettiği görülmektedir. 2012 yılına gelindiğinde 49.461,  2013 yılında 62.256, 2014 yılında 80.375 olan sayı, 2015 yılı itibariyle ise 101.561 olmuştur.

Bu sayılara baktığımızda, korunmaya muhtaç çocuklar konusunun aslında üzerinde durulması gereken çok önemli bir konu olduğu görülmektedir. Her ne kadar yeni politikalar geliştirilse de, ya bu politikalar yeterli olmadığından, ya da bunları uygulamada eksik kalındığından, bu sayıların artışının önüne geçilemiyor. Bu yüzden mevcut politikalar, etkinlik açısından tekrar değerlendirilmeli, yetersiz görüldüğünde eski uygulama tecrübelerinden yola çıkılarak yeni politikalar geliştirilmeli, eğer politikaların uygulamasında sıkıntılar tespit edilirse uygulamaya yönelik tedbirler geliştirilmelidir.

Toplumun geleceğinde etki payı çok yüksek olan yeni nesillerin fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı olması, değerlerini bilerek yetişmesi ve insanlığa faydalı olabilmesi, onlara sunulan imkânlarla doğru orantılıdır. Çocuğun birey olarak çıkarının gözetilmesi, aslında toplumun ortak çıkarıdır.

Bu düşünceden hareketle her çocuğun, özellikle de herhangi bir himaye altında bulunmayan çocukların sorumluluk sahibi, bilinçli ve nitelikli birer birey olarak yetiştirilmesi için devlet tarafından çeşitli adımlar atılmış ve bu konunun önemi daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. Bu anlamda her çocuğun temel hak ve özgürlükler ile sosyal ve ekonomik haklardan yararlandırılması için geliştirilecek olan politika ve uygulamaların, korunmaya muhtaç çocukları da kapsaması büyük önem taşımaktadır.

Bununla birlikte Devlet, yasal düzeyde önlem almasının yanı sıra, aileleri çocuk gelişimi ve psikolojisi konularında da bilinçlendirmelidir. Bunun için;

-Televizyon, gazete ve radyo gibi kitle iletişim araçlarından yararlanılarak konunun önemi anlatılabilir, dolayısıyla davranış değiştirme yönünde ailelere rehberlik yapılıp kısa çözüm önerileri getirilebilir.

-Kriz ve problem durumunda ailelerin kolaylıkla yardım alabilecekleri “aile danışma merkezleri” veya bu yönde hizmet verecek “telefon hattı” kurulabilir.

-Doğumdan itibaren risk grubu aileler belirlenerek bunlara çocuk gelişimi ve psikolojisi konularında hizmet götürebilir.

-Çocuğun ruh sağlığının onun yaşamı ve kişiliği üzerinde çok önemli etkisi olduğu düşünülerek “koruyucu aile hizmetleri” yaygınlaştırılabilir.

-“Ana-baba okulu” ve “evliliğe hazırlık” gibi herkesin katılabileceği kurslar açılarak evliliğe veya çocuk sahibi olmaya hazırlanan çiftlere rehberlik yapılabilir.

Ayrıca basının da çocuk haklarını savunma konusunda büyük etkileri olduğu unutulmamalıdır. Çocuk haklarının çiğnendiği kurumların çarpıcı bir şekilde sergilenmesi ile kamuoyu uyanık tutularak bu sorunun sürekli gündemde kalması sağlanabilir.

Kendine güvenli, saygılı ve her zaman kendini aşmayı hedeflemiş bireyler yetiştirebilmek için onların haklarına doğdukları andan itibaren saygı gösterilmeli ve bu konuda etkili bir mücadele için güç birliği yapılmalıdır. (Aral ve Gürsoy, 2001, s.3-4).

Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir noktada çocuk suçluluğunun önlenmesidir. Çünkü sokağa yönelen çocukların suça yönelme ihtimali daha yüksektir. Dolayısıyla çocuğun aileden kopup suça ve sokağa yönelmemesi için tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu tedbirlerden bazılarını ise şu şekilde sıralayabiliriz;

-çocuklara insani ve ahlaki değerler öğretilmeli,

-çocukların manevi eğitimine dikkat edilmeli,

-çocuklar okul saatleri dışındaki boş vakitlerini dolduracak sanat ve spor faaliyetlerine yönlendirilmeli,

-aileler çocuklarını yakından takip etmeli,

-öğretmenler çocuklara iyi gözlem yapmalı,

-çocukların okula devam durumu takip edilmeli,

-özellikle çocukların rol model gördüğü baba, evdeki davranışlarına dikkat etmeli,

-çocukların yanlışları şiddet yoluyla değil konuşarak anlatılmalı,

-anne-baba okulları açılmalı ve anne-babalara eğitim verilmeli,

-Milli Eğitim Bakanlığı’nın 5 yıllık ‘Şiddet Eylem Planı’ uygulanmalı,

-sosyal hizmetlerdeki uzman sayısı artırılmalı,

-suça sürüklenmiş çocuklar koruma altına alınmalı ve bu çocuklara yönelik rehabilitasyon merkezleri açılmalı,

-rehberlik sistemi güçlendirilmeli ve cezalandırma zihniyetinden vazgeçilmelidir. (Hukuk Forum Sitesi, 2016)

Korunmaya muhtaç çocuklar için yapılabilecek bir diğer çalışma da; toplumdaki bireylerin sosyal sorumluluk bilinci ile hareket ederek bu dezavantajlı gruplara destek olmaları ve bu yolla topluma fayda sağlamaları adına bir çalışma yürütmek olacaktır. Böylece özellikle üniversitelerin, “toplumsal duyarlılık” kazandırmayı hedefleyen çalışmaları hayata geçirilerek, üniversite öğrencilerinin sosyal sorumluluk bilincini içselleştirmelerine yardımcı olunup, öğrenciler topluma fayda sağlamaya teşvik edilebilir.

.

Sultan AVŞAR

SASAM Stajyeri – Kastamonu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğrencisi

__________________________

KAYNAKÇA

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2011). 20 Eylül 2016 tarihinde http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/544e2899369dc318044059c3/2011%20Y%C4%B1lsonu%20%C4%B0statistikleri.pdf  adresinden erişildi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2012). 20 Eylül 2016 tarihinde http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/544e2899369dc318044059c3/aralik.pdf  adresinden erişildi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2013). 20 Eylül 2016 tarihinde http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/544e2899369dc318044059c3/aralik.pdf  adresinden erişildi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2014). 20 Eylül 2016 tarihinde http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/544e2899369dc318044059c3/2013%20Aral%C4%B1k.pdf  adresinden erişildi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2014). 20 Eylül 2016 tarihinde http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/544e2899369dc318044059c3/Aral%C4%B1k.pdf  adresinden erişildi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2014). 25 Eylül 2016 tarihinde http://samsun.aile.gov.tr/hizmetlerimiz/sorularla-hizmetlerimiz/korunmaya-muhtac-cocuk-kimdir-ve-koruma-altina-nasil-alinirlar adresinden erişildi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2015). 20 Eylül 2016 tarihinde http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/544e2899369dc318044059c3/aralik%20ay.pdf  adresinden erişildi.

Ailenin Bütünlüğünün Bozulması ve Nedenleri. (t.y.). 20 Eylül 2016 tarihinde http://notoku.com/ailenin-butunlugunun-bozulmasi-ve-nedenleri/#ixzz4JaL76Q45  adresinden erişildi.

Aral, N.,& Gürsoy, F. (2001). Çocuk Hakları Çerçevesin de Çocuk İhmal ve İstismarı. Milli Eğitim Dergisi151, 36-39.

Çağlar, D. (1973). Türkiye’de Korunmaya Muhtaç Çocuklar Ve Eğitimlerine Genel Bir BakışAnkara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi DergisiCilt: 6 Sayı: 1

Demir E. ve Kılıç G. (2016).Korunmaya İhtiyaç Duyan Çocuklar Yüzde 500 Arttı. BirGün Gazetesi(16.04.2016). http://www.birgun.net/haber-detay/korunmaya-ihtiyac-duyan-cocuklar-yuzde-500-artti-109193.html adresinden erişilmiştir.

Hukuk Forum Sitesi. (2016). 21 Eylül 2016 tarihinde http://www.vekil.net/forum/guncel-hukuk-haberleri-paylasim-ve-yorum-bolumu/turkiye-istatistik-kurumu-cocuk-suclu-sayisi-gecen-yillara-gore-hizla-artiyor/ adresinden erişildi.

Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük (1995). 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurum Kanunu cilt 34.

Özdemir N. Sefer N. ve Türkdoğan D. (2008) Bir Sosyal Sorumluluk Projesi Örneği: “Korunmaya Muhtaç Çocuklar”C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 32 No:2, 283–305.

Şener S. ve Serdar M. (2015). “Sokak Çocukları” problemi ve bu probleme yönelik uygulanan politikalar (Türkiye – Hindistan örneği). Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 45, 108-111. 25 Eylül 2016 tarihinde https://birimler.dpu.edu.tr/app/views/panel/ckfinder/userfiles/17/files/DERG_/45/104-117.pdf  adresinden erişildi.

UNICEF. (2006). Önce Çocuklar: Sokakta Yaşayan ve/veya Çalışan Çocuklar. Kentsel Yoksulluk Halkasının Kırılması. 02 Ekim 2016 tarihinde http://www.unicef.org/turkey/dn_2006/_cp43.html  adresinden erişildi.

Yazıcı, E. (2014). Türkiye’de Çocuk Koruma Sistemi ve Koruyucu Aile Bakım Yönteminde Yeni Yaklaşımlar.Çankırı Karatekin Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, ss.247-270.

Yolcuoğlu, İ. G. (2009). Türkiye’de Çocuk Koruma Sisteminin Genel Olarak Değerlendirilmesi. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi18(18). 22 Eylül 2016 tarihinde http://dergipark.ulakbim.gov.tr/spcd/article/download/5000107873/5000100583adresinden erişildi.

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorumlar (1)

  1. […] KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLARIN AZALTILMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR VE SONUÇLARI […]

DEVLETİN EVLATLARINI UNUTMAYALIM – Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi – SASAM için bir cevap yazın Cevabı iptal et


%d blogcu bunu beğendi: