30 milyonluk nüfusuyla Orta Asya coğrafyasının en büyük nüfuslu ülkelerinden birisi olan Özbekistan, 25. bağımsızlık yıldönümüne rastlayan 1 Eylül 2016 günü kurucu devlet başkanı olan İslam Kerimov’u kaybetti. İslam Kerimov’un 25 yıllık devlet başkanlığı döneminde istikrarlı bir iktisadi büyüme seyri yakalayan Özbekistan’ın onun ölümü sonrasında nasıl bir yönetim şekli ve seyri izleyeceği, tüm dünya tarafından merak ediliyor.
Özbekistan’da 12 vilayet yönetimi, 1 özerk cumhuriyet yönetimi ve 1 şehir özel yönetimi bulunmaktadır. Özbekistan’ın denize kıyısı bulunmamaktadır ve nüfusunun %60’ı kırsal bölgelerde yaşamaktadır. Genç ve üretken nüfusuyla dikkatleri çeken Özbekistan’ın %88’i Müslümandır. Nüfusun ezici çoğunluğu Özbek olsa da; Tacik, Karakalpak, Kırgız, Kazak ve Türkmen gibi diğer etnik gruplardan insanlar da Özbekistan’da yaşamaktadır. Diğer taraftan Özbekistan dışında Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Kazakistan, Türkmenistan’da ciddi Özbek nüfus yaşamaktadır.
Tarihsel olarak bir tarım toplumu olan Özbekistan’da pamuk üretimi oldukça ileri düzeydedir. Enerji kaynakları açısından çok zengin olmayan Özbekistan’ın en büyük zenginliği, insan kaynaklarında yatmaktadır. Orta Asya’nın en büyük nüfusuna sahiptir ve bu nüfusunun üretim ekonomisine yönlendirilmesi durumunda iktisadi kalkınma, oldukça hızlı bir şekilde temin edilebilecektir. Hâlihazırdaki iktisadi yapı, merhum Devlet Başkanı İslam Kerimov tarafından formüle edilen şekliyle ithal ikamesi stratejisi üzerine kuruludur. Özbekistan’ın belirlediği öncelikli sektörler, özellikleri bakımından, büyük ölçüde ithal ikâmeci politikalar kapsamına girmekte, bunlardan sadece bazıları daha sonra ihracata dönük sanayileşme özelliğine sahip görünmektedir. Geçiş ekonomisi hüviyetinde olduğu için Özbekistan ekonomisinde gerçek piyasa şartları oluşmamaktadır. Bu sebeple öncelikli sektörlerin seçimi ve desteklenmesi gereğinden hareketle, kamusal nitelikte girişimler yapılmaktadır. Merhum İslam Kerimov tarafından tespit edilen strateji gereğince Özbekistan’ın öncelikli sektörleri; enerji, gıda, makine-teçhizat, kimya, metalürji ve tekstil sektörleri olarak belirlenmiştir. Bu sektörlerin seçimi, Özbekistan’ın kendi kendine yeterliliğini sağlamaya yöneliktir.
Özbekistan’ın öncelikli sektörleri arasında bulunan enerji, Kazakistan ve Türkmenistan seviyesinde olmasa da kendi ölçeğinde gelişmiş durumdadır. Özbekistan’da 86 petrol ve gaz yatağı bulunmaktadır. 63 petrol yatağı halen çalışmaktadır. En büyük petrol yatakları, Fergana ve Surhanderya bölgelerinde bulunmaktadır. Enerjide kendi kendine yeterliliğe ulaşmak amacıyla Özbekistan Devleti, halen enerji sektörünün tamamını elinde tutmaktadır. Enerji yatırım ekipmanları alımı, döviz kuru politikasıyla sübvanse edilmektedir. Bunun dışında enerji sektörü, bağımsızlıktan bu yana devletin doğrudan en çok yatırım yaptığı sektörlerden birisidir.
Hicaz bölgesinden sonra İslam Âleminin en önemli merkezlerinin yer aldığı Özbekistan’da İslam algısı, diğer Orta Asya cumhuriyetlerine kıyasen oldukça üst seviyededir. Orta Asya’daki tüm ülkeler ile sınırı mevcut olan Özbekistan’da terör konusunda ciddi bir tehdit algılaması mevcuttur. Kırgızistan ve Tacikistan sınırları, henüz sınır tespit anlaşmaları ile kesinleştirilmediği için bu ülkeler ile zaman zaman ciddi krizler yaşanmaktadır. Ayrıca bu sınırlar, coğrafi olarak oldukça sarp ve kontrolü zor olduğu için teröristlerin geçişleri de kolaylaşmaktadır. Afganistan ve Tacikistan kaynaklı İslam’ı istismar eden terör örgütleri sorunu, ciddi anlamda Özbekistan’ı tehdit etmektedir. IŞİD’e bağlılığını ilan eden Özbekistan İslami Hareketinin bölgedeki etkinliği, sadece Özbekistan’ı değil, tüm bölgeyi tehdit etmektedir.
27 yıl boyunca Özbekistan Devlet Başkanı olarak görev yapan İslam Kerimov’un ölümü, Afganistan’ın komşusu olan Özbekistan’da İslam’ı istismar eden terörün yayılma tehlikesini gündeme getirmiştir. Zira İslam Kerimov, Özbekistan’da İslam’ın radikalleşmesi sürecine büyük çaba harcayarak engel olmuştur. Kerimov sonrası süreçte Özbekistan’ın aynı direnci ve mücadeleyi sürdürüp sürdüremeyeceği merak konusudur. Acaba yeni devlet başkanı, İslam’ı istismar eden örgütlerle Kerimov gibi mücadele edecek midir?
İslami geleneğin ve algının çok derin olduğu bu ülkede, radikalleşme ile mücadelenin zorluğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Kimi araştırmacılara ve stratejistlere göre İslam’ı istismar eden radikal terörü, zihniyet itibarıyla bitirecek İslami öğreti, yine Özbekistan içinde mevcuttur. İslam’ın geniş kabul gören itikatta mezheplerinden olan Maturidilik mezhebinin kurucusu olan İmam Maturidi, Özbek’tir. Akılcılığı önceleyen ve radikalizmi reddeden İslam anlayışını itikadi olarak mezhebinin temeline yerleştiren Maturidilik, tüm dünya için de radikalizmi önleyici bir çözüm yolu olabilir.
Türkiye’de Maturidi itikat üzerinden İslam’ı yorumlayan geniş bir nüfus bulunmaktadır. Hatta Diyanet İşleri Başkanlığı, Maturidilik üzerinden kurgulanmıştır. Yani Türkiye Türklerinin itikadi mezhebi, Özbek bir düşünür tarafından şekillendirilmiştir. Türkiye ile güçlü dini, tarihi ve kültürel bağları bulunan Özbekistan arasında ikili, bölgesel ve uluslararası platformlardaki iş birliğinin karşılıklı güven ve egemen iki devlet temelinde arttırılması, her iki ülke halkının yararına olacaktır. Kardeş Türk ve Özbek halklarının ortak değerlere dayalı güçlü dostluk ve dayanışması, ikili ilişkilerin geleceğinin de teminatı olacaktır.
Özbek dilinden gelme bir kelime olan “Sahipkıran” kelimesini kendi ismi olarak belirleyen Merkezimiz, Türkiye ve Özbekistan arasındaki ilişkilerin olması gerektiği seviyeye çıkarılmasında üzerine düşeni yapacaktır. Bu yolda ilk adımlar, Özbekistan’ın Türkiye Büyükelçisi Sayın Ulfat KADYROV’un da ilgi ve desteğiyle atılmaya başlanmış ve ilk toplantı Sayın KADYROV’un ev sahipliğinde Samarkand Sofrasında gerçekleşmiştir (İlgili haber için tıklayınız).
[…] [1] Taş, Cesurhan, İslam Kerimov Dönemi ve Sonrasında Özbekistan, 2016, http://sahipkiran.org/2016/10/10/ozbekistan/ […]