Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 47.si, Özbekistan Uluslararası Altın Miras Vakfı Türkiye Bölümü Başkanı ve Özbekistan Turizm Rehberi isimli kitabın yazarı Süleyman MERDANOĞLU’nun sunumuyla “İslam Kerimov Sonrası Özbekistan ve Orta Asya” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Söyleşiye ilişkin notları, okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz;
SÖYLEŞİ NOTLARI:
Özbekistan, 1 Eylül1991’de Sovyetler Cumhuriyeti’n den ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiştir.
Bağımsızlığını kazandıktan sonra, 2 Eylül 1993 tarihinde Latin harflerine dayanan yeni Özbek alfabesi kabul edildi.
Özbekistan Cumhuriyeti Anayasasının 31’ci maddesinde; “Vicdan Hürriyeti herkes için garani altına alınmıştır. Herkes istediği dini kabul etmek veya hiçbir dine kabul etmemek hakkına sahiptir. Dini görüşlerin zorla benimsetilmesi kabul edilemez ” denmektedir.
Özbekistan’da 130 dan fazla milliyet ve 16 din ile çeşitli mezheplere ait yaklaşık 200 kadar kilise vardır.
Özbekistan; 32 milyona yaklaşan nüfusu, jeo-stratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel değerleri ve ekonomik potansiyeliyle Orta Asya’nın kilit ülkesidir.
Yer altı ve yer üstü madenleri, maddi hazinesi açısından Dünyanın en zengin 3 ülkesinden biri olarak bilinir.
Özbekistan, tarihi İpek Yolunun merkezinde yer alan konumu ve modern ile gelenekseli buluşturan mimarisi sayesinde bölgenin parlayan yıldızı konumundadır.
Özbekistan tarihi eserler bakımından dünyadaki ilk 10 ülke içerisinde gösterilmektedir.
Taşkent, Semerkant, Buhara Hive Şahrisabz gibi kadim şehirler ile farklı çağlara ve medeniyetlere ait 7.000’den fazla kültürel miras objelerinin varlığı, Özbekistan’ın bu alandaki potansiyeline işaret etmektedir. Ülkede milli kimliğe dönüş stratejisi çerçevesinde 2011 yılına kadar 4.000`e yakın arkeolojik eser ve anıt koruması altına alınmış, 1000`den fazlası restorasyon çalışmasından geçirilmiştir. Al Fergani (798-865), İmam Al-Buhari (810-870 ), At Termizi (820-892), İmam Matürüdi (870-941)’nin türbeleri onarılmış; Emir Timur ve Temuriler Müzesi, Şehidler Meydanı gibi önemli ziyaret merkezleri yeniden toplumun beğenisine sunulmuştur.
UNESCO 2007 yılında da Taşkent’i “ İslam Kültürü Başkenti’ ilan edilmiştir.
İSLAM KERİMOV
Asıl adı, İslam Abdu Ğanıyeviç Kerimov’dur. Özbekistan yönetiminde 1989’dan itibaren 27 yıldır tek söz sahibi olan Kerimov, 30 Ocak 1938’de Semerkant’ta doğdu. Kerimov SSCB’ne ait bir yurtta yetişip, daha sonra Taşkent’te makine mühendisliği ve iktisat bölümlerini okudu. 1960’da Orta Asya Politeknik Enstitüsünden, 1967’de Taşkent Ekonomi Üniversitesinden mezun olan Kerimov, çalışma hayatını 1960 yılında Taşkent Tarım Makineleri Fabrikasında başladı. 1964 yılında Komünist partiye katıldı.
Devlet idaresine geçmeden önce 1961-1966 yıllarında Taşkent Uçak Fabrikasında mühendis olarak, daha sonra ise Özbekistan Devlet Planlama Teşkilatında çalışmalarını sürdüren Kerimov, 1983 ve 1986 yılları arasında Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı.
1986 yılında Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (SSC) Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı görevine getirilen Kerimov, aynı yıl Kaşkaderya vilayetinde üst düzey yöneticilik yaptı. Haziran 1989’da Özbekistan SSC’inde Komunist Parti’nin Birinci Sekreteri oldu. 24 Mart 1990’da Özbekistan SSC Yüksek Konseyi toplantısında Cumhurbaşkanı seçildi.
Bu zaman içinde bütün SSCB’nin bağımsızlığı için mücadelede bulundu ve 31 Ağustos 1991’de Özbekistan’ın bağımsızlığını ilan etti. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığın kazanılmasından bu yana da aralıksız yönetti.
Kerimov, Rusya karşıtlı ya da Rusya’nın karartma siyasetine eleştiren bir bakış ortaya koyarak, yeni bir kimlik inşasına odaklanmıştır. “Yenilmez Güç Yüksek Maneviyat” eserinde şöyle yazar.
“Bir düşünün aziz dostlar, sömürgecilik döneminde biz kimdik?, Kaderimiz, özgürlüğümüz kimlerin elindeydi?, Kâbe diye nereye yöneliyorduk?, Her sabah «Esselam!..» marşının sesleri altında kimlere tazim (saygı) göstererek uyanıyorduk?, Dilimiz, dinimiz ne durumdaydı?, İmam Buhari, İmam Tirmizi, Hoca Bahauddin Nakşıbendlerin kutsal topraklarına hiç önem verilir miydi?, Emir Timur, Bâbür Mirza ve diğer büyüklerimizin isimleri hangi topraklara karışıp gitmişti?, Millî gururumuz, insanlık şanımız, örf âdetlerimiz hangi kavramlarla değiştirilmişti?, Peki, ya biz? Biz benliğimizi biliyor muyduk?, Şu muteber toprakların, büyük atalarımızın ölmez mirasıyla beslenen yurdun evlatları olduğumuzun farkında mıydık?, Lütfen söyler misiniz, o dönemlerde Özbekistan’ı dünyada tanıyan var mıydı? Birileri bizi biliyor, millet sınıfına koyuyor muydu?, Ülkemizin emsalsiz zenginliklerinden hangi birimiz haberdar idik?”
İslam Kerimov’un10’dan fazla yayımlanmış eseri vardır. Türkiye’de Türkçeye çevrilerek yayınlanan kitapları şunlardır; “Reformlar ve İstikrar”, “İdeal Nesil Arzusu”, “Özbekistan 21.Yüzyılın Eşiğinde”, “Yenilmez Güç Yüksek Maneviyat”
“Dünyadaki Ekonomik Kriz ve Özbekistan Şartlarında Krizi Aşmanın Önlemleri”
İSLAM KERİMOV’UN 25 YILLIK İCRAATLARI
Gerek Çarlık Rusyasında, gerekse SSCB döneminde Özbekistan topaklarında yüzlerce medrese, okul ve mescit kapatılmış, halkın öz kimliğini kavraması, dinini yaşaması ve dilini konuşması engellenmek istenmişti.
Günümüzün Özbekistan dini eğitim sisteminde Taşkent İslam Üniversitesi, İslam Enstitü ve 10 medrese faaliyet göstermektedir.
Ülkede 2.000 den fazla mescit faaliyettedir ve Müslümanların serbest, rahat ibadet etmeleri için gereken ortam bulunmaktadır.
Her sene yaklaşık dört binin üzerinde Özbek vatandaşı Hac ibadetini yerine getirmektedir.
İslam dini, bilim ve dünya kültürü gelişimine büyük katkıda bulunmuş olan Ahmet Yesevi, Bahauddin Nakşibend, İmam-ı Buhari, İmam-ı Tirmizi, Ebu Mansur Matüridi, Burhaniddin Mergilani, Ahmet Fergani, Abdulhalık Gicduvani, Hoca Übeydullah Ahrar-ı Veli, Emir Timur, Alişir Nevai gibi Türk ve İslam büyüklerinin türbeleri tamir edildi, eserleri binlerce nüshada yayınlandı.
Özbekistan, bağımsızlığının ilk yılında günümüze kadar Dünya Matematik ve Fizik bilim Olimpiyatı, Fen olimpiyatlarında arka arkaya Birincilik kazanan ülke konumuna gelmiştir.
8 Mayıs 1945, II. Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya’nın kayıtsız şartsız teslimiyetini imzaladığı gündür ve Sovyetler Birliği tarafından kutlanmaktaydı. Sovyetler Birliği’nin çöküşüne yakın tarihte 1988’den itibaren Özbekistan’da bu kutlama sona erdirildi.
1999 yılında yerli otomobili Andican şehrinde Kore ortaklı üretilmiş, sonra %100 Özbekistan sahibi olmuştur
Taşkent-Semerkant hızlı treni faaliyete geçirmiştir.
13 Mayıs 2005 tarihinde Özbekistan’ın Andican şehrinde dini gerekçelerle ortaya çıkan ayaklanmasında kanlı olaylar olmuş, Silahlı mücadeleden yana olan Özbekistan İslami Hareket (ÖİH) ile hilafet kurma amacındaki Hizb-ut-Tahrir gibi radikal grupları ağır şekilde bastırılmıştı.
23 yerel işadamının Ekremiler adında bir grubun üyeleri olduğu gerekçesiyle terör suçu ile yargılanmasının protesto edilmesiyle başlayan olaylar, güvenlik güçlerinin sivil halka ateş açması sonucu yüzlerce kişinin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanmıştı.
Özbekistan hükümeti ölü sayısını 187 olarak açıklamış, Özbekistan Ulusal Güvenlik Kuvvetleri’nden firar eden bir görevli ise ölü sayısının 1500 olduğunu iddia etmiştir.
Bu tür bu tür olaylar, Kerimov’un eleştirilmesine neden olmuştur.
İslam Kerimov ise meydana gelen ayaklanmayı aşırı uçların gerçekleştirdiğini ve aşırılığın büyük bir tehdit olduğunu iddia etmiş ve Moskova gazetelerinden birisine verdiği demeçte “İslam hiçbir zaman bugün olduğu gibi aşırı uçlar tarafından tehdide maruz bırakılmamıştır. Bu yüzden biz Taşkent’te İslam Üniversitesi açtık” demiştir.
ÖZBEKİSTAN TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Özbekistan ile Türkiye arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerde 25 yıl içinde birçok dalgalanma yaşandı.
Özbekistan SSCB’nin dağılmasının ardından 1 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilan ettiğinde ilk tanıyan Türkiye olmuştu. Aynı yılın Aralık ayında ülkenin ilk cumhurbaşkanı seçilen İslam Kerimov’un ilk ziyaret ettiği ülkelerden biri de Türkiye idi. Bu ziyarette Türkiye’ye verdiği değeri ve istediği desteği şu cümlelerde ifade ediyordu: “Eğer Türkiye bize destek olursa, Özbekleri bundan sonra kimse boyunduruk altına alamaz… Atatürk İlkeleri, bizim Özbekistan’da yapmak istediklerimizle paraleldir. Ben Atatürk’e hayranım ve O’nun Türkiye’de başardıklarını Orta Asya halklarının da başaracağını ümit ediyorum. Ben, Türk halklarının birliği düşüncesini savunuyorum. Bu birlik mutlaka gerçekleşmelidir. Politik bir birlikten ziyade, ekonomik bir birlik kurulabilir. Bunun adına Türk Ortak Pazar’ı da diyebilirsiniz.”
Başlangıçta, Kerimov da ülkesiyle Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirmeye istekliydi. Ancak, Kerimov’un disiplinli yönetimi ve Türkiye’nin buna karşı çıkması gibi nedenlerden dolayı iki ülkenin siyasi ve ekonomik ilişkileri beklenen düzeye çıkamadı.
Turgut ÖZAL, Süleyman DEMİREL, Necdet SEZER Cumhurbaşkanları olarak Özbekistan’ı ziyaret ettiler.
Kerimov, baskısından kurtulmak için muhaliflerin Türkiye’ye sığınmaları ve sonrasında Türkiye’de öğrenim gören Özbek öğrenciler arasındaki faaliyetleri, Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin bozulmaya başlamasına sebep olmuştu.
1999’da Taşkent’te Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’a yönelik bombalı saldırının arkasında Türkiye’nin olduğuna yönelik Özbekistan yetkililerinin suçlamaları, ilişkileri daha da kötüleştirdi.
Özbek Muhalefet liderlerinden Muhammed Salih’in Türkiye’de bulunmasına göz yumulması, ilişkileri iyiden iyiye germişti. Kerimov’a muhalif Özbekler, İstanbul’da iki defa “Diktatörden Kurtulma Paneli” adında toplantı yapmışlardı. Tüm bu gelişmeler üzerine Özbekistan, Türkiye’yi Özbek muhalefetini desteklemek ve rejime karşı tertip içinde olmakla suçladı.
Özbekistan’da maskesi düşen FETÖ’ye destek veren Türk işadamları faaliyetlerine son verilmişti. Bu da o tarihlerde iç yüzü henüz bilinmeyen FETÖ’ye olumlu bakan Türk yetkililerde tepki oluşturmuştu.
2003 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Özbekistan’ı seyahatinden sonra, uzun süredir düşük profille devam eden ilişkilerin düzeltilmesi yönündeki girişimler, maalesef sonuçsuz kalmıştı.
Başbakan Erdoğan, 2003’te Özbekistan’a yaptığı ziyaretten sonra 2014’te yeni bir adım daha attı. 7 Şubat 2014’te Soçi-2014 Kış Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreni için Rusya’nın Soçi kentine giden Başbakan Erdoğan, burada Özbek lider İslam Kerimov’la bir araya geldi. Bu görüşme, Ardından, Türkiye Taşkent’e yeniden büyükelçi atadı. Bu gelişmelerden sonra dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 10-12 Temmuz 2014 tarihlerinde Özbekistan’ı ziyaret etti.
Bölgesel ve küresel birçok politik konuda, iki ülke birbirine yakın ve benzer tavır sergilemeleri dikkat çekicidir. Bu durum, önde gelen uluslararası kuruluşların çatısı altında yürütülen ilişkilerde yapılan işbirliği için elverişli koşullar yaratmaktadır. Örneğin, Birleşmiş Milletler çatısı altında Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan üyelik adaylığına (2015-2016) Özbekistan destek vermiştir.
Ticari ve ekonomik ilişkileri
Özbekistan ile Türkiye arasında ekonomik ilişkiler de siyasi ilişkiler gibi inişli çıkışlı oldu. Birçok alanda 90’ın üzerinde anlaşma yapıldı. Ancak ikili ilişkileri ilerletmek adına atılan bu adımların çoğu yaşanan siyasi sorunlar nedeniyle tam olarak uygulamaya geçirilemedi. Bu yüzden ekonomik ilişkilerde gelinen seviye, potansiyelin gerisinde kaldı.
Türkiye, Özbekistan’ın en büyük ticaret ortaklarından biri olarak Rusya, Çin, Kazakistan ve Kore’den sonra 5. sırada yer almaktadır. 2000 yılından bu yana iki ülke arasındaki ticaret hacmi 7 kat artmıştır.
2015 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi; ihracat ve ithalat olarak, 1,2 milyar $ olmuştur. 2016 yılın ilk yarısında ise ihracat ve ithalat; 646,3 milyon $ seviyesine ulaşmıştır.
Eğitim Kültür Sanat Kültürel ilişkileri
2011 yılı verilerine göre, Özbekistan’dan 70.000 Özbek vatandaşı Türkiye’ye gelmiş, 80.000 Türk vatandaşı da Özbekistan’a gitmiştir.
Özbekistan’ın değişik şehirlerinde Fettullah Gülen’in açtığı 18 okul, 1999 dan itibaren kapatılmış. Türkiye’de yükseköğretim gören Özbek öğrencilerin cemaatin kıskacından kurtarmak için 1996 yılında Türkiye’deki Özbek öğrencileri geri çağırmıştır.
YÖK verilerine göre Türkiye’de 2014-2015 eğitim yılı itibariyle 556 Özbek öğrenci vardır. Rusya ya yükseköğretim için giden öğrenci sayısı ise 4.000 kadardır.
Özbek muhalefetinin bu faaliyetleri sonucunda sadece Türk–Özbek ilişkileri değil, aynı zamanda binlerce Özbek öğrencinin eğitimi ve iki ülke arasındaki gelecek köprülerinin kurulmasını sağlayacak hedefler de yok edilmiş oldu.
Özellikle kültürel ilişkilerin geliştirilmesinde STK’lara önemli görevler düşmektedir.
ÖZBEKİSTAN VE ULUSLARARASI İLİŞKİLERİ
Bugüne kadar Özbekistan, dünyanın 130 dan fazla ülkesi ile diplomatik ilişkiler kurmuştur. Ülke, 100’den fazla küresel ve bölgesel düzeyde faaliyet gösteren uluslararası kuruluşun üyesidir.
Özbekistan, ülkede yabancı askeri üs olmasını yasaklayan “Özbekistan Dış Politika Faaliyet Konsepti”ni kabul etmiştir. İçe kapanık ve korumacı bir yöntem geliştiren Özbekistan, bölgesindeki ülkelere karşı da belirli düzeyde mesafelidir.
Kazakistan-Kırgızistan arasındaki entegrasyonun boyutları, Özbekistan kanadında daha arka plandadır.
Bölgede sınır ve su kaynaklarının paylaşımı problemleri yaşanmaktadır. Bölgede kullanılan suyun % 50 sini Özbekistan kullanmaktadır. Özbekistan’a gelen suyun %85’i ise sınıraşan sulardır. Bunun % 5’i içme suyudur..
İSLAM KERİMOV’UN ÖLÜMÜ VE SONRASI
29 Ağustos’ta beyin kanaması geçirmesinin ardından tedavi gördüğü hastanede 2 Eylül’de vefat eden Kerimov, doğduğu Semerkant’taki Şahi Zinde Külliyesi yakınındaki mezarlığa görkemli bir şekilde defnedildi.
Özbek parlamentosunun üst kanadı olan Senato, Cizzah Vilayeti Hakimi (valisi) iken 2003 yılından beri Özbekistan’da başbakanlık görevini yürüten Şevket Mirziyayev’in 4 Aralık’ta yapılacak Devlet Başkanlığı seçimlerine kadar geçici devlet başkanlığı görevine getirildiğini duyurmuş; analistler bunun bir darbe olduğunu belirtmiştir. Zira Özbekistan Anayasası gereğince Devlet Başkanının ölmesi veya görevini yerine getiremediği durumlarda meclisin üst kanadı olan Senato’nun başkanının, geçici Devlet Başkanı olması ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üç ay içinde yapılması gerekmekte. Geçici Cumhurbaşkanı Şavkat Mirzayev, hükümet değişikliğine gitmiş, Abdula ARİPOV (1941) Başbakan yardımcılığına tekrar getirmiştir.
Ülkedeki yasalara göre, cumhurbaşkanı seçiminde yarışmak isteyen kişilerin, ülkede son 10 yıldır aralıksız ikamet etmiş olması 35 yaşını doldurması ve Özbekçe bilmesi gerekiyor.
Özbekistan’da 4 Aralık’ta yapılacak cumhurbaşkanı erken seçimi için ;
Milli Şahlanış Demokrat Partisi lideri Sarvar Atamuradov,
Adalat Sosyal Demokrat Partisi lideri Nariman Umarov,
Halk Demokrat Partisi lideri Hotamjon Ketmonov aday olarak gösterildi. Özbekistan’ın geçici Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev ise Liberal Demokrat Partisinin adayı.
İSLAM KERİMOV’UN ÖLÜMÜ TÜRKİYE VE TÜRK DÜNYASINI NASIL ETKİLER?
Türkiye ve Özbekistan, kökü tarihin derinliklerine dayanan iki dost ve kardeş ülkedir. Bağımsızlığını elde ettiği 25 yıllık süredir Türkiye ile ilişkilerinde siyaset, ekonomi ve dış politikada genel olarak birliktelik vurgusu hakimdir.
Ancak ne yazık ki karşılıklı yapılan yanlışlıklar sebebiyle iki ülke arasına adeta bir duvar örülmüş durumdadır. (Benim tabirimle ikili ilişkiler ısınmamış, ılık kalmıştır.) Bu süreçte resmi ziyaretler durma noktasına gelmiş, ülkede faaliyet gösteren Türk iş adamlarının önemli bir kısmı, büyük zorluklarla karşılaşmış ve Özbekistan’ı ziyaret etmek isteyen insanların bir bölümüne vize verilmemiştir. En önemlisi de bu gerginlik ve uzaklık, Türk Dünyasının büyümesi ve entegrasyonu açısından ciddi bir zaman kaybına sebep olmuştur
Özbekistan 32 milyon nüfusu, stratejik konumu, yer altı kaynakları ve zengin kültürel mirası ile Türk Dünyası için en az, Türkiye kadar vazgeçilmezdir. Ya da şöyle ifade edebilirim; Türkiye siz Türk Dünyası olmaz ise, Özbekistan sız Türk Dünyası da olmaz.
Türkiye – Özbekistan ile geçmişte yaşadığı özellikle siyasi ve ticari hataları tekrar yaşamamalıdır. Sabırlı ve tutarlı politika ve diploması girişimleriyle önceleri kaybolan karşılıklı güven tekrar sağlanmalı ve Özbekistan’daki yeni siyasi yapıya dışarıdan asla müdahale edilmemelidir. Özbekistan, yeni yönetimini kendi belirlemeli ve Türkiye yeni yönetimle çalışmalarına başlamalıdır.
Şimdi kardeşçe birbirine saygı ve karşılıklı güvenle yeni bağlar ve karşılıklı menfaatler doğrultusunda ilişkiler kurma fırsatı doğmuştur, bu fırsat kaçırılmamalıdır. Kardeş Özbekistan, Orta Asya’nın en önemli ülkesidir. Türkiye’nin Özbekistan’sız bir Orta Asya siyaseti yürütmesi mümkün değildir.
ÖZBEKİSTAN’IN KURULDUĞU GÜNDEN BERİ DEVLET BAŞKANLIĞINI YAPAN İSLAM KERİMOV’UN ÖLÜMÜ SONRASINDA ÖZBEKİSTAN’I NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?
Özbekistan Parlamentosu tarafından geçici olarak görevlendirilen Başbakan Şavkat Mirziyayev, esas görevinin Kerimov’un başlattığı siyasi, sosyal-ekonomik ve demokratik reformları uygulamaya yönelik kalkınma yolunda devam etmek olduğunu açıklamıştır.
Yabancı ülkeler ve uluslararası toplumla verimli işbirliğini sürdüreceklerini söyleyen Mirziyayev, bu çerçevede kabul edilen “Dış Siyasi Faaliyeti Konsepti”nin faal olarak hayata geçirileceğini dile getirmiş, ülkesinin askeri-siyasi bloklara katılmamak, topraklarında diğer ülkelere ait askeri üslere izin vermemek ve Özbek askerlerini ülke dışında göreve göndermemek gibi prensipleri uygulamaya devam edeceğini vurgulamıştır.
Komşu Türkmenistan, Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan ile açık, dost ve yapıcı siyaseti sürdürmeye sadık kalacaklarını belirten Mirziyoyev, dış politikanın diğer önceliğinin ise Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri ile ilişkileri pekiştirmek ve bu çerçevede Rusya ile Stratejik Ortaklık, Müttefiklik ilişkilerini öngören anlaşmaları geliştirmek olduğunu kaydetti.
Mirziyoyev, ABD ile karşılıklı menfaatlere dayalı ve yapıcı işbirliğini her yönüyle geliştirmenin de ülkesinin dış politikadaki önceliklerinden olduğunu ifade ederek Özbekistan’ın ayrıca yakın komşusu, küresel ve bölgesel sorunların çözümünde önemli rol oynayan Çin ile çok yönlü stratejik işbirliğini daha da pekiştireceğini dile getirdi.
İSLAM KERİMOV’UN ÖLÜMÜ SONRASINDA ORTA ASYA, AVRASYA VE KÜRESEL SİYASET NASIL ŞEKİLLENECEK?
Kerimov’dan sonra Orta Asya’da siyasetin nasıl etkileneceğini şimdiden bir şey söylemek doğru olmaz. Özbekistan devlet kurumları içindeki etkili kadrolar Fergana ve Semerkant ve kısmen Buhara bölgesinden oluşmaktadır. Kerimov, kendi iktidarını ayakta tutabilmek adına İstihbarat ve Genelkurmay gibi güvenliği ilgilendiren önemli kurumların yanı sıra Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’na bu önemli bölgelerden atamalar yaparak bölgeciliği dengede tutuyordu. Şu an bu kadrolar arasında bir rekabet yaşandığı dillendiriliyor.
Özbekistan pamuk, doğalgaz ve turizm alanında ülkesini dışa açarak Avrasya’da yeni bir güç merkezi oluşturabilir. Aynı zamanda Şanghay İşbirliği Örgütünün de üyesi olan Özbekistan; Çin, Rusya ve Hindistan üçgeninde bölgenin ticaret koridoru haline gelebilir.
Özbekistan’ın bundan sonraki durumu sadece Özbeklerin geleceğini değil, bölgedeki diğer Türk Cumhuriyetleri ile komşu ülkelerin geleceğini de etkileyecektir.
SÖYLEŞİDEN KARELER