Twitter Facebook Linkedin Youtube

BAŞKANLIK SİSTEMİ VE ABD UYGULAMASI

Bu çalışma, 24. 04. 2016 – 04. 05. 2016 tarihleri arasında “GENÇLER BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TANIYOR” başlığıyla, Amerika’nın sırasıyla Washington, Philadelphia, Boston, New Hampshire, New York, New Jersey bölgelerine,  12 öğrenci ve 3 mentör ile gerçekleştirilen gezinin raporudur.

Bu raporda parlementer sistem ile başkanlık sisteminin birbirlerinden ayrılan yönleri ve ortak noktaları, başkanlık sisteminin Amerika’da uygulanışı, ABD başkanının görev ve yetkileri,  ABD’ deki yasama yürütme yargı ve siyasi parti yapısı hakkında bilgiler yer almaktadır.

Bu çalışmamla gidilen kurumlardan, görüşme yapılan kişilerden yola çıkarak Amerikan başkanlık sisteminin net bir şekilde anlaşılmasını, Türkiye açısından başkanlık sistemi durumunun değerlendirmesini amaçlamış bulunmaktayım.

Proje kapsamında; Hürriyet Gazetesinin Washington temsilcisi Tolga Tanış, Kongre Araştırma Merkezi Ortadoğu Uzmanı Jim Zanotti, Washington Büyükelçimiz Sayın Serdar Kılıç, Fels Kamu Yönetimi Enstitüsü Müdürü Profesör Nelson Lim, Boston Başkonsolosumuz Sayın Ömür Budak, Avukat Paul Donato, Danışman Noah D. Futterman, New England Türk Kültür Derneği Başkanı Erkut Gömülü, Paterson Belediye Başkan Yardımcısı Derya Taşkın, Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, New York Başkonsolosumuz Ertan Çelik, BM Daimi Temsilci Yardımcımız Güven Begeç, Profesör Andrea Babula gibi önemli isimlerle görüşülüp Amerika’daki başkanlık sistemi ve Türkiye’ de uygulanabilecek başkanlık sistemiyle ilgili görüşleri alınmıştır. Ayrıca gezi kapsamında yalnızca görüşmeler bulunulmamış çeşitli doğa gezileri ve turistik gezilerde yapılmıştır.

Gezide dikkatimi en çok çeken noktalardan biri ABD sistemindeki lobicilik ve bağış faaliyetleri oldu. Yani bizim bildiğimiz anlamdaki rüşvet seçimlerde legal hale getirilerek şeffaflaştırılmış durumda. Böylece kimin nereye ne kadar para yatırdığı biliniyor, bu paralar kayıt altına alınmış ve takip edilebiliyor durumda.

Bu proje vesilesiyle ABD başkanlık sistemini detaylı olarak tanıma, Türkiye’de olabilecek bir başkanlık sistemi hakkında bilgi edinme ve yeni tecrübeler edinme imkânı buldum. Bu nedenle bu geziyi düzenleyen SASAM Başkanı Süleyman ERDEM ve  SASAM Güvenlik Masası Uzmanı Cihangir AKSAKAL başta olmak üzere SASAM ailesinin değerli üyelerine ve gezi boyunca birlikte olduğum değerli arkadaşlarıma teşekkür ederim.

.

BANU KILINÇ

___________

Öncelikle Nedir Bu Başkanlık Sistemi?

ABD’ye başkanlık sistemini ilk getiren bunu ilk tasarlayan kişiler  “Kurucu Babalar”[1] dır. 1787’de ilk anayasayla beraber sistem başkan, Senato ve Temsilciler Meclisi yapısında kurulmuştur.

Başkanlık süresi sabittir. Seçimler önceden kurgulanmış tarihlerde yapılır ve bu tarihler kolay kolay değiştirilemezler.

Başkanın başında bulunduğu yürütme, yasama ve yargı organlarından ayrıdır. Bunun sonucu olarak yasama ve yargı organları başkan büyük bir suç işlemediği, “suçlandırma” (impeachment)[2] ile karşı karşıya kalmadığı sürece başkanın yetkilerine ve görev süresine karışamaz, yine aynı şekilde başkan da yasama ve yargı organlarının işleyişlerine müdahalede bulunamaz.

Başkanlık Sisteminin Dezavantajları;

Başkanlık sisteminin olumsuzluklarını dile getiren kaynaklara bakıldığında genelde, sürede katılık, çifte meşruiyet ve kazananın her şeyi alması vb. gibi başlıklar öne sürülmektedir.

1) Sürede Katılık: Erken seçimlerin olmaması ve sürenin kolay kolay değiştirilememesi iki sorunu da beraberinde getirir. Bunların birincisi, millet adına faydalı olduğu düşünülen, sevilen bir başkanın iki kereden fazla seçilememesi diğeri ise hiç sevilmeyen yaptıkları onaylanmayan bir başkanın görevden alınamamasıdır. Bu duruma önerilen çözüm önerilerinin başında başkanın görev süresinin kısa tutulması gelmektedir.

2) Çifte Meşruiyet: Başkanlık sisteminin en önemli sorunu sayılabilen çift meşruluk sorunu; her iki erkin temsilcilerinin de halk tarafından seçilmesinden kaynaklanır. Başkan da parlamento da kendilerini halkın seçtiğini savunarak meşruluk ileri sürebilir. Bu tür durumlarda da siyasal sistem kilitlenme noktasına gelebilir. Fakat başkanlık ve parlamento seçimlerinin aynı zamanda yapılması, başkan ve parlamento arasındaki farklı parti sorununu kaldırabilir.

3) Kazananın Her şeyi Alması: Başkanlık sisteminde tartışılan diğer bir konu da başkanlık sisteminde kazanan her şeyi kazanır, kaybeden ise her şeyi kaybeder olgusudur. Mesela başkanlık seçimlerinde bir aday birbirine çok yakın olan  % 49’a karşı  %51 oy oranıyla yani sadece %2 lik bir dilimle seçimi kaybetse bile seçim sonrasında yönetimde hiç bir söz hakkı olmamaktadır. Bu durum siyasal kutuplaşmayı artırabilir.

4) Otoriter Rejime Olan Eğilim: Halk tarafından seçilerek göreve gelmiş bir başkan ABD’de hem devlet başkanı hem de hükümetin başı, aynı zamanda da başkomutan ve en yetkili diplomat konumundadır.[3] Süresi dolmadan kolay kolay görevden de alınamayacağı için başkanın zamanla otoriter bir başkan konumuna gelebileceği düşünülmektedir. Bu sorunun çözümü içinse yine başkanın görev süresinin kısa tutulması sunulan öneriler arasındadır.

Başkanlık Sisteminin Avantajları;

Başlıklar birbirlerine yakın olsa da bunların dezavantaj değil avantaj olduğunu düşünenler de vardır. Bunları dört ana başlık altında şu şekilde toplayabiliriz:

SABİT SÜRE VE İSTİKRAR: Başkanın görev süresinin sabit olması alınan kararlar uygulanırken bir istikrar sağlar.

SERT KUVVETLER AYRILIĞI: Yürütme organı üyelerinin yasama organından bağımsız olması parlamentonun gücünü artırır. Aynı zamanda denge ve denetleme mekanizmasıyla her iki organın da görevlerini kötü kullanmaları önlenmiş olur.

GÜÇLÜ YÖNETİM: Halk tarafından seçilmiş ve geniş yetkilere sahip olan başkan tek başlı bir yönetimle de beraber çok daha güçlü olur ve karalar çok daha hızlı alınabilir.

BAŞKANLIK SEÇİM SÜRECİ

Anayasa’ya göre Başkan seçilebilmek için; en az 35 yaşında olmak, ABD’de doğmuş olmak ve en az 14 yıldır ABD’de ikamet ediyor olmak gerekmektedir.

ABD’de başkan dört yıllığına ve toplamda sadece iki kereliğine seçilebilmektedir. İki kere seçilme şartı 1947’den önce sadece anayasal bir teamül iken, 1940 yılında Başkan Franklin D. Roosevelt’in üçüncü kez, 1944’te de dördüncü kez seçilmesiyle bu teamül bozulmuştur. Bunun üzerine, anayasada 1951 yılında yapılan 22. değişiklikle birlikte en fazla iki kez başkanlığa seçilebilme şartı getirilmiştir.[4]

Başkanın halk tarafından seçilmesi başkanlık sisteminin asli özellikleri arasındadır. Fakat ABD’de başkanlık seçimlerinde doğrudan doğruya bir başkan seçimi yoktur. Her eyaletten seçmenler, eyaletlerini Seçiciler Kurulu adı verilen bir kurultayda temsil edecek üyeleri seçerler. Seçimlerden sonra bu Seçiciler Kurulu toplanarak başkan ve başkan yardımcısı seçimini gerçekleştirir. Yani seçmenler başkanı seçecek olan kişileri seçerler. Buna iki dereceli seçim sistemi denir. Her eyaletin Seçiciler Kurulu’ndaki üye sayısı o eyaletin Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin toplamına eşittir. Toprakları ABD’ye bağlı olmasına rağmen seçimlerde oy kullanamayan Porto Riko, Guam, Amerikan Samoası gibi bölgelerde vardır.

Seçiciler Kurulu’nda yer alan ikinci seçmenlerin sayısı ise toplamda 538’dir. Eğer başkanı seçecek olan ikinci seçmenler salt çoğunluk ile başkanı seçemezlerse, Temsilciler Meclisi en fazla oy alan adayı başkan olarak belirleyebilir. Bu duruma örnek olarak: ABD’de 7 Kasım 2000 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin 50 eyaletinde Başkanlık seçimleri yapıldı. Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Teksas valisi George W. Bush, Demokratik Parti’nin adayı ise Başkan yardımcısı Al Gore idi. Sonuçları birbirine çok yakın çıktı ve seçimin kesin sonucu aylarca açıklanamadı. Tekrarlanan sayımların ardından sonuçlar kesinleştikten sonra Al Gore’un daha yüksek sayıda seçmenin oyunu almış olduğu görülmesine rağmen, Seçiciler Kurulu George W. Bush’u Başkan ilan etmiştir.

YÜRÜTME

Başkanlık sistemlerinde yürütmenin başı başkandır. Başkanın yürütmeye dair görevleri ABD Anayasa’sında açıkça belirtilmiştir. Başkan, Birleşik Devletler Kara ve Deniz Kuvvetleri ve Birleşik Devletler için faal hizmete çağırıldıkları takdirde, eyaletlerin milis kuvvetlerinin başkomutanı olacaktır; yürütme organının her bölümünün en üst görevlisinden kendi bölümünün işlevleri ile ilgili herhangi bir konuda görüşünü yazılı olarak isteyebilecek, ve görevi kötüye kullanma olayları dışında, Birleşik Devletler’e karşı işlenmiş suçlarda infazı erteleme ve affetme yetkisine sahip olacaktır.[5]

Yürütme organında en yetkili ikinci kişi ise başkan yardımcısıdır. Başkan Yardımcısı da başkan gibi seçim yoluyla göreve gelir. Başkan yardımcısı yasama organıyla alakalı olan Senato’nun başkanıdır. Başkan’ın görevden ayrıldığı durumlarda başkanın yetkilerini devralıp onun yerine geçebilme hakkına sahiptir.

Yürütme başkanın yanı sıra birde başkanın görevlerinde ona yardımcı olan içinde çeşitli birimlerin ve bürokratların bulunduğu yürütme ofisleri [6] ve kanunların uygulanmasında yardımcı olan, başkanın yetkilerini devrettiği 15 ofisi içermektedir. Bu ofisler Kabine ya da bakanlar kurulu işlevi görürler. Bakan kavramı ise burada sekreter ( secretary )  olarak karşımıza çıkmaktadır. Sekreterler Kongre tarafından oluşturulmalarına rağmen bu kişiler yalnızca başkana karşı sorumludurlar. Başkanın istediği bakanı görevinden azletme yetkisi de vardır.

YASAMA

ABD Anayasası’nın ilk maddesi, yasamayla ilgilidir. Bu maddede bütün yasama yetkilerinin, bir Senato ve Temsilciler Meclisi olmak üzere iki meclisten oluşan Birleşik Devletler Kongresi’ne ait olduğu belirtilmektedir. Kuvvetler ayrılığı ilkesine rağmen başkan ve başkan yardımcısının da yasamaya dair bazı yetkileri bulunmaktadır.[7]

Senato

Kongrenin üst meclisi Senatonun her eyaletten gelen ikişer üyesi olmak üzere toplamda 100 üyesi vardır. Senatörler doğrudan halk tarafından seçilir. Senatörlerin sürekli yenilenmesi, hep aynı kişilerden oluşmaması için Senato’nun üçte biri iki yılda bir yapılan seçimlerle yenilenir. Her senatör üyesi 6 yıl için seçilir. Senatör seçilebilmek için asgari olarak 30 yaşında ve dokuz yıldır ABD vatandaşlığına sahip olmak gerekmektedir.

Temsilciler Meclisi

Meclisteki temsilcilerin sahip olmaları gereken nitelikler ABD Anayasası’nda şu şekilde belirtilmiştir: “Temsilciler Meclisi her eyaletin halkı tarafından iki yılda bir seçilen üyelerden oluşacak ve her eyaletteki seçiciler kurulu, eyalet yasama organının en kalabalık meclisinin üyeleri için geçerli olan niteliklere sahip olacaklardır. Yirmi beş yaşına basmamış, yedi yıldan beri Birleşik Devletler vatandaşı olmayan ve seçildiği zaman seçildiği eyalette ikamet etmekte olmayan bir kimse, temsilci olamaz.”[8]

Her eyalet Meclise en az bir üye göndermekte, nüfus yoğunluklarına göre de Mecliste temsil edilmektedir. Bu şekilde Temsilciler Meclisi toplamda 435 üyeden oluşmaktadır. Bu temsilciler Senatoda olduğu gibi iki yılda bir yapılan seçimle yenilenirler. Bu seçimde tüm üyeler yeniden belirlenmektedir.

YASAMA ORGANININ GENEL YETKİLERİ

ABD’de yasamadan görevli olan Kongrenin görev ve yetkileri anayasanın birinci maddesinin sekizinci bölümünde yer almaktadır. Bu görevleri özetlemek gerekirse:

Vergileri belirlemek ve toplamak, devlet adına hazine için borç almak, madeni para basmak,  federal mahkeme ağı oluşturmak, savaş ilan etmek, ordu kurmak ve beslemek,  Anayasa’nın uygulanması için gerekli tüm yasaları çıkarmak ve yasaları yürürlüğe koymak.

Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Senato Başkanı olarak görev yapmaktadır ve Senato’da bir beraberlik durumunda belirleyici oyu verebilir

BAŞKANIN YASAMAYA DAİR YETKİLERİ

ABD başkanının yasama alanında veto ve doğrudan olmasa da dolaylı olarak yasa önerme hakkı vardır.

Veto hakkı: Başkanın Kongreye karşı en önemli haklarından biri veto hakkıdır. Veto kelime olarak yetkili kişi ve kurullar tarafından bir kararın ya da bir kanunun geri çevrilmesi, reddedilmesi anlamlarına gelir. Veto hakkıyla beraber yürütme mekanizmasının yasama mekanizmasını denetlemesi de amaçlanmıştır.

Anayasanın 1. Maddesinin 7. Bölümünde başkanın veto hakkına şu şekilde yer verilmiştir:

Temsilciler meclisi ve Senato tarafından kabul edilmiş her yasa teklifi yasa olmadan önce başkana takdim edilir. Başkan eğer yasa teklifini uygun görürse onu imzalar. Diğer taraftan eğer uygun görmezse itirazlarıyla birlikte onu tasarının tekrar gözden geçirilmesi için meclise geri gönderir. Yeniden görüşmenin sonunda yasa tasarısı o meclisin üçte iki oyuyla kabul edilirse itirazlarla beraber yine aynı şekilde diğer meclise gönderilir, ikinci meclisten de üçte iki oyla geçen tasarı yasalaşır.[9] Bu veto şekline açık veto denir. Bu yetki başkan açısından oldukça güçlü bir yetkidir çünkü veto edilen bir tasarının hem senato hem de temsilciler mec­lisi tarafından üçte iki oranında bir çoğunlukla kabul edilmesi pek sık rastlanılan bir durum değildir. Başkanın bir diğer veto seçeneği ise “packet veto” olarak adlandırılan veto biçimidir. Başkan kendisine sunulan yasa tasarısına 10 gün içerisinde ya veto ya da onay yoluyla bir dönütte bulunmalıdır. Bunlardan birini yapmamışsa başkan cep vetosu hakkını 10 günlük inceleme süresini kongrenin tatile girme dönemine ayarlayarak kullanabilir. İmzalamadığı yasa bir dahaki dönemde tekrar görüşülmek zorundadır. Eğer o 10 günlük inceleme süresinde başkan yasaya bir cevapta bulunmaz, kongre de tatil dönemine girmezse tasarı otomatik olarak yasalaşır.

Kanun önerme hakkı: Öncelikle ABD anayasası, maddeleri değiştirilemeyen, ancak “amendment” denilen düzeltmeler eklenebilen bir anayasadır. Ancak bunu yapabilmek bile çok zordur. Öyle ki 1789’dan beri sadece 27 düzeltme yapılabilmiştir.[10] Bunun için hem Senato, hem Temsilciler Meclisi’nin üçte iki çoğunlukla onayı, sonrasında da bütün eyaletlerin dörtte üçünün onayı gerekir. (Bu durumla ilgili olarak: Obama bireysel silahlandırmaya sınırlandırma getirmek istemiş ve bununla ilgili bir paket hazırlamıştır. Fakat ABD’deki en büyük silah lobisi olan Ulusal Silah Birliği NRA’nın sözcüsü olan Chris Cox, Obama’nın açıkladığı pakete tepki göstererek Obama yönetiminin girişimini yargıya taşıyacaklarını, anayasal bir hak olan silahlanmanın sınırlandırılmasının başkanın yetkilerini aştığını dile getirdi.) [11] [12]

Başkanın kanun teklif etme hakkına gelecek olursak başkan bu hakkını iki şekilde kullanabilir. Bunlardan birincisi ve en yaygın olanı kongreye mesaj gönderme (ulusa sesleniş) şeklinde olanıdır. “1934 yılına kadar ‘Annual Message, ‘Yıllık Mesaj’ olarak anılan bu konuşma her yıl Aralık ayında yapılıyordu ancak 1934’ten sonra Ulusa Sesleniş konuşmaları Ocak ya da Şubat ayında yapılmaya başlandı.”[13] Yapılan bu konuşmayla Başkan Kongre’nin çıkarmasını istediği kanunları dile getirir. İkincisi ise dolaylı kanun önerisidir. ABD’de başkan aynı zamanda kendi partisinin lideridir. Bu sıfatı kullanarak kendi partisinden olan kongre üyelerinden birine istediği kanun tasarısını yaptırabilir.

YARGI

ABD yasasının üçüncü maddesi yargı erkine ayrılmıştır. 3. madde bölüm-1:

“Birleşik Devletlerin yargı yetkisi bir Yüksek Mahkemeye ve Kongre’nin zaman zaman atayacağı ve kuracağı alt mahkemelere verilecektir.  Yüksek Mahkeme ve alt mahkeme yargıçları, iyi halleri sürdüğü sürece görevde kalır ve görevde bulundukları sürece hizmetleri karşılığında belli zamanlarda, azaltılamayacak bir maaş alacaklardır.”[14]

Bu maddenin açıklaması olarak: “Anayasa, federal mahkemeleri hem Kongre’den hem de Başkan’dan bağımsız tutmak için her türlü çabayı gösterir. Yargıçların “iyi halleri” süresince görevde kalacakları güvencesi, görevi kötüye kullanmakla suçlanıp mahkûm olmadıkları takdirde, yaşamları boyunca görevde kalabilmeleri demektir. Bu kural, görev süreleri içinde, kendilerini atayan Başkan’ın veya diğer Başkanların görevden alma tehditlerine karşı yargıçları korur. Maaşın azaltılamayacağı kuralı, Kongre’nin maaşı istifaya neden olacak derecede indirme tehdidi ile yapacağı baskıdan yargıcı korur.”[15]

En yüksek yargı erki, Anayasa Mahkemesi görevi de gören ve temyiz mahkemesi konumunda bulunan ABD Yüksek Mahkemesi’dir.

ABD Yüksek Mahkemesi’nin 19. yüzyılda sayıları 6 ile 10 arasında değişen üye sayısı 1869’da 9 olarak sabitlenmiştir. Bu üyeler Senatonun da onayıyla devlet başkanı tarafından tayin edilirler ve kongre tarafından açılan bir davada suçlu bulunmadıkları sürece[16] hayatları boyunca Federal Mahkeme üyesi olarak görevlerinde kalabilirler. Eğer isterlerse 70 yaşına geldiklerinde tam maaşla emekli olabilirler.

Anayasanın üçüncü maddesinin ilk cümlesinde verilen hakla kongre “Temyiz Mahkemeleri” (Courtsof Appeals) ve “Bölge Mahkemeleri” (District Courts) olmak üzere iki önemli mahkeme kurmuştur. Temyiz mahkemelerinde Bölge mahkemeleri veya doğrudan vatandaşlar tarafından açılan davalar 3 hakimden oluşan bir kurulla kesin karara bağlanır. Bölge mahkemelerinde ise daha çok federal düzeyde suç işlenen davalara bakılır. Bulunduğu bölgenin nüfus ve suç oranına göre sayıları değişebilmekle beraber genelde her eyalette bir tane federal bölge mahkemesi bulunur.

SİYASİ PARTİ YAPISI

ABD de (DP) ve (RP) olmak üzere iki büyük parti vardır. Şimdiye kadarki olan süreç içerisinde farklı partiler de kurulmaya çalışılmış ama başarılı ve uzun süreli olamamışlardır.

18 yaşında ve daha büyük olan seçmenlerin seçimlerde oy kullanma hakları vardır ancak ABD’ de seçimlere katılım oranları oldukça düşüktür. Bu duruma gerekçe olarak oy kullanmak için kayıt yaptırılmasının gerekliliği ve oy kullanılmadığı takdirde herhangi bir cezanın olmaması gösterilebilir.

ABD seçimlerinde partilerden ziyade adaylara ve adayların özelliklerine göre oy verilir. Bundan dolayı bazıları ABD de partilerin gittikçe önemini kaybedip işlevlerini yitirdiklerini düşünmektedirler. Fakat bu görüşe rağmen bunun bir düşüş değil, sadece siyasal parti yapısında bir dönüşüm olduğunu savunanlar ağırlıktadır. Diğer yandan her ne kadar partilerin önemi azalıyormuş onlara gerek yokmuş gibi görünüyor olsa da ” Modern örnek demokrasiler siyasi partiler olmadan yapamazlar”.[17]

ABD Gezi Notları

Gezimiz 13 saatlik bir uçak yolculuğunun ardından 25 Nisan 2016 tarihinde başkentte Hürriyet Gazetesinin Washington temsilcisi Tolga Tanış ile yapılan görüşmeyle başladı. ABD başkanlık sisteminin genel hatlarını anlattı ve kısada olsa bir gazeteci olarak Amerika’daki basından bahsetti. 26 Nisan 2016 Salı günü ABD Kongresini ziyaret ettik ve Kongre Araştırma Merkezi Ortadoğu Uzmanı Jim Zanotti ile daha sonra da Washington Türk Büyükelçisi Sayın Serdar Kılıç ile görüştük.

27 Nisan 2016 tarihinde Washington’dan Philadelphia’ya doğru yola çıktık, ülkedeki Müslümanları aynı çatı altında buluşturan, ilk Türk İslam merkezi olma özelliği taşıyan ve Nisan ayı içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açılan Amerika Diyanet Merkezi’ni ziyaret ettik. Burada Din Hizmetleri Müşavirimiz Yaşar Çolak’tan Merkezin faaliyetleri hakkında bilgi aldık.

  28 Nisan’da Philadelphia’da  Upenn’in Fels Kamu Yönetimi Enstitüsü Müdürü Profesör Nelson Lim’i ziyaret ettik. Oldukça verimli bir ziyaret oldu. ABD sistemin günümüze kadar ki gelme sürecini ve Amerika’daki güçlü ekonomi için bu sistemin gerekli olduğunu anlattı.” Biz bugünlere bir parmak şıklatmasıyla gelmedik. Bu yaklaşık 200 yıllık bir süreçtir ve biz bu süreçte çok fazla insanımızı kaybettik. Şimdi Türkiye bu sistemi almak istiyorsa bize dikilen bu gömleği doğrudan alıp kendisine giydiremez, kendi tarihinden kendi kültüründen yararlanmalı” ifadelerini kullandı. Daha sonra, ABD Bağımsızlık Bildirgesinin ilan edildiği ve Anayasanın kabul edildiği Independence Hall binasını ve çevresini gezdik. Gün sonunda Philadelphia’dan Boston’a doğru yola çıktık.

29 Nisan 2016’da Boston programına Başkonsolosumuz Sayın Ömür Budak’ı ziyaret ederek başladık, Massachusetts Eyaletinin Temsilciler Meclisi Başkanı Harold Naughton’un ofisine gittik. Burada, ofis avukatı Paul Donato ve Danışman Noah D. Futterman’dan sistemin eyalet düzeyindeki işleyişi hakkında bilgi aldık. Sonra Harvard Üniversitesini ve Frankl in D. Roosevelt Vakfını ziyaret ettik. Son olarak Harvard Kennedy School of Government’ta ve Boston Üniversitelerine gittik. Harvard Üniverstesi’nde Yüksek Lisanslarını henüz yeni tamamlamış 6 Türk öğrenciyle konuşma fırsatımız oldu. Üniversiteleri ve onların gözünden başkanlık sistemi hakkında onlarla güzel bir sohbette bulunduk.

30 Nisan Cumartesi gününe Boston yakınlarındaki Methuen kentinde bulunan, ,içindeki süslemelerinin ve renklerinin benzerliğinden dolayı Selimiye Cami ismini almış olan camiye ziyaret ile başladık. Burada Islamic School Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Çatalbaş, Caminin kurucu İmamı Mustafa Aktaş ve buradaki Kuran Kursu görevlileri ile tanıştık.

2 Mayıs 2016’da New Jersey eyaletindeki Paterson kentinin Belediye Başkan Yardımcısı Derya Taşkın ile görüştük. Başkanlık sisteminin yerel yönetimler düzeyindeki işleyişi, seçimleri ve bölgede yaşayan Türklerin durumu hakkındaki bilgilerini bizlerle paylaştı. Sorunlar azaldığında siyasete de ilginin azaldığını, oradaki halkın genel olarak durumundan memnun olduğunu, hatta o bölgede yerel düzeyde seçimlere katılımın sadece %15-20 oranında olduğunu söyledi. Bu kurumdan sonra Princeton Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu ile bir görüşmemiz oldu, Türkiye’deki demokrasi hareketlerinin tarihçesini ve anayasal süreçleri anlattıktan sonra Türkiye’de olabilecek bir başkanlık sistemi hakkındaki görüşlerini dile getirdi. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu yönetim sistemi hakkındaki kararsızlıktan bir an önce çıkıp bir karar vermesinin gerektiğini, kurulacak yeni sistemin önemli olduğunu ama oturması için her sistemde olduğu gibi zamana ihtiyaç olacağını sözlerine ilave etti. Ziyaretlerimiz 3 Mayıs’ta öncelikle New York Türk Başkonsolosu Ertan Çelik ve Birleşmiş Milletler Daimi Temsilci Yardımcısı Sayın Güven Begeç’in ardından Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Andrea Babula ile devam etti. Ekonomi alanında uzmanlaşan Babula dan ABD hakkındaki bilgileri aldık. ABD’nin IVY Lig olarak bilinen en iyi üniversitelerinin içinde bulunan bu dört üniversitedeki görüşmelerimizle birlikte gezimizde böylece sonlandı.

.

Banu KILINÇ

____________

DİPNOTLAR

[1] Amerika’nın kurucu babaları; John Adams, Benjamin Franklin, Alexander Hamilton, John Jay, Thomas Jefferson, James Madison ve George Washington

[2] ABD’de bu uygulama ile görevden alınmış bir başkanın olmamasına rağmen bu suçlamayla karşı karşıya kalmış şimdiye kadar üç başkan olmuştur. Andrew Jackson ve Bill Clinton suçsuz bulunmuş, Richard Nixon ise yargılamanın sonuçlanmasını beklemeden kendi isteğiyle istifa etmiştir.

[3] Başkan silahlı kuvvetlerinde bulunan kişileri atama yetkisine de sahiptir bununla ilgili örnek olarak 1950 yılında Kore savaşına BM birliklerinin komutanı olarak katılan General Mac Arthur’un davranışları savaşı genişletir nitelikte olduğu için 1951 yılında dönemin başkanı Truman tarafından görevden alınmıştır.

[4] SETA Başkanlık Raporu, SETA, 2015, s.36

[5]  ABD Anayasası, http://www.adaletbiz.com/images/dosyalarim/abd_anayasasi.pdf  Son Erişim:01.06.2016

[6] Bu kurumlara örnek olarak: Beyaz Saray Ofisi, Milli Güvenlik Konseyi, Bütçe ve Denetleme Ofisi, Ekonomik Danışmanlar Konseyi, Çevre Koruma Konseyi, Ticaret Temsilcileri Ofisi, Ulusal Uyuşturucu Kontrol Ofisi ve Bilim ve Teknoloji Ofisi vb.

[7] Bununla ilgili olarak; aynı zamanda Senato Başkanı olarak görev yapan Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Senato’da bir beraberlik durumunda belirleyici oyu verebilir.

[8] ABD Anayasası, http://turkish.turkey.usembassy.gov/media/pdf/abd-anayasasi.pdf, Son Erişim: 04.06.2016

[9] http://www.archives.gov/exhibits/charters/constitution_transcript.html

[10] http://hervakit.com/abd-anayasasinda-27-degisiklikler-476h son erişim:10.06.2016

[11] 06/01/2016,  http://www.dw.com/tr/silah-lobisi-obamaya-rest-%C3%A7ekti/a-18962614 son erişim: 06.06.2016

[12]  Ayrıca bknz. Jonathan Masters, 12/01/2016, http://www.theatlantic.com/international/archive/2016/01/worldwide-gun-control-policy/423711/

[13] 13 Ocak 2016,  https://sahipkiran.org/2016/01/13/ulusa-seslenis/ son erişim: 10.06.2016

[14] http://www.adaletbiz.com/mevzuat/abd-anayasasi-tam-metni-h9147.html son erişim:10.06.2016

[15]  http://www.turkvergi.org/anayasa/553-abd-anayasas-acklamal.html son erişim:10.06.2016

[16] ABD’de şimdiye kadar hakkında dava açılmış tek yargıç Samuel Chase’dir.1805 yılında aklanmıştır.

[17]  Matthias Catón, Programme Officer, International IDEA, Posted: 2007-12-03, http://www.idea.int/parties/international_assistance/parties_necesseary.cfm son erişim: 22.06.2016

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: