Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 42.si, TRT Haber Web Koordinatörü Sn.İbrahim ACAR’ın sunumuyla, “Sosyal Medyanın Toplum Üzerindeki Etkileri” konulu bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Sayın ACAR’a bilgilendirici sunumu için teşekkür ediyor, söyleşiden notları okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz.
SÖYLEŞİDEN NOTLAR:
Sosyal medya nedir?
Konuya, Sosyal medyanın tanımını yaparak başlayan ibrahim Acar, “WEB 1.0’da kullanıcılar sadece okuyucuydu yani sadece bilgiyi tüketen konumda kullanıcı vardı. Bu teknoloji bu kadarına izin veriyordu. Sonra WEB 2.0 teknolojisine geçtik. İşte burada sosyal medya hayatımızda yer almaya başladı. Tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına geçtik. Kişiler, internet üzerinde birbirleriyle karşılıklı bir şeyler paylaşmaya, web ortamına ürettikleri verileri yüklemeye başladı. Bu gelişmelerin, yapılanların bütününe sosyal medya diyebiliriz” dedi.
The Guardian gazetesinin, sosyal medyanın etkisine ve gücüne dikkat çekmek için yayınladığı, ‘Domuzcuk’ videosunu izleten Acar, şunları söyledi:
”Sosyal medya günümüzün en etkili silahı. Günümüzde toplumlarda büyük oranda kullanılmasına rağmen bazı kişiler bu gücü anlamamakta ısrar ediyor. Ama bu bir güç. Artık bunu anlamayılız. Hayatımızı ister istemez etkileyecek. Bunun en iyi örneğini Arap Baharı’nda gördük. Ülkemizde Gezi Olayları’nda gördük. İnsanlar sosyal medya üzerinden bir anda örgütlenip bir güç konumuna gelebiliyor. O an olay yerinden bulunmasına gerek yok. Bir internet bağlantısının olması yeterli. İnternete bağlandığı an olayın bir parçası olacaktır. Videoda da izlediğimiz gibi bir olay var ve insanlar gerek yatak odasından gerekse de dünyanın bir ucundan olaya yorum katılıyor.”
Sosyal Medyanın toplumlar üzerindeki etkisi deyince akıllara ilk olarak ‘Arap Baharı’nın geldiğini söyleyen Acar, “2011 yılında Arap Baharı patlak vermeden önce Örneğin Mısır’da 300 bin civarında blog var ve bunun 10 bine yakını siyasi içerikli. Yine aynı şekilde 2011 yılında Twitter’da en çok kelime ‘Mısır’. İnsanlar bu mecra üzerinden tepkilerini, düşüncelerini ortaya koyuyor. Düşüncelerinin daha çok kesime ulaştırıyor. Örneğin Hashtag kullanarak mesajını geniş kitlelere, hatta dünyanın öbür ucundaki insana ulaştırıyor. Esed, Arap Baharı’nın ülkeye sıçramasını önlemek amacıyla 2011 yılında ülkeye Iphone girmesini engelliyor. Hatta Mısır ve Libya, sosyal medya kullanımının önüne geçmek interneti kapatıyor. İşte toplumlar üzerinde bu kadar etkili bir silah” ifadelerini kullandı.
“Yaptığımız, yazdığımız her paylaşımdan sorumluyuz”
Toplumların, sosyal medya ile sosyal ve kültürel yönden etki altına alındığına da dikkati çeken Acar, “ Ülkemizde nüfusun neredeyse yüzde ellisi sosyal medyayı aktif kullanıyor. Kullanırken de büyük bir kesim bilinçsiz kullanıyor. Ve şu mantıktalar, “Benim yazıklarımdan ne olacak.” Aslında durum bu kadar basit değil. Oraya girilen bilgilerle, yapılan paylaşımlarla toplumun profili çıkarılıyor. Hassas noktaları belirleniyor. Sonra hu projeleri toplumların kullanımına sunan ülkeler bu çerçevede dezenformasyon çalışmaları içine giriyor. Unutmayalım, yaptığımız, yazdığımız her paylaşımdan sorumluyuz ve bir şekilde bize geri dönüşü olacaktır” şeklinde konuştu.
Sosyal medya – klasik medya
Sosyal medya ile klasik medya anlayışında da büyük değişiklikler olduğunu söyleyen Acar, “Ladin 2011 yılında öldürüldü. Peki bunu kim duyurdu BBC. BCC, dünyanın en büyük yayın organlarından birisi. Kaynağı kim? Dönemin ABD savunma bakanının danışmanının attığı bir twit. Evet yüzbinlerce insan Ladin’in öldüğünü sosyal medyadan öğrendi. Yine Michael Jackson’ın öldüğünü insanlar sosyal medyadan öğrendi. Peki kim paylaştı, Jackson’u alan ambulans şoförünün eşi. Kişiler, bir medya binası, çalışanları ya da ekipmanları olmadan sosyal medya ile, binlerce, yüzbinlerce hatta milyonlarca kişiye ulaşabiliyor, elindeki haberini paylaşabiliyor. Bunun yanında; hız, kullanılabilirlik, erişebilirdik, özgürlük, kalıcılık gibi sebeplerle insanlar bu mecrayı tercih ediyor. İlginç bir detay; radyonun 1 milyon kişiye ulaşması 40 yıla yakın bir süre alırken, Twitter’ın bu sayıyı yakalaması bir yıldan daha az” diye konuştu.
Sosyal medya üzerinde paylaşılan bilgilere teyit edilmeden inanılmaması ve paylaşılması gerektiğini de aktaran Acar, “Sosyal medya bu tür şeyler için maalesef çok uygun bir ortam. Örneğin bunu Gezi Olayları’nda çok sık yaşadık. Örneğin, 2012’de İstanbul Boğazı’nda yapılan bir koşunun görüntüsü, ‘yüzbinler Taksim’e yürüyor’ şeklinde sosyal medyada paylaşıldı ve günlerce sosyal medyada dolaştı, yüzbinlerce RT aldı. Yani gördüğümüz bir bilgiyi teyit etmeden paylaşmayalım. Bunun için internette birçok site var. Hiç bilmiyorsak Google görsellerden aratalım. Baktığımız verinin geçmişi çıkacaktır” dedi.
SÖYLEŞİDEN KARELER: