Twitter Facebook Linkedin Youtube

RUSYA’NIN SURİYE’DEN ÇEKİLME HAMLESİ

Süleyman ERDEM

Süleyman ERDEM

Rusya, 30 Eylül 2015’te aniden müdahil olduğu Suriye’den, aradan 5,5 ay geçtikten sonra yine aniden çıkma kararı aldı ve herkesi şaşkına çevirdi. Başta Rus kamuoyu olmak üzere tüm dünya, Rusya’nın bu ani hamlesini anlamaya ve yorumlamaya çalışıyor. Rusya, öncesinde hiç bilgi sızdırmadan gerçekleştirdiği bu ani hamleleriyle, dünya kamuoyunda gündem oluşturabildiğini ve kendi stratejik planlarını ve gündemini rahatlıkla uygulayabildiğini göstermek istiyor.

Rusya, Suriye iç savaşına müdahil olarak Suriye’nin ve genel olarak bölgenin geleceği konusunda söz sahibi olduğunu, tartışmasız olarak ortaya koydu ve Cenevre’de yürütülen müzakerelerde ABD ile birlikte müzakerelerin eş başkanı konumunu rahatlıkla muhataplarına kabul ettirdi. Suriye’de uygulamaya giren ateşkes anlaşması yürürlükte ve diplomatik anlamda prestiji üst düzeyde iken aldığı bu çekilme kararı, bir nevi prestijinin zirvesinde iken jübile yapmak ve ihtiyaç duyduğunda tekrar prestijli bir şekilde Suriye’deki gelişmelere müdahil olmak için bir hamle olarak okunabilir. Rusya bu hamlesi ile savaştan yana değil, barıştan yana olduğu mesajını vermeye ve barıştan yana olmanın prestijini, iç ve dış kamuoyunda elde etmeyi de amaçlıyor olabilir.

Bunun yanında Rus basınında dile getirilen şu hususları da dikkate almakta fayda var. Rus basınında; Türkiye’nin Ankara’daki saldırılardan sonra terörü bahane ederek Suriye’ye müdahale edebileceği, böyle bir durumda Suriye’den çekilmediği takdirde Rusya’nın Türkiye ve dolayısıyla NATO ile karşı karşıya kalabileceği, Rusya’nın Ukrayna’da savaşın sürdüğü ve Baltık ülkeleri ile ilişkilerinin limonileştiği bir durumda Türkiye ve NATO ile karşı karşıya gelmek istemeyeceği ve Putin’in bu nedenle çekilme kararı almış olabileceği ifade edilmekte.

Bu gerçekten bir çekilme mi, yoksa yeni bir planın bir adımı mıdır?

Bunun gerçek bir çekilme mi yoksa yeni bir strateji için hazırlık mahiyetinde bir hamle mi olduğunu şimdiden söylemek zor ancak Tartus’taki deniz üssü ve Hmeymim’deki hava üsleri kalmak kaydıyla bu üsler için gerekenden fazla personel ve gereçlerini gerçekten çekiyor olması kuvvetle muhtemel. Zira düşen petrol fiyatlarının ve Ukrayna’daki müdahalesine cevap olarak Batılı devletlerin uyguladıkları ambargonun etkisiyle, Rusya’nın ekonomik bir darboğazdan geçtiği ve savunma bütçesini yüzde 10 daraltmak zorunda kaldığı, bilinen bir gerçek. Tüm bu olumsuzluklar üzerine Rusya’nın bir de savaşın her günü için 2,5 milyon dolar harcadığı söylenmekte. Böyle bir durumda Suriye’de hala eli güçlüyken diplomatik olarak prestijli bir şekilde Suriye’den çekilmesi, Putin’in iç politikada elini oldukça rahatlatabilir. Zira Rusya’nın minimum kayıp ve moral üstünlüğün olduğu bir durumda iken gerçekleşen bu çekilme hamlesi, Rus kamuoyuna bir “zafer” olarak yansıtılabilecek potansiyele sahip.

Neticede Rusya gerçekten çekiliyor olsa bile, bunun tamamen bir çekilme olmayacağı, mevcut askeri üslerinin ve bu üsler için gerekli personel ile teçhizatın Suriye’de kalacağı muhakkak. Putin’in açıklamasındaki çekilme, eğer doğru çıkarsa, “Rusya’nın bundan sonra Suriye’deki sıcak çatışmalara müdahil olmayacağı” şeklinde okunabilir. Ancak yine çekilme olsa bile, gerektiği takdirde Rus uçaklarının Suriye’ye ulaşmasının en fazla 2-3 saat alacağını gözden kaçırmamak gerekir.

Rusya Suriye’de istediğini aldıktan sonra mı çekiliyor? Suriye’de kaldığı süre zarfında kazancı ne oldu?

Rusya, Eylül ayındaki müdahalesi ile koltuğu sallanmaya başlayan Esad’ın konumu ülke içinde ve dışarıda pekiştirdi. Suriye Ordusu daha önce kaybettiği birçok bölgeyi tekrar ele geçirerek moral kazandı. Tüm bunlar olurken Rusya, Tartus’taki deniz üssünde ve Hmeymim’deki hava üssünde askerî anlamda güçlü bir potansiyele sahip oldu. Ayrıca 5,5 aylık Suriye müdahalesinde Rusya, ürettiği yeni silahları deneme fırsatı bularak hem askeri hem de bu silahların pazarlanabilmesi anlamında ticari olarak önemli deneyimler elde etmiş oldu.

.

Süleyman ERDEMsuleyman@sahipkiran.org

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Süleyman Erdem Hakkında

Balıkesir doğumludur. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden 2001 yılında lisans, Harvard Üniversitesi Kamu Politikaları Bölümünden 2009 yılında yüksek lisans derecesi almıştır. 2002 yılında Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde memur olarak kamuda göreve başlayan Erdem, 2003-2004 yılları arasında Maliye Bakanlığında Vergi Denetmen Yardımcısı olarak görev yapmış, 2004 yılından itibaren de Başbakanlıkta Uzman Yardımcısı, Uzman ve Tanıtma Fonu Genel Sekreteri görevlerinde bulunmuştur. 2009-2011 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK)’da Geçici Uzman sıfatıyla YÖK ve ÖSYM’deki denetimlerde görev almıştır. 2012 Aralık ayında kurulan Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM)'ın kurulduğu tarihten 08/10/2019 tarihine kadar başkanlığını yürütmüştür. Halen SASAM Uluslararası Güvenlik Masası Direktörü olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmalarını “radikalleşme ve terör” üzerine yürüten Erdem’in; “Cihatçılar; El Kaide ve IŞİD’e Katılanların Hikayesi” isimli yayınlanmış bir kitabı bulunmaktadır.

Yorumlar (2)

  1. Selman YAMAN dedi ki:

    Hocam Suriye'de kurulan federe Kürt devleti ile alakalı da Şam yönetimi ile Putin görüş ayrılığı yaşıyor görünüyor. Bu nedenle Rusya'nın, Suriye'de Esedli geçişin zor olduğunu düşünmeye başlamasının da katkısı olduğu söyleniyor bu çekilmeye. Ne dersiniz?

  2. Suleyman Erdem dedi ki:

    Şam Yönetimi, baştan beri YPG'ye destek vermekte Selman. Suriye'de iç savaş başladığında, YPG'nin kanton ilan ettiği bölgelerdeki rejim askerleri, hiç mücadele etmeden çekilerek meydanı YPG'ye bırakmıştı. federasyon ilanına rağmen Esad'ın hala YPG ile bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki YPG ile sorunu olsa bile, daha öncelikli sorunları var ve YPG'nin federasyon ilanı, Rusya'yı feda edecek kadar öncelikli bir sorun olamaz bence.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: