Sahipkıran AKADEMİ, Çankaya Gençlik Merkezi ile birlikte hazırladığı “Başkent Gençliği Mevlana ile Buluşuyor” başlıklı proje kapsamında Gazi Üniversitesi’nde “Mevlana ve Mevlevilik Bağlamında Osmanlı Kültürü ve Edebiyatı” konulu bir söyleşi ve ney dinletisi programı gerçekleştirdi.
SASAM Genel Sekreteri Mesut Emre KARAKÖSE’nin açılış konuşması ile başlayan etkinlikte Sayın KARAKÖSE, Mevlana ile strateji kavramı arasında güçlü bir ilişki olduğunu söyleyerek, Mevlana’nın Moğol istilası sırasında Moğol komutanlar ile stratejik bağlantılar kurduğunu ve bazı Moğol komutanlarının Müslüman olmalarına vesile olduğunu, Mevlana’nın düşünme eylemini önemsediğini ve öncelediğini, insanın esas itibarıyla düşünceden ibaret bir varlık olduğunu belirttiğini ifade etti. Diğer yandan, Kafkasya, Ortadoğu, Balkanlar gibi günümüzde sorunlarla ve savaşlarla dolu coğrafyaların bir zamanlar Osmanlı Devleti bünyesinde barış ve huzur içinde yaşadığını, bugün de buralara barış ve huzur ortamını tesis etmenin koşullarının Türk kültür kodları içinde mevcut olduğunu dile getirdi.
Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr.Ahmet MERMER’in konuşmacı olduğu programda; Anadolu Selçuklu Devleti zamanında Konya’da yaşayan Mevlana Celaleddin RUMİ’nin hayatı, Mevlana’nın ölümü sonrasında oğlu Sultan Velet tarafından sistematize edilen ve kurumsallaştırılan Mevleviliğin Osmanlı Türk kültürü üzerinde etkileri anlatıldı.
Prof.Dr.Ahmet MERMER konuşmasında; Osmanlıların Anadolu’da siyasî birliği sağladıklarında, Mevlevî tarikatının çoktan yaygın bir şekilde teşkilatlanıp kendine has gelenekleri bulunan bir müessese haline geldiğini, Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi devirlerinde Mevlevî halifeleri tarafından Anadolu’nun belli başlı şehirlerinde tekkeler ve bunları besleyen vakıfların kurulduğunu, bu geleneğin ikinci kurucusu sayılan Pir Âdil Çelebi döneminde kaideleri ayrıntılı bir biçimde tespit edilerek sağlam bir kuruma dönüştürülen bu tarikatın, merkezi her zaman Konya olmakla beraber, kendini bir terbiye ekolü ve estetik yaşantı biçimi olarak İstanbul’da inşa ettiğini dile getirdi.
Prof. MERMER ayrıca; Selçuklu irfanını Osmanlı irfanına bağlayan ve giyim kuşamından yürüyüş tarzına, selâmından kullandığı lisana ve yeme içme âdâbına kadar her şeyiyle yedi yüz yılın süzülmüş inceliğini ve estetiğini yansıtan Mevlevîliğin, başlı basına bir hayat üslubu, bir duyuş ve düşünüş biçimi olduğunu, insanları üretmeye, meslek sahibi ve işinde gücünde olmaya teşvik ettiğini, yedi yüzyıl boyunca saraylardan en ücra yerlerdeki köylere kadar toplumun bütün kesimleriyle sıkı bir ilişkiye giren Mevlevî dergâhlarının, bir yandan son derece ciddi bir disiplin içinde din, dil, edebiyat, musiki, hat, tezhib vb. eğitimi verirken, diğer yandan yedi yüz yıllık zengin tecrübe ve terbiyenin yeni nesillere aktarıldığı, her biri bir okul niteliği taşıyan kurumlar olarak önemli görevler üstlendiğini belirtti.
Ney ve musikinin Mevlevilik için önemini vurgulayarak sözlerine son veren sayın MERMER’den sonra Hacettepe Üniversitesi Devlet Güzel Sanatlar Konservatuarı Öğretim Üyesi Yard.Doç.Dr Enver AYDOĞAN’ın sunduğu ney konseri ile program nihayete erdi.
PROGRAMDAN KARELER: