Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu’nun (RUBAFED) düzenlediği IV. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi, 2-4 Aralık 2015 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşti. Kongreye dünyanın dört bir yanından akademisyenler katıldı. Kongrede SASAM’ı SASAM Balkan Masası Direktörü Reyhan RAHMAN temsil etti. Kongrede birçok akademisyen bildiri sundu.
Kongrenin açılış konuşmasında, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel, Kongre Salonu’nda davetlilere hitap etti.
Balkanlarda Türklerin maruz kaldıkları göç ve sıkıntılara dikkati çeken Güllüce, Srebrenitsa’da yaşanan katliama değinerek, “Balkan Savaşları bitmemiştir. 90’lı yıllarda Bosna’da yapılanları hepimiz biliyoruz. Orada modern dünyanın gözü önünde 8 bin insan katledildi. Ne Batı entelijansiyası ne de Batılı devletlerin ağızları bile açılmamıştır. Bosna’da ne büyük zalimliklerin yapıldığını herkes biliyor. Dünya bu konuda ses çıkarmamıştır” değerlendirmelerinde bulundu.
Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu Başkanı Ayhan Bölükbaşı ise Balkanlar’da çekilen eziyetleri ve dökülen gözyaşlarını asla unutmadıklarını belirterek, Balkanlar’ın İstanbul’dan önce fethedildiğini vurguladı ve Türkiye açısından Balkanların önemine değindi. Bölükbaşı, mikro milliyetçilik akımlarıyla parçalanan Balkan yarımadasında huzurun kalmadığını vurgulayarak, “Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez. Şayet Balkan Savaşları’nda neler yaşandığını çok iyi anlayabilseydik, bugünün gençliğine bunları anlatsaydık, inanıyorum ki bugün Orta Doğu ve Kafkaslardaki olumsuzluklar yaşanmazdı. Balkan Savaşları bizim geleceğimiz açısından çok ama çok önemliydi. Maalesef bunu anlayamadık” değerlendirmelerinde bulundu.
Balkan Savaşları’ndan sonra göç edenlerin Büyük güçler tarafından Anadolu’da da rahat bırakılmadığını aktaran Bölükbaşı, şöyle devam etti: “Anadolu’da da bizi yok etmeye çalışan, o egemen güçlere karşı hemşehrimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kadim silah arkadaşları, bu ülkeyi bize hediye ve emanet etti. Bu ülkenin emanetçileri bu ülkede yaşayan 78 milyon insanımızdır. Balkanlar’dan göç etmiş bizler, evlad-ı Fatihan torunları olarak bu ülkeye çok farklı bir sadakatle ve gayretle sahip çıkmak zorundayız.”
İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlke ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Cezmi Eraslan, Osmanlı’nın Viyana’dan geri çekilmesinden sonra göçün kesintisiz olarak devam ettiğini, Balkanlar ve göç kavramlarının ayrı düşünülemeyeceğini beyan etti. Balkanlardaki Türk varlığının karşılaştığı kıyımları hatırlatarak, “Savaşlar, Balkanlar’daki Müslüman nüfusun göçü kader edinmesine vesile olacak ölçüde yıkıcı olmuştur. Osmanlı’nın başkenti İstanbul, cami avlularında yer kalmayacak şekilde göçmenlerle dolmuştu. Göçmenlerin iaşesini karşılamanın çok büyük bir devlet meselesi haline geldiği bu dönemde, Osmanlı’nın Marmara ve Batı Anadolu’daki gayrimüslim vatandaşlarının Osmanlı’ya karşı savaşmaları, Osmanlı’nın son devrinde her türlü unsurla bir arada yaşama çabalarını yok etti” diye konuştu.
Prof. Dr. Yusuf SARINAY, “Göçlerin Türkiye’nin Sosyo-Kültürel Yapısına Etkileri” adlı bildirisinde; “Her Osmanlı-Rus savaşından sonra (19.yy) Balkan devletlerden birisi bağımsızlığını ilan ediyordu. Yine Balkanlarda Rusya’nın belirleyiciliğiyle karşı karşıyayız. Türkiye olarak biz, geçmişteki tarihi hatalarımızdan ders alarak, ona göre stratejimizi geliştirmemiz gerekmektedir. Ayrıca Balkan Savaşları, Türkler açısından “son dayanak noktası, sabır ve tahammülün sona ermesi” demek olup, Türkiye’ye göçün başladığı dönemi ifade eder. 93 Harbi’nden sonraki savaşlar ise “ırksal ve yok etme” (Türk-Müslüman toplumuna karşı) savaşlarıdır.” diyerek, Balkanlardaki Türklere karşı yapılan bu zulmün Türk bilincini yani milli bilinç ile milli hissiyatı uyandırdığını ifade etti. Türk kavramının altının etnisiteden ziyade “ortak kültür ve din” olgusuyla doldurulması gerektiğini vurgulayan SARINAY, Türkiye’nin 1920’lerde yaptığı Mübadele Antlaşmasının Türk kavramı üzerine yapılmadığını, Müslüman kavramı üzerine yapıldığını beyan ederek Türk kavramının o zaman neyle doldurulmuşsa, günümüzde de onunla doldurulması gerektiğini ifade etti.
KONGREDEN KARELER:
Reyhan RAHMAN
SASAM Balkan Masası Direktörü