Twitter Facebook Linkedin Youtube

YENİ DÜNYADA YENİ SAVAŞLAR

Muhammed IŞIK

Muhammed IŞIK

(Önemli Not: Bu çalışma, yazarın şahsi tarih okuması olup bilimsel bir çalışma değildir.)

***

“İnsanlar öldürenin niçin öldürdüğünü, öldürülenin neye öldürüldüğünü bilmediği bir zaman gelecektir.” Hadisi Şerif – Müslim

***

Tarih, gözle görülen savaşlar dışında sümenaltı edilen savaşlara da tanıklık eder. Asıl savaş, cephe gerisinde yapılan stratejik savaşlardır. Tarihte tesadüflere yer yoktur. Devletler arasında ciddi çıkar çatışmaları vardır ve en ufak taktik hatası, o ülkeye affedilmez bedeller getirir.

Bugün gündemin Suriye, İran, Irak veya Mısır’ın olması tesadüfî değildir.

Ortadoğu, kirli oyunların ve kumarların oynandığı bir pazardır. Bu pazar, genelde Türkiye denkleminde kurulur ve oynanır. Denge unsuru her zaman için Türkiye’dir.

***
Derin devlet denen oluşum kimin eseridir?

Özellikle Ergenekon dava sürecinde dillerden düşmeyen bir olgu var; “Derin devlet”. Kurumlar içerisine sızmış, devletin sahibi ve tek hâkimi! Kirli oyunların, emellerin ve hedeflerin sahibi…

Devlet, kendi eliyle derinleşiyor ve sonrasında o derinlikte boğulup gidiyor…

Nizamülmülk, devleti kurumsallaştırma adına iki hamle yapar. Eğitim için Nizamiye Medreselerini kurar ve başına da devrin büyük âlimi olan İmam Gazali’yi getirir. Devletin bekası için bir adım daha atar ve Horasanlı Hasan Sabbah’ı istihbaratın başına getirir.

Hasan Sabbah, günümüzde oldukça meşhur olan efsanevi bir isimdir. Nasıl olmasın ki? Kendisini göreve getiren Nizamülmülk’ü öldürtüyor. Semerkant da çeteleşiyor. Uzun yıllar izi silinmeyecek bir oluşuma mimarlık ediyor.
Devletin bekası için atılan bir adım ve trajik bir son. Derin devlet iş başında!

Osmanlının son dönemleri… Sultan III. Selim padişahtır. En büyük sıkıntısı yeniçeri ocağıdır. Yeniçeriler sürekli isyan çıkartmakta, fevri davranmakta, darbeler yapmaktadır.

III. Selim, Sultanahmet camiinde suikast girişimine maruz kalır. Failler ise bellidir. Sultan, artık yeniçeri ocağını kaldırmakta kararlıdır. İlk adım olarak Nizam-ı Cedid ordusunu kurdurur. Asıl hamlesi ise Nizam-ı Devlet adıyla kurduğu 24 kişilik kurumdur. Padişah, Nizamülmülk’e özenmiştir. Selçuklu’dan sonra Osmanlıların da artık resmi derin devleti vardır. Hayırlı olsun diyeceğiz ama hiç de hayırlı olmayacaktır…

Sultanın bu hamleleri, hemen etkisini gösterir. Yeni sistem ile ortadan kaldırılacağını anlayan yeniçeriler, isyan hareketleri ile padişahı tahtından indirirler. Daha sonrasında ortalık karışır, sultanı tekrar tahtına döndürmeye çalışanlar yüzünden III. Selim bulunduğu odada cellâtlar tarafından öldürülür.
Osmanlıyı derin eller idare etmeye başlıyor!

Osmanlı padişahı olmak, ipin ucunda yürüyen cambaz gibi olmaktı. En ufak bir hata dahi affedilmiyordu. Gizli eller devreye giriyor ve padişah bir anda kendini tahtından uzak bir yerde buluveriyordu.

Sultan Abdülaziz, İngilizlerin hesaplarına uygun değildi ve tahtından indirilmesi gerekiyordu. İngiltere, bu günün ABD’si konumundaydı. Derin kollar devreye girdi ve 30 Mayıs gecesi Sultan tahtından indirildi.

Darbenin mimarı Hüseyin Avni Paşa’dır. İttihat ve Terakki’nin ilk icraatıdır. İlk askeri cunta darbesidir.

Sultanı tahtından indiren Avni Paşa’ya ne oldu? Sultan Abdülaziz’in kayın biraderi Çerkez Hasan, bakanlar kurulunu bastı ve Avni Paşa başta olmak üzere birkaç paşayı öldürdü.

Osmanlı derin denizlerine Almanya’nın etkileri oldukça fazladır. Osmanlıyı dünya savaşına götüren kadro, derinlerden besleniyordu. Osmanlı derinleri, İngiliz etkisini kırmak için Almanlara kucak açmıştı…

Şüphesiz bu işin başında Sultan II. Abdülhamit vardır. Satranç tahtasında hamleler çok iyi belirlenmelidir. Sultan II. Abdülhamit Han, Devleti ayakta tutabilmek için elinden geleni yapmaktadır. Ancak, onun açtığı okullarda yetişen genç subaylar, hiç de onun gibi düşünmemektedirler. Bu nesil, Namık Kemal ve benzeri Yeni Osmanlıların heyecanı çizgisinde Meşrutiyet idaresinin kurulmasını istemekte ve bunu aynı zamanda Balkanlardaki ayaklanmalara bir çözüm gibi düşünmektedirler.¹ Kendi derin devletini kuran Sultan II. Abdülhamit bir yandan da İttihatçı derinler ile uğraşıyordu. Asıl savaş derinlerde yaşanıyordu.

Masonlar, devletin en ücra noktalarından tepe noktasına kadar virüs gibi bulaşmıştı.

Devlet kadrolarına Almanlar hâkimdi. Sonunda Sultan II. Abdülhamit de tahtını bırakmak zorunda kaldı.

Bu bahsi açmışken derin savaşlara dair örneklere bakalım.

İngiliz ajanı Lawrence, Osmanlı İmparatorluğuna karşı yürütülen Arap ayaklanmalarının baş mimarıdır. Sömürgeci genlere sahip İngilizler, gözünü Osmanlı topraklarına dikmişti ama büyük bir sorunu vardı. Halifeye sadık Arapların savaşarak yenilmeleri zor görünüyordu.

Lawrence, pratik zekâsı ile bu sorunu çözdü ve Arapları ayaklandırdı.

Peki, Osmanlı tüm bu olup bitenden habersiz miydi? Kesinlikle hayır.

Kuşçubaşı Eşref’in yolu o günlerde karışıklığın olduğu Arap yarımadasına düşmüştür. Hedefinde İngiliz’in kirli oyununu bozmak vardır.

Osmanlılar kuruluşundan beri cephe gerisi stratejik savaşları çok iyi yapmışlar ve tüm tertipleri boşa çıkartmışlardır.
Osmanlı can çekişirken bile canını feda etmekten çekinmeyen neferler çıkartmaktadır.

Sözü fazla uzatmayalım.

Oyun içinde oyun vardır. Oyun oynayana oyun oynanır. Ava giden avlanır. Lawrence, Arapları birbirine düşürdüğü için övgü hak ederken!, Neden İngilizlerin başına “İrlanda” belasını getiren Kuşçubaşı Eşref övülmez!

Enver Paşa, devrin en dikkat çeken askeri figürlerinden biridir. Müthiş bir Turancılık fikri vardır ve İttihatçı ekibin başlarından birdir.

Trablusgarp, konum itibari ile sömürgecilerin iştahını kabartan bir bölgedir. Petrol kavgaları henüz yeni başlıyordur ve bölge de karışıklıklar vardır. Sultanın emri ile bölgeye Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa gibi askerler gönderilir.

Bu ekip, zaman zaman düşman kuvvetleri ile sokak savaşları yaparlar. Yerel halk ile bütünleşip düşmana ağır kayıplar verdirirler. Ne var ki İstanbul’da derinciler boş durmaz. Balkanlarda ayaklanma çıkartırlar. Sultan acil olarak Enver Paşa’nın yönetimindeki bu ekibi İstanbul’a çağırır. Bölge, Osmanlı’nın elinden çıkar…

Osmanlı devletinin içerisine çöreklenmiş, devleti sömürmüş ve söndürmüş derinciler cumhuriyetin temellerinde de yerlerini almışlardır.

İttihatçılar, Almanların peşine takılarak Osmanlının sonunu getirmişlerdi ama tıpkı daha önceki emsalleri gibi parçalandı ve tarihteki yerini aldı. Bu parçanın en önemli ayakları, soluğu yurt dışında alsa da yetiştirdikleri talebeleri cumhuriyetin derin devletinde yerlerini almışlardı…
***
Mustafa Kemal Paşa, derin devlet elemanı mıdır?

Osmanlının son devirlerinde ittihatçıların yönetime cebren sahip olduğu dönemler, oldukça karanlıktır. Çıkar çatışmaları, gayri nizami eylemler, suikastlar… Bu dönemde askerliğine devam eden Mustafa Kemal Paşa, ittihatçılarla dirsek teması içindedir. Enver Paşa, Savaş Bakanı olduktan sonra orduda gerçekleştireceği büyük ıslahat içinde siyasetten arındırmayı önemli ölçüde başarır; orduya yeni bir hava kazandırır. Ancak, çok önceye dayanan asker – siyaset ilişkisi, şüphesiz ki bütünüyle yok edilemeyecektir. O kadar ki, Milli Mücadele’nin sonunda Mustafa Kemal Paşa da aynı sorunla karşılaşacaktır.²

Bir ara saraya damat olmak ister ama sonuç olumsuzdur. Sonunda Sultanın isteği ile Anadolu’ya geçer ve milli mücadeleyi başlatır.

Cumhuriyet ilanı ile derinler saflarını belirledi. İsmet Paşa, İngilizlerin desteğini arkasına almıştı. Almancı kadrolar tasfiye edildi. İkinci adam (İsmet Paşa), derin devletin en önemli figürü haline dönüştü. Böylece Mustafa Kemal Paşa ile İsmet Paşa kapışmaları da başlamış oluyordu. İsmet Paşa ve derinler milli mücadele kahramanlarını da tasfiye etmeye başladı.

En önemli hedef Kazım Karabekir Paşa’ydı. İzmir suikast girişimi ve Menemen tezgâhı ile Kazım Karabekir Paşa devre dışı bırakılmıştı.

İsmet Paşa, aynı zamanda Enver Paşa’nın da adamıydı. Bu yüzden derin devlet kodları İsmet Paşa üzerinden oyun kuruyordu.

Dönem içerisinde Atatürk düşmanlığının oluşması, bu etkenlere bağlıdır. Atatürk, ölüm döşeğinde iken İsmet Paşanın öldürülmesi emrini verdiği ve kendisine İsmet Paşa’nın öldürüldüğü haberinin iletildiği, tartışmalı bir konudur. Sebep ve sonuçları ile araştırmaya da tabi tutulması gereklidir.

***

Şimdi ise birer benzetme de bulunacağım. Bu benzetmeler elma ile armudun sarı renkte buluşmaları sebebiyle birbirine benzemeleri gibi olacaktır.

Sultan Abdülaziz han ile Turgut Özal bu denklemde birbirine benzerdir. Her ikisi de küresel odakların oyunlarını bozdukları için öldürülmüşlerdir.

Savaşın cephede değil masada kazanıldığını örneklemek için bu örneği verdim. Her ikisi de öldürüleceklerini bile bile oyun bozmaya devam ettiler…

Sultan II. Abdülhamit han ile Tayyip Erdoğan da birbirine benzerdir. Sakın ha ikisi arasında kıyas yaptığımı düşünmeyin. Aynı renkte buluştukları için benzerdirler. Nedir bu renk… İhtiyatlılık veya derin siyaset.

Evet, Turgut Özal müthiş oyun bozucu hamleler uyguluyordu ama derin siyaset yapmıyor, yapamıyordu. Aynı şey Abdülaziz han için de söylenebilir.

Oysaki II. Abdülhamit Han, amca katili olduğunu bilerek Mithat Paşayı göreve getirebiliyordu. Derin siyasi hamleleri ile ülkesini yıllarca yıkılmadan savundu…

Aynı şeyleri Sayın Cumhurbaşkanı da yapmaya çalışıyor. Küresel sermayenin kızıştığı dönemde sesi gürlüyor, mesajlarını veriyor aynı zamanda derin siyaset yapıyor.

Yenidünya düzeninin yeni savaşları, masa başında yürütülüyor. Perde arkasında müthiş oyunlar oynanıyor, dengeler hızla değişiyor. Tekrar etmekte fayda var; perde önünde Hacivat – Karagöz oyunu oynanıyor olabilir. Asıl iş perde gerisindedir.

Derin devlet, bazen dış etkiler ile bazen de kendi hedefleri ile ülkeyi yönetmektedir. Nizamülmülk, devlet nizamı için bu yapıyı resmi hale getirmişti ama zamanla çeteleşmeler sebebiyle devlet yönetilemez hale gelmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman bir milat alınırsa, o günden bu güne giderek etkisini arttıran bir derin oluşumu gözlemlemiş oluruz. II. Abdülhamit onca maharetine rağmen derin kadronun gücünü kıramamıştı. Benzer durum Atatürk içinde geçerlidir.

Yeni dünya ve yeni savaşları bu gözle takip etmekte fayda var… Böylelikle, Türkiye’nin bölgedeki önemi daha iyi anlaşılmış olur. Yeniden şekillendirilmeye çalışılan Ortadoğu coğrafyasında derin oluşumlar yine devrededir…

İngilizler, Almanlardan sonra son dönemlerde ise Amerikanlar ülkemizin derin kodlarını kontrol etmektedir.

Sonuç olarak; Türkiye yenidünyada yeni savaşlara (derin savaşlara ) hazır olmalıdır. Kartlar karıldı, oyun oynanıyor. İzlemeye devam edelim…

.

Muhammed IŞIK

SASAM Aday Uzmanı

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

______________________

KAYNAKÇA

¹ Şehit Enver Paşa, Nevzat Kösoğlu (Sayfa 37)
² Şehit Enver Paşa, Nevzat Kösoğlu (Sayfa 70)

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: