Twitter Facebook Linkedin Youtube

FABRİKASYON TAVUK VE TEHLİKELERİ

Senelerdir hep aynı şeyi duyduk değil mi? Tavuk eti daha sağlıklıdır, hem yağı az hem kolesterolu az. Her yerde boy boy reklamlar, beyaz önlüklü doktorlar televizyon ekranında bize beyaz et öyle sağlıklı böyle faydalı diye ahkam kesiyor. Sağlık için  daha çok tavuk tüketin diye kaç doktor, kaç diyetisyen tavsiyesi duydunuz?

Bir kaç sene evvel bir tanıdığım ile sohbet esnasında kızının adet görmeye başladığını söylediğindeki şaşkınlığımı size anlatamam. Kızı daha o sene ilkokula başlamıştı, nasıl olurdu 7 yaşında bir kız neden adet görsündü ki? Bu bilgi o zamanlar kafamı çok uzun süre kurcaladı.Çok da anlaşılmaz bir sebep sonuç ilişkisi yok aslında sadece beslenmemizin ne denli değiştiğini, hormonlu ve genetiği değiştirilmiş gıdalara hergün bir yenisinin daha eklenmesi elbette en etken sebeplerden biri. Özellikle son 50 yılda soframıza gelen besinlerin hem besleyiciliği çok düştü hem de içlerindeki katkı maddeleri yüzünden de ciddi bir sağlık sorunu teşkil etmeye başladı.

imagesSoframıza gelen tüm fabrikasyon sebze, meyve ve hayvansal gıdalardaki çeşitli pestisit ilaçlar, hormonlar antibiyotikler hepsi bizim vücudumuzda kendine yer buluyor ve bizler doğaldan uzaklaştıkça bedelini hep sağlığımızla ödüyoruz. Bir kere doğal döngüyü bozduk ve şimdi bunu yeni nesillerin sağlığıyla ödemeye başladık bile. Tüm bu gıdalar içinde bir besin var ki sanırım hayvansal gıdalara kıyasladığımızda en büyük sağlık sorunu teşkil eden ve hatta en hor görülen hayvan: Fabrikasyon Tavuk

“Tavuk paketlerinde de aynı sigara gibi sağlık uyarısı olmalı.”  Çevre Sağlığı Ofisi, Gıda Güvenliği Komitesi Başkan Vekili, Ian Coghill böyle düşünüyor ve biraz araştırma yapınca kendisine katılmamak elde değil.

photo 1Fabrikada – ısrarla çiftlik demeyeceğim – yumurtadan yeni çıkan bir piliçin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmez. Kar uğruna kısacık zamanda besilenip olgunlaşsınlar diye kilo aldırıcı suni besinlerle beslenip bir an önce süpermarket raflarındaki yerini alsın ve nakite dönsün diye inanılmaz bir hızlı sarım hayat yaşıyorlar. Zaman zaman hastalıktan telef olmuş diğer hayvanların leşlerini yemekten tutun da birbirlerin pisliklerini dahi yiyebildikleri bir ortamda tutuluyorlar. Binlercesi kapalı minik kümeslerde, çoğunun bilerek gagaları kesiliyor ki birbirlerine şiddet uygulayıp öldürmesinler diye. Bu tavuklar o kadar hızlı büyütülüyorlar ki çoğu ayağa bile kalkamıyor, ne kemikleri ne de iç organları bu büyüme hızına yetişemiyor. Çoğu güneş bile görmeden kesilmiş paketlenmiş oluyor.

photo 2Malum senelerdir hep propogandası yapıldı tavuk göğüs eti öyle daha sağlıklı böyle kalp dostu, bolca tüketin diye diye hepimize gına getirecek kadar tavuk furyası başladı. Tavuk kıyması, tavuk kuşbaşı, kanat, but çeşitler çoğaldıkça çoğaldı. Genetik mühendislerin göğüsleri daha büyük olacak şekilde tavukların genleriyle oynadıklarını ilk benden duymuyorsunuz herhalde değil mi? Bundan 50 sene önce sofralara gelen tavuklarla bugün fabrikasyon frankeştavuklar asla aynı şey değil.

photo 3Yeni yasalar, lobilerin etkisinde kalan kararlar sayesinde tavuk üreticilerinin işi kolaylaşmış ve bundan 10 sene önce hijyen ve sağlık şartlarından geçemeyecek olan tavuklar bile artık bu yasalar sayesinde hastalıklı tarafları kesilip paketlenebiliyor. Hastalık göğsünün bir yarısındaysa diğer yarısı bir pakete giriyor, kanadı başka pakete…Eskiden tavuk dediğinizi bir bütün olarak alırdı anneannelerimiz kendileri keserdi şimdi herşeyde olduğu gibi hazır geliyor önümüze, elbette daha pratik olduğunu kabul ediyorum ancak pratiklik uğruna ödün verdiğinizi de düşünün… SAĞLIK

Bu akşam yemeğinde biraz da arsenik alır mıydınız? Tavuklara Roxarsone verildiğini ve bunun aslında kılık değiştirmiş  arsenik olduğunu biliyor muydunuz? Arsenikin  büyümeyi hızlandırdığını da biliyoruz, şimdi taşlar yerine oturmaya başladı herhalde değil mi? Sadece tavukları kısa yoldan büyütmüyor, belli ki kalan kalıntıları çocuklarımızı da kestirmeden büyütüyor. Arsenik aynı zamanda çok sık rastlanan bir bağırsak hastalığını kontrol etmekte etkili olduğu için tavuk üreticileri vazgeçemiyorlar bundan. Yok yere önlem olarak ilaç kullanmak yerin daha sağlıklı hijyenik koşullarda tavuk beslemeyi belli ki ihtimal dahilinde görmüyorlar bile. Siz de bu arsenik ile beslenmiş ve kısa yoldan hızla büyütülmüş tavuğun etini yiyiyorsunuz. Hatta bu tavuk çiftliklerinin yakınında oturanlar tavuk pisliklerindeki arsenik kalıntılarının ekolojik döngüye katılımı sonucu belki musluklarındaki suda bile bu kalıntıları içiyorlar. Üstelik bu maddeleri genelde pakete yazma gereği bile duymuyor tavuk üreticileri. Sadece Roxarsone değil, Nitarsone, Arsanilic asit, Carbarsone hepsi arsenik içerikli ve genelde kümes hayvanlarının yemlerine katılıyor.

Hijyenik şartlarda tavukları insani yöntemlerle besleyip kesimlerinde temizliğine özen göstermedikleri için o çamurlar- ki o çiftlik pisliğinde ayaklarına tüylerine bulaşan şeyler içinde en iyisi çamur kalıyor – neyle temizleniyor biliyor musunuz? Klorlu su banyosunda bulmuşlar çözümü gözünü para bürümüş gıda üreticileri. Nasılsa klorlu havuzlara giriyoruz ne zararı var demeyeceksiniz umarım, hem temizlensin hem de salmonella varsa yok olsun diye havuzdaki oranın çok daha üstündeki klor oranından bahsediyoruz burda. Kaldı ki paketli tavuklarda bu klor banyosuna ragmen salmonella zaten tespit ediliyor.

Tavuk üreticileri için amaç en kısa zamanda en besili e en az maliyetli tavuğu paketleyipIndustrial-Chicken-Coop piyasaya sürmek olunca bu klor kokusunu yenmek için de tavuğun içine tuzlu su karışımı enjekte etmekte geri kalmamışlar. Maksat bu klor kokusunu halktan gizlemek, kim çamaşır suyuna batmış tavuk almak ister ki duysa? Bu tuzlu suya doymuş yüksek sodyumlu tavuk eti de özellikle çocukların böbreklerine zamanla ne gibi tahribatlar yapıyor acaba düşünen var mı?

Fabrikasyon tavukla ilgili yapılmış çok sayıda kıyaslamalı çalışmalar var, en güncellerini sizinle paylaşmak isterim. Fabrikasyon tavukda antibiyotike dirençli bakteri kalıntıları 460 kat daha fazladır. Antibiyotik dirençli enfeksiyonlar ABD’de AIDS’den daha fazla ölüme sebep verebilmektedir.

Tavuklarda sıklıkla karşılaşılan  Campylobacter bakterisi maruz kalındığında iki gün içinde karın ağrısı, kramp, ishal ve ateşe neden olur ve bu ABD’de gıda kaynaklı hastalıklar içinde 4. önde gelen nedendir. Antibiyotikler de tavukların direnci arttığı için tavuklardaki Campylobacter bakterisini etkisiz hale getiremiyor uzun zamandır. Tahmin edersiniz ki bakterinin antibiyotiğe direnci arttıkça tedavisi de antibiyotiğe dirençli olduğu için daha zor bir hal alıp bakterinin tehlikesini arttırmaktadır.

ABD’deki bir tüketici inisiyatifi 22 eyalette 100 süpermarket ve doğal ürün satan marketten toplam 382 bütün tavuk almış ve bağımsız bir labaratuvarda çeşitli testlere tabi tutmuştur ve yapılan bakteri analizi sonuçları tehlikeyi gözler önüne sermektedir.

Tavukların %62’sinde campylobacter, %14’ünde salmonella, %9’unda da hem salmonella hem de campylobacter bakterileri bulunmuştur.

Toplam tavuklardan sadece %34 ü bakteri anlamında temiz bulunmuş. Bu bulgudan daha da tehlikeli olan ise zararlı bakteri taşıyan tavuklarda bir ya da birden fazla antibiyotiğe dirençli en az bir mikrop tespit edilmiş. Bu bulgu zamanla antibiyotiklerin bile tavuklardaki hastalıkları tedavi etmekte etkisiz kalacağının bir kanıtı olabilir aslında. Tüketici raporlarına göre 2007 senesinden beri antibiyotiğe dirençli hastalıklarda %30’dan fazla artış olduğu tespit edilmiş durumda.

Yine bir başka bağımsız araştırmaya göre supermarket tavuklarının yarısında dışkı kalıntısı var. USDA tarafından 2009 senesinde yapılan bir araştırmaya göre paketlenmeye hazır kesilmiş tavukların %87’sinde E. coli tespit edilmiş. ABD’de her yıl hastalıklı kümes hayvanlarına ait etlerden neredeyse 1.5 milyon hastalanma vak’ası, 12000 hastane kaydı ve 180 ölüm kayıtlara giriyor.

Bir yerlerde bir hata yaptığımız çok açık.Teknoloji gelişti, tarımda pek çok biyoteknolojik ilerlemeler oldu pek çok sey kolaylaştı ve biz bundan faydalanacağımıza daha da zararını görüyoruz. Eskiden elle daha özenli yapılan işler makinelere teslim edilince ve insan faktörü en aza indirgenince haliyle insani davranıştan da uzaklaşıldı. 50 sene önce tüm bu hayvan çiftlikleri daha hijyenik olmak zorundaydı çünkü hastalık bir yayıldı mı felaket demekdi. Hala aynı şey geçerli, hastalık yayıldı mı felaket demek ama artık felaket algısı sağlıktan para kaybına kaymış durumda. O zaman ne yapıyorlar, hasta olmasa bile zavallı hayvanlara koruyucu olsun diye antibiyotikler veriliyor? Pisliğe batmış, en iyi ihtimalle çamurlu hayvanlar kesimhanelere alınıyor. Aklınızda nasıl bir manzara var bu garip tavuklarla ilgili, teker teker alınıp yıkanıp sonra da insani şartlarda kesildiğini zannediyorsanız izleyin ve görün lütfen gerçeğin ne kadar hazin olduğunu. Her türlü insani yaklaşımdan uzak adeta her günleri işkence ile geçiyor bizler market raflarında güzel paketler görebilelim diye.

Neden Fabrikasyon Süpermarket tavuğundan uzak durmalıyız artık sanırım gayet açık. Arsenik, klor, sodyum deposu olmak istemiyoruz çünkü. Birileri çok para kazanacak zengin olacak diye biz ve ailemiz sağlığımızdan olmak istemiyoruz. O süpermarketlerden aldığınız tavuklar aslında doğanın tasarladığı tavuklar değil yani, sadece mühendislerce “üretilmiş” tavuk görünümlü arsenik ve klor deposu…

.

Buket KAPTAN – Yazının orijinali için tıklayınız.

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: