4.Dünya Türk Forumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) tarafından 23-25 Nisan 2015 tarihlerinde İstanbul’da çok sayıda devlet adamı, sivil toplum temsilcisi, siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve bürokratın katılımı ile gerçekleştirildi. Bu yıl Forumda, “kamu diplomasisi, medya, enformasyon” kavramsal çerçevesi içinde Türk Dünyasının durumu değerlendirildi.
Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM), Dünya Türk Forumu’na geçen yıl olduğu gibi bu yılda aktif ve etkin bir katılım sağladı. SASAM adına Foruma katılan SASAM Başkan Yardımcısı H.Cesurhan TAŞ; devlet doğasının değişimi, beklenti yönetimi ve güvenlik bağlamında kamu diplomasisi, medya ve enformasyon konularında bir sunum yaptı. Sayın TAŞ, sunumunda devletin doğasında neo-liberal politikalar doğrultusunda meydana gelen değişim ve dönüşümü anlatarak, Türk Dünyasının insan haklarını, sivil toplumun ve hukukun üstünlüğünü esas alarak kendisini yeniden konumlandırması gereğine değindi ve sunumunu aşağıdaki ifadelerle tamamladı:
“Türk Dünyası hâlihazırda yedi bağımsız devlete sahiptir. Bunun dışında çeşitli özerklik derecelerine sahip siyasal tüzel kişiliği olan birçok yapılar da bulunmaktadır. Herhangi bir siyasi tüzel kişiliği olmayan çok sayıda Türk kökenli topluluk da değişik coğrafyalarda yaşamlarını sürdürmektedir. Değişen ve dönüşen devlet yapısı her yerde aynı derecede ve seviyede gerçekleşmemektedir. Her bir Türk topluluğunun kendine özel koşulları bulunmaktadır. Ancak gerçekleştirilebilecek bir takım ortak çalışmalar da mümkündür. Bunlar;
1-Dünyanın neresinde ne kadar Türk kökenli halk yaşadığının tespiti bakımından bir envanter çalışması yapılmalıdır. Yapılan tespitler istikametinde her bir Türk toplumu özel olarak çalışılmalı, durumları, sorunları, öncelikleri, beklentileri ortaya konulmalı ve buna göre Türk Dünyasına yönelik çalışmalar yürütülmelidir.
2-Türk topluluklarının kendi kimliklerini nasıl tanımladıkları, Türk Dünyası içinde kendilerini nasıl konumlandırdıkları tespit edilmeli, Türklük algıları ortaya konmalıdır.
3-Tüm Türk topluluklarında Türk üst kimliği ve bu kimliğe aidiyet duygularını güçlendirmek üzere kamu diplomasisi unsurları başta olmak üzere medya ve enformasyon unsurları belli bir plan ve program dâhilinde kullanılmalıdır.
4-Türk tarihinin ortak değerleri medya araçları ile Türk Topluluklarında tanıtılarak ortak kimlik inşasında mutlaka değerlendirilmelidir.
5-Türk Dünyası ortak stratejik araştırmalar merkezi Türk Dünyası sivil toplumlar tarafından kurulmalıdır.
6-Türk Dünyası topluluklarının baskı noktaları tespit edilmeli ve ona göre bir program geliştirilmelidir. Zira baskı noktaları toplumların zayıf noktaları olduğu için buralardan toplumlar psikolojik müdahalelerin kolayca hedefi olmaktadırlar.”