Merkezimizce düzenlenen eğitim ve söyleşi programlarının 14.sü; SASAM Etnik ve Dini Yapılar Masası Koordinatörü Rasim BOZBUĞA’nın “İslam Kalkınma Bankası Tecrübeleri” konulu sunumuyla gerçekleşti.
Sayın BOZBUĞA ile söyleşiden bazı notları ve kareleri, okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz.
SÖYLEŞİDEN BAZI NOTLAR:
– İslam Kalkınma Bankası (İKB), 7 Aralık 1973’te, tamamı İslam Konferansı Örgütüne üye 7 ülke tarafından, geri kalmış İslam ülkelerini kalkındırmak amacıyla kurulmuştur. Merkezi, Suudi Arabistan’ın Cidde kentindedir. Yakın zamanlarda Türkiye’de bir irtibat ofisi açılmıştır.
– İKB, Müslüman ülkelerin kurduğu uluslararası kuruluşlar arasında en fonksiyonel olanıdır.
– 56 üyesi vardır. Türkiye, bankanın önemli üyeleri arasındadır. Konya Hızlı Tren Projesi, Bankanın finansmanıyla inşa edilen projelerdendir.
– Bankanın amacı, üyeleri arasında tecrübe aktarımı (reverse linkage) yoluyla, üyelerinin kalkınmasına katkıda bulunmaktır. Üye ülkelerden birinde başarılı olan bir proje, banka kanalıyla diıer üye ülkelere uygulanabilmektedir.
– Türkiye, önemli üyelerinden biri olmakla birlikte, banka çalışanları arasında hak ettiği sayıda temsil edilmemektedir. Abdullah GÜL’ün Cumhurbaşkanı seçildiği döneme kadar, Bankada sadece 3 Türk çalışanı var iken, Sayın GÜL’ün teşvikleriyle bu sayı 20’ye çıkmıştır. Ancak Türkiye’nin sunduğu katkıya oranla çalışan sayısının 100’e ulaşması gerekmektedir.
– Türkiye’nin İKB gibi uluslararası kuruluşlar açısından en büyük dezavantajı, yabancı dil bilen yeterli insanının olmamasıdır.
– Üye ülkelerin Türkiye’ye sempatileri bulunmakta ama son dönemlerde bu sempatinin azaldığı gözlemlenmekte. Bunun nedeninin de, Türkiye’nin Ortadoğu’da beklentileri yükseltmesi ancak sonrasında bu beklentileri karşılayacak politikalar geliştirememesi olabilir.
– Türkiye, İslam dünyasında üst lig olarak tanımlanabilecek beş ülke (iran, Malezya, Endonezya, Fas ve Türkiye) arasında yer almaktadır ancak bunlar arasında ön plana çıktığı söylenemez. Türkiye’nin İslam Dünyasında liderlik rolü yerine, katalizör görevi üslenmesinin daha faydalı olacağını düşünüyorum. İslam dünyası, o kadar perişan durumda ki, katalizör olarak bir ülke ön plana çıksa, diğer tüm ülkeler peşinden gelecekler.
– Suudiler, profesyonel ve soğukkanlı insanlar. ıran ile mücadelelerine devam ederken, İranlılarla profesyonelce iliıkilerini sürdürmektedirler.
– Ortalama Suudi vatandaşı, ekonomik olarak rahat bir hayat sürmektedir. Devletin vatandaşlara yönelik büyük destekleri bulunmaktadır.
– Suudi Arabistan’da devlet çok güçlü ve asayiş çok iyi durumda. Hırsızlık vb. adi suçlar, yok denecek kadar az.
– Suudi Arabistan’da Şiiler bulunmakta ve nüfusun %5’ini oluşturmaktalar.
– Yemen’deki gelişmeler, Suudi halkının birbirine kenetlenmesini beraberinde getirdi.
SÖYLEŞİDEN KARELER: