Twitter Facebook Linkedin Youtube

MİNSK ZİRVESİ VE UKRAYNA SATRANCINDA SON DURUM

Avrupa Birliği (AB), ABD ve NATO’nun bir tarafta, Rusya’nın ise karşı tarafta oturduğu ve tahtası Ukrayna olan satrançta, dengeler sürekli değişiyor. Satrançta son hamlelerin yapıldığı 12 Şubat tarihli Minsk Zirvesi’ni analiz etmeden önce, gelişmeleri şöyle bir hatırlayalım:

Soğuk Savaş sonrası ciddi bir jeopolitik güç kaybına uğrayan Rusya, kendisi için birinci derecede jeopolitik önemi haiz olan Ukrayna’nın AB ile imzalayacağı anlaşmayı bir tehdit olarak algıladı. Bunun neticesinde; jeopolitik açıdan önemli bir noktada yer alan Ukrayna, Batı ile Rusya arasında bir güç mücadelesine sahne oldu. Olaylar, 2013 yılı Kasım ayında, Devlet Başkanı Yanukoviç’in AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamak istememesiyle başladı. Muhalefetin sokaklara dökülmesinin ve yaşanan çatışmalar sonucu Başkan Yanukoviç’in ülkeyi terk etmesinin ardından, bölgedeki jeopolitik dengelerin bozulmasından endişelenen Rusya, gelişmelere Kırım’ı topraklarına katarak cevap verdi. Çatışmaların Doğu bölgesine sıçramasıyla, Ukrayna’da istikrarsızlık artarken, bölgedeki etkinliğini sürdüren Rusya, Batı dünyasından gelen yaptırımlar ile mücadele etmeye çalışıyor.

Odesa, Kharkiv, Donetsk, Lugansk gibi Rus etnik kökenlilerin yaşadıkları şehirler, yeni Kiev hükümetini tanımayarak protestolara başladı. Protesto gösterileri, Rusların çoğunlukta olduğu Ukrayna’nın Donbass bölgesinde çatışmalara yol açtı. İsyancılar süratle hükümet binalarını ele geçirdi ve Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerini kurduklarını ilan ettiler. 26 Haziran’da ise Lugansk ve Donetsk Cumhuriyetleri birleşerek Novorosiya Federe Cumhuriyetini kurduklarını ilan etti.

Ukrayna'da Çatışma Bölgeleri

Ukrayna’da Çatışma Bölgeleri

ukraine_rebel_held_areasKiev’den bağımsızlık ilan eden bölge, Rusya Federasyonu’na katılmak istese de; Ukrayna topraklarını kendine bağlamak yerine Ukrayna’nın üniter devlet yapısından federe devlet yapısına geçmesini tercih eden Rusya, bölgenin kendisine katılımını kabul etmedi. Fakat Ukrayna’nın Avrupa ve NATO’ya katılmasını engellemek, Ukrayna’nın Federe Devlet olmasını sağlamak ve Ukrayna’da yaşayan Rus kökenli halka imtiyazlar temin etmek için, bölgedeki ayrılıkçıları gayri-resmi olarak destekledi.

Yaklaşık 1 yıl süren Ukrayna iç savaşında, 1 milyondan fazla kişi mülteci olarak Rusya’ya, Ukrayna’nın iç kesimlerine ve çevre ülkelere yerleşmek zorunda kaldı. Resmi ölü sayısı; 5-6 binlerde olmasına karşın, gerçek sayının 10 binleri bulabileceği tahmin ediliyor.

Ukrayna’nın NATO’ya katılma isteği üzerine ülkenin tarafsız devlet statüsü, 23 Aralık’ta parlamentoya sunulan yasa teklifiyle kaldırıldı. Sonrasında Rusya, saldırgan devlet ilan edilerek Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko tarafından NATO, AB ve ABD’den silah yardımı talep edilmesi, ancak bu isteğe olumsuz yanıtlar verilmesi, Ukrayna’yı çıkmaza soktu.

İç karışıklıklar öncesi ülkedeki Dolar kurunun 8 Grivna’dan günümüz itibariyle 23-24 Grivna bandına gelmesi, ülkede artan işsizlik ve savaşa harcanan günlük 5-6 milyon dolar, Ukrayna’yı iflasın eşiğine getirdi. Ukrayna’nın yeniden Rusya’nın kucağına düşmemesi için, acilen en az 50 milyar dolarlık yardım talebi, gereken desteği bulamadı. Avrupa ve Amerika, her ne kadar kredi ve mali yardım destek vaatlerinde bulunsa da, bu yardımların Ukrayna’yı içerisinde bulunduğu ekonomik ve siyasi dar boğazdan kurtarmaya yetmeyeceği, renkli devrimlerin arkasındaki isim Soros tarafından açıklanmıştır.

Ukrayna Diplomasinin son zamanlarda hız kazanmasının nedenlerinden biri; Ukraynalı ayrılıkçıların hükümet güçleri karşısında önemli kazanımlar elde etmesinden kaynaklanıyor. İsyancılar, barış masasına oturmadan önce, mümkün olduğu kadar çok toprak elde ederek masada koz elde etmek istiyor.

Ukrayna’daki diplomatik gelişmelerin hızlanmasının önemli bir nedeni de; ABD’nin Ukrayna’ya silah yardımı yapma seçeneği üzerinde ciddi ciddi düşünmesidir. Bu durumda olayların iyice kontrolden çıkması ve Ukrayna’nın yangın yerine dönmesi, güçlü bir olasılık görünüyor. Bu, aynı zamanda nükleer silahlara sahip iki ülkenin, yani ABD ile Rusya’nın tehlikeli şekilde karşı karşıya gelmesi demek. Rusya’ya yeni yaptırım ve baskı isteyen Amerika ve İngiltere, AB’den istediği desteği bulamadı. ABD, silah desteğinin “Kiev’in savunması için” olacağını savunurken; Merkel, (Cumartesi günü gerçekleşen) Münih konferansında ABD’nin planına açıkça itiraz edip “Avrupa’da güvenliği Rusya ile birlikte teşkil etmek istiyoruz, Rusya’ya karşı değil” demişti. Dün de Dışişleri Bakanı Frank- Walter Steinmeier, “silah sevkiyatının salt yüksek bir risk oluşturmakla kalmayıp, yapıcı olmadığı” eleştirisini getirdi. Buna karşılık ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu özel oturumunda Rusya’ya yaptırımlara yönelik muhalif sesleri “uygunsuz ve rahatsız edici” diye niteleyerek, Avrupa ülkelerine “birlik” çağrısı, dikkat çekti. Der Spiegel’e göre Biden, “Bu, ABD ve Avrupa’nın birlikte güçlü durması gereken bir an. Rusya’nın Avrupa’nın haritasını yeniden çizmesine izin verilemez” dedi. Amerikalı neo-con Cumhuriyetçi senatör John McCain ise, Rusya ile yakınlaşmaya başlayan ve barış görüşmelerini üstlenen Almanya’yı ihanetle suçladı.

Zaten uzun süredir ekonomik krizle mücadele eden bazı Avrupa ülkeleri, Rusya’ya uyguladıkları ambargolara karşı Rusya’nın kendilerine uyguladığı ambargolar karşısında yılmış gözüküyor. Bu ülkeler tarafından ileri sürülen; Rusya ile müzakere sürecinin başlaması ve ekonomik ambargoların kaldırılması veya hafifletilmesi isteği, Avrupa Birliği’nde çatlağa sebep oldu. Avrupa’nın ekonomik yaptırımlarla kıskaç altına aldığı Rusya’yı şimdi de uluslararası ödeme sistemi SWIFT’ten atmayı planladığı bir dönemde, ülkedeki popülaritesini Batı’ya karşı sertlik yanlısı milliyetçi politikasına borçlu olan ve şu anda halk arasındaki desteği yüzde 80′e ulaşan Putin’in geri adım atması beklenmiyor. Tersine, bütün Kremlin liderleri gibi Putin de, toplumu “dış düşman”la korkutarak, halkı yanında toplama taktiğini kullanıyor

MİNSK ZİRVESİ

minskte-ateskes-uzlasmasi

Bu gelişmeler üzerine Belarus’un başkenti Minsk; 12 Şubat’ta Rusya, Almanya, Fransa ve Ukrayna liderlerinin katılımıyla Normandiya Dörtlüsü görüşmesine ev sahipliği yaptı. Zirve’de Rusya, Ukrayna, Almanya ve Fransa devlet başkanları, bir an önce Doğu Ukrayna’daki iç savaşı sona erdirerek, ambargoların kaldırılması için harekete geçti. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Minsk’te yaklaşık 15 saatlik görüşmelerin arından, üzerinde mutabakat sağlanan anlaşma metinini resmi internet sitesinde yayımladı. Ukrayna, Rusya, AGİT ve ayrılıkçıların temsilcilerinin imzasını taşıyan metinde yer alan 13 madde şöyle:

1- Donetsk ve Lugansk bölgelerinde 15 Şubat itibarıyla ateşkes ilan edilmesi ve bunun sıkı bir şekilde uygulanması,

2- Ukrayna’nın doğusunda güvenli bölge oluşturulması amacıyla, iki taraf arasında 50 kilometre genişliğindeki bölgeden ağır silahların çıkartılması ve bu bağlamda; 100 mm kalibreden büyük silahların 50 kilometre, taşınabilir roket sistemlerinin 70 km, taktik füze sistemlerinin ise 140 kilometre mesafeden ateşkes yürürlüğe girdikten sonra en fazla 14 gün içinde geri çekilmesi,

3- AGİT’in, tarafların anlaştığı ateşkes şartlarını ve ağır silahların geri çekilmesini gözlemlemesi ve rapor etmesi,

4- Ağır silahlar bölgeden çıkartıldıktan sonra, Ukrayna kanunları göz önüne alınarak Donetsk ve Lugansk bölgelerinde yerel seçim modeli üzerinde görüşmelere başlanması ve ayrıca en geç 30 gün içinde Ukrayna Meclisi’nin 19 Eylül’de kabul edilen Donetsk ve Lugansk’a “özel statü veren kanun” maddesi gereği karar alması,

5- Donetsk ve Lugansk bölgelerinde ayrılıkçı faaliyetlere karışanların affedilmesi amacıyla kanun çıkartılması,

6- Tarafların elindeki esir ve tutukluların tamamının serbest bırakılması ya da takas edilmesi,

7- İnsani yardımların dağıtımı, nakliyesi ve güvenliğinin sağlanması,

8- Kiev ile doğu bölgeleri arasında sosyal ve ekonomik bağların tam olarak yeniden kurulması için model geliştirilmesi,

9- Çatışma bölgesindeki devlet sınırının tamamının Ukrayna ordusu tarafından kontrol edilmesi ve bunun yerel seçimlerden en geç bir gün sonra sağlanması.

10- Ukrayna’daki tüm yabancı savaşçıların ve silahların AGİT kontrolünde, ülkeden çıkartılması,

11- 2015 sonuna kadar Lugansk ve Donetsk’in özel durumunu gözeterek, yerel yönetimlere genişletilmiş haklar sağlayacak anayasal reform yapılması,

12- “Lugansk ve Donetsk’e statü veren” kanun kapsamında, bu bölgedeki yerel seçimlere ilişkin konuların üçlü temas grubu çalışmaları çerçevesinde görüşülüp karara bağlanması ve AGİT’in bu süreçte gözlemci olarak yer alması.

13- Anlaşma maddelerinin görüşülmesi ve hayata geçmesi için üçlü (Kiev-Donetsk-Lugansk) çalışma ve temas gruplarının oluşturulması.

Kim Galip?

13 Maddelik Minsk anlaşmasıyla en büyük zaferi, Putin’in elde ettiği söylenebilir. Anlaşma metinlerinde Rusya tarafından ilhak edilen Kırım’a atıf yapılmaması, Ukrayna’nın saldırıya uğrayan taraf olarak görülmemesi ve Rusya’nın çatışmanın tarafı olarak nitelendirilmemesi, Rusya’nın galibiyeti sayılmaldır.

Avrupa, Kırım’ın Rusya’ya ilhakını tanımış oldu, Donbass ayrıcalık aldı

Rusya tarafından ilhak edilen Kırım’a anlaşma metninin hiçbir yerinde yer verilmemesi, önemli bir ayrıntı olarak dikkat çekiyor. Kırım’ın anlaşmada yer almaması, AB’nin Kırım’ın ilhakını resmi olmasa da kabulünü gösteriyor.

Minsk Anlaşmasında taraf olmayan ve ayrılıkçıları anlaşmaya razı ederek barış isteyen lider rolüne bürünen Putin’in, Rusya’ya uygulanan yaptırımların haksız olduğu ve kaldırılması gerektiği hususlarında, eli oldukça güçlendi.

Minsk Anlaşmasının ardından, Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılması ya da hafifletilmesi, gündeme gelecek ve petrol fiyatlarındaki düşüş ve uygulanan yaptırımlar yüzünden zor günler geçiren Rus ekonomisi, rahat bir nefes alabilecek. Almanya, zaten, ekonomik yaptırımlara başından beri sıcak bakmıyordu ve ekonomik yaptırım yerine, siyasi yaptırım taraftarıydı.

Poroşenko Çaresiz

Minsk Zirvesinde alınan ateşkes kararı, savaşa milyarlarca dolar harcayan Ukrayna için askeri açıdan çok politik ve ekonomik zafer olarak nitelendirilebilir. 2013’te başlayan iç karışıkların sona erecek olması, iktidarın ve halkın yaşadığı ekonomik dar boğazı bir nebze olsun ortadan kaldıracak ve ülkeye gelecek yatırım ve kredi desteğinin artmasını sağlayacaktır. Bu da, ekonomik zafer olarak nitelendirilebilir.

Ukrayna Toprak Bütünlüğü

AB ve Amerika’dan istediği desteği tam alamayan Poroşenko, ülkedeki iç karışıklığının bir an önce son bulması için üniter devlet anlayışından, Donetsk ve Lugansk’a özel statü vererek vazgeçmek zorunda kaldı. Anlaşma metninde Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yapılan atıf, Ukrayna için önemli bir kazanımken; Kırım’dan hiç bahsedilmemesi, Kırım’ın Rusya’ya terk edildiği şeklinde yorumlandı. Sonuç olarak Ukrayna ve AB, Rusya’nın ilhak ettiği Kırım konusunda net bir açıklama yapamadılar.

Ukrayna Milliyetçileri Ne Yapacak?

Poroşenko’yu bekleyen en büyük sıkıntı, ülkedeki Ukrayna milliyetçilerinin tutumu olacak. Çünkü Evromeydan eylemleriyle Yanukoviç iktidarını deviren ve Doğu Ukrayna’da gönüllü savaşan Ukrayna milliyetçilerinin, bölgeye özel statü verilmesinden ve ayrılıkçıların affedilmesinden memnun olmayacağı açık.

Bunun yanında Ukrayna’da aşırı milliyetçi örgüt “Sağ Sektör”ün lideri Yaroş’un; “ülkenin doğusundaki askeri operasyonlara katılanların Minsk Anlaşması’nı tanımadığını ve Ukrayna Ordusunun savaşı bırakması halinde dahi Sağ Sektör’ün savaşmaya devam edeceğini” açıklaması, Poroşenko’yu düşündürüyor.

ABD Ne Yapacak?

Minsk Zirvesi’ne kadar özellikle Cumhuriyetçi kanattan gelen ‘silah yardımı yapılsın’ baskısına temel oluşturan çatışmaların ortadan kalkmasından sonra, ABD’nin tutumu; “bekle-gör”e evrildi. Minsk Anlaşması’nın şartlarının uygulandığını görmeden, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları kaldırması, uzak ihtimal gözüküyor.

Ukrayna Satrancında Asıl Galip Merkel

Rusya Devlet Başkanı ve Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko’yu masaya oturtarak barış anlaşması imzalatması, Amerika’ya yönelik yaptığı ‘askeri seçenek çözüm değil’ çağrısını birçok kez tekrar eden Angela Merkel’i bölgede liderliğe taşıdı. Merkel, “Ben istersem barış olur, sorunları biz çözeriz” anlayışıyla, AB ve Rusya Bölgesinde arabulucu olarak dünya siyasetinde elini güçlendirdi.

.

Kürşad ÖRNEKSASAM Ukrayna Masası Uzmanı

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Yorumlar (1)

  1. […] SAHİPKIRAN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ’NDE YAYINLANAN YAZIMIZ […]

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: