İstiklal şairimiz Mehmet Akif ERSOY, aynı zamanda bir İslam şairi olarak bilinir. Akif’in şiirlerinin pekçoğu, milli ve dini gayretimizi artırıcı güzel tespitler içermektedir. Ama Akif’in bazı şiirlerinde sorunlar da yok değildir.
Bu çalışmadaki amaç, kesinlikle Akif’i karalamak veya ona çamur atmak değildir. Asıl amaç; elmanın iyi yanını gördüğümüz kadar, kötü yanını da görmemizi sağlamaktır. Elbette ki Akif’in pek çok şiirini ben de beğeniyor ve hem milli, hem de İslami buluyorum. Ama bu durum, tüm şiirleri için geçerli değil maalesef. Zaten; “Akif çok doğrudur, onun hatası yok” demek, apaçık bir cahillik olur. Akif de bir beşerdir ve onun da hataları vardır. Bizim toplumumuzda ne yazık ki hakperestlik değil, şahısperestlik vardır. Tarihimiz boyunca (özellikle Cumhuriyet sonrasında) hep şahıslar ön plana çıkarılıp, hiç hataları olmamış gibi topluma servis edilmiş ve servisi beğenmeyenler cezalandırılmıştır. Bunun için kesinlikle Hak’tan yana tavır sergileyerek Akif’in de yanlışlarını özellikle de şiirlerindeki itikadi bozukluklarını ve dönemin halifesi Sultan II.Abdülhamit Han hakkındaki yanlış ithamlarını ve hakaretlerini bilmemizde fayda vardır.
Mehmet Akif, modernist zihniyette bir İslam şairiydi ve bu zihniyetle Sultan Abdülhamit’e karşı müthiş saygısızlıkta bulunmuştu. İttihatçıların Sultan’a karşı tavırları ne ise, Akif’in de tavırları aynıydı. İslam’ı kendine düstur edinmiş ve İslam hamuruyla yoğrulmuş bir İslam şairinin İslam halifesine kırıcı laflar etmesi, ne tezattır. Abdülhamit Han gibi bir padişah, kötü yönetici olsa bile (ki bana göre değil), İslam şairi olarak İslam halifesine saygı göstermesi, Efendimiz (sav)’in şu hadisi şerifi uyarınca gerekliydi: ”Başınızdaki emir, siyah Habeşli bir köle olsa dahi ona mutlaka itaat edin”.
Akif’in Sultan Abdülhamit’i kötülediği ve hatta ona ağır hakaretler ettiği şiirlerinden bazı mısralar şöyledir (1966 baskılı ”SAFAHAT”isimli kitabından):
”Ortalık şöyle fena böyle müzebzep işler
Ah o Yıldızdaki baykuş ölüvermezse eğer” (s.402)
”Ah efendim o nasıl hayvandı o nasıl merkepti” (s.421)
”Ah efendim o herif yok mu kızıl kafirdi” (s.422)
”Kafes ardında hanımlar gibi saklıydı Hamid
Al-i Osman’da bu korkaklık edilmezdi ümit” (s.425)
Yukarıdaki mısralardan da görüldüğü üzere Akif, Müslümanların halifesi olan Abdülhamit Han’a (baykuş, hayvan, merkep, kızıl kafir, hanım, korkak) gibi son derece ağır sözler söylemiştir. Bu örnekler daha da arttırılabilir. Akif’in Abdülhamit Han ile husumetini, sadece şiirlerinde değil hatıralarında da görmek mümkündür. Mesela o dönemde yaşamış arkadaşlarından Mithat Cemal Kutay’ın Akif’le hatırası şu şekildedir: “Akif ile bir gün yolda gidiyoruz. Bir grup kalabalık, padişahı selamlamak için toplanmışlar. Kalabalığın oraya doğru gidip olayı anlamaya çalışan Akif, hızlı bir şekilde yanıma geldi ve kusmaya başladı. “Ne oldu Akif hasta mısın?” dediğimde, Akif’in cevabı ne yazık ki benim nezdimde çok acı oldu: “Hayır, o melunu gördüm, nursuz yüzünü gördüm, kızıl sakalını gördüm’’ diyerek büyük Sultan’a ağır hakaretlerde bulundu”. Bu dönemde yaşayan masonlar, modernistler ve gayrı Müslimler, Sultana ağır hakaretler ve küfürler etmişler fakat çoğu, İttihat ve Terakki’nin önde gelenlerinden Enver Paşa gibi pişmanlığını dile getirmişlerdir. Akif’in ise pişmanlık sözleri yoktur.
Mehmet Akif, Muhammet Abduh, Cemalattin Afgani, Reşit Rıza gibi kendini din adamı zannetmiş itikadı bozuk ve masonluğu ispatlanmış kişilere kendini yakın hissetmiştir. Hatta Safahat’ta Muhammet Abduh’u; Mısır’ın en muhteşem üstadıdır diyerek övmüştür.
”Mısır’ın en muhteşem üstadı Muhammet Abduh
Çıkarıp gönderelim hasılı şeyhim yer yer
Oradan alem-i İslama Cemaleddinler” (s.422)
İtikadi olarak ise bazı şiirlerinde bozukluklar görülmektedir. Mesela;
“Ey bunca zamandır bize tedip eden Allah
Ey alemi İslam’ı ezen, inleten Allah…’’ diye devam eden şiirde (yeter artık çektirdiğin cezalar) diyor. Haşa Allah bize zulüm mü ediyor? Başka bir şiirde ise;
“Böyle bir şehidin mükâfatı ancak zaferdir
Vermezsen ilahi dökülen hunu hederdir!’’ (“Zafer vermezsen şehidin kanı heder olur” diyor. Hiç şehidin kanı heder olur mu?)
Yazımın başında da dediğim gibi; kim olursa olsun, yanlışları görmemek ve duymamak gibi bir hataya düşmemeliyiz. Hatalarının olması, bir kişiyi külliyen kötü de yapmaz zaten. Bizler de bu konuda çok hassas olmalı, ve bir kişi için; “Bu adam İslamcı, bu adam mücahit” diyerek o kişinin her sözünü onaylamamalıyız. Tüm okuduklarımızı ve öğrendiklerimizi, doğruluk süzgeçinden geçirmeli ve sonrasında zihnimize ve gönlümüze kaydetmeliyiz.
.
Salih Gürhan OSMANCA
SASAM Stajyeri – Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Sahipkıran AKADEMİ kategorisinde yayınlanan diğer yazılar için tıklayınız.