Twitter Facebook Linkedin Youtube

KUTSALIMIZA SALDIRI OLDUĞUNDA TAVRIMIZ NASIL OLMALIDIR?

Süleyman ERDEM

Süleyman ERDEM

Charlie Hebdo dergisinin veya başka densizlerin Peygamber Efendimiz’i karikatürize etmesi ve kutsallarımıza saldırması durumunda bir Müslüman olarak tepkimiz ne olmalıdır? Kur’ân-ı Kerim’de Fil suresinde anlatılan hadise esnasında Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalib’in tavrı, bugünlerde pek çoğumuzun zihnini meşgul eden bu soruya ilişkin bir cevap olabilir.

Fil vakası, Hz. Peygamber’in doğduğu yıl meydana gelmiştir. Kabe’yi yıkmak maksadıyla ordusuyla birlikte Mekke yakınlarına kadar gelip burada ertesi günkü saldırı için ordusunu konaklatan ve askerleri çevredeki Mekkelilere ait develeri gasp eden Ebrehe ile Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalib’in görüşmesi, bize kutsallarımıza hakaret edildiğinde takınmamız gereken tavır hakkında güzel bir örnektir.

Ebrehe, Mekke’yi kuşattığında Abdülmuttalib; “Biz onunla savaşmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez. Orası Beytullah’tır, eğer korursa O (Allah) Harem’i korur” dedi ve develerini görüşmek üzere Ebrehe’ye gitti. Abdülmuttalib’e iyi davranan ve önce onu takdirle karşılayan Ebrehe, Abdülmuttalib develerini isteyince şöyle dedi: “Seni ilk gördüğümde gözüme büyük bir şahsiyet olarak görünmüştün. Ama sen Kâbe’nin korunmasını isteyeceğin yerde, develerinin peşine düşünce gözümden düştün.” Abdülmuttalib ise, bugün bizim için örnek olabilecek şu cevabı verdi; “Ben develerin sahibiyim. Kâbe’nin de sahibi var ve O, Kabe’yi korur“.

Develerini alan Abdülmuttalib ve Mekke halkı, muhtemel bir katliâma karşı Mekke’den ayrılıp dağlara çekildiler. Kabe’yi yıkmak için saldırıya geçen Ebrehe ve ordusunun akıbeti ise, Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.” (Fil Suresi,1-5. Ayeti Kerimeler). (Hadise hakkında detaylı bilgi için: http://www.enfal.de/itarih03.htm linkine bakılabilir)

Bu örnekten yola çıkarak ve Peygamber Efendimiz’in; “Bir kötülük/yanlış gördüğün zaman onu elinle, buna gücün yetmezse dilinle düzelt, şayet buna da gücün yetmiyorsa kalbinle buğz et.” mealindeki Hadisi uyarınca, kutsallarımıza söz konusu tarzda saldırı olduğunda; Müslümanlar olarak dilimizle, yani basın organlarındaki açıklamalarımız, medyadaki yazılarımız, ilgililerle yaptığımız görüşmeler, açacağımız hakaret davaları, düzenleyeceğimiz protestolar vb. yollarla, kutsalımıza yapılan saldırıları kınadığımızı, bunları kesinlikle tasvip etmediğimizi bildirmeliyiz.

Yine kesinlikle, kutsalımızla alay edenleri memnun etmek için “Ben Charlie Hebdo’yum” gibi bir ifade kullanmamalıyız. Zira Yüce Allah, Nisa Suresi 140’ncı Ayeti Kerimede mealen şöyle buyuruyor: “Oysa Allah size Kitapta (Kur’an’da) “Allah’ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.

Charlie Hebdo örneğinde görülen kutsalımıza saldırıları, elimizle düzeltme imkânımız yok. El Kaide’nin dergiye karşı düzenlediği saldırı, eğer bu minvalde bir saldırı idiyse, hiçbir netice vermedi, hatta aksi sonuçlar doğurdu. Zira dergi, bütün Batı’yı arkasına alarak yine Peygamber Efendimizi karikatürize etti ve bu sefer milyonlarca sattı. Zaten bir yanlış, başka bir yanlış ile düzeltilmez. Kutsalına hakareti, Allah’ın kesin bir şekilde yasakladığı cana kıymakla def etmeye çalışmak, Allah’ın ve Rasülü’nün razı olmayacağı bir davranış şeklidir ve derde deva olmayacağı aşikârdır. Zira kemâlât, kem âlât ile olmaz (Kötü aletlerle olgunluk kazanılamaz; güzel amaçlara kötü metotlarla ulaşılamaz).

Ayrıca, birileri her ne kadar bizim kutsallarımızla alay etseler ve saldırsalar da, biz kesinlikle onların kutsallarına benzeri davranışlarda bulunmamalıyız. Zira Yüce Allah, bunu yasaklamakta ve Enam Suresi 108. Ayeti Kerimede, mealen şöyle buyurmaktadır: “Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler. Böylece her ümmete yaptıklarını süslü gösterdik. Sonra dönüşleri ancak Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını kendilerine bildirecektir.” ﴾En’am Suresi, 108. Ayeti Kerime﴿.

.

Süleyman ERDEMsuleyman@sahipkiran.org

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Süleyman Erdem Hakkında

Balıkesir doğumludur. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden 2001 yılında lisans, Harvard Üniversitesi Kamu Politikaları Bölümünden 2009 yılında yüksek lisans derecesi almıştır. 2002 yılında Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde memur olarak kamuda göreve başlayan Erdem, 2003-2004 yılları arasında Maliye Bakanlığında Vergi Denetmen Yardımcısı olarak görev yapmış, 2004 yılından itibaren de Başbakanlıkta Uzman Yardımcısı, Uzman ve Tanıtma Fonu Genel Sekreteri görevlerinde bulunmuştur. 2009-2011 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK)’da Geçici Uzman sıfatıyla YÖK ve ÖSYM’deki denetimlerde görev almıştır. 2012 Aralık ayında kurulan Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM)'ın kurulduğu tarihten 08/10/2019 tarihine kadar başkanlığını yürütmüştür. Halen SASAM Uluslararası Güvenlik Masası Direktörü olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmalarını “radikalleşme ve terör” üzerine yürüten Erdem’in; “Cihatçılar; El Kaide ve IŞİD’e Katılanların Hikayesi” isimli yayınlanmış bir kitabı bulunmaktadır.

Yorumlar (1)

  1. Yücel Özdemir dedi ki:

    Yazıyı daha açmadan aklımda Efendimizin dedesi Abdülmuttalip'in, "Ben develerin sahibiyim, Kabe'nin sahibi O'nu koruyacaktır" sözü aklıma geldi. Elbetteki Mevla sevgilisi Peygamberimize yapılan hakaretleri cezasız bırakmaz, muhakkak ki bizim vereceğimiz aleni tepkiden daha etkilisini vereceketir.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: