2008 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde başlayan ve giderek tüm dünya ülkelerine hızlıca yayılan ekonomik kriz; küreselleşmenin, entegre ekonomilerin ve kapitalist ekonomik sistemin derin sorunu haline gelmiştir.
2000’li yılların başından itibaren görülen düşük faiz oranları, düşük enflasyon oranları ve parasal genişlemeler sonucunda ekonomik göstergelerdeki olumluluk makro ekonomik istikrarın sağlanmasına ve ABD’nin merkez bankasına olan güvenin artmasına neden oldu. Yatırımcıların bu güvenli ortamdan dolayı riskleri göz ardı etmesi konut kredilerinde artışa neden oldu, özensiz konut kredileri (Mortgage) ve vasıfsız kredilerin (subprime) riskli görünmesi 2007 yılının son çeyreğinde ABD ‘de finansal alanda bir krizi ortaya çıkardı. 2008 yılına gelindiğinde kriz finansal alanda kalmayarak reel alanda da yayılmaya başlaması tüm dünya ekonomilerini tedirgin etmeye başladı ve kriz başta AB ülkeleri olmak üzere tüm Dünya Ülkerlerini kapsayarak kriz küresel bir hal aldı.
Kapitalist ekonominin bir canlanıp bir durması, herhangi bir ülkenin yanlış politikalar uygulamasından öte kapitalist sistemin doğası gereği ve onun işleyiş yasasından kaynaklanmaktadır ve kriz küreselleşme sürecinden ayrı tutulamamaktadır (Durusoy& Şamiloğlu,2012). Küreselleşme, kapitalizmin 2008 ekonomik krizi birbirinden ayrı değerlendirilmemelidir.
Bugüne kadar dünya ekonomisinin yaşadığı en büyük kriz 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı iken 2008 kriziyle birlikte uzun ve derin bir durgunluğun yaşanması, iki kriz arasında bazı benzerliklerin olduğuna dikkat çekmiştir (Güzel, 2009). Ancak Eğilmezinde dediği gibi “Bu krizin bütün öteki krizlerden en önemli farkı ilk küresel kriz olmasıdır. Çünkü dünya ilk kez bu kriz öncesinde kapitalizmin küresel sistem haline geldiği bir yapıya bürünmüştür. Örneğin 1929 Büyük Depresyon’u kapitalizmin krizi olarak çıkmış ve orada kalmış o zaman var olan, kendi içine kapalı sosyalist dünyayı pek etkilememiştir. Dolayısıyla 1929 krizi bir küresel kriz değildir” (Eğilmez, 2013).
Bu çalışmada küreselleşme olgusu üzerinde durulup, finansal kürselleşme ve kriz etkisi değerlendirilerek, 2008 küresel ekonomik krizin nedenleri açıklanacaktır. Daha sonra ise 2008 küresel ekonomik krizinin Türkiye üzerindeki etkisini derinlemesine inceleyip yoksulluk ve sosyal politika perspektifinden değerlendirilmesi yapılacaktır.
Küreselleşmeye, dünyadaki mekânsal sınırların önemini kaybederek, toplumların bütünleşmesi ve dünyanın tek bir yer olarak algılanması gibi simgesel bir anlam yüklenmektedir. Dünyanın küre olma durumundan, küreselleşme olgusuna ulaşıldığı söylenmektedir (Kaypak, 2011).
Küreselleşme süreci temelde birçok çerçevede ele alınan bir olgudur. Küreselleşme başta ekonomik olmak üzere siyasi, kültürel etkileşim olarak değerlendirilmektedir. Gelişen teknoloji ve kitle iletişim araçları kürselleşmeye hız katarak ülkelerin bütünleşik bir hal almasını ve birbirleriyle etkileşimini hızlandırıştır.
1990’lı yılların başından itibaren dünyada hızlı bir küreselleşme rüzgârı esmiştir. Bu küreselleşme rüzgârının etkili olmasında 1980’li yıllarda uygulanan neo- liberal politikalar özellikle finansal ve siyasal serbestleşmelerde etkili olmuştur. Ekonomik anlamda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sınırları kaldırılmış serbest ticaret anlamında bir birine entegre ekonomiler ortaya çıkmıştır.
Günümüzde çok sık olarak bahsedilen,” ekonomik küreselleşme” olgusundan ve bu olguyu kurumsallaştıran sistemden anlaşılması gereken, “Uluslar arası Çerçeve Antlaşmraaları” (International Framework Agreements IFAs) ve “davranış kuralları” (Codes of Conduct- Coc) yoluyla yönetilen küresel yönetişimim (global governance) “piyasa yaratıcı” (market-creating) ve piyasa düzeltici (market-correcting) kurumlar eliyle ticaretin ve sermaye piyasalarının dünya üzerinde serbestleştirilmesinin sağlanmasıdır (Özgürce, 2011).
1990 sonrasında küreselleşme ile birlikte ivme kazanan ulusal ve uluslararası finansal piyasaların entegrasyonu, resesyon dönemlerinde ve diğer ekonominin daralma dönemlerinde diğer ülkeleri de etkileyerek, finansal kriz olgusunu sıklıkla karşımıza getirmiştir. Bu dönemde gerek gelişmiş ülkeler olan ABD, İngiltere gerekse gelişmekte olan birçok ülkenin finansal sistemlerini liberalize edip, sermayeyi uluslar arası hareketliliğe açtığı bu dönemde, sermayenin uluslar arası hareketliliği artmıştır. Bundan dolayıdır ki, kriz dönemlerinde sirayet etkisi ile kriz şiddeti ve krizin etki alanı hızla genişlemiştir (BİLGE, 2009).
Ekonomik kürselleşme ve finansal piyasaların bütünleşik olması gelişmişe dünya ile gelişmekte olan ve kırılgan ekonomik yapıya sahip ülkeleri daha derinden etkilemiştir. Büyüme rakamlarında ki düşüş, sanayi üretimindeki azalış, işsizlik oranlarındaki artış gibi makro ekonomik verilerin kötüleşmesi devlet harcamalarının azaltılması gibi durumların yaşanması ülkelerin yoksulluk oranlarında artışa neden olur iken bir taraftan da artan devlet politikaları ve sosyal harcamalar sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır. Krizlerin hızlı bir şekilde yayılması ve etkisin derin olması kürselleşme ile ekonomilerin kuvvetli bağlantısını ortaya koymaktadır.
Ekonomi piyasalarının birbirine eklemlenmiş olması yaşanan olumsuzlukların etkilerini, yakın piyasalara ve aynı zamanda denizaşırı piyasalara yayılmasına yol açmaktadır. Bu da sirayet etkisini göstermektedir (BİLGE, 2009).
Dünyada 2007-2008 döneminde ortaya çıkan küresel finansal dalgalanmanın kaynağı ABD’de 2007 yılı Ağustos ayında başlayan mortgage krizidir. Piyasa yapısı, denetim eksiklikleri ve bu süreçte izlenen politikalar sonuçta öngörülemeyen olumsuzluklara yol açmıştır(Öztürk & Gövdere, 2010). Krizin temelinde düşük gelirli ve zayıf kredi geçmişine sahip hane halklarına verilen yüksek riskli subprime ipotekli konut kredileri (subprime mortgage loan) bulunmaktadır (Kutlu & Demirci, 2011).
15 Eylül 2008 tarihinde finansal kuruluşlardan LehmanBrothersşirketi iflasını açıkladı, 16 Eylül 2008 tarihinde AmericanInternationalGroup (AIG) adlı dünyanın en büyük sigorta şirketinin hisse senetleri yüzde 60 değer kaybetti ve ABD Merkez Bankası(Fed) tarafından yüksek miktarda mali destek sağlanarak kurtarıldı.Diğer büyük yatırım şirketlerinin de mevduat kuruluşlarına sağlanmakta olan Fed’inkısa dönemli likidite imkanlarından yararlanma istekleri risk algılamasını artırdı ve dünya genelinde bankalar arası para piyasaları kilitlenerek fonlama maliyetleri yükseldi (SÖNMEZ, 2009).
Krizin nedenlerini özetle sıralayacak olursak; konut sahiplerinin ipotekli konut kredilerini ödeyememeleri, zayıf risk yönetim uygulamaları, derecelendirme kuruluşlarının ipotekli konut finansmanına ilişkin menkul kıymetler hakkında yanlış derecelendirme yapmaları, yüksek kişisel ve kurumsal borç seviyeleri, para politikası uygulamaları, uluslararası ticarette yaşanan dengesizlikler ve düzenlemelerdeki sorunlardan kaynaklanan eksiklikler uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmelerin en önemli nedenlerini oluşturmaktadır (Akyazı & Ekinci, 2009).
Sonuç olarak krizin çıkış nedenlerini değerlendirdiğimizde; 2000’li yılların başında başlayan sonra giderek artan likidite bolluğu bununla beraber gelen yüksek büyüme rakamları, makro ekonomik büyümeler sermayedarların riskleri göz ardı etmesine neden olduğu gözlemlenmiştir. Diğer taraftan ise bu likidite bolluğu kredi veren kuruluşlar verdikleri kredilerin ne kadar riskli olup olmadığı ve geri dönüşlerinde ön görüsüz yaklaşmalarına neden olmuştur. Risklerin artması sonucu geri çağrılan krediler ABD’de finansal sektörde çok ciddi bir şok yaratmıştır. FED’in yaptığı müdahalelere rağmen kriz finansal sektörde önlenememiş olup reel sektörede yayılmıştır. Kürselleşen dünya entegre ekonomiler krizin çok hızlı bir şekilde kıtalar arası yayılmasına neden olmuştur. Kapitalasit ekonomik anlayışta bu krizin temel nedenlerinden olarak görülebilir.
Küresel ekonomiye entegre olmuş olan bir Türkiye ekonomisini 2008 küresel ekonomik krizinin etkilememesi düşünülemez. ABD’de başlayıp daha sonra AB ülkelerine sıçrayan kriz ekonomilerinde ciddi anlamda şoklar yaratmıştır. Bu kriz sonucu birçok AB ülkesi batma durumuna gelmiştir. Bununla birlikte AB’nin güçlü ülkeleri ise finansal anlamda birçok eylem planı ortaya koymuştur. Türkiye ile AB ülkeleri arasında ciddi bir dış ticaret ilişkisi olup yaklaşık ihracatımızın yarısını oluşturmaktadır. Krizde olan Avrupa ile Türkiye arasında ticari ilişkiler azalmış Türkiye’nin cari açığı artmış, makro ekonomik veriler kötüleşmiş, eksi büyüme oranı artan işsizlik ve yoksullukla beraber Türkiye’de küresel krizden nasibini almıştır. Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelen cari işlemler sorunu bu krizle beraber artış göstermiştir. Cari açık ile işsizlik sorunu olgusu birbirleriyle bağlı olduğundan artan cari açıkla beraber işsizlik oranlarında yükselme meydana gelmiştir. İşsizlikle beraberinde yoksulluğu getirdiğinden bu yoksullukla mücadele kapsamında, artan devlet müdahalesi ile sosyal yardımlarında artması gözlemlenmiştir.
Bu krizin en ağır etkileri Euro bölgesinde hissedilmiş ve bölge ekonomisinde ciddi şekilde daralma yaşanmıştır. Yaşanan kriz ortamında Türkiye’nin de bölge ülkeleri ile olan ihracatında azalmalar olmuş ve ülkeye sermaye girişinde düşüşler yaşanmış ve dolayısıyla dış talep daralmasıyla karşı karşıya kalınmıştır (Erdal Tanas Karagöl, 2013).
Küresel finansal kriz birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yıkıcı sonuçlara neden olmuş, bu paralelde ekonomik ve toplumsal hayatta olumsuz gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle 2008’in ikinci yarısından 2009’un son çeyreğine dek yoğun olarak yaşanan finansal krizle birlikte üretim ve milli gelir sürekli azalırken, işsizlik oranı artarak tarihi seviyelere ulaşmıştır (Kutlu & Demirci, 2011).
Krizin yoksulluğu artırıcı etkisi, öncelikle iş kayıplarına neden olmasıyla ortaya çıkmaktadır. Krizin etkisiyle, dünya çapında işsiz sayısı 200 milyona ulaşmış olup, kriz öncesi % 5.5 olan küresel işsizlik oranı, 2009 yılında % 6.2’ye yükselmiştir (Yiğit, 2012). Türkiye’de bu dönemde artan işsizlik oranları dikkati çekmiştir. TÜİK verilerine göre 2008 yılında %11,0 olan işsizlik küresel ekonomik krizin etkisiyle 2009 yılında 3 puan artarak %14,0 ulaşmıştır. Bu dönemde makro ekonomik verilerde ve yoksulluk katsayılarında artışlar olmuştur. Ekonomik krizler ilk olarak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ki kırılgan kesimleri etkileyerek yoksullaştırmaya itmektedir.
Bu dönemde kayıt dışı istihdamda artışlar meydana gelmiştir. Türkiye’de 2006’da yüzde 47’den 2008’de yüzde 43,5’e düşmüş olan kayıt dışı istihdam oranı tekrar bir ivme kazanmış ve 2008 yılına oranla 2009 yılı sonunda yüzde 0,4 artarak ve kayıt dışı ekonomide mevcut kayıt dışı çalışanlara 108.000 kişi daha ilave ederek 2009 sonunda yukarı doğru giden bir eğilim gözlenmiştir (Yazır,2010).
Yine bu dönemde Türkiye’de sosyal harcamalar kapsamında artışlar gözlemlenmiştir. Kriz nedeniyle mevcut ve yeni dezavantajlı gruplara sosyal yardımlar anlamında ciddi kaynaklar aktarılmıştır. 2010 – 2012 Orta Vadeli Programında krizin Türkiye üzerindeki etkileri (sosyal politikalar bağlamında) ciddi bir şekilde değerlendirilmiştir ve aşağıdaki gibi yer almıştır.
Küresel kriz tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de belirsizlikleri artırmıştır. Artan belirsizlik, hem güven ortamını, hem de ileriye dönük beklentileri olumsuz etkileyerek yatırım ve tüketim kararlarının ertelenmesine ve ekonomik aktivitenin ciddi oranda yavaşlamasına neden olmuştur. Türkiye’nin üretim kapasitesindeki artış sınırlanmış ve mevcut kapasitenin kullanımı olumsuz yönde etkilenmiştir. GSYH 2008 yılının son çeyreğinde yüzde 6,5 oranında azalmış ve 2008 yılı GSYH artışı yüzde 0,9 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında ise GSYH’nın yüzde 6 civarında gerileyeceği tahmin edilmektedir. Dönemler itibarıyla bakıldığında, 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 14,3 olan ekonomideki daralmanın, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 7’ye gerilediği görülmektedir. Bu ederek, yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde ekonominin önemli ölçüde toparlanması beklenmektedir. Ekonomideki bu daralma, pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de, istihdamın azalmasına ve işsizliğin artmasına yol açmıştır. İstihdamın 2009 yılında, bir önceki yıla göre, yüzde 1,1 oranında azalması ve işsizlik oranının yılın tamamında yüzde 14,8 işgücüne katılma oranının artması da etkili olmuştur. Diğer yandan harcamalar, büyümeden bağımsız bir şekilde, bütçede öngörülen düzeyde gerçekleşmeye devam etmiştir. Ayrıca, krizin etkilerini azaltmak amacıyla bazı harcama kalemlerinde ilave artışlar yapılmıştır. Ekonomik aktivitedeki daralma sonucu sosyal güvenlik sisteminin prim tahsilâtı hedeflerin altında kalmış ve sosyal güvenlik sisteminin açığında belirgin bir artış yaşanmıştır.
Hükümetin orta vadede uygulayacağı ekonomi politikalarının bir perspektifini ortaya koyan bu ifadeler, krizin etkilerini hafifletmek için hükümetin bir politika değişikliğine gittiğini, sosyal harcamalara ve sosyal güvenlik sistemine verdiği önemi artırdığını ortaya koymaktadır (DURA & DURA, 2012).
2008 küresel ekonomik kriz başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünya ekonomilerini derinden etkilemiştir. Bu krizden özellikle Avro bölgesi ülkeleri çok büyük ekonomik şoklarla karşı karşıya bırakmıştır. Bu dönemde IMF ülke anlaşmalarında ciddi artışlar yaşanmıştır ve birçok AB ülkesi batma noktasına gelmiştir.
Kriz başlangıç olarak konut piyasaları sistemi olan (Mortgage) ve vasıfsız krediler olan (Subprime) kaynaklanmış gözükmektedir. Temelde uygulanan kapitalist sistem sermaye ilişkisi bu krizin çıkışında etkilidir. 2000’li yılların başından 2006 yılına kadar olan dönemde şişirilmiş bir ekonomik genişlemeler parasal anlamda başta olmak üzere bir bolluk yaşanmıştır. Büyüme rakamlarındaki artışlar, makro ekonomik verilerdeki iyi göstergeler sermaye sahiplerinin iştahını kabartmıştır. Bu kadar iyi göstergelerin sonucunda ABD merkez banaksı FED’ güven artmıştır. Likide bolluğu ve güven ortamı finansal kesimin konut kredileri dağtımında özensiz ve dikkatsiz davranması kredilerin geri dönüşlerinde yaşanan problemler bir Amerikan devi olan yatırım bankası “Lehman Brothers” batmasıyla kriz patlak verdi. Her nekadar FED bu krizi durdurmak için müdahilde bulunsa da sonuç elde edemedi kriz finansal alandan reel alana geçmesiyle çok daha derin bir hal aldı.
Küreselleşme ve dünya ekonomilerinin birbirine entegre olması bu krizin hızlıca yayılmasına neden oldu özellikle AB ülkelerinde çok büyük şok etkisi yarattı. Makro ekonomik verilerde ve işsizlik oranlarında ciddi değişimler göstermiş yoksullaşma eğilimleri izlenmiştir.
Türkiye ekonomisinde bir bütünleşmiş ekonomidir ve ciddi anlamda Türkiye ekonomisi bu ekonomik krizden etkilenmiştir. Ama bu etki Avrupa ülkeleri kadar derin değildi. Alınan önemler uygulanan sosyo-ekonomik paketler kamu maliye sisteminin sağlam olması siyasi ve ekonomik istikrardan taviz verilmemsi etkili olmuştur. Yinede bu dönemde ekonomik büyüme eksi haneleri göstermiş, işsizlik oranlarında ve yoksulluk kat sayılarında ki artışlar dikkati çekmiştir. Sosyal politika anlamında; kamu sosyal yardım harcamalarında artışlarda gözlenmekte idi. 2010 yılına gelindiğinde orta vadeli programda pek çok eylem planı hazırlanıp uygulamaya konularak kriz öncesi yükselen piyasa ve makro ekonomik verileri trendini yakalamayı başarmıştır. Türkiye bu krizi en hafif bir şekilde atlamayı başarmıştır. Sosyal politika anlamında başarılı bir sonuç elde edilmiştir.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Sahipkıran AKADEMİ kategorisinde yayınlanan diğer yazılar için tıklayınız.
__________________________________________________________
KAYNAKÇA
Akyazı, H., & Ekinci, A. (2009). Enflasyon Hedeflemesi, Büyüme ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Bankacılar Dergisi, 68, 3–19.
BİLGE, O. (2009). Ekonomik Krizlerin Yoksulluk Üzerine Etkileri. Retrieved from http://sosyalyardimlar.aile.gov.tr/data/54291802369dc32358ee29ad/Ekonomik%20Krizlerin%20Yoksulluk%20%C3%9Czerine%20Etkileri%20Orhan%20Bilge.pdf
DURA, Y. C., & DURA, A. K. (2012). KAPİTALİZMİN KRİZLERİ VE 2008 İKTİSADİ KRİZİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÖZELİNDE SOSYAL HARCAMALAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ.
Durusoy, S., & Şamiloğlu, Ö. (2012). AB’NiN ZAYIF EKONOMiK HALKASI.pdf. Retrieved from http://www.alternatifpolitika.com/page/docs/subat-2012-sayi1/fulltext/serapdurusoy-omursamiloglu.pdf
Eğilmez, G. M. (2013). KENDİME YAZILAR – Mahfi Eğilmez yazıları: Küresel Krizin Neresindeyiz? Retrieved from http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/kuresel-krizin-neresindeyiz.html
Erdal Tanas Karagöl. (2013). 20130304144535_ak_parti_donemi_turkiye_ekonomisi_web.pdf.
Güzel, S. (2009). 2008 KÜRESEL EKONOMİK KRİZİ VE IMF’NİN ÖNERDİĞİ EKONOMİ POLİTİKALARININ KRİZLE MÜCADELEDEKİ ROLÜ. Retrieved from http://home.uludag.edu.tr/users/ucmaz/PDF/iibf/htmpdf/2009-28(2)/M3.pdf
Kaypak, Ş. (2011). Küreselleşme Sürecinde Sürdürülebilir Bir Kalkınma İçin Sürdürülebilir Bir Çevre. KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 13(20), 19–33.
Kutlu, H. A., & Demirci, N. S. (2011). Küresel Finansal Krizi (2007-?) Ortaya Çıkaran Nedenler, Krizin Etkileri, Krizden Kısmi Çıkış Ve Mevcut Durum. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 3(2), 34–44.
Özgürce, G. (2011). Avrupa Birliği’nin Sosyal Politikası Ve Türkiye.
Öztürk, S., & Gövdere, B. (2010). KÜRESEL FİNANSAL KRİZ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNE ETKİLERİ THE EFFECTS OF THE GLOBAL FINANCIAL CRISIS AND TURKISH ECONOMY. Retrieved from http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2010_1_19.pdf
SÖNMEZ, M. (2009). Küresel Kriz ve Türkiye. Alan Yayıncılık, Birinci Baskı, Nisan Ġstanbul. Retrieved from http://www.haldunsoydal.com/akademik/kuresel.pdf
Yazır, S. (2010). KÜRESEL MALİ KRİZİN TÜRKİYE’DE İSTİHDAM VE SOSYAL GÜVENLİK ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİSİ.
Yiğit, D. (2012). Ekonomik Kriz ve Yoksulluk. Retrieved January 4, 2015, from http://www.sde.org.tr/tr/haberler/1785/ekonomik-kriz-ve-yoksulluk.aspx#
Akyazı, H., & Ekinci, A. (2009). Enflasyon Hedeflemesi, Büyüme ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Bankacılar Dergisi, 68, 3–19.
BİLGE, O. (2009). Ekonomik Krizlerin Yoksulluk Üzerine Etkileri. Retrieved from http://sosyalyardimlar.aile.gov.tr/data/54291802369dc32358ee29ad/Ekonomik%20Krizlerin%20Yoksulluk%20%C3%9Czerine%20Etkileri%20Orhan%20Bilge.pdf
DURA, Y. C., & DURA, A. K. (2012). KAPİTALİZMİN KRİZLERİ VE 2008 İKTİSADİ KRİZİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÖZELİNDE SOSYAL HARCAMALAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ.
Durusoy, S., & Şamiloğlu, Ö. (2012). AB’NiN ZAYIF EKONOMiK HALKASI.pdf. Retrieved from http://www.alternatifpolitika.com/page/docs/subat-2012-sayi1/fulltext/serapdurusoy-omursamiloglu.pdf
Eğilmez, G. M. (2013). KENDİME YAZILAR – Mahfi Eğilmez yazıları: Küresel Krizin Neresindeyiz? Retrieved from http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/kuresel-krizin-neresindeyiz.html
Erdal Tanas Karagöl, (2013), http://file.setav.org/Files/Pdf/20130304144535_ak_parti_donemi_turkiye_ekonomisi_web.pdf
Güzel, S. (2009). 2008 KÜRESEL EKONOMİK KRİZİ VE IMF’NİN ÖNERDİĞİ EKONOMİ POLİTİKALARININ KRİZLE MÜCADELEDEKİ ROLÜ. Retrieved from http://home.uludag.edu.tr/users/ucmaz/PDF/iibf/htmpdf/2009-28(2)/M3.pdf
Kaypak, Ş. (2011). Küreselleşme Sürecinde Sürdürülebilir Bir Kalkınma İçin Sürdürülebilir Bir Çevre. KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 13(20), 19–33.
Kutlu, H. A., & Demirci, N. S. (2011). Küresel Finansal Krizi (2007-?) Ortaya Çıkaran Nedenler, Krizin Etkileri, Krizden Kısmi Çıkış Ve Mevcut Durum. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 3(2), 34–44.
Özgürce, G. (2011). Avrupa Birliği’nin Sosyal Politikası Ve Türkiye.
Öztürk, S., & Gövdere, B. (2010). KÜRESEL FİNANSAL KRİZ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNE ETKİLERİ THE EFFECTS OF THE GLOBAL FINANCIAL CRISIS AND TURKISH ECONOMY. Retrieved from http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2010_1_19.pdf
SÖNMEZ, M. (2009). Küresel Kriz ve Türkiye. Alan Yayıncılık, Birinci Baskı, Nisan Ġstanbul. Retrieved from http://www.haldunsoydal.com/akademik/kuresel.pdf
Yazır, S. (2010). KÜRESEL MALİ KRİZİN TÜRKİYE’DE İSTİHDAM VE SOSYAL GÜVENLİK ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİSİ.
Yiğit, D. (2012). Ekonomik Kriz ve Yoksulluk. Retrieved January 4, 2015, from http://www.sde.org.tr/tr/haberler/1785/ekonomik-kriz-ve-yoksulluk.aspx#
[…] Küresel Ekonomik Krizi ve Türkiye’ye Etkisi”, Ocak 2015, http://sahipkiran.org/2015/01/12/kuresel-ekonomik-kriz/ (Erişim tarihi […]
[…] Küresel Ekonomik Krizi ve Türkiye’ye Etkisi”, Ocak 2015, http://sahipkiran.org/2015/01/12/kuresel-ekonomik-kriz/ (Erişim tarihi […]
[…] http://sahipkiran.org/2015/01/12/kuresel-ekonomik-kriz/ […]