Süleyman ERDEM
Bu çalışmada; Fransa’da Charlie Hebdo dergisine gerçekleşen ve (biri Müslüman) 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırı ile İstanbul Sultanahmet Meydanı’ndaki Turizm Polisi Şube Müdürlüğü’ne gerçekleştirilen ve 1 polisimizin şehit olmasıyla neticelenen hain saldırı incelenecektir.
Ancak konuya başlamadan önce şu tespitlerin yapılmasında fayda görülmektedir:
– El Kaide ile IŞİD, aynı tabana (farklı nedenlerle radikalleşen Müslüman nüfusa) hitap eden düşman örgütlerdir. IŞİD, El Kaide’yi tekfir etmekte; El Kaide ise IŞİD anlayışını (tekfirci anlayış) Müslümanlar için en büyük tehdit olarak görmektedir.
– El Kaide, Cihadi Selefilik olarak nitelenebilecek bir ideolojiye sahipken; IŞİD, Tekfirci Selefi bir ideolojiye sahiptir (Cihadi Selefilik ve Tekfirci Selefilik için bakınız; “El Kaide’nin İdeolojisi; Cihadi Selefilik”).
– Hem Cihadi Selefiliğe hem de Tekfirci Selefiliğe göre; Fransa devleti (ya da genel olarak gayri-müslim bir devlet) için çalışan bir kişi, Müslüman olduğunu iddia etse bile Müslüman değildir. Onlar işbirlikçilerdir ve meşru hedeflerdir.
– El Kaide, Müslüman ülkelerde sivillere ve kamu görevlilerine karşı saldırılara sıcak bakmazken; IŞİD için Irak ve Suriye’de hâkimiyetleri altında olan bölge dışında Müslüman devlet yoktur ve dolayısıyla nüfusunun çoğunluğu Müslüman olduğu halde onlara göre kâfir olan devletlerde de pekala eylem yapılabilir. Kafir olduklarını iddia ettikleri nüfusunun çoğunluğu Müslüman ülke memurları ve halkları, meşru hedeftir. (Kasım 2003’te İstanbul’da gerçekleştirilen eylemleri, El Kaide’ye biat etmeyen bir grubun El Kaide liderliğinin onayı olmadan yaptığı ve El Kaide’nin bu eylemleri tasvip etmediği, tez çalışmam kapsamında yapmış olduğum mülakatlarda sıkça dile getirilmişti)
– Yukarıdaki tespitten yola çıkarak; Sultanahmet’te polise karşı Çeçen bir kadın tarafından gerçekleştirilen eylemin, Türk devletini ve halkını kâfir olarak gören IŞİD tarafından yapılmış olma ihtimali yüksektir.
– Fransa’da gerçekleştirilen eylemin ise uzun zamandır IŞİD’e karşı mevzi kaybeden El Kaide tarafından yapılmış olma ihtimali yüksektir.
– Fransa’da 11 Eylülvari bir travma oluşturduğu söylenilen bu saldırının, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok yerinde Müslümanlara karşı önyargıları, İslamofobiyi ve baskıları artıracağı, bu baskıların ise (büyük oranda Filistin, Irak, Afganistan, Suriye, Libya ve Mısır’da yaşananlar yüzünden) zaten halihazırda radikalleşmenin kucağına itilen Müslüman nüfusu daha da radikalleştirerek fasit bir daire oluşturacağı öngörülebilir.
– Yukarıdaki tespitten yola çıkarak, önümüzdeki yılların hem Müslüman ülkeler, hem de Batı ülkeleri için oldukça sıkıntılı geçeceği ve çok daha büyük travmaların yaşanabileceği öngörülebilir.
Yukarıdaki tespitlerden sonra detaylara geçelim. Fransa’da Charlie Hebdo dergisine gerçekleştirilen ve (biri Müslüman) 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan elim saldırı, tüm dünya gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. İlk verilere göre saldırıyı gerçekleştiren şüpheliler, Cezayirli iki Müslüman kardeş. Kouachi kardeşlerden 32 yaşındaki Şerif, terörle bağlantısı olduğu gerekçesiyle bir müddet tutuklu kalmış ve bu yaz Suriye’de bulunmuş. Said ise 2011’de El Kaide bağlantılı bir örgütün eğitim programına katılmak için Yemen’de bulunmuş.[1]
El Kaide ve IŞİD arasındaki farkı ve rekabeti bilmeyenler için bu saldırılar, çok anlamlı olmayabilir. Ancak aynı tabana (farklı nedenlerle radikalleşen Müslüman nüfusa) hitap eden ve birbirlerine rakip El Kaide ve IŞİD zaviyesinden bakıldığında bu eylem, El Kaide açısından oldukça kazançlı bir eylemdir. Zira El Kaide, 2005 Londra saldırılarından bu yana, ismini gündemde tutacak, sempatizanlarını motive edecek ve kendisine yeni katılımları artıracak bir eylem gerçekleştir(e)medi. Suriye’de savaş başladığında kendisine bağlı El Nusra örgütü ile oldukça önemli kazanımlar elde etmişken; kendisinden çok sonra kurulmuş ve bir müddet kendisine bağlı olmuş IŞİD, neredeyse El Kaide’nin bütün kazanımlarını elinden aldı.
Aslında Irak İslam Devleti olarak ortaya çıkan ve ilk etapta El Kaide liderliğine bağlı olan IŞİD, Suriye’de savaşın başlaması ile El Kaide lideri Eymen El Zevahiri’nin uyarılarına rağmen Suriye’de de mücadeleye başladı. El-Zevahiri, Kasım 2013 başında El Cezire televizyonunda yayımlanan bir açıklamasında; Suriye’de Esed Rejimine karşı savaşan ve El-Kaide’ye bağlı olduğu düşünülen Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün El Kaide yönetimine danışılmadan kurulduğunu, IŞİD’i lağvettiğini ve Nusra Cephesi’nin El-Kaide’ye bağlı olarak Suriye cihadını yürüteceğini duyurdu.[2] El Zevahiri’nin bu açıklamalarına rağmen, zaten Zevahiri’nin izni (hatta haberi) olmaksızın IŞİD’i kuran El Bağdadi, Suriye’den çekilmedi ve “Irak ve Şam’ın evlatlarına şu güzel haberi ulaştırmak isterim: Irak-Şam İslam Devleti’ni halk desteklemektedir. Onun hakkında ne pazarlık yapacağız ne de ondan vazgeçeceğiz” diyerek[3] El Kaide ile bağlarını kopardı. Sonrasında Musul’u tek kurşun atmadan ele geçirip Irak ve Suriye’de önemli kazanımlar elde eden IŞİD, El Kaide’nin kurulduğu günden bu yana gerçekleştiremediği bir başarı elde ederek, oldukça geniş bir sahada hâkimiyet kurdu.
Neticede El Kaide, kendisinden çok sonra kurulan ve bir örgüt iken devletleşme yolunda çok somut başarılar kazanan IŞİD karşısında sürekli kan kaybediyordu. Ta ki Charlie Hebdo saldırısına kadar. Kanaatimce El Kaide, bu saldırı ile varlığını ve gücünü hala koruduğunu ispatlamak istedi ve sempatizanlarınca takdir edilecek bir eylem gerçekleştirmiş oldu. Zira saldırının hedefi Charlie Hebdo, Peygamberimize hakaret içeren karikatürler yayınladığı için, bu ideolojideki insanlar için meşru bir hedef olarak görülecektir. El Kaide, Avrupa’nın kalbi sayılabilecek ve çok güvenli olduğu düşünülen Paris’te böylesine büyük bir eylemi gerçekleştirerek sempatizanları nezdinde büyük bir kredi topladı ve böylece IŞİD’e katılmayı düşünen radikal fikirli pek çok Müslüman’ı kendi saflarına katma şansı elde etti. Bu bağlamda Charlie Hebdo saldırısı; aynı tabana hitap eden ve dolayısıyla aynı tabanın desteği için rekabet eden terör örgütü üyelerinin, savundukları davaya destek amaçlı daha radikal eylemlerde bulunarak, destek bekledikleri taban nezdinde daha fazla kabul görmeye çalışmalarının bir örneği olarak görülebilir.
Neticede, ilerleyen süreçte El Kaide ile IŞİD arasındaki bu rekabetin daha da artacağını ve hem sayı hem de şiddet anlamında daha büyük eylemlerle karşı karşıya kalabileceğimizi dikkate almak durumundayız. Bu saldırılar üzerine Avrupa ve ABD’de Müslümanlara karşı oluşan İslamofobi ve baskının daha da artacağı ve bu baskıların radikalleşmeyi daha da artıracağı bir sarmal içine girilme ihtimalini de unutmamalıyız tabii ki.
İstanbul Sultanahmet Meydanı’ndaki Turizm Polisi Şube Müdürlüğü’ne gerçekleştirilen ve bir polisimizin şehit olmasıyla neticelenen intihar saldırısı, eğer öngördüğümüz şekilde IŞİD tarafından gerçekleştirilmiş ise; yukarıda zikrettiğimiz tehlikenin ülkemiz için de maalesef yüksek seviyede olduğunu ve sıkıntılı günlerin bizi beklediğini bilmeliyiz.
Ne diyelim, Allah sonumuzu hayretsin.
.
Süleyman ERDEM – suleyman@sahipkiran.org
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
__________________________________
[1] “Charlie Hebdo shooting: Who are the suspects?”, http://edition.cnn.com/2015/01/08/europe/paris-charlie-hebdo-shooting-suspects/index.html
[2] “El-Kaide lideri IŞİD’i feshetti”, (Erişim: 28/11/2013), http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=279664
[3] “Zevahiri’nin “Irak-Şam İslam Devleti’ni Dağıtın” Çağrısı Yeni Değil” Erişim: 28/11/2013,