Twitter Facebook Linkedin Youtube

BİZ NASIL BU HALE GELDİK?

Atilla ARABACI

Atilla ARABACI

Birkaç gün önce Kırgızistan’da vermekte olduğum Türkçe dersinde yaşadığım ve beni çok etkileyen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Her tarafın karla kaplı olduğu, güneşli ama soğuk bir kış günü, Bişkek’te Türkçe derslerimizin son sınavlarını yapmaktaydık. Sınavda öğrencilerimize, yaşadıkları önemli bir günü anlatmalarını istediğimiz bir yazılı anlatım sorusu vermiştik. Sınav sonrasında öğrencilerimizin kağıtlarını okurken, ellili yaşlardaki Uygur bir bayan öğrencimin cevabından sonra hissettiklerim, bu yazıyı kaleme almama vesile oldu.

Öğrencim yazısında; 15 yaşında medrese eğitimi alarak Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’i kısmen ezberlediğini, manasını okuduğunu ama 16 yaşında manevi bir boşluğa düşerek intihar etmek istediğini, intihardan vazgeçtikten sonra da etrafında yaşadıklarından etkilenerek Budizm, Hıristiyanlık gibi birçok din üzerine araştırma yaptığını ve bu dinlerin kitaplarını okuduğunu ve en sonunda Hz. İsa inancında karar kıldığını belirtmekteydi. Hıristiyan olduktan sonra kocasının ve abisinin geçirdikleri kanser hastalığından kurtulduklarını ve bunu Hz. İsa’nın mucizesi olarak gördüğünü de ilave etmişti.

Buraya kadar her şey normal… Herkes hayatında bazı olumsuzluklar yaşayabilir ve inançları ona göre şekillenebilir. Normal olmayan; 15 yaşındaki bir kızın Müslümanlığın bütün gereklerini bilip de kendini intihara sevk edecek kadar boşluğa düşmesi ve sonunda da din değiştirmesi.

Öğrencimin başından geçenleri okuduktan sonra, ülkemde “Müslüman’ım” diyen kişilerin Müslümanlığa yakışmayacak tarzda konuşmaları, veya konuştukları ile yaşadıklarının uyuşmaması, hacı ve hocaların sahtekarlık yapmaları, Türkiye’yi, Türk örf, adet, gelenek ve görenekleri ile İslam dinini anlatsın diye yurtdışına devlet tarafından gönderilen kişilerin ceplerini doldurmakla meşgul olmaları, Müslümanların bir araya geldiklerinde gıybet ve dedikodudan başka bir şey yapmamaları (bunların tam tersini yapan kişileri tenzih ederim) bir film şeridi gibi zihnimden geçince, şu sonuca vardım: 1699 tarihinde sadece Osmanlı İmparatorluğu değil, Müslümanlık da çökmeye başladı. Zira siz, hiç bu tarihten sonra Müslümanlığın zirve yaptığı bir zaman gördünüz mü? Günümüze baktığımızda Afrika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Ortadoğu’ya hep Müslüman coğrafyalarında kan ve gözyaşı var. Ne zaman duracağı da belli değil. Biz Müslümanlar uyudukça da böyle devam edecek.

Derslerimizde yeri geldikçe Türklerin Müslümanlıklarını merak eden öğrencilerle bu konuları konuşuyor ve ilginç sorular ve fikirlerin geldiğini görüyoruz. Elimizden geldiğince onlara doğru bilgiyi vermeye çalışıyoruz. İmkanlarımız nispetinde de elimizdeki kaynakları, bilgilenmeleri amacıyla öğrencilerimizle paylaşıyoruz. Bu sefer de öyle oldu; yılsonu olması hasebiyle Diyanet İşleri Başkanlığımızın Orta Asya için hazırlamış olduğu 2015 yapraklı takvimlerinden 15 tanesi bize ulaştı ve bunları öğrencilerimize hediye ettik. Bunun üzerine, yukarıda bahsettiğim Uygur bayan, ertesi gün Türkçe basılmış İncil kitabını ve CD’sini bana hediye etti. Yine çok etkilendim… “Peki biz ne yapıyoruz?” diye düşündüm. Elimize gelen fırsatları, dinimizi ve kültürümüzü anlatmak için kullanıyor muyuz? Hani hep anlatırlar ya; sonradan Müslüman olan bir Hıristiyan, “İslam’ı tanımadan önce siz Müslümanları tanısaydım, Müslüman olmazdım” demiş diye… İşte bu misal, Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz durumu, bugünlerde hasretle yâd ettiğimiz Mevlana’nın şu mısraları ne güzel anlatıyor:

“Nice Müslümanlar gördüm, üzerinde Müslümanlıktan eser yok;
Nice Müslümanlık emaresi gördüm, içinde Müslüman yok!”

.

Atilla ARABACISASAM Kırgızistan Temsilcisi

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

 

Atilla Arabacı Hakkında

Atilla ARABACI: (Kırgızistan) 1980 Bolu doğumludur. Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdikten sonra Ankara’da özel dershanelerde öğretmenlik yapmıştır. 2002 yılından 2010 yılına kadar, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Düzce Lisesi ve Düzce Anadolu Öğretmen Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği görevinde bulunmuştur. 2010 yılından bu yana Kırgızistan Cumhuriyeti Bişkek Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliğine bağlı Bişkek Türkiye Türkçesi Eğitim Öğretim Merkezi’nde Türkçe öğretmenliği görevini sürdürmektedir. Türkoloji Bölümü yüksek lisans mezunu olup iyi derecede Kırgızca bilmektedir.

Yorumlar (2)

  1. yusuf SÖĞÜTDELEN dedi ki:

    Halimiz içler acısı, dinmiyor Müslümanın bu halinden dolayı sancısı. Ellerine sağlık Atilla bey, kalemine mürekkep..

    • Atilla Arabacı dedi ki:

      Yusuf hocam teşekkür ederim… Dilimiz döndüğünce mürekkebimiz yettiğince yazalım bu tür duygularımızı hepimiz. Belki çevre duymasa da Ya Huu!. Bilir…

yusuf SÖĞÜTDELEN için bir cevap yazın Cevabı iptal et


%d blogcu bunu beğendi: