Twitter Facebook Linkedin Youtube

FİLİSTİN DRAMI’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ (KİTAP ÖZETİ)

Salih Gürhan OSMANCA

Salih Gürhan OSMANCA

Kadir MISIROĞLU’nun yazmış olduğu Filistin Dramı’nın Düşüdürdükleri isimli kitapta özetle; Yahudilerin geçmişten günümüze insanlık aleyhinde yaptıkları korkunç icraatlar, Yahudi zihniyeti, Yahudilerin sadece Müslümanlar üzerine değil tüm insanlık üzerinde korkunç planları ve Yahudi ırkçılığı anlatılmaktadır. Kitapta ayrıca “ARAP İHANETİ İDDİASI’’, “YAHUDİ İNANÇLARI” ve “YAHUDİLER, TÜRKİYE VE İSLAM ÂLEMİNİN GELECEĞİ’’ gibi konulara değinilmiştir.

YAHUDİ İNANÇLARI VE YAHUDİ TARİHİNİN ÖZETİ
Yazar, Yahudilerle ilgili şunları söylemektedir: “Yahudiler deyince birçoklarınız gibi benim de aklıma; kendilerinden başkasını tanımama ve kendilerinden olmayanlardan nefret etme ve kin gelmektedir. Bunu küçük bir örnekle açacak olursak herkesin tanıdığı Henry Ford. Henry Ford, dünyaca ünlü otomobil sanayinde öne çıkmış bir isimdir. Yahudi’nin iktisadi hayattaki entrikalarını ve kurnazlıklarını görüp bunu “Beynelmilel Yahudi” isimli kitapla yazıya dökmüştür. Yahudiler bu kitaptan sonra çok ilginçtir ki ‘’FORD’’ arabalar almaya başlamışlardır. Almalarının sebebi ise çok açık: Arabaları kasten bozup yolun ortasında bırakıp kaçmak ve Ford’a çamur atmak. Bu ve benzer hadiselerle Ford fabrikası iflas etmiştir. Henry Ford ile şimdiki Ford fabrikasının hiçbir alakası yoktur. Çünkü Yahudi, bunu ele geçirmiştir.”

a) YAHUDİ İNANÇLARI
Yahudiler, kendilerinin Adem (as)’dan geldiklerine değil, Havva annemiz ile şeytanın münasebetinden geldiklerine inanırlar. Biz, Müslümanlar olarak şeytanı ne kadar lanetlesek de, onlar biz Müslümanların aleyhine ona ‘‘Nur-i Ziya’’ yani mübarek ve muazzez demektedirler. Onlara göre; ırk anadan devam eder ve Yahudi kadının doğurduğu çocuk, babası ne olursa olsun Yahudidir. Biz nasıl Allah’ın yarattığı insan dışındaki mahlukatın biz insanlara hizmet için yaratıldığına inanıyorsak, onlar da Yahudi olmayan insanların kendilerine hizmet için yaratıldıklarına inanıyorlar. Yahudi, Yahudi olmayan birini öldürmekle günahkar olmaz. Karaborsa, onlara göre helaldir. Bununla da gıda ticaretini ellerinde tutarlar (Çünkü insanlar eski elbiseleriyle idare edebilirler ama gıdasız hayat sürdürebilmek imkânsız). Sanayi inkılabında, insanlar alışverişe zaman ayıramadıkları için, Yahudi zekası gıdayı muhafaza edecek katkı maddeleri üretmiştir. Bu katkı maddeleriyle de insan genleriyle oynamaya çalışmışlardır. Yahudiler, bu katkı maddeleriyle Alman Milletini, senede yaklaşık 1.000.000 nüfus kaybına uğratmakta. Kendileri ise emilkatörlü dediğimiz katkı maddelerinden asla yemez. Onlar, ‘’KOŞER’’ mallarından başka ağızlarına bir şey almazlar. Hatta Avrupa’da büyük marketlerde Yahudiler için koşer damgalı mallar satılmakta. Yahudiler, çocuklarını doğar doğmaz sünnet ettirirler. Sünnetsiz insanları ise, bizdeki cünüplük tarzında menfur addederler. Yahudiler Kudüs’e sahip olduktan sonra, Hristiyanların sünnetsizlikten dolayı buraya ayak basmamaları için hileye başvurarak, Meryem Ananın Mezarının Kudüs’te değil, Efes’te olduğunu söylemişlerdir. Yahudilerden korkan Papalar, mücadeleyi göze alamayıp yalanı görmezden gelmişlerdir. Türk yöneticileri, bu yalanı turistten dolayı başlarına taç etmişlerdir.

Yahudiler, sadece Müslümanların hilafeti ile değil Hıristiyan’ın ‘’katolik papalığı’’ ile de uğraşmaktadırlar. Ayrıca Hıristiyanlar, her pazar Yahudiler için lanet okumaktaydı fakat Papalık, bunu 1948 tarihinde yasaklamış ve Yahudilere karşı ikinci tavizi, burada vermiştir (Birinci taviz, Hazreti Meryem’in mezarının Efes’te olduğu yalanını kabullenmek idi).

Yahudiler, Peygamberlere Cebrail (as) vasıtası ile vahiy geldiğini kabul etmezler. Musa (as)’nin doğrudan doğruya Hz Allah ile temasa geçtiğine inanırlar. Bu inanış, deizm denilen masonluktaki 19. derecedeki insanların inanışıdır. Bu inanışın özeti şudur: Allah, kainatın ulu mimarıdır. O, binayı yapan ve istediği şekli veren mimar misalidir. Nasıl ki mimar bir binayı inşa ettikten sonra alakası kesiliyorsa, Allah’ın da alakası kesilmiştir. İslam da Hıristiyanlık da bu düşünceye karşıdır. Masonlukta pergel-cetvel gibi kavramların kullanılması, bundandır.

Yahudiler, Cumartesi günlerini Yom Şabat adıyla bayram kabul ederler. Her yıl Mayıs’ın 14’ünü milli bayram olarak kutlarlar. Allah’ın Nil’den Fırat’a kadar olan sahayı ebedi bir yurt olarak kendilerine verdiğine inanırlar ve buna ‘’Arz-ı Mev-ud’’, yani “vadedilmiş topraklar” derler. Üzeyir (as)’yi, (haşa) Allah’ın oğlu kabul ederler.

Yahudi’nin bir Yahudi’den faiz alması yasaktır ve yapıldığı takdirde cezalandırılır. Yahudi bir doktor, gentile olan bir hastayı asla muayene etmez. Yahudi olmayan biri, haham mahkemelerinde asla şahitlik edemez. Çünkü Yahudi olmayanlar, doğuştan yalancı kabul edilir. Ayrıca bir Yahudi, Yahudi olmayan yerleşim yerinden geçerken oranın yerle bir olması için dua eder ve orası eğer enkaz altındaysa şükreder.

b) YAHUDİ TARİHİ
Yahudiler, Hz Nuh’un oğlu Sam’dan türemişlerdir. Hz Davut (as) döneminde Kudüs’ü ele geçirmişlerdir. Yahudi devleti, Saul zamanında İsrail ve Yahuda olarak ikiye ayrılmıştır. Roma imparatoru Titus, Yahudileri katletmiş ve sürgüne göndermiştir. Yahudiler, yüzyıllar boyunca göçmen olarak yaşamışlardır. Milli dilleri İbranice, yani göçmen anlamına gelen dilleriyle uyumlu bir şekilde yaşamaya devam etmişlerdir.

YAHUDİLERİN YÜKSELİŞİ VE SİYONİZMİN DOĞUŞU
Sürgün olarak yaşamlarına devam eden Yahudiler, kendilerine yerleşim yeri arama gayreti içerisine girmişlerdir. Genellikle büyük yerleşim yerlerini tercih etmişlerdir. Bunun iki sebebi vardı: birincisi, büyük şehirde kendilerini belli etmemek. İkincisi ise büyük şehirlerde yüksek eğitim ve ticaretle meşgul olmak. Devlet kademelerinde kendilerine yer verilmediğinden dolayı da mecburen tahsil ve ticaretle uğraşıyorlardı. Önce eskicilikle başlayıp, antikacılık, kuyumculuk derken bankerliğe kadar yükselmişlerdir. Bir Yahudi, parasını hiçbir zaman gayrı menkule yatırmaz. Çünkü olası bir sürgünde, eşyalarını toplayıp kaçmak durumundadır. Aileler büyük şehirde olduğu için ithalat ve ihracat anlamında ön plana çıkmışlardır. Bu sayede çocuklarını, eğitim için başka ülkelerdeki diğer Yahudi ailelerin yanına gönderebilmişlerdir. Belki aklımıza şu gelebilir: “Yahudiler ne kadar da zekilermiş!”. Gerçekten de zeki olmalarına rağmen, bugünkü başarılarının altında düşmanlarının kendine karşı olan tutumu yatmaktadır.

Yahudiler genellikle büyük şehirlerde yaşadıklarından, nüfusları çok artmaz. Yahudi milleti, bilgi anlamında önemli mesafeler kat etmişlerdir ve bilgiyi kendi ırklarından olmayan insanlara öğretmek için değil, tabiri caizse zehirlemek için kullanır. Roma’nın yakılmasının, Hz Ali ile Hz Muaviye ihtilafının ortaya çıkmasının ve haya-edep timsali Hz Osman’ın şehit edilmesinin arkasında hep Yahudi parmağı vardır.

FİLİSİN’E DÖNÜŞ
Yahudiler, gittikleri ülkelerde millileşmiş ama asla dini hüviyetlerini kaybetmemişlerdir. Yahudi devletinin kurulabilmesi için üç şey lazımdı: para, fikir ve kadro. Devletin kuruluş fikri Teodor Herzl’den, para kaynağı Rochild ailesinden gelmiştir. 2.Abdülhamit Han’ın karşısına çıkan Teodor Herzl, istediğini alamayınca o büyük sultana “Kızıl Sultan’’ lakabını takmışlardır. Yahudilerin kumpasıyla tahttan indirilen 2.Abdülhamit Han, kendisini yargılayan dört kişiden birinin Yahudi olduğunu görünce çok üzülmüştür ve tarihe geçen şu sözcükleri inci gibi dizmiştir: “Ben İSLAM HALİFESİYİM ve bir Yahudinin beni yargılamasını hazmedemiyorum.”

OSMANLI’YA SON YAHUDİ OYUNU
Türkiye hilafet libasını üstüne giydiği takdirde Yahudilerin, İslam alemini küçük devletlere ayırma projesini yok edebilirdi. Yahudiler, Türkiye’yi davasızlaştırmayı İngilizlerle el ele yaptılar. Bunun bir numaralı aracısı, Haim Nahum isimli Yahudi oldu. Haim Nahum, Lozan’da Türkiye’yi temsil eden İsmet İnönü’nün hocası olup, daha sonra Mısır’a kaçmıştır.

Salih Gürhan OSMANCA

SASAM Stajyeri – Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi

Sahipkıran AKADEMİ kategorisinde yayınlanan diğer yazılar için tıklayınız.

Sahipkıran Akademi Hakkında

Sahipkıran AKADEMİ; üniversite öğrencilerine çalışmalarını yayınlayabilecekleri bir platform sağlamak ve öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine katkı sağlamak üzere, Merkezimiz çatısı altında yeni oluşturulmuş bir yapıdır. “Türkiye’nin geleceğinin mimarları, Sahipkıran’da buluşuyor!” sloganı ile gayretli ve üretken üniversitelileri, çalışmalarını bu platformda paylaşmaya ve SASAM’ın etkinliklerine katılmaya davet ediyoruz. Sahipkıran AKADEMİ üyeliği, tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Üye olan öğrenciler, istedikleri zaman üyelikten çıkabilmektedirler. Üye olmak veya üyelikten çıkmak için bilgi@sahipkiran.org adresine, talebinize ilişkin e-posta göndermeniz yeterlidir. Talebiniz, en geç 3 iş günü içinde sonuçlandırılacaktır.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: