Türk milleti öyle büyük bir millet ki; geçmişten günümüze hangi kültürle tanışmışsa, o kültür ile kendi öz kültürünü harmanlayıp geçmişini geleceğe yansıtarak diğer kültürlerden farklı olabilmeyi başarabilmiştir.
Orta Asya’dan Anadolu’ya gelene kadar yüzyıllar içinde Türk kültürünün tanıştığı birçok kültürden en önemlisi; tabii ki İslam kültürüdür. İslam kültürü içinde İslam peygamberi Hz. Muhammed (sav) ve kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’in anlattıklarının dışında, onların dile getirdikleriyle beraber kendi kültürünü yoğurabilen ender milletlerden biridir Türk milleti. İslam kültürü içinde pek çok önemli gün ve gece vardır. Ama bunlardan biri var ki, günümüz itibariyle farklı bir özellik göstermektedir; Aşure günü…
Aşure gününü günümüz itibariyle farklı kılan nedir? Aşure günü, bugün Anadolu’da yaşayan Müslümanları, uygulamada birleştiren tek unsur olma özelliğini taşımaktadır. Neden? Farklı bir bakış açısıyla Müslümanlığı yaşamaya çalışan Alevi toplumunun görmezden gelinmediği; siyasi ya da ekonomik çıkarları çatıştığı için uzlaşamayan cemiyetlerin bugünlerde yaptıkları aşureler çerçevesinde birleştiği; aralarına fitne girmiş Müslümanların bir olduğu günlerden biridir Aşure Günü.
Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü itibariyle başlayan, göklerin ve yerin yaratıldığı, Âdem (as.)’ın tövbesinin kabul edilmesi, Nuh (as.)’ın gemisinin karaya oturması, Yunus (as.)’ın balığın karnından kurtulması, Hz. Hüseyin (ra.)’ın şehit edilmesi gibi birçok önemli olayın meydana geldiği Aşure günü, Türkiye’nin uluslar arası tanıtımı için de bir vesiledir. Nitekim şu günlerde, Türkiye’den 5000 km uzaklıkta Kırgızistan’da da Aşure günü telaşı yaşanmakta. İslamla kendi kültürünü yoğurmayı başarabilen Anadolu Türk kültürü, bugünlerde aşure günü vesilesiyle yapılan, içinde bin bir çeşit kuruyemiş ve meyvenin yer aldığı aşurelerle Kırgızistan’da tanıtılmaya çalışılmakta.
Orta Asya’nın en büyük üniversitelerinden biri olan ve SASAM olarak bizim de işbirliği yaptığımız Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi yemekhanesinde öğrencilere dağıtılan aşurelerle, aşure gününün önemini anlatan etkinliklerle, görevi sadece Türkçe öğretmek olmayan dil öğreticilerinin evlerinde yaparak kendi sınıflarında dağıttıkları aşurelerle, Bişkek Eğitim Müşavirliğine bağlı Türkçe Öğretim Merkezinin bazı öğretmenlerinin sınıflarında dağıttıkları aşurelerle; Genç Ümit (Жаш Үмүт) Derneği, Altın Yuva (Алтын Уя) Yetimhaneleri gibi Kırgız ve Türk halklarının desteklediği yerel sivil toplum kuruluşlarının Bişkek ve Oş şehrinin çeşitli yerlerinde dağıttıkları aşureler; Kırgız kültüründe olmayan bu Anadolu Türk kültürünün ve Türkiye’nin tanıtımı yapıldı. Bu faaliyetlerin gerçekleşmesinde katkısı olan Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Sabahattin Balcı’yı ve Üniversitenin Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu Müdürü Sayın Doç.Dr.Bilgehan Gülcan’ı, Genç Ümit (Жаш Үмүт) Derneği ve Altın Yuva (Алтын Уя) Yetimhanelerinin değerli yöneticilerini ve bugünü sınıflarında kutlayan fedakâr dil öğreticilerini tebrik etmek gerekir. Ellerine sağlık…
Ancak üzücü olan, görevlerinden biri Türkiye’nin tanıtımını yapmak olduğunu düşündüğümüz devlet kurumlarının bu vesileyi değerlendirmemeleri, üstüne bir de belki de bu faaliyeti yapabilecek en gerekli müşavirlik olan Kültür Müşavirliğinin birkaç yıl önce kapatılmış olmasıdır.
Stratejileri sadece savaş ve ekonomi üzerine kurulan ülkelerin başarılı olması, pek mümkün değildir. Bu tür günlerde yapılacak etkinlikler de, ülke tanıtımları için kültürel stratejilerdir. Aşure gününden birkaç hafta önce Halloween (Cadılar Bayramı) için dev reklam panolarında yapılacak kutlamaların yer aldığını görünce, çoğunluğu Müslüman olan ama İslami bilgiye aç olan Kırgız coğrafyasında, insanın içi yanmadan ve Türkiye burada niye var sorusunu sormadan edemiyor. Ve bir kez daha “büyük ülkeyiz” desek de kat edeceğimiz daha çok mesafenin olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz.
Aşure gibi bir ve beraber olmak dileğiyle…
.
Atilla ARABACI – SASAM Kırgızistan Temsilcisi
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.