Almanya’da 2013 Aralık ayının sonlarına doğru, Almanya gündemini sarsan “Rote Flora” eylemleri (21 Aralık krizi) meydana geldi. Rote Flora (Kırmızı Çiçek) adlı kültür merkezi ve Esse evlerinin boşaltılmak istenmesi ile başlayan protestolar, eylemlerin yaşandığı bölgenin tehlikeli bölge1 (danger zones) ilan edilmesi ile daha da şiddetlendi. Hamburg’un ekonomik ve siyasi yapısı, 21 Aralık Krizi’nin patlak vermesinde önemli rol oynadı. Arap Baharı ile birlikte Hamburg’a sistemik göçlerin yaşanması ve sol grubun direniş bölgesine yönelik alınan kararlar, Rote Flora Direnişi’nin fitilini ateşledi.
2013 yılı, sadece Almanya açısından değil, birçok ülke açısından ilginç olaylara sahne oldu. ABD, Brezilya, Rusya ve son olarak Euromaidan adı altında Ukrayna’da başlayan protestolar, bunlardan birkaçı olarak örnek verilebilir. Bu olayların ardında, gelişmekte olan ülkeler ile BRICS ülkeleri siyasi iktidarlarının işgücü piyasalarına yönelik ciddi kararlar alması yatıyor olabilir. Olayların yaşandığı bir başka ülke grubu olan Avrupa Birliği üye devletlerinde de, Avro Krizi ile beraber başlayan kemer sıkma politikalarına daha fazla dayanamayan işgücü piyasasının tepkisi, meydanları doldurdu. Kemer sıkma politikaları dışında, kentsel dönüşüm çalışmaları da, düşük gelirli kitleleri oldukça olumsuz etkilemişti. Yaşadıkları alanların yerine daha yüksek gelirli binalar dikilmesinin, düşük gelirli vatandaşların bu eylemlere katılmasında etkisi olduğu söylenebilir.
Polis ile karşı karşıya kalan halklar ile hatırlayacağımız 2013 yılı, birçok siyasi iktidarı derinden etkiledi.2 Hamburg’da yaşanan olaylar, diğer ülkelerin yaşadığı olaylar kadar gündeme gelmedi ve incelenmedi. Özellikle Alman basını, bu olaylara yeterli ilgi göstermedi. Rote Flora iç dinamiklerinin irdelendiği bu çalışmada; direnişin arka planı, 21 Aralık Krizi ve sonrası incelenecektir.
Rote Flora Direnişi
Almanya’nın Avrupa Birliği üyesi olmasının yanında güçlü bir ekonomiye sahip olması, birçok göçmenin Almanya’yı tercih etmesinde önemli rol oynamaktadır. Lampedusa ve diğer Ortadoğu bölgesinden gelen mülteci ve göçmenler, yaşamak için Almanya’yı tercih etmektedir. Almanya içinde göçmenlerin en çok yaşadığı eyaletlerden biri olan Hamburg eyaleti, uzun zamandır özelleştirmeye ağırlık veren bir eyalettir. Bu özelleştirmeden en çok etkilenen kesimler ise; düşük gelirli, solcu gruplar (left-wing groups) ve mülteci sınıfı olmuştur.
Hamburg’ta solcu grupların kültür merkezi olarak kullandığı Rote Flora, 2001 yılında Alman girişimci Klausmartin Kretschmer tarafından satın alındı. Kretschmer, Rote Flora’nın 20 Aralık 2013 tarihine kadar boşaltılmasını istedi. 1989 yılında kültür merkezini müzikal tiyatroya dönüştürülmesine karşı başlatılan direniş, Kretschmer’in 20 Aralık 2013 tarihine kadar binanın boşaltılmasını istemesi ile son noktayı buldu.
1980’li yıllar sonuna doğru Batı Avrupa’nın birçok büyük kentinde bulunan boş binalar, solcu gruplar tarafından işgal edildi.3 Bu binalardan biri olan ve uzun bir geçmişe sahip olan Rote Flora binasının (1888) yıllara yenik düşmesi nedeniyle onarımı gündeme geldi. 2001 yılında satılan binaya ilişkin sözleşmede; “yeni sahibinin, onarım işleri hariç binaya dokunmayacağı”4 sözü alınmıştı. Bina, birçok eylem için buluşma yeri olarak kullanılmıştı. 2007 yılında G8 karşıtı (Anti-G8)5 protestolarda gündeme gelmesinin yanında, 2010 yılından itibaren başlayan mitingler6, 2013 Aralık ayı ile bir başka boyuta dönüştü. Bir başka yaşanan gelişme, Esse binalarının boşaltılmasıyla ilgiliydi. Bu binalarda daha çok düşük gelirli, mülteci, sığınmacı7 gibi gruplar yaşamaktadır. Eyalet yönetimi, bu binaları yıkılma risklerinden ötürü boşaltmak istemektedir. Bundan dolayı bir başka kriz ortaya çıktı.
21 Aralık Krizi
21 Aralık günü, “Rote Flora ile dayanışma içinde; mülteciler için Esso evleri insayitifi” söylemi ile başlayan protestolar, polisin orantısız gücü ile durdurulmak istendi. Binayı satın alan Kretschmer, işgalcilerin binayı boşaltması talebinde bulundu. Fakat işgalciler, 25 yıllık direnişin verdiği güçle geri adım atmadı ve sokaklara döküldü. Esso evlerinin de boşaltılmak istenmesi, 21 Aralık Krizi’nde sığınmacıların da bu protestolara destek vermesine neden oldu. Böylelikle 2010 yılından beri devam eden protestolar, dayanışma içerisinde bulunan bu iki grubu 21 Aralık günü bir araya getirdi. Gösteride yaklaşık 8 bin solcunun polisle çatışması sonucu 170 polis ve 20’si ağır 500 gösterici yaralandı.8 Bu eylemlere müdahalede; biber gazı, cop ve tazyikli su kullanıldı. Eyaletin Sosyal Demokrat (SPD) İçişleri Bakanı Michael Neumann, bu müdahaleyle ilgili suçu göstericilere yükledi ve orantısız müdahale yönündeki eleştirileri de kabul etmedi. Eyalet yönetimi, asayişi sağlamak üzere bölgeyi “tehlikeli bölge” ilan etti.
Tehlikeli Bölge
Genel olarak tehlikeli bölge uygulaması, güvenliğin tehlikeye girdiği zamanlarda ortaya çıkan durumdur. Türkiye örneğinde “Olağanüstü hal” olarak belirtebiliriz. Aşırı sol grupların Davidwache karakoluna yaptıkları saldırılar, Eyalet Yönetimi’nin asayiş eksikliği olarak değerlendirildi. Almanya’da normal şartlar altında polisin kimlik sorma ve arama hakkı yoktur. Artan gerilime karşı polisin yetersizliğini bahane eden Eyalet yönetimi, asayişi sağlama adına tehlikeli bölge ilan etti.9 Eyalet yönetiminin bu uygulaması ile beraber polis, kimlik sorma ve arama hakkına sahip oldu. Uygulama kapsamında 400 kişi kontrol edildi, 40 kişi geçici gözaltına alındı ve bunun dışında 90 kişinin belirli yerlerde toplanmaları yasaklandı.10 Birçok Alman, sosyal medyada11 tehlikeli bölge uygulamasını sokağa çıkma yasağı (curwe) olarak değerlendirdi.
Tuvalet Fırçalı Eylem
Eylemler sırasında polislerin aradığı bir vatandaşın tişörtünün altından tuvalet fırçası çıkmıştı. Tuvalet fırçası, tehlikeli bölgeye karşı yapılan eylemlerde direnişin sembolü oldu.12 Polisin rahat çalışması adına başlatılan uygulama, elbette protestocular tarafından olumsuz karşılandı.
Muhalefet partileri temsilcilerinin basın toplantısında masanın üzerine tuvalet fırçası koymaları ile tuvalet fırçası politik bir araca dönüştü.13 Alman medyasının, yaşanan gelişmeleri silme adına bu aracı kullanması sanırım manidar olacaktır. Tuvalet fırçasının yanında yastıklı eylemler de protestolara damgasını vurdu. Göstericilerden birisi ”Polis teşkilatı, göstericilerin şiddet kullandığını öne sürerek kendi yaptıkları orantısız güç ve şiddeti haklı göstermeye çalışıyor. Biz şimdi en yumuşak materyallerle eylem yapıyoruz. Bakalım şimdi ne yapacaklar. Biz sadece sosyal refah istiyoruz. Hamburg’daki ev kiralarının yüksek olmasını, konut sorununu, işsizliği, özelleştirilmeleri, sosyal adaletsizliği protesto ediyoruz ve bunların çözülmesini talep ediyoruz. Bu haklarımızı alana kadar ve tehlikeli bölge tamamen kalkana kadar eylemlerimiz devam edecek”14 şeklinde değerlendirmede bulundu.
Esasen protestolarda provoke edenler de olmuştur fakat bu tür barışçıl protestoların orantısız güç ile karşılık verilmesi, durumun kötüye gitmesine neden olmuştur. Yaratıcı düşüncelerle eylem yapan bu masum insanların birkaç provoketörle bir tutulması doğru değildir. Tehlikeli bölge uygulaması, nihayet Hamburg polisinin 9 Ocak’tan itibaren bu uygulamayı aşamalı olarak kaldırması ile son buldu. Hukuken de kaldırılması yönünde girişim başlatıldı.15
Eylemin Sonucu: Rote Flora Kültür Merkezi Olarak Kalacak
Uzun bir direniş sonrası Rote Flora binası, kültür merkezi olarak kalmaya devam edecektir. Hamburg belediyesinin imar planına ilişkin aldığı kararla bina sahipleri yıkma ya da dönüştürme hakkına sahip olmayacak.16 Şimdilik Rote Flora, geleceğini korumuş gözükmektedir. Esse evleri ve yabancı düşmanlığına (zenafobi) karşı Almanya’nın ne tür adımlar atacağı ise muamma olarak kalmaktadır. Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütünün (NSU) cinayetlerine ve Almanya’nın Türk vatandaşlara ve diğer kişilere yapmış olduğu ayrımcılığa dair çözüm bulmak için çok aşamalar kaydetmesi gerekmektedir. Eylemin Rote Flora ekseninde başarılı olduğunu belirtebiliriz.
Değerlendirme
Rote Flora Eylemleri, birçok ülkede meydana gelen eylemlerle paralellik göstermiştir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi işgücü piyasasına, göçmenlere ve düşük gelirli gruplara yönelik alınan politik kararlar, dünyanın pek çok ülkesinde meydanların dolmasını beraberinde getirdi. Almanya, federal bir yönetime sahip olmasından dolayı, bu eylemlerden üniter devletler gibi etkilenmedi. Ama yine de Rote Flora eylemcilerinin isteklerine uymak zorunda kaldı. Rote Flora, aslında sadece Almanya’nın sorunu değildir. Birçok AB üyesinin, Avro Krizi sonrası kemer sıkma politikaları adı altında aldığı önlemler, o ülke vatandaşlarını önemli ölçüde zorladı. Kemer sıkma politikaları yanında kentsel dönüşüm projeleri de düşük gelirli grupları oldukça olumsuz etkilemiştir. Sivil direnişin uzun dönem kentsel dönüşüm karşısında başarılı olacağı görülmektedir. Söz konusu eylemlerin yaşandığı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, sosyal politikalar konusunda atacağı daha çok adım olduğu görülmektedir.
.
__________________________________________________________________________________
1 Almanca’da Gefahrengebiet olarak geçer.
2 ABD’de Occupy Wall Street, Ukrayna’da Euromaiden gibi olaylar meydana geldi. Yaşanan bu gelişmelere “Küresel İşgal Hareketi” olarak değerlendirme yapılmaktadır. 2007-2008 yıllarında başlayan küresel ekonomiz krizin etkileri olarak belirtmek mümkündür.
3 Bu işgaller “squatting” olarak değerlendirilmektedir. İlgili çalışma için bkz. http://www.bianet.org/bianet/siyaset/152756-hamburg-da-neler-oldu
4 Ayça Tolun, Hamburg’da kentsel dönüşüme direniş, BBC Türkçe, 8 Ocak 2014.
5 Red Flower Power, SchNews.org.uk, 22 Aralık 2013.
6 Red Flower Power, SchNews.org.uk, 22 Aralık 2013.
7 Libya’da yaşanan Arap Baharı devrimleri sonrası Afrika’dan İtalya’ya ve Almanya’ya birçok sığınmacı başvuruda bulundu ya da kaçak olarak ülkelere giriş yaptı.
8 Hülya Topçu, Hamburg’daki çatışma ve gerilimin arkasında kimler var?, BBC Türkçe, 7 Ocak 2014.
9 Tehlikeli bölge ilan edilen yerler: Arona, Sankt Pauli, Sternschanze
10”Tehlikeli bölge”de güvenlik kontrolleri artırıldı, Anadolu Ajansı, 5 Ocak 2014.
11 İlgili tweetler için bkz. http://storify.com/ajstream/gefahrengebiet
12 Hamburg direnişinin sembolü: Tuvalet fırçası, Cumhuriyet, 12 Ocak 2014.
13 Direnişin Sembolü, Hürriyet, 13 Ocak 2014.
14 Hamburg’da Yastıklı Eylem, Anadolu Ajansı, 11 Ocak 2014.
15 Almanya’da ‘Tehlikeli bölge’ uygulamasının kaldırılması için imza kampanyası, Cihan Haber Ajansı, 21 Ocak 2014.
16 Rote Flora Kültür Merkezi Kalacak, Milliyet, 19 Ocak 2014.