Twitter Facebook Linkedin Youtube

PUTİN, İKİNCİ SOĞUK SAVAŞA HAZIR

Prof.Dr.Recep RECEBOV

Prof.Dr.Recep RECEBOV

1 Temmuz 2014 tarihinde Rusya Büyükelçiler ve Diğer Dış Misyonlardaki Temsilciler Toplantısı yapılmış olup, Devlet Başkanının bu tür toplantılarda konuşma yapması geleneksel bir hal almıştır. Devlet Başkanının bu toplantılarda yaptığı konuşmalar, ülke ile ilgili taktik bilgilerin kaynağı ve ülkenin dış politikasına dair yapılmakta olan değişiklikler hakkında bilgi sağlayan bir ortam haline gelmiştir.


Putin, büyükelçiler ve diğer dış misyon temsilcileri ile düzenlemiş olduğu toplantıdaki konuşmasında önemli açıklamalarda bulundu. Bu konuşmadan çıkarılabilecek en önemli sonuç; Rusya’nın bir sonraki soğuk savaşa hazır olduğu, ancak Rusya’nın bu soğuk savaşı başlatmayacağı ve önünü almaya da çalışmayacağıdır. Çünkü Rusya, kendisine yönelik dış politikalarda karşı tarafların her türlü tavizi vereceğini öngörmektedir. Putin, kendisine göre ülkesinin ulusal çıkarlarını ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarının haklarını korumaya çalışmaktadır. Duruma bakılırsa, Rusya Federasyonu düşmanları Rusya’ya ne kadar baskı uygularlarsa, Rusya’nın vereceği tepki de o kadar sert olacaktır.


Diğer taraftan Rusya, gerginliğin tırmanmasına bakmaksızın, Avrupa ile arasında var olan olumlu ilişkileri sürdürme isteğindedir. Çünkü Avrupa, Rusya’nın ekonomisi ve ticaretinde geleneksel ve önemli bir ortaktır. Rusya’yı en fazla, doğal gazın Avrupa’da bulunan ortaklarına teslimatının güvenliği endişelendirmektedir. Ukraynalı yetkililerin son on yılda bu sorunu siyasileştirmeye çalışması, Rusya’nın doğal gazın teslimatının gerçekleştirilmesi için alternatif projeleri geliştirme konusunda hızlı kararlar almaya doğru itmektedir. Rusya, Avrupa ile ikili görüşmeler yapmaya ve işbirliği diyaloglarını yürütmeye çalışmaktadır. Bunlar haricinde, ne Rusya’nın ne de Avrupa’nın ihtilaflı bir durum ile karşı karşıya kalmaları için özel bir nedeni bulunmamaktadır. İhtilafların büyük bir kısmının ortaya çıktığı alanlar, (NATO ile ilgili olan durumlarda olduğu gibi) ABD’nin menfaatlerinin bulunduğu alanlarla ilgilidir.


Biz ve ABD

Putin’in konuşmasının dikkate değer yanlarının biri de “Biz” ve “Onlar” arasında belirgin bir çizgi belirlemiş olmasıdır. Yani, bir yandan Avrupa ve Rusya ve diğer yandan ise ABD ile arada var olan ilişkiler arasında belirgin bir şekilde çizgi çizmiş olmasıdır. Bu ayırt edici çizgi, özellikle ABD’nin, Avrupa ülkelerine Rusya ile aralarındaki ortak işbirliği ilişkileri konusunda yapmakta olduğu baskılar ve eleştirilerinde belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Putin sadece Avrupa ile Amerika arasına çizgi çekmekle kalmıyor, bir ayırıcı çizgisi daha var. Bu çizgiye göre, bir tarafta Rusya, Çin ve Avrasya Birliği ve diğer tarafta NATO’lu Amerika’nın olduğu taraf bulunmaktadır.


Putin’in yapmış olduğu konuşmadan açıkça görülmektedir ki Rusya, eski AGİT prensiplerine dayalı, Lizbon’dan Vladivostok’a kadar uzanan bir bütün Avrupa Güvenlik Bölgesi oluşturma konusundaki Rusya’nın “eskiden kalma yeni” fikirlerini ileri sürmeye kalkışmaktadır.


Bu türden atılmakta olan adımların mantığı bellidir. Rusya, ABD’nin Avrupa’daki etkisini azaltmaya, ABD’ye Avrupa devletlerine kendi isteklerini kabul ettirmesini ve ABD’nin bu bölgede güvenlik meselelerinin çözüme kavuşturulması konusunda etkisini kırmaya çalışmaktadır. ABD, NATO lideri olarak kalmakta ve bu birlik içinde kendisini çok konforlu hissetmektedir. Ancak AGİT, onun temel prensipleri bakımından ele alındığında, tamamen başka bir tarih olarak karşımıza çıkmaktadır. Mesele, Rusya’nın çağdaş NATO ile yeniden doğmakta olan ve farklı siyasi felsefesi olan AGİT’in bir arada varlığını sürdürüp sürdüremeyeceğine ilişkin nasıl bir tutum takınacağıdır.


Tüm bunlara bakmaksızın Putin, Rusya ve Amerika arasındaki ilişkilerin bütün dünya için önem arz etmekte olduğunu, aynı zamanda da Rusya’nın bu ilişkilerini kesme niyetinde olmadığını, ancak yakın gelecekte bu ilişkilerin iyileşmesini beklemenin de saflık olacağını ifade etmiştir. Ne Rusya ne de ABD, bu ilişkilerin kötüleşmesinde kendisini suçlu saymamaktadır ve bütün olasılıklara bakıldığında büyük bir ihtimalle durum gitgide daha da derinleşebilir. Çünkü tarafların hiç birisi de taviz verme konusunda kendisini hazır hissetmemektedir.

.

Prof.Dr.Recep RECEBOV

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Yorumlar (1)

  1. Recep Tecen dedi ki:

    Çok ciddi bir iş. Dikkate seğer.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: