Devletler, tarih boyunca halkının eğlenmesine ve gündelik sıkıntıları bir ölçüde unutmasına olanak sağlayan etkinlik ve müsabakaları desteklemişlerdir. Türklerin cirit ve Arapların edebiyat müsabakaları, bu kapsamda değerlendirilebilir.
Bazı devletler ise, daha vahşi müsabakaları tercih etmişlerdi. Kuşkusuz bunların en başında Roma’da gerçekleştirilen Gladyatör dövüşleri yer almaktaydı. Bazı yazarlara göre gladyatör kelimesi, Roma ordusunun resmi piyade silahı olan “gladius”tan gelmekteydi. Gladyatör müsabakaları, en başlarda halkın eğlenmesi için yapılmışsa da daha sonra amacının çok üzerine çıkarak ölüm şölenine dönüşmüştür. Bu müsabakalara, eski askerler olan savaş esirlerinin yanı sıra kendi isteğiyle gönüllü olarak çeşitli tabakadan halk da katılmaktaydı. İsimlerini tarihe yazdırmayı başarmış birçok Gladyatör mevcuttur. Hatta imparator Commodus’un bile arenaya çıkıp bazı dövüşlere katıldığı bilinmektedir.
Gladyatör okulu olan Ludus’ta yetiştirilen gladyatörler, başarı kazandıkça kendi Ludus’unun ve bölgesinin şanını yüceltmiştir. Büyük bir kısmı eski gladyatörlerden oluşan gladyatör eğitmenleri (Doctore) eşliğinde kendini yetiştiren gladyatörler, büyük zaferlerin ardından “Rudus” denilen tahta kılıçla ödüllendirerek emekli olabiliyordu.
Bu kanlı müsabakalara halkın ilgisi müthişti. Meşhur gladyatörlerin isimleri, Ludus’unu ve bölgesini şan ve şöhrete taşımakta, aynı zamanda bu gladyatörler genç kızların hayallerini süslemekteydi. Hatta gladyatör terinin parfüm olarak kullanıldığı bile bilinmektedir.
Tüm bu vahşet dolu müsabakalar, Hıristiyan İmparator Honorius döneminde kaldırılmışsa da, bazı ülkelerde bir müddet daha sürmüştür.
Daha önce gladyatörlerin üstlendiği insanları eğlendirme ve gündelik sıkıntılarını unutturma görevi, günümüzde büyük bir oranda futbolculara düşmektedir. Tarihi başlangıcı konusunda farklı iddialar olan futbolun modern anlamda oynanması, FİFA’ya göre İngiltere’de başlamıştır.
Futbolcular da bir nevi Ludus olan takımlarda, büyük bir kısmı eski futbolcu olan Teknik Direktör gözetiminde eğitim görmekte ve yine Teknik Direktör yönetiminde müsabakaya çıkmaktadır. Meşhur olan futbolcular, hem kendi takımının hem de ülkesinin gururu olmakta, kazandığı şan ve şöhretin yanında büyük miktarlarda ücret kazanmaktadır. Bazı müsabakalar, tıpkı eski gladyatör dövüşleri gibi izleyicileri coşturmakta, hatta onlar kadar olmasa da tehlikeli olabilmektedir. Sakatlıklar ve hatta çok az olsa da sahada ölümler bile yaşanmaktadır.
Roma’da yapılan Colossium gibi devasa statlarda, izleyiciler kendinden geçmekte ve siyasi ve ekonomik sorunlarını bir süreliğine de olsa unutmaktadırlar. Roma’da hükümetlerin, alınan yenilgilerin ve ekonomik krizlerin isyan çıkarmasından endişe ettiklerinde büyük çaplı gladyatör müsabakaları düzenledikleri gibi, günümüz devletleri de büyük organizasyonlarla halkın dikkatini dağıtmayı hedeflemektedir. Ancak bunun Roma’da bazen beklenenin aksine arenalardan taşan isyanlara sebebiyet vermesi gibi, günümüzde de bazı müsabakalar sonucunda savaşlar bile çıkmıştır. Örneğin; 1970 FIFA Dünya Kupası elemelerinde karşılaşan iki komşu ülke; El Salvador ve Honduras arasındaki üçüncü maç sonrası çıkan ve 100 saat süren savaş, dünya literatürüne ‘Futbol savaşı’ olarak geçmiştir. Bilançosu; 2100 ölü ve 10 binden fazla yaralı olan bu savaş, araya giren Amerikan Devletleri Örgütü’nün müdahalesiyle son bulmuştu.
Sonuç olarak, günümüz gladyatörleri olan futbolcuların ve futbol müsabakalarının her ne kadar farklı gibi görünse de eski zaman müsabakalarından pek de bir farkının olmadığı gözlenmektedir. Yerel ve küresel aktörlerin ellerini rahatlatmak ve halkın dikkatini çekerek bir tür deşarj fonksiyonu görmesi için futbolu kullandıkları aşikârdır. Ancak ne acıdır ki futbol, sadece bir müsabaka olma durumunu kaybetmiş ve aileler arasında ayrılıklara bile sebebiyet verecek kadar amacını aşmıştır. Futbola ancak bir müsabaka olarak baktığımız ve hayatımızın odak noktasına yerleştirmediğimiz zaman, futbol gerçek amacına kavuşmuş olacaktır.
.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Hayırlı olsun, Muhammed bey kardeşim, hoş geldin aramıza.
Teşekkür ederim abi. Hoşbulduk
Tebrikler, çok başarilı..