Twitter Facebook Linkedin Youtube

GEZİ PARKI EYLEMLERİNİN ARKASINDA OTPOR MU VAR?

Gezi Parkı olaylarından sonra OTPOR ismini sık sık duymaktayız. Aşağıda Otpor’a ilişkin http://www.sourcewatch.org/index.php/Otpor linkinden ulaşılabilen bilgilerden bir derleme yer almaktadır.

***

Otpor (Sırpça’da “direniş” anlamına gelmektedir), Sırbistan’da demokrasi yanlısı ve 2000 yılında Slobodan Miloseviç’in devrilmesine yönelik nihayetinde başarıya ulaşan mücadeleye liderlik eden bir gençlik hareketidir. Ekim 1998’de, o yıl yürürlüğe giren baskıcı üniversite ve basın kanunlarına tepki olarak kurulmuştur. Başlangıçta Otpor, Belgrad Üniversitesi’nde eylemler gerçekleştirdi. NATO’nun Yugoslavya’ya hava saldırılarının ardından Otpor, Yugoslav Başkan Slobodan Miloseviç aleyhine siyasi bir kampanya başlattı. Bu kampanya, Otpor eylemcilerine karşı ülke genelinde polis baskısına yol açtı ve neredeyse eylemcilerin 2000’i tutuklandı ve dövüldü. Eylül 2000’de gerçekleşen başkanlık seçimi kampanyaları boyunca Otpor, Miloseviç’e karşı hoşnutsuzluğu canlandıran ve nihayetinde yenilgisine sebep olan “Gotov je” (İşi bitti) kampanyası başlattı. Otpor’a liderlik eden bazı öğrenciler, kampanyalarının teorik temeli olarak Gene Sharp’ın şiddet içermeyen eylemlere ilişkin yazılarının Sırpça tercümelerini kullandılar.

Otpor, Doğu Avrupa’daki bazı gençlik organizasyonlarını esinlemesi ve eğitiminde işlevsel bir role sahiptir. Bu organizasyonlar arasında Gürcistan’daki Kmara, Ukrayna’daki Pora, Belarus’taki Zubr ve Arnavutluk’taki MJAFT!, sayılabilir.

Otpor tipi eylemler, hükümette şüphe ve karamsarlığa neden olmak, hükümetin mesajını bastırmak ve muhalefete geniş kapsamlı bir desteğin olduğu algısını oluşturmak amacıyla toplumun militan/saldırgan kesiminin organize edilmesini içerir. Aynı formül, Ukrayna, Gürcistan, Arnavutluk ve Belarus’ta tekrar tekrar kullanıldı. Otpor’un ana eylemleri şöyle idi;

  • İktidardakilere karşı şüphe ve karamsarlığı teşvik eden duvar yazıları. Michael Dobbs’un söylediği gibi; “Amerikan vergi ödeyicileri, eylemci öğrenciler tarafından Sırbistan genelinde Miloseviç karşıtı duvar yazıları yazmak için kullanılan 5.000 kutu sprey boyanın ve devrimin sloganı hale gelen “İşi bitti!” ifadesinin yer aldığı 2,5 milyon etiketin ücretini ödedi.”
  • Broşür
  • Yabancı basın mensupları için bayraklarla toplanmış geniş kitleler
  • Öğrenci grupların organize edilmesi
  • Kamuya açık etkinliklerde hükümet sözcülerini susturmak
  • Hükümet görevlilerine düşmanca sorular yöneltmek, istifalarını istemek, yuhalamak ve genel olarak yıkıcı ve korkutucu eylemler…

Eğitim ve oyuncular

Otpor temsilcilerinin organize edilmesi ve eğitilmesi, uzun ve masraflı bir operasyondu. Aşağıda alıntı yapılan makale, bu işin nasıl ve kimler tarafından yapıldığını özetlemekte;

“Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI), Sırp muhalefet partileri ile yakından çalışmakta iken, Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitü (International Republican Institute –IRI), dikkatini devrimin ideolojik ve organizasyonel belkemiğini oluşturan Otpor üzerine yoğunlaştırdı. Mart ayında, IRI, iki düzine Otpor liderinin şiddet dışı direniş üzerine Budapeşte’de Hilton Otelinde gerçekleşen seminere katılım masraflarını ödedi.

Seminer boyunca Sırp öğrencilere bir grevin nasıl organize edileceği, sembollerle nasıl iletişim kurulacağı, korkunun nasıl yenileceği ve diktatör bir rejimin otoritesinin nasıl alt edileceği konularında eğitim verildi. Ana eğitimci, dünya genelinde şiddet dışı direniş metotları üzerine çalışma yapan ABD Ordusundan emekli Albay Robert Helvey idi. Helvey, Otpor eylemcilerine Amerikan teorisyen Gene Sharp’ın fikirlerini anlattı.

Fon Kaynakları ve Eğitim

  • Özgürlük Evi (Freedom House)
  • Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitü (International Republican Institute –IRI)
  • Demokrasi için Ulusal Bağış (National Endowment for Democracy – NED)
  • Açık Toplum Enstitüsü (Open Society Institute)
  • Uluslararası Kalkınma için Birleşik Devletler Ajansı (United States Agency for International Development – USAID)
  • Birleşik Devletler Barış Enstitüsü (United States Institute of Peace)

***

Ekşi Sözlük’te “immanuel tolstoyevski” müstearıyla paylaşılan aşağıdaki ifadeler de yukarıda verilen bilgiler ışığında değerlendirilebilir:

“grassroots hareketlerine ideal bir ornek. bir grup universite ogrencisi, nato bombardimani sonucu milosevicin rejimi iyiden iyiye katilasinca bu orgutu kuruyorlar. baslarda zibidi gibi saga sola posterler asip, havaya kaldirilmis yumruk seklindeki logolarini duvarlara cizmekle mesguller fakat yilmadan usanmadan calisarak ve kendilerini ulusal bir hareketmis gibi gostererek, bir anda gercekten de ulusal bir harekete donusuyorlar. kucuk sehirlerde mahalle mahalle organize olarak, yerel basinin dikkatini cekip kendilerini duyurarak, rejimin siki kontrolundeki belgrad’da seslerini duyuramamis olmalarinin acigini kapatmislar. bu sayede ambargo ve savas yuzunden buyuk ekonomik sikinti yasayan ve ideolojik baskidan sikayetci sirplarin umudu olmuslar.

gercekten bir hic iken, kisa bir surede gercek bir halk hareketine donusmeleri insani etkiliyor. surekli gosteri duzenliyorlar, arkadaslarindan biri yakalanip karakola goturulunce de 10 dakika icinde cevredeki vatandaslari da toplayip saatler suren daha buyuk gosteriler yapiyorlar.

baslarda ciddiye alinmamalari milosevicin taktik hatasi. zira istihbarat sefleri parti kontrolundeki tv’den, bunlarin zararsiz bir ogrenci grubu degil de bir terorist orgut olduklarini acikladiginda, herkes coktan hanyayi konyayi anlamis oldugundan, propaganda ters tepiyor. otpor’a destek veren ozel medya organlari yasaklandikca millet sokaklara dokulup onlari zorla actiriyor, liderler tutuklandikca zorla serbest biraktiriyorlar, yildiriyorlar yani sistemi.

milosevic, is iyice kontrolden cikmadan bunlari ezmek icin erken secim karari aliyor. tam o zamanlarda da, o ana kadar milosevicin vatan haini filan diye karalamasina maruz kalmamak icin bir politik partiye yakinlasmamis olan otpor, bizden beter bicimde bolunmus muhalefeti toparliyor: tam 18 parti bir araya gelip ortak bir aday cikariyorlar otporun yarattigi anti-milosevic momentumu arkasina alacak.

milosevic’in secimlerde hile yapacagini bildiklerinden, her sandiga temsilci gonderip, oylari sayar saymaz emaille merkeze yolluyorlar ve secim kurulu daha karari aciklamadan halk sonuclari ogrenmis oluyor. nitekim ikinci bir tura gerek kalmayacak kadar kesin bicimde milosevici yenmelerine ragmen, secim kurulu secimin ikinci tura kaldigini acikliyor, millet de galeyana geliyor.

birkac gun icinde 15 bin maden iscisi o siralarda milosevici zorla indirmek icin organize edilen genel greve beklenmedik bicimde birkac gun oncesinden katilip, esas direnisi baslatiyorlar. otpor uyeleri de onceden planlanmis bicimde, butun muhalefet partileriyle koordineli bicimde, her gun dozaj arttirarak mitingler duzenliyorlar. ilk kurulduklari gunden beri bu mitinglerin bariscil olmasi, polisle asla catisilmamasi iste bu noktada buyuk yarar sagliyor. cunku milosevicin emrinde olan ve gosterileri dagitmakla gorevli olan polisler, kalabaliklarin buyuklugunu de gozonunde alarak, bu gostericileri dusman olarak gormeyi birakiyorlar. olay o kadar v for vendettamsi bir hal aliyor ki, secim protestolarinin dramatik finalinde, yuzbinlerce insan arabalar ve otobuslerle ayni gun icinde belgrada, baskanlik sarayina dogru akarken, polis birlikleri kurduklari barikatlari savunmayi birakip bunlara katiliyor. belgraddaki polisler de gelen kalabaligin buyuklugunu anladiklarinda, dusmesi kesinlesen milosevici savunmai birakiyorlar. kalabaligin bastigi baskanlik sarayindan, onceden milosevic icin isaretlenmis binlerce oy pusulasi cikiyor, bunlari pencerelerden asagidaki gostericilere atiyorlarla ibret olsun diye. ve adam ertesi gun sanirim, istifasini acikliyor, secimi muhalefetin kazandigini kabul ediyor.

stealth bomberlarinin yapamadigini -yapamamayi birak iyice bok ettiler durumu- birkac universite zibidisinin kurdugu bir orgut ve onun tetikledigi, organize ettigi, tabana yaydigi muhalefet yapmis.

tabii masal aleminde yasamiyoruz, buradan gazi alip dunya barisi zirvalari okumaya gerek yok. nitekim otpor, milosevic gibi bir adamin ve rejiminin karsisinda durarak yeterince genis bir yelpazede destek buldu ve ulkenin onemli bir kismini birlestirdi ama bir kez o engel kalkinca, bir kez basariya ulasinca, o beraberligin temeli de yokolmus oldu. “hadi artik yonetimde milosevic yok, simdi ne yapacagiz, su konuda ulkemizin stratejisi nolacak?” dendigi vakit bunlarin da gucu azaldi. varligini, bir ideolojik temel uzerine degil de baskasinin karsitligini baz alarak kurarsan, ne kadar iyi niyetli ve hakli olursan ol, yokolmaya mahkumsun. otpor da birkac sene sonra politik bir parti haline donustugunde, arkasindaki atesli destek bu yuzden epey sonmus, herkes isine gucune donmus bir nevi, ve adamlarin aday listesi yuzde 1.5 oy alarak meclise bile girememis.

lakin policy-making, dogasi itibariyle cogulcu bir yapiya sahiptir, fasizme herkes karsi olabilir ama herkes ab konusunda ayni seyi dusunmez ornegin. o yuzden otporun, milosevic sonrasi donemde, oncekine kiyasla popularitesini kaybetmis olmasinda sasilacak da bir durum yok. onlar gorevlerini yaptilar, bu cogulculuk gerektiren karar alma surecleri en azindan simdi gorece daha demokratik, verimli bicimde isliyor. ustelik sirp milliyetciligi de patolojik olmaktan kurtuldu; adamlarin muhalefet lideri secimden onceki konusmasinda “burasi sirplarin da, hirvatlarin da, muslumanlarin da, macarlarin da, montenegrolularin da ulkesidir” deyip alkis aliyordu. darisi bizim “halkci” hareketlerin basina.”

19.06.2007 06:06

immanuel tolstoyevski

https://eksisozluk.com/otpor–98031?p=1

Süleyman Erdem Hakkında

Balıkesir doğumludur. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden 2001 yılında lisans, Harvard Üniversitesi Kamu Politikaları Bölümünden 2009 yılında yüksek lisans derecesi almıştır. 2002 yılında Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde memur olarak kamuda göreve başlayan Erdem, 2003-2004 yılları arasında Maliye Bakanlığında Vergi Denetmen Yardımcısı olarak görev yapmış, 2004 yılından itibaren de Başbakanlıkta Uzman Yardımcısı, Uzman ve Tanıtma Fonu Genel Sekreteri görevlerinde bulunmuştur. 2009-2011 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK)’da Geçici Uzman sıfatıyla YÖK ve ÖSYM’deki denetimlerde görev almıştır. 2012 Aralık ayında kurulan Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM)'ın kurulduğu tarihten 08/10/2019 tarihine kadar başkanlığını yürütmüştür. Halen SASAM Uluslararası Güvenlik Masası Direktörü olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmalarını “radikalleşme ve terör” üzerine yürüten Erdem’in; “Cihatçılar; El Kaide ve IŞİD’e Katılanların Hikayesi” isimli yayınlanmış bir kitabı bulunmaktadır.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: