Twitter Facebook Linkedin Youtube

CARLOTA PEREZ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BLOCKCHAİN DÖNGÜSÜ

2021’in ilk günlerinde Avrupa Birliği Sanayi 5.0’ı duyurdu. Pandemi döneminde zoom ile AB GREEN DEAL toplantılarına katıldım, yayınlarını okudum. Sürdürülebilirlik, EU GREEN DEAL ve iklim değişimi konusundaki yazılarıma ve diğer yayınlara #karezcanal2050 ile soysal medyada erişebilirsiniz. EİB sürdürülebilirlik zoom toplantılarına katıldım. İş dünyası gündeminin birinci maddesi EU GREEN DEAL .Doğa merkezli ve sürdürülebilir sanayiye geçiş için yeşil-dijital teknolojilerle dönüşüm diye özetleyebiliriz. Yeni dönem sanayi politikasının çerçevesini çizen birkaç anahtar kelime var: Sürdürülebilirlik, Döngüsel ekonomi iklim krizi, Sanayi 4.0’a tamamlayıcı bir yeşil strateji tasarladıklarının altını çiziyorlar. Sanayi 4.0’daki dijital teknoloji alt yapısını kullanarak sürdürülebilirlik çerçevesinde döngüsel ekonomiye göre üretim yapmayanlara çok ciddi karbon vergisi geliyor. TUSİAD eu green deal göre yapılanmayan sektörlerin maliyetini ortaya çıkardı. Tusiad zoom toplantılarına katıldım, başkanı dinledim. Yeşil yol dışında seçenek yok.
İzlediğim toplantılar, okuduğum raporlara göre ; Şirketlerin, sektörlerin, ülkelerin rekabet güçlerini koruyabilmelerinin yolunun Sanayi 5.0 adaptasyonu olduğunun altı önemle çiziliyor. COVID-19 sonrasında artık bu tür şoklara daha dirençli sektörler oluşturabilmek için de, Sanayi 5.0’ın rolünün üzerinde duruluyor. Sanayi 5.0 temelini Avrupa Yeşil Mutabakatı oluşturuyor. Yeni stratejideki yeşil dönüşüm bu mutabakat etrafında şekilleniyor. Marianna Mazzucto ve Carlato Perez tarafından hazırlanan AB’nin yeşil inovasyon stratejisi de Sanayi 5.0’ın bir parçası olarak görünüyor. Marianna Mazzucato ve Carlato Perez kitapları ve raporları EU GREEN DEAL 5.0. teorisini anlatıyor. Özetini paylaşacağım şimdi.

Teknoloji devrimleri, büyük gelişme dalgalarını başlatır. Büyük gelişme dalgası, kendi içinde kuruluş safhası ve yayılma safhası olarak adlandırılan iki evreye ayrılmaktadır. Bu iki evre arasında ise geçiş safhası bulunmaktadır. Yeni teknolojiler ve yeni teknoekonomi paradigması, kuruluş safhasında, toplumun bütün alanlarına hızla yayılmaktadır. İşsizlik, gelir dağılımı bozukluğu ve finans sektörü ile sanayi sektörü arasında bulunan bağların kopması gibi sorunlar, bu evrede ortaya çıkmaktadırlar. Finansal varlıkların fiyatlarının aşırı artması ve daha sonra hızla düşmesi sonucu oluşan finansal kriz, kuruluş safhasını sona erdirmektedir. Finansal kriz sonrası dönemde ekonomi, süresi belirsiz olan durgunluk sürecine girmektedir. Kuruluş safhasında ortaya çıkan toplumsal gerilimler, bu geçiş safhasında, daha fazla görünür hale gelmektedir. CARLOTA PEREZ teknoekonomi paradigması, bu evrede, toplumun bütün alanlarına yayılmaktadır.Büyük gelişme dalgası, başlamasına neden olan teknolojilerin doygunluğa ulaşması ile sona ermektedir.Bugün Silikon vadisi, global dijital şirketler,  Fred Wilson, Chris Dixon, and Marc Andreessen gibi dünyanın en saygın teknoloji yatırımcılarının kendi yatırım tezlerini geliştirmek için başvurdukları teori Carlota’nın Teknoloji Devrimleri teorisidir. Son 250 yıl içinde yaşanan en büyük kalkınma dalgalarını analiz eden CARLOTA PEREZ teorisi önümüzdeki 20-30 yıl içinde dünyanın yepyeni bir teknoloji devrimi ile karşı karşıya kalacağını yaşadığımız Bilgi Teknolojileri Devrimi’nin, Yayılma Aşaması’nda olduğunu öngörüyor.Profesör Carlota Dünyanın en ileri dijitalleşmiş ekonomilerinin oluşturduğu Dijital-5 ( estonya, yeni zellanda, kore, İngiltere, İsrail ) grubunun mimarı…
LİNK-1 CARLOTA PEREZ  DİJİTAL,YEŞİL TEKNOLOJİ PARADİGMA KAYMASI
http://www.carlotaperez.org/
Carlota Perez’in Technological Revolutions and Financial Capital: the Dynamics ofBubbles and Golden Ages (Teknolojik Devrimler ve Mali Sermaye: Kabarcık ve Altın Çağların Dinamikleri) adlı kitabında dünyayı felakete sürüklediği sıkça iddia edilen hedge fonların ortaya çıkıp küresel sisteme entegre olmuş ekonomilere sık boğaz etmesini, teknolojik devrimin dinamikleriyle açıklıyor.
Yeni teknoloji kümelerine eşlik eden teknoekonomi paradigmaları, üretken organizasyonların ideal tipini veya teknoloji konusunda hâkim olan ortak sağduyuyu ifade etmektedirler (Perez, 1983, s. 361). Teknoekonomi paradigmaları, ekonomideki göreceli maliyet yapılarının belirlenmesinde, organizasyonlar ile ilgili ölçütlerin ve ilkelerin oluşmasında, yeniliklerin yayılabileceği alanların sınırlarının belirlenmesinde etkili olmaktadırlar (Perez, 2009a, s. 14).
Dolayısıyla yeni teknoekonomi paradigması, yenilik ve yatırım ile ilgili davranışları etkilemekte; yeni tasarımlar, ürünler ve kâr fırsatları için rehberlik etmektedir (Perez, 2002, s. 16). Teknoekonomi paradigmalarının yarattığı bir diğer önemli etki, ekonomideki göreceli maliyet yapılarını değiştirmeleridir. Ürünlerin ve üretim faktörlerinin maliyetlerini düşüren anahtar faktör olarak adlandırılan girdiler, bu duruma neden olmaktadırlar (Perez, 1985, s. 444). Yeni anahtar faktörün görünür hale gelebilmesi için hâkim teknoekonomi paradigmasına eşlik eden mevcut anahtar faktörün yetersizliklerinin iktisadi aktörler tarafından algılanması gerekmektedir. Bu nedenle yeni anahtar faktörün ortaya çıkışı, yeni teknoekonomi paradigmasının yerleşmesinde ve oluşumunda önemli rol oynamaktadır
Organizasyon yapıları, yeni teknoekonomi paradigmasının etkilediği diğer bir önemli alandır. Yeni teknolojiler, çalışma şekillerinin ve tüketim kalıplarının değişmesine neden olmaktadırlar (Perez, 2009a, s. 16). Firmaların mevcut organizasyon yapıları, bu durumun sonucu olarak, yetersiz kalmaktadırlar. Dolayısıyla yeni teknolojilerin ortaya çıkması, yeni firma organizasyonlarının ve yönetim şekillerinin oluşmasına neden olmaktadır. Ortaya çıkan yeni yönetim kalıpları ve organizasyon şekilleri, yeni teknoekonomi paradigmasının oluşmasına önemli katkı yapmaktadırlar (Perez, 1985, s. 444).Dalgalarının Teknolojik ve Sosyoekonomik Etkileri teknoloji devrimlerinin yarattığı toplumsal dönüşümleri de açıklamayı amaçlamaktadır (Perez, 2007, s. 783).Büyük gelişme dalgası, kuruluş safhası ve yayılma safhası olarak adlandırılan iki evreye ayrılmaktadır. Bu iki evre arasında ise geçiş safhası bulunmaktadır. Geçiş safhası, kuruluş evresinin sonunda ortaya çıkan finansal krizin ardından oluşan durgunluk süreci ile ayırt edilmektedir (Perez, 2014, s. 21).
Büyük gelişme dalgasının kuruluş safhası, teknoloji devrimi ile başlamakta, yirmi veya otuz yıl sürmektedir (Perez, 2007, s. 784). Yeni tasarımlar ve yeni ürünler, teknoloji devrimi ile birlikte ortaya çıkmaktadırlar. Bu durum, genç girişimciler için yeni fırsatlar sunmaktadır (Perez, 2002, s. 49). Fakat yeni teknolojilerin yayılması kolay bir süreç değildir. Yeni teknolojileri kârlı yatırımlara dönüştürmek isteyen girişimciler, eski teknoekonomi paradigmasının direncini kırmak zorundadırlar. Eski teknoekonomi paradigması bu safhanın başında hala güçlü konumda olmasına rağmen (Perez, 2007, s. 784); bu paradigmaya bağlı endüstriler zor durumdadırlar. Doymuş pazarlar ile karşı karşıya kalan bu endüstriler, kârlarında meydana gelen düşüşlere çözüm aramaktadırlar (Perez, 2002, s. 49).
Yeni ortaya çıkan teknolojiler, pazarların bu doymuşluğuna çözüm getirmekte, üretkenlik artışlarına neden olmaktadırlar. Yeni teknolojiler aynı zamanda, eski paradigmaya dayalı endüstrilere yatırım yapmak istemeyen ve ellerinde birikmiş fonlar bulunan yatırımcılara kârlı fırsatlar sunmaktadırlar (Perez, 2009b, s. 789). Dolayısıyla yeni teknolojiler, eski teknoekonomi paradigmasına bağlı olan endüstrilerin pazar paylarının hızla düştüğü bu evrede, hızla yayılmaktadır. Yeni teknolojilerin yayılmasına, yeni teknoekonomi paradigmasının iş dünyasının her alanına hızla nüfuz etmesi eşlik etmektedir. Bu durum, yeni tasarım şekillerinin ve yeni sağduyunun ekonomide yavaş yavaş hâkim olması sonucunu doğurmaktadır. Yeni teknolojilerin olanaklarından faydalanmak isteyen yeni firmalar ortaya çıkmaktadır. Bu firmalar, eski teknolojilere bağlı endüstrileri finanse etmek istemeyen finansal kurumların varlığından dolayı, yatırımlarına daha rahat finansal kaynak bulabilmektedirler. Bu dönemde ortaya çıkan yeni altyapılar, yeni teknolojilerin kullanımı kolaylaştırmaktadırlar (Perez, 2014, s. 21)
Yeni teknolojilerin yayılması, firmalar için yeni olanaklar yaratmasına rağmen; olumsuz sonuçlara da neden olmaktadır. Ekonomik durgunluk, yeni teknolojileri kullanan endüstrilerin hızlı yayılması, firmaların üretim süreçlerini yeni şartlara uygun hale getirme çabaları gibi faktörler, kuruluş safhasında işsizlik oranlarının yüksek olmasına neden olmaktadır (Perez, 2002, s. 49). Bozulan gelir dağılımı, yeni teknolojilerin yayılmasının yarattığı bir diğer olumsuz etkidir. Artan işsizlik, gelir dağılımının bozulmasına neden olan faktörlerin başında gelmektedir. Gelir dağılımının bozulmasına neden olan diğer faktörler, finansal manipülasyonlar ve finansal varlıkların fiyatlarında görülen hızlı artışlardır (Perez, 2014, s. 22). Finansal varlıkların fiyatlarında meydana gelen artışlarından ve finansal manipülasyonlardan yararlananlar, kuruluş safhasında hızla zenginleşirken; işsizlik artışı toplumun büyük çoğunluğunu fakirleştirmektedir. Bu durum, gelir dağılımının bozulmasına neden olmaktadır (Perez, 2002, s. 50-51).
Kuruluş safhasında ortaya çıkan bir diğer olumsuz etki, finans sektörünün sanayi sektöründen kopmasıdır. Sermaye sahipleri ve girişimciler, finansal kurumların ekonomide artan etkisi ile beraber sermaye piyasalarında daha çok işlem gerçekleştirmektedirler. Bu durum, yeni teknolojilere ve altyapılara yapılan yatırımların hızla artmasına neden olmaktadır Bu hızlı yatırım artışı, finansal varlıkların fiyatlarının aşırı değerlenmesi sonucunu doğurmaktadır (Perez, 2009b, s. 783-784). Finansal varlıkların fiyatlarının aşırı değerlenmesi, tasarruf sahiplerinin ve finansal kurumların, finansal varlıklara daha fazla yatırım yapmasına neden olmaktadır. Bu süreç, üretim yapan firmaların faaliyetlerini ve yatırımlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan fonlara ulaşımını zorlaştırmaktadır.Tam rekabet, piyasalarda, kuruluş safhasının başlarında görülmektedir. Fakat oligopolistik yapı, yeni teknolojiler ve yeni teknoekonomi paradigması yayıldıkça, piyasayalara hâkim olmaktadır (Perez, 2002, s. 51). Dolayısıyla kuruluş safhasının sonunda, ekonomide büyük firmalar görülmeye başlamakta, yeni teknoekonomi paradigması eski teknoekonomi paradigmasına karşı üstünlük sağlamakta, finansal varlıkların fiyatları aşırı değerlenmektedir (Perez, 2010, s. 6).Aşırı değerlenen finansal varlıkların fiyatlarının hızla değer kaybetmesi ve ardından gelen finansal çöküş, kuruluş safhasının bitişine işaret etmektedir. Ekonomi, finansal çöküş sonrası, süresi belirsiz olan durgunluk sürecine girmektedir. Durgunluk süreci, kuruluş safhasında ortaya çıkan sosyal gerilimlerin daha fazla görülür hale gelmesine sebep olmaktadır. Bu durum, toplumda huzursuzlukların daha çok artması sonucunu doğurmaktadır. Bu olumsuzluklar, ekonomik yapının değiştirilmesi yönünde baskıların çoğalmasına neden olmakta; finansal piyasaların düzenlenmesini gündeme getirmektedir (Perez, 2007, s. 785). Ekonomide ve toplumda reform ihtiyacı, yayılma safhasının başlamasına neden olmaktadır.
Büyük gelişme dalgasının ikinci evresi olan yayılma safhası, yirmi ile otuz yıl arası sürmektedir. Yeni teknoekonomi paradigması, yayılma safhasında tam egemenliğini kurmuş, toplumun bütün katmanlarına yerleşmiştir (Perez, 2007, s. 785). Yeni teknoekonomi paradigmasının etkisi, bu evrede sadece ekonomi ile sınırlı kalmamakta, kamu yönetimi, eğitim gibi alanlara da yayılmaktadır (Perez, 2002, s. 54). Kuruluş safhasında oluşan toplumsal gerilimleri ve ekonomik çarpıklıkları azaltmaya yönelik çabalar, yayılma safhasında oldukça belirgin hale gelmektedir (Perez, 2014, s. 22). Bu çerçevede, finansal piyasalara ve finansal kurumlara düzenlemeler getirilmekte, faaliyetlerini denetleyecek düzenleyici kurumlar oluşturulmaktadır (Perez, 2009b, s. 790). Bu durumun sonucu olarak, sanayi sektörü, ekonomide tekrar hâkim hale gelmekte ve yatırım kararlarını belirlemektedir (Perez, 2010, s. 6).Kuruluş safhasında toplumsal gerilimlere neden olan işsizlik ve gelir dağılımı bozukluğu gibi sorunlara çözüm için; iş kanunları çalışanlar lehine düzenlenmekte, gelir düzeyleri düşük kesimlerin durumunu düzeltecek kurumlar oluşturulmaktadır. Böylece gelir dağılımı düzelmekte, orta sınıflar güçlenmekte, toplumun genelinde tüketim eğilimi artmaktadır (Perez, 2002, s. 54).Kurumsal değişimin etkisi ile tetiklenen hızlı büyüme süreci, pazarların ve mevcut teknolojilerin doygunluğa ulaşması ile sona ermektedir. Yayılma safhasının sonlarına doğru, teknolojiler olgunlaşmakta, şirketlerin üretkenlik düzeyleri ve kârları azalmaktadır. Dolayısıyla durgunluk eğilimi tekrar ortaya çıkmaktadır (Perez, 2002, s. 54-55. Bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteren şirketlerin hızla büyümesi ve finansal piyasaları düzenleyen yasaların ve düzenlemelerin kaldırılması, bu sürece eşlik etmiştir. Bütün bu gelişmeler, bin dokuz yüz doksanlı yıllarda, bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteren şirketlerin hisse senedi fiyatlarının hızla artmasına ve bu durumun sonucu olarak hisse senedi fiyatlarının aşırı değerlenmesine neden olmuştur (Perez, 2009b, s. 782 – 783
Finansal yenilikler, yeterli finansal düzenlemelerin olmadığı bu ortamda, ekonomide öne çıkmaya başlamışlardır. Türev ürünler, bu yeni ortaya çıkan finansal yeniliklerin büyük kısmını oluşturmaktadırlar. Türev ürünlerin değeri, faiz oranı veya borsa endeksi gibi başka finansal varlıkların fiyatlarına dayanmaktadır. Bu karmaşık finansal ürünlerin getirisini ve riskini hesaplamak da oldukça zordur. Bin dokuz yüz seksenli yıllarda, gelirlerinin yüzde seksenini açtıkları kredilerden elde eden finansal kurumlar, Glass–Steagall yasasının kaldırılmasının etkisiyle, iki bin yedi yılında yılında gelirlerinin sadece yüzde elli sekizini açtıkları kredilerden elde etmeye başlamışlardır. Gelirlerinin geri kalan bölümü ise, çoğu türev niteliğindeki finansal varlıkların alış ve satış işlemlerinden kaynaklanmaktadır (Perez, 2009b, s. 782-783).Bilgi teknolojileri alanında meydana gelen yenilikler, iki bin sekiz yılında ve iki binli yılların başında, ABD’de oluşan krizlere neden olan finansal varlıkların fiyatlarının aşırı değerlenmesinde önemli rol oynamıştır (Perez, 2009b, s. 798).
EKOIQ dergisi ülkemizin sürdürülebilirlik,döngüsel ekonomi, küresel iklim krizi ve sosyal inovasyonlar konusunda yayın yapan en güvenilir kaynaktır. 2021 yılında online ücretsiz olarak yayınlanması ise 2021 yılının en büyük sosyal inovasyonudur. Reel ekonominin on kat üstünde olan finans köpüğü covid19 ile patladı. Sağlık krizi, finansal kriz, ekonomik kriz, iklim krizi, yolsuzluk ve yoksulluk krizi, siyasal kriz iç içe geçerek dünyayı yaşanamaz bir hale getirdi. SDG17 sürdürülebilir kalkınma amaçlarından en az birine sivil toplum kuruluşları misyon olarak belirlemedlidir. Her birey iklim krizine karşı iklim aktivisiti olarak bireysel karbon ayak izini hesaplamalıdır. Sürdürülebilir yaşam felsefesini benimseyerek doğaya saygısını göstermelidir. EU GREEN DEAL ile tüm şirketlerimiz döngüsel ekonomiye uyum sağlamak zorundadır. Finansal gündemin inovatif çözümü sürdürülebilirlik çarkını döndürülebilir. CARLOTA PEREZ in uzgördüğü gibi akıllı yeşil sürdürülebilir dünya kurulabilir.Yeşil yeni düzenin teknoloji stratejilerini belirlemiştir, Carlota Perez.
LİNK- EKOIQ DERGİSİ  BLOCKCHAIN İLE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DÖNGÜSÜ
https://ekoiq.com/2018/03/18/blockchain-surdurulebilirlik-carkini-dondurebilir-mi/
Bitcoin bir süredir hızla yükselip düşen değeriyle, yatırımı olsun olmasın herkesin dilinde. Bu kripto para biriminin altyapısı olan blockchain teknolojisinin ise sadece finans alanında değil dijital hakların yönetiminden lojistiğe, e-devlet uygulamalarından tedarik zincirlerine, uluslararası yardımdan sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine birçok alanda kullanım imkanı söz konusu. Hükümetler, uluslararası kuruluşlar, şirketler, sivil toplum kuruluşları blockchain’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmaya nasıl katkıda bulunabileceği yönünde araştırmalar, çalışmalar ve işbirlikleri yapıyor. Zira bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan küresel işbirliği, hızlı eylem, şeffaflık, kaynakların ve varlıkların daha iyi yönetimi ve güven, blockchain teknolojisinin sunduklarıyla paralellik gösteriyor, halihazırdaki uygulamalar umut vaat ediyor… Her şeyi birbirine bağlayacak eşitlikçi ve şeffaf, tek bir zincir dünyayı kurtaran bir dijital teknolojidir.”
Benjamin Siegel, “Blockchains are for Humanitarians, too” (Blockchain’ler İnsani Yardım İçindir de) başlıklı yazısında blockchain’i şöyle tarif ediyor: “Herkesin elinde sihirli bir kağıt olduğunu ve her birimizin bu kağıt üzerindeki içeriği görebildiğimizi düşünün. Bu kağıttan hiçbir şey silinemiyor ama her birimiz ona bir şeyler ekleyebiliyoruz. Bir kağıda eklenen, diğer bütün kağıtlara da ekleniyor. Ama herkesin yapılan bu ekleri yöneten kurallar üzerinde hemfikir olması şart. Şimdi bu sihirli kağıdın yerine dünya çapında binlerce bilgisayara dağıtılmış bir hesap defterini koyun. İşte blockchain budur”.
Sürdürülebilirlik konusunda blockchain teknolojisinin oyun değiştirici olabileceğini belirten Chapron, bu teknolojinin aynı zamanda vatandaşları güçlendirebileceğini ve merkezi otoriteleri by-pass edebileceğini, hükümetler de dahil olmak üzere yerleşik kurumları işlevsiz kılabileceğini ve kanunların yerini bilgisayar kodlarıyla yazılmış “akıllı sözleşmeler”in alabileceğini vurguluyor. Nature dergisine yazdığı “The environment needs cryptogovernance” (Çevre, kripto yönetişime ihtiyaç duyuyor) başlıklı makalesinde kriptografik para birimlerine zemin oluşturan blockchain teknolojisinin güven inşa edip yolsuzluğu engelleyerek sürdürülebilirliği destekleyebileceğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “İnsanlar güven inşa etmede sürekli başarısız oluyorsa belki de algoritmalar onların yerine geçebilir. Çevre krizinin sebeplerinden biri güven eksikliği; birbirlerini tanımayan farklı aktörler arasında artan mesafeler. Şirketlerden hükümetlere ve bireysel tüketicilere bu artan mesafeler, sahtecilik ve politikaların başarısız olması için fırsatlar yaratıyor.

Artık, güven, hukuk ve uygulamanın bilgisayar kodlarına bırakıldığı ‘kripto yönetişimin’ zamanı geldi”. 

Covid19 sonrası hiçbir şey aynı kalamaz. Finans balonu covid19 olmasa da patlayacaktı.
Büyük sıfırlamadan çıkış için AB yeşil mutabakatı ortak akıllı belirlenmiş yeşil bir yoldur dünyayı kurtaracak. Sürdürülebilir yaşam felsefesini benimseyen –we are the 99%.-  herkes küresel ısınma konusunda bir aktivistdir. Döngüsel ekonomiye uyumlu olmayan bir şirketin ürününü kimse almaz. Carlota PEREZ teknoloji paradigması sosyal ve ekonomik uzgörüsü ile akıllı yeşil paylaşımcı adil bir dünyanın tasarımı gösteriyor. Beton kafaları-yolsuzluk, kurnaz, kötü, sıradan iş yapma kafası- mızı yeşil kafa –sürdürülebilir, döngüsel ekonomi- ile değiştirmez isek kafamızı taşlara çok vururuz. We are the 99%. Race to zero CO2 . Biz sıfır karbon yarışında koşmaz isek yaşayacağımız bir dünya kalmayacak, açlıktan, susuzluktan ölmez isek covid19-20-21 ler öldürecek. Doğa ile uyumlu yaşamak bizim –tuva-doğamızda zaten var. AKI AĞI ise blockchain ile kolayca kurulabilir, #karezcana2050 dijital yönetişim ilkelerinde. Özümüze düşüp, düşünürsek akıllı yeşil düzende yer  alabiliriz.

CAHİT GÜNAYDIN-YENİLEŞİM MÜHENDİSİ

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: