Twitter Facebook Linkedin Youtube

CUMHURİYETİN 100. YILINDA AZERBAYCAN TÜRKİYE İLİŞKİLERİ VE MİRZA BALA MEHMETZADE

Afgan VELİYEV

Bir millet, iki devlet diye tabir edilen Azerbaycan Türkiye ilişkilerinin derin tarihi geçmişi vardır. Aynı soydan ve dinden olan bu iki devlet tarihin çeşitli dönemlerimde ortak medeniyetler kurmuş, siyasi ve kültürel ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Tarihi bağları, ortak örf, adet ve gelenekleri ile yakın olan iki devlet dönem dönem de biri birilerinin kaderlerinde belirleyici rol oynamıştır.

XX. yüzyılın başlarında Azerbaycan’da başlayan yenileşme ve milliyetçilik harekatında Türkiye’den gelen siyasi akımların önemli etkisi olmuştur. Daha sonra ise Azerbaycan’dan olan Ali Bey Hüseyinzade ve Ahmet Ağaoğlu’nu Türkiye’de ki siyasi ve kültürel harekatın önderleri arasında görmekteyiz. Bu ortak ilişkinin kattığı değer sayesinde Türkiye’den yardım için gelen Kafkas İslam Ordusunun desteği ile Türk Dünyasının ve Müslüman Doğunun ilk Cumhuriyeti Azerbaycan’da kurulmuştur.

Bu tarihi gerçekler ışığında Mirza Bala Mehmetzade, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin başından sonuna kadar en ince ayrıntılarına temas ederek nazariyatını yapmıştır. Bu gün Azerbaycan davasının sözünü eden muvafık ve muhalif herkes ö dönem için Azerbaycan ve Türkiye ilişkilerinde ister istemez Mirza Bala Mehmetzade’nin fikirlerinden de ilham almaktadır. Mirza Bala Mehmetzade yazısı ile yaşayışı ve inanışı arasında sıkı münasebet bulunan Azerbaycan’ın nadir kişilerinden ve kıymetli evlatlarındandır. Mirza Bala gibi düşünce ve siyaset adamını aynı zamanda da milli mücahidi ilmi açıdan etüt etmek mesuliyetli bir iştir. Mirza Bala tek şahsiyetli bir adam değildir. Onun Azerbaycan ve Türkiye davası ile ilgili şahsiyetinden başka yazar ve şair olan tarafı da vardır. Mirza Bala ayrıca Azerbaycan muhaceret neşriyatının en kuvvetli yazarlarındandır.

Azerbaycan istiklal davasının ideologlarından olan Mirza Bala Ali Bala oğlu Mehmetzade 13 Ağustos 1898 yılında Abşeron’un Zire köyünde doğmuştur. Yüzyılın başlarında ailesi Bakü’nün Çemberkent adlanan bölgesine yerleşmiş yaşamlarına burada devam etmişlerdir. İlk ve orta eğitimini Bakü’de yedinci “Rus – Tatar” okulunda tamamladıktan sonra “Teknikum”da (Bakü Orta Teknik Okulu) eğitimini devam ettirmiştir. Okul yıllarında Mirza Bala’nın en yakın arkadaşlarından birisi de Azerbaycanlı ünlü drama yazarı Cafer Cabbarlı olmuştur. Bir yazar için erken sayılacak yaşta yazı yazmaya başlayan Mirza Bala’nın 1912 yılında İsa Bey Aşurbeyli’nin “Kaspi” adlı matbaasında “Nef İlim ve yahut İlmin Sonu” adlı eseri yayınlanmıştır. Öğrencilik yıllarında Mirza Bala çalışkanlığı, söz söyleme kabiliyeti ve yazı yazma aşkı ile okulda arkadaşlarının olduğu kadar öğretmenlerinin de dikkatini çekmiştir. Mirza Bala’nın ilk defa kalem oynattığı gazete Resulzade’nin “Açık Söz” gazetesidir. Bu gazetenin “Açık Sütunlar”ında Resulzade’nin teşviki ile makaleler yazmıştır. Mirza Bala’nın fikir – mefkure cephesinin gelişmesinde ve olgunlaşarak kuvvet bulmasında Resulzade’nin rolü olmuştur. Mirza Bala “İttifak–ı Müteallimin” ve “Gençler Sedası” dergilerinin aktif yazarları içerisinde yer alarak bu sayede topluma adını duyurmuştur.

1918 yılında Zakafkasya Seyimi’nin oluşturulduğu dönemde Azerbaycan delegeleri içerisinde Gürcistan’ın Tiflis kentinde bulunun Mirza Bala Seym’in çalışmalarında aktif yer almış, burada bulunduğu sıralarda “İki İnkılap Arasında” adlı eser yazmıştır. Eser 1905 ihtilalinden sonraki dönemlerde Azerbaycan’daki siyasi ve sosyal alandaki yenileşme ve milliyetçilik hareketini konu almaktadır. Azerbaycan’daki siyasi ve toplumsal hareketlilik aynı zamanda Rusya’da, Batı’da ve dünyadaki gelişmelerin bir ürünü idi. Uygulama olarak farklılık gösterse de şekil olarak bu gelişmelere paralellik teşkil etmekteydi. Bu dönemde Azerbaycan, tarihinin önemli sayılabilecek ”geçit dönemi” denilen hassas bir dönemini yaşıyordu. Azerbaycan`ın “Ümmet” devrinden “Millet” devrine geçiş aşamasında Türkiye’den gelen siyasi akımların da etkisi olmuştur. 1917 yılında Bakü’ye gelen Tahir Çağatay “Açık Söz” gazetesinde Mirza Bala Mehmetzade ile tanışmış ve yakın dostluk kurmuştur. Bakü’de kaldığı sürede Mirze Bala, Tahir Çağatay ve Türkiye’den gelen heyetle yakından ilgilenmiş Tahir Çağatay, Hüseyin Cavid, Abdulla Şaig, Ahmet Hamdi, Piri Mürselzade  ile  birlikte seminer ve toplantılar düzenlemişlerdir[1]. Azerbaycan’da aydın zümresinin örgütlenmesinde ve onların memleket davasına çaba sarf etmesinde Mirza Bala Mehmetzade’nin de rolü olmuştur.

Mirze Bala okul yıllarında arkadaşları ile İslamcı görüşü savunan “Muhammediye” adlı gençlik teşkilatı kurarak ilk siyasi deneyimini yaşamakla birlikte, aynı zamanda siyasette adını duyurmuş, siyasi gelişmelerin ve oluşumların içerisinde yer alarak memleket meselelerine katkıda bulunmuştur. 1917 Ekim ihtilalinden sonra Mirza Bala Azerbaycan gençlerinin liderleri içerisinde yer almış, “Müsavat” partisinin Bakü Komitesi üyeliğine seçilmiş, muhacerette olduğu sıralarda ise Resulzade’nin vefatından sonra parti ve Mühacir Milli Azerbaycan Hükumeti başkanlığına seçilmiştir. Partici kimliğinden çok Mirza Bala Azerbaycan sosyal düşünce tarihine ve fikir harekatına eserleri, makaleleri ve çalışmaları ile katkı sağlamış ve bu yönü ile  Azerbaycan sosyal düşünce tarihinde  yer edinmiş aydın olarak bilinmektedir.

“Açık Söz” gazetesinden sonra 1920 yılına kadar “Basiret” gazetesinde Mirza Bala’yı başyazar olarak görüyoruz. 28 Mayıs 1918 yılında İstiklal ilanından sonra Azerbaycan parlamentosunda Cafer Cabbarlı ile stenografçılık görevinde bulunmuş aynı zamanda da Cumhuriyetin resmi yayını olan “Azerbaycan” gazetesinde başyazar ve yazar olarak çalışmıştır.

Mirza Bala’ya Azerbaycan’da ün kazandıran “Bakü Uğrunda Mücadele”[2] adlı eseridir. Kafkas İslam Ordusunun 15 Eylül 1918 de Bakü’yü azat etmesi olayını Mirza Bala kaleme almıştır.  Bu eser Azerbaycan Türkiye ilişkileri ve bu ilişki sonucu ortaya çıkan zaferi konu edinmiştir. Hüseyin Erebliniski’nin sahneleştirdiği bu eserin 16 Eylül 1919 yılında Azerbaycan Devlet Tiyatrosunda ilk gösterisi olmuştur. Herkesin göz yaşı, gurur ve alkışla seyrettiği bu tiyatro gösterisi, Azerbaycan’ın İstiklali ve özgürlüğü uğruna yapılan mücadele ve bu mücadele sonunda Müslüman Doğu’da kurulan ilk bağımsız Azerbaycan Cumhuriyetinin gurur ve gövde gösterisi idi. Bakü’nün Es–er, Taşnak ve Bolşeviklerden kurtuluşunda yer almış Türkiyeli askerlerin kahramanlıklarına da eserde geniş yer verilmiştir. Mirza Bala, Kafkas İslam Ordusu ve Azerbaycan Ordusunun  Gence’den, Bakü’ye doğru başlayan zafer harekatında hem ordu imamı, aynı zamanda hükümeti temsil eden müfettiş olarak da görev yapmıştır. Yol boyunca kurulan sahra çadırlarında iki halkın tarih içerisindeki ilişkilerini ve ortaklıklarını  konu alan seminerler vermiş, yapmış olduğu ideolojik çalışma ile Türkiye–Azerbaycan askeri kuvvetlerinin kaynayıp karışmasını sağlamıştır.

Cumhuriyet döneminde Azerbaycan gazetesinin yayın yönetmeni ve Parlamentoda stenograf olarak ngörev yapan Mirza Bala Azerbaycan Cumhuriyetinin Rus istilası ile düşmesinden sonra tutuklanarak Bayıl hapishanesine gönderilmiş, serbest kaldıktan sonra ise bir süre Bakü’de öğretmenlik yapmıştır. Onun, “Azerbaycan Türk Matbuatı”(1922) adı ile yayınlanan eseri Azerbaycan matbuatı ve onun tarihinin öğrenilmesi amacı ile kaleme alınmış önemli çalışmadır. Mirza Bala, yerli Sovyet yöneticilerinin teklifi üzerine “Azerbaycan Ali Halk Teserrüfatı Şura”sında danışman olarak göreve başlamış fakat eski dava arkadaşlarının tutuklanmaya başlandığını görünce, faaliyetine ara vermiş olduğu “Gizli Milli Mukavemet Teşkilatının” başına geçerek anti Bolşevik hareketi başlatmıştır. Mirza Bala başkanlığındaki gizli teşkilat takipte olan siyasetçilerin yanı sıra Azerbaycan ordusunda görev yapmış ve Bolşeviklerin kıskacında olan yüzden çok Türkiyeli asker ve subayların Azerbaycan’dan kaçmasına yardımcı olmuştur.

 O, dönemde Türkiye’nin Azerbaycan’da ki temsilcisi Şevket Memduh Esendal Türkiye hükümeti adına Mirza Bala’ya maddi ve manevi destek sağlayarak Milli bağımsızlık harekatının faaliyetine destek olmuştur. “Milli Mukavemet Teşkilatı”nın “İstiklal” adlı gazetesinin yayınlanmasında da Türkiye’nin de desteği olmuştur. Mirza Bala, “Milli Mukavemet Komitesi” liderliği ile birlikte aynı zamanda “Müsavat” partisinin dış ilişkiler sorumlusu idi. Mirza Bala, 1922 senesi ortalarında Gürcistan’ın Batum kentinde bulunan Mustafa Edip isminde eski bir Türk subayı ile mektuplaşmıştır. Bu mektuplaşma esnasında Mirza Bala’nın yazmış olduğu mektuplardan ikisi ÇEKA ajanlarının eline geçmiş olması Mirza Bala’yı daha da güç duruma düşürmüştür.[3] Gizli teşkilat amacına ulaşmadan Sovyet yönetimi tarafından tespit edilerek faaliyetine son verilmiştir. ÇEKA[4]’nın siyasi ve toplumsal hareketlerde kendi aleyhtarı hareketlerde yer almış önder kişilere karşı tutuklama başlatması üzerine, Mirza Bala Azerbaycan’ı terk ederek İran’a sığınmak zorunda kalmıştır. Bir süre kıyı şehri olan Enzeli’de[5] kalarak öğretmenlik yapmış, Burada ÇEKA tarafından takip edildiği için  Tebriz’e  gitmiştir. Teknik okul mezunu olduğu için, Güney Azerbaycan’ın Sulduz eyaletinde yol inşaatında kontrol fen memuru olarak çalışmıştır. Mirza Bala, Sulduz’da çalıştığı sıralarda defalarca Beriya’nın Azerbaycan’a dönmek teklifine sıcak bakmamıştır. Sovyetlerle işbirliği yaparak, Sovyet yönetiminde yer alma teklifini geri çeviren Mirza Bala, Azerbaycan İstiklal Beyannamesine sadık kalarak, hayatını bu davaya adamıştır. Mirza Bala, Güney Azerbaycan’da bulunduğu sıralarda Mehmet Emin Resulzade’nin İstanbul’da yayınlamakta olduğu “Yeni Kafkasya” dergisine makaleler göndermiştir.

Mirza Bala, 1927 yılında  Mehmet Emin Resulzade’nin daveti üzerine İstanbul’a giderek, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydını yaptırmıştır. Öğrenci olduğu sıralarda çeşitli siyasi aktivitelerde yer almış, 1927 yılında “Azerbaycan Misaki Millisi” adlı kitap yazarak Azerbaycan İstiklal Beyannamesini tüm dünyaya duyurmuştur. İstiklal Beyannamesinin açıklaması niteliğinde olan bu eser cumhuriyetin yaşayan önemli efsanesidir. Mirza Bala Mehmetzade’nin Türkiye’de yayınlanan “Azerbaycan”, “Yeni Kafkasya”, “Azeri Türk”, “Odlu Yurt”, “Bildiriş”, “İstiklal”, “Türk Yurdu” ve “Azerbaycan Yurt Bilgisi”, adlı dergilerde çeşitli konularda makaleleri yayınlanmıştır. Mirza Bala, Azerbaycan’ın Türkiye’de ki hak bağıran sesi olmuştur.  Türkiye halkı Azerbaycan istiklal davasını ve kurulan Azerbaycan Cumhuriyetini Mirza Bala’nın yazdıklarından öğrene bilmiştir. Mirza Bala, Türkiye kamuoyuna Azerbaycan istiklalini sevdirmiş, Bolşevik istilasını lanetletmiştir. O, Türkiye halkını üç renkli Azerbaycan Cumhuriyeti bayrağının bir gün tekrar Azerbaycan’da dalgalanacağı görüşüne inandırmıştı. Onun ve dava arkadaşlarının izledikleri yol ve yürüttükleri mücadele sayesinde istiklal, bağımsızlık ve cumhuriyet meşalesi sönmemiş, Türkiye ve birkaç ülkeleri dolaşarak, üç renkli bayrakla birlikte 18 Ekim 1991 senesinde tekrar bağımsızlığını kazanan ateşler diyarı Azerbaycan’a dönmüştür.

Mirza Bala, makalelerinde sadece Azerbaycan davasından söz etmezdi. Aynı zamanda Sovyet mahkumu Müslümanların ve Türklerin tarihini, siyasi mücadelelerini içeren konularla ilgili yazılar da yazmıştır. Bolşevik istilası ile bağımsızlıklarını kaybetmiş ve kendi din, dil, ırk, örf, adet, gelenek ve göreneklerine yabancı güçlerce işgal edilerek onların istediği bir yaşama boyun eğmeye mahkum edilen Rusya Türklerinin ve Müslümanlarının ortak kaderi Mirza Bala’nın kalemi ile Türkiye ve yabancı matbuatta yer almıştır. Sovyet esiri ülke ve milletlerin sesi diye kabul edebileceğimiz yazıları Türk matbuatı sütunlarına geçiren Mirza Bala olmuştur. Mirza Bala, Hukuk Fakültesinde öğrenci olduğu yıllarda, Azerbaycan Cumhuriyetinin 1918–1920 yıllarında Türkiye’ye öğrenim görmek için göndermiş olduğu öğrencilerle bir araya gelerek çeşitli toplantılar düzenlemiş, onların kendi aralarında birlik oluşturmasını sağlamıştır.[6]

Ayrıca, Türkiye’de “Cumhuriyet”, “Milliyet”, “Tasvir” gibi günlük yayınlanan gazetelerde birinci sınıf ve her birisi derin bir araştırma ve düşünce gerektiren, Türkiye Azerbaycan ilişkileri üzerine yüzlerce makaleler yazmıştır. “Ermeniler ve İran (1927)” eseri Mirza Bala’nın Türkiye’de tanınmasını sağlamıştır. Türkiye vatandaşlığına kabul edilen Mirza Bala nüfusa Ali Kutluk ismi ile kaydolmuştur. Türkiye’nin Tekirdağ bölgesinde askerliğini yapan Mirza Bala askerlik sonrası İstanbul’un Arnavutköy semtinde iki katlı eski ahşap eve yerleşmiştir. Burada Mirza Bala sade ve mütevazi hayat sürmüştür.

Mirze Bala, İstanbul’da yayınlanan “Odlu Yurt” dergisinin muhabir ve yazarı idi. Mirza Bala’ya göre; “Odlu Yurt” dergisi Türk kavimlerini bir birine tanıtır, bilhassa Türk dünyasının yegane ve bağımsız ve Doğu radikalizminin mümessili Cumhuriyet Türkiye’sindeki alemşümul ıslahat hareketini terviçle bu hususta okuyucularına bilgi verir. “Odlu Yurt” dergisi Kafkasya’nın istiklal ve kurtuluşunu gözde tutar ve bunun gerçekleşmesi için Kafkasyalıları umumi düşmana karşı ittifaka çağırıyor. “Odlu Yurt” dergisi Doğu’nun asriliğe bakan radikalizmini terviçle, özellikle mazlum ve mahkum Türk kavimlerinin istiklal davasını teyit ve milliyet davasını tebcil eder.”[7]  Mirza Bala çalışmaları ile Azerbaycan ve Türkiye toplumu arasında sadece tarihi değil aynı zamanda siyasi, kültürel ve toplumsal ilişkilere de aydınlık getirmiştir.

Mirza Bala Mehmetzade, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu Türk milliyetçiliğinin bir eseri olarak değerlendirmiştir. Bu görüşü, Mehmet Emin Resulzade, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu da aynen benimsemişlerdir. Mirza Bala’ya göre; “Türkiye bütün dünya Türklüğünün milli Türk mefkuresidir. Diğer Türk illerinin temsilcileri kendi bölgeleri Rus egemenliği altına alınınca bağımsızlık mücadelelerini sürdürmek için Türkiye’ye sığınmışlardır. Onlar için Türkiye esir Türklüğün Kabe’sidir. Bağımsızlıklarını kaybetmiş Türk illerinin temsilcileri ve liderleri hayatlarının geride kalan dönemlerinde hem kendi ülkelerinin tekrar kaybettiği bağımsızlığını geri getirmek için mücadele etmiş, hem de Türkiye’nin yaşaması ve yücelmesi için çalışmışlardır. Türkiye Cumhuriyetinin varlığını Rusya Müslümanları ve Türklük için bir ümit kaynağı olarak görmüşlerdir.[8] Mirza Bala, milliyetin devlet olmak azmini gösterdiği ve buna ısrar ettiği zaman ancak millet olduğunu yazmıştır. Ziya Gökalp’ta “millet” sözünü devlet tabirinin müteradifi olarak kullanmıştır.

Mirza Bala’ya göre,  esaret`te bulunan ve sayıları seksen milyondan fazla olan Rusya Müslümanları ve Türklerinin nazarında yegane bir hürriyet, demokrasi, milliyet ve istiklal yıldızı varsa o da Türkiye’dir.

Bolşeviklerin Azerbaycan ve ona komşu olan Gürcistan ve Ermenistan’ı işgal etmelerinde, Birinci Dünya Savaşında kazandıkları zaferlerle mest olmuş Batı devletlerinin Yakın Doğu, bilhassa Türkiye hakkında vermiş oldukları ölüm kararları hiç kuşku yok ki, büyük rol oynamıştır. Bolşevikler, Kafkasya’da ve Türkistan’da büyük devletlerin Yakın Doğuda yaptıkları haksızlıklar ve hatalardan istifade ederek yerleşebildiler. Bolşeviklerin Kafkasya ve Türkistan’a gelişlerinde kullandıkları sloganları hep “Türkiye’ye yardımdan” ibaret idi. Türkiye’ye yardım için Azerbaycan arazisinden geçişine izin verilen Bolşeviklerin XI Kızıl ordusu Azerbaycan’ı işgal etmiştir. XI Kızıl Ordunun Azerbaycan’dan geçmesi için Azerbaycan’ı ikna çabalarının Türkiye tarafından yapıldığı söylenmektedir. Mirza Bala’ya göre, Bolşevikler Batı’nın siyaseti ile Doğu’nun zor durumundan istifade etmeyi fırsat bilmişlerdir. Bolşevikliğin nüfuzunu, ününü Türkiye’de, İran’da ve diğer Doğu ülkelerinde kuvvetlendirmek için Bolşevik yönetimi çabalar sarf etmiştir.[9]

Sovyetler karşıtı Mareşal Plisudski’nin önderliğindeki Polonya bu dönemlerde Sovyetler karşıtı güçleri ve  Kafkasya muhaceret hareketini barındıran bir ülke konumunda idi. Kafkasyalıların bir ortamda faaliyetini yürüttükleri Prometey adlı teşkilat da burada yerleşmiştir. Mirza Bala, 1932 yılında Resulzade’nin daveti üzerine Polonya’nın başkenti Varşova’ya gitmiş, orada Resulzade’nin kurduğu Azerbaycan Milli Merkezinin çatısı altında birlikte faaliyetlerine devam etmişlerdir.  Mirza Bala ve Resulzade Varşova’da, Azerbaycan milli davasını anlatan “Yeni Kafkasya” adlı dergi yayınlamışlardır. Mirza Bala Varşova’da aslen Trabzonlu olan ve orada ekmek fırını işleten bir ailenin kızı  Bahriye hanımla evlenmiştir. Mirza Bala’nın yazmış olduğu “Milli Azerbaycan Harekatı” (1938) adlı eseri Azerbaycan Cumhuriyetini ve onun kuruluşunu anlatan önemli çalışmalar arasında gösterilmektedir.  1939 yılında Almanya’nın Polonya’yı işgali üzerine Resulzade ve Mirza Bala Türkiye’ye dönmüşlerdir.

Mirza Bala, İstanbul Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde Ansiklopedi bölümünde 1955 yılına kadar memur olarak çalışmıştır. “Türk – İslam Ansiklopedisi” ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin yayını olan “İslam Ansiklopedisinde” Azerbaycan, Kafkasya ve Rusya Müslümanları ilgili maddeleri Mirza Bala Mehmetzade yazmıştır. Mirza Bala’nın İstanbul’da “Azerbaycan Tarihinde Türk Albanya”(1951) eseri yayınlanmıştır. 1955 senesine kadar Enstitüdeki görevine devam etmiş, tahmini hesapla iki yüze kadar çeşitli konularda makaleler yazmıştır. İslam Ansiklopedisi sayfalarında Mirza Bala, 1942 – 1943 yıllarında “Bakü ve Buhara” maddelerini, 1944 – 1945 yıllarında “Culfa”, “Çerkesler”, “Dağıstan”; 1946 – 1948 yıllarında “Endican”, “Erdebil”, “Erivan”, “Feth Ali Ahuntzade”, “Gence”, “Gökçe”, “Gürcistan”; 1949 – 1950 yıllarında “Halhal”, “Hamse”, “Hazar”, “Hamedan”, “Hisar”, “Hakand”, “Hay”, “Hüristan”, “Hümayun”, “Isık – Kol ili”, “İriş”, “İsfahan”, “İskender Bey”,”Münşi Işan”; 1951 – 1952 yıllarında “Kacar”, “Kalınuklu”, “Karabağ”, “Karaçay”, “Balkır”; 1953 yılında “Kara Kum”, “Bazar”, “Kara Papak”, “Karasu”, “Kaşkay”; 1954 yılında  “Kazı – Kumuk”, “Kırım”, “Kızıl Kum”, “Kızıl – Özen”, “Pipeki Kopuz”, 1955 yılında “Kuba”, “Kuban”, “Kumuklar”, ve “Kür” maddelerini yazmıştır.[10] İslam Ansiklopedisinde yer alan maddelerin tarih ve isimlerinden de anlaşıldığına göre, Mirza Bala, yalnız asıl vatanı olan Azerbaycan ve civarına değil daha geniş bir Türk sahasına da ilgi göstermiş ve bunlarla ciddiyetle meşgul olmuştur. Yazdığı makaleler sayesinde Türkiye halkı Azerbaycan’ı yakından tanıma öğrenme fırsatı bulmuştur. Daha sonraki  dönemler ve günümüzde de 1918 – 1920 Azerbaycan Cumhuriyeti ve dönemde Türkiye – Azerbaycan arasında ilişkiler Mirza Balanın yaptığı çalışmalardan öğrenilmektedir. Onun çalışmaları iki halk arasında önemli tarihi hadiselerin yaşandığı dönem içerisindeki ilişkilerin gerçek boyutunu açıklamaktadır. Mirza Bala, makalelerinin çoğunu “Mirza Bala”, “M. B. Mehmetzade”, “Nuhoğlu” , “Daşdemir”, “Ali Kutluk” imzası ile yazmıştır.

Mirza Bala, muhacerette yaşadığı dönemlerde Nuri Paşa, Hemidullah Sübhi, Tahir Çağatay, Hikmet Ertaylan, Hilmi Ziya Ülken, Ahmet Caferoğlu, Şevket Memduh Esendal, Muhittin Birgen, M. Zihni Hızal,  Hüseyin Cemal Yanar, Fevzi Akyüzüm, Süleyman Tekinerle arkadaşlık etmiştir.

Almanya hükümetinden gelen teklif üzerine Mirza Bala Almanya’ya gitmiş, 1955 yılından itibaren yaşamını Almanya’da sürdürmüştür. Almanya’nın Münih kentinde yerleşen “Sovyetler Birliğini Araştırma Enstitüsünde” çalışmaya başlayan Mirza Bala Ensititünün “İlim Şura”sında, iki yıl başkan yardımcılığı, iki yıl da başkanlık yapmıştır. O, aynı zamanda Sovyetler Birliğini Araştırma Enstitüsü’nün yayını olan “Dergi” mecmuasının başyazarı idi. Münih kentrinde yayınlanan “Dergi” mecmuası ve diğer yayınlarda Mirza Bala’nın çeşitli konularda sayısı yüzü aşkın makaleleri yayınlanmıştır. İldeniz Kurtulan’ın anlattıklarına göre;  “Amansız kalp hastalığı Mirza Bala’yı iyice rahatsız ediyordu. Dinlenmeye ihtiyacı vardı. İstanbul’da kendisini daha iyi hissedeceğini düşünmüştü. İstanbul’a gelerek Arnavutköyü’ndeki evine yerleşti. 7 Mart akşamı tansiyonu 11.5 idi. Buna rağmen yatağında oturarak Münih’deki çalışmaları anlatıyordu. Gece fenalaştı. 8 Mart 1959 da sabaha karşı saat 04’te Allah’ın rahmetine kavuştu.[11]

18 Ekim 1991 de Azerbaycan tekrar bağımsızlığına kavuştu. Üç renkli bayrak, tekrar Azerbaycan semalarında görünmeye başladı. Azerbaycan Cumhuriyetini yine ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti oldu. Mirza Bala ve ülküdaşlarının tüm gayesi bu idi. Onlara bu günü görmek nasip olmasa da onların kurduğu cumhuriyet güçlenerek Azerbaycan  Türkiye ilişkilerini ileri boyutlara taşınmıştır.

 

Afgan VELİYEV  – Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Strateji Araştırmalar Merkezi Uzmanı
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız
______________________________________________________
Dipnotlar:

[1] Tahir Çağatay, “Aziz Dostum Mirza Bala”, Azerbaycan Dergisi, Yıl; 7, Sayı; 12, Mart, Ankara, 1959, ss, 43 -44.

[2] Mirza Bala Mehmetzade’nin “Bakü Uğrunda Mücadele” adlı eserinin ismi Mirza Feth Ali Ahundov adına kütüphanenin kataloglarında yer almaktadır. Fakat eserin mevcudu bulunmamaktadır. “Azerbaycan”, “Açık Söz” ve o dönemde yayınlanan diğer mecmualarda “Bakü Uğrunda Mücadele” adlı tiyatro oyunu ile ilgili ilanlar vardır. Eser ile ilgili bilgileri o dönemde yayınlanan gazetelerde yer alan yazı ve makalelerden edinme fırsatı buldum.

[3] Ahmet Vahap Yurtsever, “43 Senelik Arkadaşım Mirza Bala”, Azerbaycan Dergisi, Sayı; 2 – 3 ( 86 – 87), Mayıs, Haziran, Ankara,1959, s, 16 – 19

[4] Rus gizli servisi

[5] Şimdiki ismi Pehlevi

[6] Tahir Çağatay, “Aziz Dostum Mirza Bala”, Azerbaycan Dergisi, Yıl; 7, Sayı; 12 ( 84 ), Mart, Ankara, 1959, ss, 43 – 47

[7] “Odlu Yurt” İdaresinden, Odlu Yurt Dergisi, Yıl; 2, Sayı; 16 ( 4 ), 28 Mayıs, İstanbul, 1930, s, 1

[8] Kadircan Kaflı, “Mirza Bala ve Bir Çağrı”, Azerbaycan Türk Kültür Dergisi, Yıl; 7, Sayı; 13 ( 85 ), Nisan, Ankara, ss, 12 – 13

[9] M. B. Mehmetzade, “Azerbaycan Hayat ve Matbuatından”, Odlu Yurt Dergisi, Yıl; 2, Sayı; 23 ( 11 ), İstanbul, 1930, s, 440

[10] R. Rahmetli Arat, “Mehmet Mirza Bala”, Azerbaycan Dergisi, Yıl; 7, Sayı; 12 ( 84 ), Mart, Ankara, 1959, s, 11

[11] İldeniz Kurtulan’la 12. 06. 1998 yılında yaptığım görüşmeden notlar.

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: