Twitter Facebook Linkedin Youtube

4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

sedef_ulutas

Sedef ULUTAŞ

SASAM Staj Bitirme çalışması olarak gerçekleştirilen bu araştırmanın amacı, eğitimcilerin  4+4+4 uygulamasına ilişkin görüşlerini ortaya koymak ve değerlendirmektir. İlk olarak uygulaması 2012-2013 eğitim öğretim yılında gerçekleşen 6287 sayılı yasadaki değişikliklere yönelik eğitimcilerin bakış açıları, öğrenciler için oluşan olumlu/olumsuz gelişmeler, yöneticisi durumunda oldukları okulların uygulamaya hazır olma durumu, karşılaştıkları sorunlar, sistem ve etki alanı düşünüldüğünde araştırılmaya değer bir konudur. Bu kapsamda bir literatür taraması yapıldıktan sonra, aralarında 3 Müdür, 2 Müdür Yardımcısı, 2 Sınıf Öğretmeni, 2 Branş Öğretmeni, 1 Rehberlik Öğretmeni, 2 Ana Sınıfı Öğretmeni ve 1 Müfettişin bulunduğu 13 kişiyle mülakat yapılarak konu değerlendirilmeye çalışılmıştır.

SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ ZORUNLU EĞİTİM

MGK’nın 28 Şubat 1997 tarihli bildirisinde yer verilen hüküm üzerinden 222 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle başlayan sekiz yıllık zorunlu eğitimin “kesintisiz” uygulanması modeli, temel eğitime dair pedagojik verileri A’dan Z’ye değiştirdi. İlköğretim sürecinde bütün bireylerin sekiz yıl süreyle tek bir program üzerinden eğitim görmesi ve bu süreç boyunca alternatif nitelikteki eğitim programlarına devam etme yasağı üzerinden tek tip vatandaş yetiştirmeye odaklı bir eğitim sistemi oluşturuldu.

Kesintisiz sekiz yıllık zorunlu eğitim uygulamasının ana hedefi olan imam hatip liselerinin ortaokul kısımlarının kapatılmasıyla yetinilmedi, mesleki ve teknik öğretim veren liselerin ortaokul kısımları da kapatıldı.

İmam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye gitmesine engel olmak için katsayı uygulaması hayata geçirildi. Katsayı uygulaması, meslek lisesi mezunlarının da üniversiteye girmesini neredeyse imkânsız hale getirdi. Katsayı uygulaması nedeniyle, meslek liselerine olan ilgi azaldı ve bu liselerde okullaşma oranı yüzde 30’ların altına düştü.

Meslek liselerinde okullaşma oranının yüzde 30’a düşmesi, çıraklık yaşının yükselmesi ve çıraklık eğitimine olan ilginin azalması gibi nedenlerle sanayi sektörünün kalifiye ve özellikle de ara eleman ihtiyacı karşılanamadı.

Bu sistem, ayrıca ülkemizin üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuk potansiyelinin harekete geçirilmesine engel oldu. Küçük yaşlarda başlaması gereken bu alanla ilgili eğitim süreci, tek tip öğretim programı ve sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim uygulaması nedeniyle uygulanamadı ve ülkenin bilim, kültür, sanat ve spor gibi alanlarda beşeri sermaye oluşturmasına engel olundu.

Bu sistemde ilköğretim süreci, becerilerin farkına varma ve becerileri geliştirme süreci olarak değil, diploma alma ve üst öğrenim kademesinde iyi bir eğitim kurumuna yerleşmeye dönük sınavda başarılı olma dönemi olarak kullanıldı.

Nüfusun az ve yerleşimin dağınık olduğu yörelerdeki çocukların YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Okulu) ve PİO (Pansiyonlu İlköğretim Okulu) türü okullarda eğitim görmesi ve bu sayede aile içi eğitim süreçlerinden, özellikle de anne şefkatinden olması gerektiği düzeyde faydalanmasına mâni olundu.

4+4+4’LÜK EĞİTİM SİSTEMİ

TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek kanunlaşan ve bu Kanunla getirilen sistem, 2012 – 2013 öğretim yılında uygulamaya geçirilmiştir. 222 sayılı ve 1739 sayılı kanunlarda yapılan değişikliklerle sekiz yıllık zorunlu eğitim süresi 12 yıla çıkarıldı ve zorunlu eğitim süreci, 4+4+4 şeklinde formüle edilen üç kademeden oluşacak şekilde dizayn edildi.

Yeni sistemde birinci kademe, ilköğretimin 4 yılını oluşturuyor. 5. sınıfla beraber, öğrencilere kendilerinin belirleyeceği alanlarda eğitim alma imkânı sunuluyor. Bu aşamada öğrenciler, ortaöğretim programlarına hazırlanmalarını sağlayan dersler alabiliyor. Öğrenciler temel derslerin yanı sıra, seçmeli dersler de tercih edebiliyor. Öğrenciler, 5.6.7.8. sınıflardaki seçmeli derslerde sayısal, sözel veya mesleki yoğunlukta eğitim alıyor. Seçmeli dersler, ilerleyen sınıflarda artarak, lise türlerini etkileyebiliyor.

Sistemin en çok tartışılan maddesi, ilk dört yıldan sonra açık öğretim alma hakkıydı. Bu hak, yapılan değişiklikle ilköğretimin 2. kademe sonrasına bırakıldı. Yani öğrenciler, son 4 yılda bu haktan yararlanabilecek.

Tartışmalara konu olan bir diğer madde, mesleki eğitimi canlandırma adına, çıraklık eğitiminin ilköğretim 1. kademe sonrasında yani 10 yaşında başlaması yönündeydi. Ancak, bu madde, çocuk işçi sayısının artacağı endişesiyle tekliften çıkarıldı.

Değişikliklerden biri de, 60 ayı dolduran çocukların okula başlamasını öngörmekteydi. Yaşın bir yıl öne çekilmesiyle, öğrenciler, ilköğretimden 14 yerine 13 yaşında mezun olabilecekler.

4+4+4’LÜK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

• Üç kademeden oluşması ve kesintili olması,
• İlkokul sürecini, bütün bireyler için tek tür okul ve tek öğretim programı olarak düzenlemesi,
• Ortaokulu farklı öğretim programlarının uygulanabileceği bir okul dönemi olarak düzenlemesi,
• Farklı programların uygulandığı ortaokul türlerine imkân vermesi,
• Ortaokulların, bağımsız okullar şeklinde veya liselerle ya da ilkokullarla birlikte açılabilmesi,
• İmam hatip ortaokullarının bağımsız ya da imam hatip liseleri ile birlikte açılabilmesi,
• Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı derslerinin kanuni seçimlik ders olmak üzere ortaokul ve liselerde seçimlik derslere yer vermesi,
• Diplomanın 12 yıllık zorunlu öğretimin sonunda (lisenin bitirilmesiyle) düzenlenmesi.

4+4+4 KESİNTİLİ ZORUNLU EĞİTİM SİSTEMİ NELERİ DEĞİŞTİRDİ?

İlkokul ve ortaokulların bağımsız okullar olarak kurulacak olması, ayrı yaş gruplarında bulunan çocukların ayrı okullarda ve ayrı eğitim ortamlarında eğitim görmesini sağlamakta. Böylece akran baskısı, okul içi şiddet ve taciz gibi olayların azalması hedeflenmekte.

Sistemle birlikte taşımalı eğitim uygulamasının büyük oranda azalması, kamu maliyesinin yükünün azalmasından öte çocuklarımızın, aile ve yaşam ortamından uzak alanlarda eğitim görmekten kurtulması hedefler arasında. Böylece taşımalı eğitimin neden olduğu kazalarda ve can kayıplarında büyük oranda azalma olması beklenmekte.

Farklı öğretim programları uygulayan ve liselerle ilişkilendirilecek ortaokulların bulunmasına bağlı olarak çocuklar ve ebeveynleri daha erken bir dönemde eğitimlerine ilişkin tercih hakkı kullanabilmekte.

Öğretmen ve eğitim yöneticileri, aynı yaş gruplarının olduğu eğitim kurumlarında hizmet sunabilmekteler.

Çocuklar, bilim, sanat, kültür ve spor gibi alanlarda daha küçük yaşlardan itibaren ilgi, yetenek ve yeterlikleri doğrultusunda eğitim alma imkânına sahip olabilmekteler.

Kademeler ve programlar arası geçiş esnekliği oluşturulabilmekte.

Kademeler arası geçiş esnekliği uygulamalarıyla, zorunlu eğitim evresinde çocukların katılacağı yarışma sınavı sayısı en aza indirilebilmekte.

Öğrencilerin okul içindeki hareket alanları daha da genişlemekte.

Rehberlik hizmetlerinin sunumu daha kolay olmakta.

Lise kademesinde, yaygın eğitim yöntemiyle öğretim yapılabilmekte. Bu çerçevede lise programlarında açık öğretim ya da uzaktan öğretim yöntemlerinin kullanılması söz konusu olabilmekte.

Seçimlik ders uygulamaları ile özellikle ortaokul ve liselerin ders programlarında, farklı öğretim programlarına yönelik derslere yer verilebilmekte.

Okul sayısının artmasına bağlı olarak öğretmen istihdamı artmakta ve atanamayan öğretmenler sorununun giderilmesi imkânı oluşmakta.

Ortaokul ve liselerde Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı dersleri, kanunen seçmeli ders haline getirilmek suretiyle, Anayasa’nın 24. maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan anayasal hak fiilen kullanılır hale getirilmekte. Böylece din eğitimi ve öğretimi konusundaki anayasaya aykırı fiili yasak sona ermiş oldu.

EĞİTİMCİLERİN GÖZÜYLE 4+4+4 UYGULAMASI

‘GENÇLERİN ÖNÜ AÇILIR’

Demokratik Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı’nın yeni sisteme ilişkin görüşleri şu şekilde: “8 yıllık kesintisiz eğitim, imam hatiplerin önünü kapatmak için alelacele çıkarıldı. Bu uğurda meslek liseleri yok olma noktasına geldi. 8 yıllık kesintisiz eğitim Türkiye’ye çok şeyler kaybettirdi. Milyonlarca mesleksiz lise mezunu, üniversite mezunu işsiz olacağına altın bilezikli tekniker, meslek erbabı teknisyen yetişsin. Gençler neye ilgi duyuyorsa, neyi istiyorsa onu okusun. Gençlerin önünü açın. 4+4+4 fırsat eşitliğini sağlayacak. Bilimsel ve fiziksel farklılıkları bulunan ilk, orta ve lise öğrencilerinin ayrı okullarda eğitim almasını öngördüğü için 7 yaşındaki çocukla 14 yaşındaki çocuğun psiko-sosyal açıdan deformasyonunu engelleyecek.”

‘ZEKİ ÖĞRENCİ DAHA HIZLI ÖĞRENECEK’

Prof. Dr. İrfan Erdoğan’ın görüşleri ise şöyle:

“Kesintili eğitimin faydaları şöyle sıralanabilir:

-Zeki öğrenci daha iyi hızlı öğrenecek ve dünya ile yarışabilecek.

-Daha az yetenekli öğrenci, aşağılık kompleksine düşmeyecek.

-Meslek liseleri öğrenci akınına uğrayacak. Sanayici teknik eleman bulacak.

-Kur’an kursları ve imam hatip liseleri normalleşecek.

-Düz liselere giden öğrencilerin 4 senesi heba olmayacak. Düz lise yerine meslek lisesine gidecek ve bir meslek öğrenecekler.

-Kesintili eğitimde yeteneğini geliştirmiş öğrenci ile henüz yeterince geliştirememiş öğrenci aynı sıralarda, 8 yıl birlikte olma mecburiyetinden kurtulacak.

-Zeki öğrenci ile daha az zeki öğrenci kesintisiz eğitimde 8 yıl birlikte okuyor. Daha az zeki öğrenci, zeki öğrencinin öğrenme hızını kesiyor ve onun zamanını çalıyordu. Bu durumda zeki öğrenciler, diğer öğrencilerin moralinin bozulmasına yol açıyordu.”

‘EĞİTİMİ ÇÖPE ATIYORUZ’

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, konuya ilişkin görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir:”İlkokul eğitimi, 5 yıldan niye 4 yıla düşürüldü sorusunun cevabını bulamadım. Bizim ilkokul eğitimi üzerine Cumhuriyet tarihi boyunca engin bir bilgi birikimimiz ve tecrübemiz var. İlkokul eğitimini 4 yıla düşürerek, bunu çöpe atıyoruz. Mesele eskiyi geliştirmektir.”

‘ÇOCUK İŞÇİ SAYISI ARTACAK’

Türk Kadınlar Derneği Başkanı Ayşe Uzunlu’nun görüşleri ise şöyledir: “Rakamlar 8 yıllık kesintisiz eğitimle, kız çocuklarının 16 yaşında evlenme oranlarının yüzde 44, aynı yaşlarda doğum yapma oranının ise yüzde 36 azaldığını ortaya koymaktadır. 4+4+4 sisteminin çocuk işçi sayısını artıracağını düşünüyoruz.”

ÖĞRENCİLER, 4+4+4 KESİNTİLİ EĞİTİM SİSTEMİNDEN NASIL ETKİLENMEKTELER?

İnternetten ulaştığım bir araştırma kapsamında; 5. sınıfı kesintisiz 8 yıllık eğitim sistemi içerisinde okuyan öğrenciler ile 4+4+4 olarak düzenlenen kesintili ilköğretim sisteminde okuyan öğrencilerinin eğitim çıktıları ve ortamları karşılaştırılmıştır. Bu araştırmada, 5. sınıf ders çizelgelerine eklenen seçmeli derslerin seçim ve uygulama süreçleri de incelenmiştir. Ayrıca, söz konusu yasal düzenleme sonucu tam gün öğretim veren pek çok okul binası ikili öğretim vermeye başlamıştır. Bu nedenle, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında öğrencilerin eğitim çıktılarının, ikili öğretim ve tam gün öğretim veren kurumlarda bulunmalarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı da araştırma kapsamında incelenmiştir.

Araştırma bulguları, ortaokulların yeniden açılması ile 4. sınıftan 5. sınıfa geçen öğrencilerin okul ortalamalarında önemli değişiklikler olduğunu ortaya koymaktadır. Bu süreç içinde öğrencilerin okuldaki arkadaşları ve öğretmenleri, belirli ölçülerde farklılaşmış ve 4+4+4 düzenlemesi sosyal ortamın değişimi açısından birçok öğrenciyi etkilemiştir. Bu değişimin öğrenciler tarafından genel olarak olumlu biçimde algılanmadığı gözlenmiştir. Daha fazla öğrenci, okullarda akran zorbalığı ile karşılaştığını bildirmekte ve yine daha fazla öğrenci okulu bırakmayı düşündüğünü dile getirmektedir.

Ayrıca öğretmenlerin değişmesiyle birlikte, öğrenciler derslerdeki değişimden de olumsuz biçimde etkilendiklerini belirtmişlerdir. Bazı öğrenciler, derslerin onlara daha zor geldiğini, bu nedenle notlarının düştüğünü ve okulu daha az sevdiklerini, bu kadar fazla dersi ve öğretmeni kaldıramadıklarını, ders kitaplarını birbirine karıştırdıklarını belirtmektedirler. Nitekim 5. sınıf öğrencilerinin matematik, fen bilgisi, Türkçe ve İngilizce notlarının dağılımı, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında 2011-2012 eğitim-öğretim yılına kıyasla daha düşük görünmektedir.

Tam gün öğretim veren okulların sayısı azalmış ve 2012-2013 eğitim-öğretim yılında sabahçı ve özellikle öğlenci olan öğrencilerin akademik başarıları, tam gün öğretim alan öğrencilere kıyasla yaşanan dönüşümden daha fazla etkilenmiştir. Örneğin, 5. sınıfların İngilizce notu, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında öğretim türüne göre farklılaşmazken, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında tam gün öğretim veren okullarda eğitim alan öğrencilerin İngilizce notu, ikili öğretim veren okullardaki öğrencilere kıyasla daha yüksektir.

Son olarak bu araştırmalar neticesinde aralarında 3 Müdür, 2 Müdür Yardımcısı, 2 Sınıf Öğretmeni, 2 Branş Öğretmeni, 1 Rehberlik Öğretmeni, 2 Ana Sınıfı Öğretmeni ve 1 Milli Eğitim Müfettişi ile aşağıdaki sorulara yanıt aranmış ve çözüm önerileri vurgulanmıştır.

1) 4+4+4 uygulamasını bir yönetici/eğitimci olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu soruda eğitimcilerimizin verdiği cevaplarda çoğunluk olarak; sistem için yeterli alt yapının olmadığı ve bu nedenle uygulamada güçlük çekildiği ve kısmen de 5. sınıfların kendi sınıf öğretmenlerinden ayrılmasının doğru bulunmadığı vurgulanmıştır.

2) 4+4+4 uygulaması ile sizce amaçlanan nedir?

Bu soruya verilen yanıtlarda genel olarak aldığım cevaplardan birisi; “İmam Hatip Okullarının önünün açılması” olmuştur. Bazı eğitimcilerimiz ise herhangi bir amacın olmadığını söylemişlerdir. Çok az sayıda eğitimci ise “ikinci 4 yıldaki mesleki yönlendirmenin faydalı olmasının hedeflendiğini” belirtmişlerdir.

3) Zorunlu eğitime başlama yaşının 72 aydan 60 aya indirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu soruya verilen cevaplar genellikle; okula erken başlamanın çocuğun gelişimi için erken ve uygun olmayacağını, kesinlikle hata olarak gördüklerini, oyun çocuğunun okulda zorlandığını, çocukların gelişimlerinin tam olarak tamamlamadan okula başlamasının uyum sorununa neden olacağını ve çocukların ileriki sınıflarda çok çabuk yorulacağını içeren cevaplardı. Ancak bir kısım eğitimci, okul öncesi eğitimin de zorunlu olması durumunda 60 ayın okula başlamak için uygun bir yaş olduğunu ifade etmişlerdir.

4) Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasını destekliyor musunuz?

Bu soruya verilen neredeyse tek bir cevap vardı. O da kaliteli bir eğitim olduğu sürece desteklendiği yönündedir.

5) Sizce 4+4+4 uygulamasının olumlu yönleri nelerdir?

Mesleki yönlendirme açısından erken ve uygun bir sistem olması, çocukların yeteneklerinin keşfedilmesini sağlayabilir olması, Okul-Aile işbirliği iyi yürütülürse çocuk için faydalı olabileceği ve zaman açısından uygunluğu, sistemle ilgili dile getirilen olumlu yönlerdir.

6) 4+4+4 uygulamasının olumsuz yönleri nelerdir?

Eğitimcilerimize yönelttiğim bu soruda; okula gitmeyen öğrencilerin sayısının arttığı, çocukların çoğunun öz bakım becerilerini tamamlamamış oldukları, soyut düşünme beceri yaşını tamamlamamış çocuğun soyut düşünmeye zorlandığı ve neticesinde erken duygusal ergenliğin gözlendiği şeklinde cevaplar alınmıştır. Eğitimciler açısından ise, idarecilerin zaman bakımından zorlandığını, daha fazla öğrenciyle ilgilenilmek zorunda kalındığını, seçmeli dersleri arttırmada sıkıntı yaşandığını ve planlama ve alt yapı eksikliğinin olduğu dillendirilmiştir.

7) Sizce zorunlu eğitim kademeli mi, yoksa kesintisiz mi olmalıdır?

Bu soruya verilen cevaplarda ağırlıklı olarak okul öncesi eğitim zorunlu olduğu takdirde kesintisiz eğitimin olması, hatta 5+3+4 olarak da kademeli (eski sistem gibi) olabileceği yönünde cevaplar alınmıştır.

8) 4+4+4 uygulaması ile karşı karşıya kaldığınız sorunlar nelerdir?

Bu sorunun değerlendirilmesinde ise, ders saatlerinin fazla olduğunu ve öğrencilerin davranış ve uyum problemleri yaşadıklarını belirten eğitimcilerimizin sayısı fazla olmuştur.

9) Bu sistemin size getirdiği ek sorumluluklar nelerdir?

Bu soruya verilen cevaplarda, sistemin getirdiği ekstra bir yükün olmadığı öne çıkmıştır. İlk olarak ders saatlerinin artırılmasının bir kaos oluşturduğunu, hala ilk ve ortaokulun bir arada olduğu okulların bulunduğunu, bunun da gerçekten büyük sorumluluk getirdiğini ve son olarak da ders seçimlerinde yoğunluk olduğunu belirten eğitimcilerimiz de olmuştur.

10) Sizce kaliteli bir eğitim için Türkiye’deki en önemli eksiklikler nelerdir?

Bu soruya yönelik oldukça güzel cevaplar gelmiştir. Gittikçe bilimsellik ve akılcılıktan uzaklaşan seçmeli derslerle statik düşünce geliştirilen seçmeli derslerin amacına ulaşmadığı, birey odaklı eğitimin olması gerektiği, gerçek anlamda eğitimli eğitim kadrosunun olması gerektiği, okuma alışkanlığının artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması gerektiği ve son olarak da aynı seviyede olan, aynı kaliteli ortamı paylaşan, somut öğrenme ve araştırıcı bireyler yetiştiren programların gerektiği dile getirilmiştir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Yaptığım araştırmalara göre, sistemin en büyük eksikliğinin, okul öncesi eğitime yönelik olduğu görülüyor. Sistem, 5 yaşını dolduran çocukların ilköğretime başlamasını öngörüyor. 6 yaş grubu bir çocuğun, bilişsel ve zihinsel açıdan ilköğretime ne kadar hazır olduğu konusunda araştırmalar hala devam ediyor. Bir de öğretmenler henüz oyun çağındaki bu yaş grubuna, okuma-yazma ve bazı aritmetik becerileri nasıl öğreteceklerini düşünüyor.

Gelişmiş dünya ülkelerinden Fransa’da, öğrenciler 6 yaşında ilkokula başlıyorlar. Ancak 3 yaşından itibaren anaokuluna gidiyorlar. Belçika’da da 3 yıl anaokulu eğitimi veriliyor. Yine İsveç, Danimarka, Kanada, Norveç, Almanya, Hollanda, Finlandiya, İtalya, ABD ve İsviçre’de öğrencilerin % 95’i anaokulu eğitimi alıyor. Ülkemizde ise bu oran yüzde 33’ler civarında.

Bu nedenle ilköğretime başlamadan önce, çocukların ilgi alanlarını belirleyip, yetenekleri ve zekâlarını daha verimli bir şekilde geliştirmek; özgüvenli, saygılı, uyumlu bireyler yetiştirmek amacıyla, çocuklara doyurucu bir okul öncesi eğitim verilmelidir.

Diğer yandan bu sistem, 126 bin öğretmen açığına ek olarak binlerce branş öğretmeni ihtiyacını beraberinde getirmekte ve aynı zamanda, 4+4+4 şeklindeki model, büyük oranda sınıf öğretmenini de norm fazlası durumuna düşürmektedir. Bu nedenle 4+4+4 yerine, 1+5+3+4 sistemi, gerek öğretmen açığı problemini minimize etme, gerekse lise eğitimini daha verimli kılma ve anaokulu ihtiyacını giderme adına daha makul görünmektedir.

Eğitim gibi, dinamik ve çok yönlü bir sistemin problemleri, insan unsuruyla paralel olarak, her zaman var olacaktır. Önemli olan, bu konuyu ideolojinin dar kalıplarıyla değil; pedagoji ve evrensel standartların verileriyle ele alabilmektir.

Sonuç olarak şu söylenebilir; ‘EĞİTİM HERŞEYDİR!’

.

Sedef ULUTAŞ

SASAM Stajyeri – Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi İşletme Bölümü Öğrencisi

______________________________

Kaynakça:

http://www.viransehiregitimbirsen.com/

http://www.yenisafak.com/yerel

http://www.sabah.com.tr/egitim/2012/03/14

http://www.egitimpedia.com

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: