Twitter Facebook Linkedin Youtube

ÜSTÜ KAPATILAN TARİHİMİZ

Julian Sütunu

Julian Sütunu

Muhammet Ali DOĞAN

Muhammet Ali DOĞAN

Bir tarihçi, tarihi olayları araştırırken öncelikle birinci elden kaynaklara ihtiyaç duyar. Bunlar da sözlü olmayan; kitâbe, lahit (mezar), tablet, eski para, heykel, arkeolojik buluntular vb. kaynaklardır. Birçok medeniyetin tarihi izlerini görmenin mümkün olduğu Ankara’nın eşsiz tarihi mekanlarında da, gerek Roma döneminden, gerek (Anadolu) Selçuklu döneminden, gerekse Osmanlı döneminden bu birincil kaynaklara ulaşmak mümkündür. Ankara’nın tarihi bölgesi Ulus’ta bulunan (Roma Dönemine ait) Augustus Tapınağı ve Julian Sütunu ile hemen yakınlarında bulunan Hacı Bayram-ı Veli Camii, yukarıda bahsedilen abîdevî eserlerdendir.

sutun-269103-300x227Bu yazının konusu ise; başkent Ankara’nın o tarih kokan mekanlarından biri olan Hacı Bayram-ı Velî Camii çevresinde ortaya çıkan ancak üzerleri örtülen tarihi kalıntılar ve kültürel mirastır. Ankara’nın Ulus semtinde yapımı devam eden Hacı Bayram Veli Çarşısı Sokağı çalışmaları kapsamında, Ankara Valiliğinin arka girişinde (Hükümet Caddesinde) yapılan kanalizasyon çalışmaları sırasında, toprağın beş metre altında sıra halinde Roma dönemine ait olduğu düşünülen sütun parçalarının olduğu ve parçaların bir tünel boyunca devam ettiği belirlendi. Bunun üzerine çalışmalara ara verildi ve bölgedeki kanalizasyon çalışmaları iki hafta kadar durduruldu. Daha sonra ise kazının yapıldığı alan, beton bloklarla korumaya alındı ve yapılan araştırmalarda yine Ankara’da bulunan Roma Hamamı’nda kullanılan sisteme benzer bir tarihi yapının mevcudiyeti ortaya çıktı.
Ancak Büyükşehir Belediyesi, kanalizasyon çalışması sırasında ortaya çıkan bu tarihi sütunların üzerini toprakla örttükten sonra, üzerine asfalt attı. Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada; “Koruma Kurulu’nun görüşü doğrultusunda Hükümet Caddesi’ndeki sütunların üzerine asfalt atıldı” denildi. Şehir Plancıları Odası ise, tarihi eserlerin üzerinin kapatılarak asfaltlanmasını, ‘trajikomik’ bulduğunu ifade eden bir açıklama yaptı.

26491288
Ben de bir tarih sevdalısı olarak şunu ifade edebilirim ki; ender bulunan tarihi mirası adeta zabt-ü rabt altına alarak toprağın altına hapsedenler, ne tarihe karşı, ne de bu coğrafyayı bizlere emanet eden ecdadımıza karşı hesap verebilirler. Zira tarih, her ne kadar geçmişteki olaylara ait bilgilerin keşfi, toplanması, analiz edilmesi ve kamuoyuna sunulması ise de, tarihten bî-haber olan nesillerin onlara verdiği zarar yüzünden doğru bir tarihe ulaşmak mümkün olamayabilmektedir. Yukarıda izah edilen durum da, birincil kaynakların üstünün örtülerek doğru tarihe ulaşılmasının önüne geçilmesinden başka bir şey değildir. Oysa belki de burada çıkan tarihi eserler ve kültürel miras, nice çözülmemiş soruların cevaplarını barındırmaktadır.
Tarihimizi bilmek, köklerimizi bilmek demektir. Necip Fazıl’ın ifadesiyle; “Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve, olgunlaşmadan çürür”. Köklerimizi doğru şekilde öğrenebileceğimiz tarihi kaynakların üstünün örtülmemesi temennisiyle…

 

Muhammet Ali DOĞAN
SASAM Stajyeri – Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü

Sahipkıran Akademi Hakkında

Sahipkıran AKADEMİ; üniversite öğrencilerine çalışmalarını yayınlayabilecekleri bir platform sağlamak ve öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine katkı sağlamak üzere, Merkezimiz çatısı altında yeni oluşturulmuş bir yapıdır. “Türkiye’nin geleceğinin mimarları, Sahipkıran’da buluşuyor!” sloganı ile gayretli ve üretken üniversitelileri, çalışmalarını bu platformda paylaşmaya ve SASAM’ın etkinliklerine katılmaya davet ediyoruz. Sahipkıran AKADEMİ üyeliği, tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Üye olan öğrenciler, istedikleri zaman üyelikten çıkabilmektedirler. Üye olmak veya üyelikten çıkmak için bilgi@sahipkiran.org adresine, talebinize ilişkin e-posta göndermeniz yeterlidir. Talebiniz, en geç 3 iş günü içinde sonuçlandırılacaktır.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: