Twitter Facebook Linkedin Youtube

RUH KARASI, GÖNÜL YARASI: “DEPRESYON”

Prof.Dr.Recep RECEBOV

Prof.Dr.Recep RECEBOV

Hızlı akan hayatta, hayatın hızına yetişmek, hayatın baş döndürücü girdabına düşmemek, feleğin çarkı döndürüp dolandırıp oraya sizi atsa bile, baş döndürücü hız ile başa çıkabilmek de yine her bir insanın kendisine bağlıdır. Ancak bu girdaba düşüp düşmemiş olduğumuzu anlayabilmemiz için aşağıda soracağımız soruların cevabını bilmemiz önemlidir. Sadece hüzünlü olmak “Ben depresyondayım” demeye yeterli midir? Depresyon hangi maskelere bürünmektedir. Çoğu insan, hayatlarındaki trajik olaylar ve streslerle uzman yardımı olmaksızın başa çıkabilmektedirler. Bu insanlar bunu nasıl başarırlar ve hayatın hızına nasıl yetişirler. Depresyonla nasıl başa çıkılır ve tedavi edilir. Depresyonla başa çıkabilmede perhizin önemi var mıdır? Bedensel, Sanatsal Terapi ile depresyon nasıl tedavi edilir ve buna benzer birçok depresyonla ilgili soruların cevabını bilmek istiyorsanız makaleyi okumanızda fayda vardır.

Depresyonda mıyım?

Depresyon, sadece hüzün, hiçbir sebep olmadan içe kapanma ve gözü sululuk olmak ile kalmamaktadır. İlk olarak, depresyon, hayattan memnun olmama, hayatın tadının tuzunun kaçması ile birlikte onun bütün renklerinin bir anda kaybolup, hayatın tüm renklerinin yerine gözümüzün önünün kararmasıdır. İnsanın kendisini, hayatında sadece onun için bir ağır yük olarak üzerine çökmüş ev ve iş ödevleri, hayatın acıları ve hastalıklarıyla baş başa kalmış gibi hissetmesidir. Elinin eteğinin her şeyden çekilmesinin yanı sıra, uykusuzluk ıstırap çektirirken, cinsel istekleri bir anda kaybolur ve hatta her gün onun için kolay olan ve her zaman kolaylıkla yapmakta olduğu ev işleri bile ona yük olmaya başlar.

Depresyon, insanların psikolojisinin bozulması şeklinde kendisini göstermeye başlar. İnsanların keyiflerinin uzun süreli bozuk olmasının durağan bir hal alması, can sıkıntısı çekmesi, tamamen geleceğe yönelik her hangi bir vizyonunun olmaması gibi genel belirtileri olan bir ruh halidir. Bu gibi haller yaşayan insanlarda, genel kabul görmüş kurallara uygun olarak:

• devinimsel hareketlerin yavaşlaması;

• bazen heyecanlanma;

• düşünme sürecinin yavaşlaması;

• kaygıların ortaya çıkması ve rahatsız etmesi;

• kendi kendini suçlama şeklinde fikirlerin rahat bırakmaması;

• sabahın erken saatlerinde uykudan uyanmak şeklinde uyku bozukluğu;

• iştahın kaçması;

• başkalarına karşı ilgi azalması şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Depresyon, genel olarak somatik ya da öz Türkçe ifade edilmesi gerekirse bedensel hastalıklar altında bir maskeye bürünmektedir. Bunun gibi durumlarla karşılaşmakta olan insanlar, ilk olarak, çalışma kabiliyetlerini kaybetmelerine, halsizlik, zayıflama, yüksek tansiyon, kalp çarpıntıları, karın bölgesindeki ağrılar, eklem yerleri, sırtta vs. gibi yerlerindeki ağrıların olmasından şikâyet etmektedirler.

İntihar eylemleri ile ilgili düşüncelerin ve teşebbüslerin ortaya çıkmasına neden olmakta olan ağır depresyonlar, maniakal depressiv psikozlar, şizofreni, organizmanın ağır bir biçimde zehirlenmesi ve uzun süreli alkol alımı, ağır psikolojik travmanın sonucu olabilir. Hafif olarak ortaya çıkmakta olan depresyonlarda, uzmanlar tarafından ayakta tedavinin yapılması yeterli olsa bile, yukarıda değinmiş olduğumuz gibi ağır biçimlerde cereyan etmekte olan depresyonlarda yatılı olarak tedavi alınması ve uzman yardımı gerekmektedir.

Çoğu insan, hayatlarında cereyan etmekte olan trajik olaylardan ve streslerden uzman yardımı olmaksızın başa çıkabilmektedirler. Ama çıkamıyor ve:

• İki haftalık bir süreç içerisinde eziklik, ruhsal boşluk duygusu yaşıyorsanız ya da kendinizi kötü hissediyor ve sürekli keyifsiz olduğunuzun farkına vardıysanız;

• Eğer hayatın bundan böyle sizin için hiçbir ilgi çekici tarafının kalmamış olduğunu hissediyorsanız, günlük yapmakta olduğunuz faaliyetlerin ise eskisi kadar zevk vermemekte olduğunu düşünüyorsanız;

• Yoruluyor, ancak yorgun olmanıza rağmen uyuyamıyorsanız ve bundan dolayı daha da yoruluyorsanız;

• Size, eskisi gibi derli toplu olmadığınızı, dikkatsiz olduğunuzu, kesin kararlar alamama ve işinizi sonuna kadar yapamamakta olduğunuzu söylüyorlarsa;

• Eğer bunun gibi durumlar kendinizi suçlu hissettiriyor, kendinizin değersiz ve hiçbir işe yaramamakta olduğunuz hakkındaki düşünceleriniz sizi rahat bırakmıyor ise, depresyona girmiş olma ihtimaliniz yüksektir.

İşsiz kalma, yoksulluk, aile ve iş ortamlarındaki çatışmalar, hayatın hızlı akışı ile ilgili korku, evinizde ve çalışmakta olduğunuz iş yerlerinizdeki ışık yetersizliği, aşırı miktarda kalorinin alınması ve buna paralel olarak vitaminlerin eksik olması ve tabii ki alkol, nikotin, kahve gibi uyarıcı maddelerin alınması da bu derdinizin daha da ileriye gitmesine neden olmaktadır.

Depresyonun basması ile etrafta olup bitenlere karşı duyarsızlık, ağır suç duygusu, hayattan haz alamama ve yalnızlık özlemi başlamaktadır.

Genel olarak depresyon üç türe ayrılmaktadır:

• Fonksiyonel depresyon, sağlıklı insanlara has olan bir durumdur. Nadir ya da periyodik olarak ortaya çıkar;

• Patolojik depresyon, genel olarak psikolojik bozukluğu olan insanlarda rastlanır;

• Hayali depresyon. Bu insanın kendisinde sanki depresyon varmış gibi hissetmesi olup, insanlar bu durumu kendisine telkin ederler ve bu durumu etrafındakilerin de kabullenmesini istemektedirler. Fonksiyonel depresyonların yaklaşık %50’si hayali depresyondur.

Depresyonun tetiklenmesini ve ortaya çıkmasını sağlamakta olan iki neden vardır. Bunlar:

• Endogen nedenler; Bu durumda depresyonun nedeni insanın kendi içinde bulunmaktadır. Buna örnek olarak insanın hiçbir şeyi yokken, hiçbir kimsesi vefat etmemiş, birisi onu terk etmemiş vs. gibi gözle görülebilir bir nedeni olmadan depresyona girmesi.

• Ekzogen nedenler; Açık bir dış etkenin bulunmamasından depresyona girilmesi.

Depresyon, o kadar yaygın bir ruhsal bozukluk halini almıştır ki, bazı durumlarda psikolojik hastalıklar içinde “Psikolojik Soğuk Algınlık” olarak da adlandırılmaktadır. Her birimiz, bir kez bile olsa, kendimizi ezik hissetmişizdir. Bazen, sağlıkları yerinde olan insanlar bile, kendileri için önem arz etmekte olan herhangi bir planlarının hayata geçmemesinden dolayı içlerinin kararmış olduğu anlarda “Ben depresyondayım” diyebilmektedirler. İnsanlar ne kadar elemli olsalar bile, günlük hayatlarını sürdürmektedirler. Bunun tersine, depresyon bozukluklarına mustarip olan insanlar, umutsuzluğa kapılırlar ve çaresizlik içindedirler. Bu durum, bu kişileri etkisi altında tutmakta olup, uzun bir süre bunların yakasını bırakmamaktadır.

Günümüzde depresyona düşme durumlarının sıklığı toplumumuz için önemli bir problem teşkil etmektedir. Bu durum, özellikle depresyon hastalıklarının çoğalması olarak kendisini göstermektedir. Genel olarak ülkemizdeki durumu ele aldığımızda, stres verici durumların sayısının artmış olmasından dolayı depresyonların kaynaklarının bulunması ve onun tedavisinin yapılması zorlaşmaktadır. Buna ek olarak, kendi başına araştırma yapılması ve üzerinde durulması, başlı başına bir konu olan Doğu Anadolu insanı dikkate alındığında, bu bölgenin insanlarına has olan kültürel, tarihsel ve psikolojik özellikler de depresyonun artmasında önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle de depresyonun nedenlerinin ortaya çıkması ve tedavi edilmesi zorlaşmaktadır. Bu gibi faktörler göz ardı edilse bile, insanların depresyona girmelerinin temel nedenleri kişiden kişiye göre değişim göstermektedir.

Depresyon ve İntihar İlişkisi

Çoğu zaman depresyona girmiş olan insanlarda intihar düşünceleri oluşabilir, yani organizmanın içgüdüsel devinimi olan kendini koruma mekanizmasının karşısına, kendini hayattan koparma fikirleri kuvvetli bir şekilde çıkabilmektedir.

İntihar fikirleri, depresyonun karakteri, onun derinlik derecesi ve cereyan etme şekli, aynı zamanda da ortaya çıkmış olduğu duruma bağlı olarak göre farklılık gösterebilir.

Depresyonun en üst düzeye çıkması durumunda, düşüncesizce hareket etme yolu ile insanlar intihar girişiminde bulunabilirler. Ancak intihar girişimleri, nispeten çok derin olmayan, kendi değersizliğini belirgin bir düzeyde çok düşünen, kendi kendini suçlama fikirlerine kapılan, depresyona girme yolu ile kişilik bozuklukları belirtileri oluşmuş olan insanlarda görülmektedir. Çoğu zaman insanın bu duruma düşmesine, kendisine yakın bulduğu insanlar ve onu tedavi etmekte olan hekim ile irtibatını kaybetmesi neden olmaktadır.

İnsanları intihar girişimine itmekte olan güdülerden bazılarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

• Çekilemez hal almış ruhsal durum;

• Kusurluluk düşünceleri ve kendi kendini küçümseme;

• Kendi kendini cezalandırma;

• Hastalık hastası olma;

• Varlık çıkmazı (çaresizlik, içinden çıkılmazlık);

• Tedavisiz hastalıklar;

• Toplumdaki değerin ya da yerin kaybedilmesi;

• Daha önce patojen olmayan ani durumlar (aile içi, işyeri, kişilerarası ilişkiler) vs.

İntihara yönelik girişimli ağır depresyon durumlarında mutlaka psikiyatri hekimine ya da psikologa başvurulması gerekmektedir. Depresyonun psikolojik olarak tedavisinin yapılması sırasında psikolojik danışmanlık, hayatı idame etmenin beş yönünün ahenkliliğinin kazanılmasına yönelik yapılmalıdır:

1. Vücuda özel olarak dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu, hekim ya da psikolog tarafından seçilmiş olan aktif hayat sürdürme şekli ve gevşeme egzersizleridir.

2. Depresyona düşmüş olana aile tarafından yardım edilmesinin sağlanması.

3. Depresyondan dolayı çatışma getirmiş olan durumun analizinin yapılması.

4. Yakınlar arasındaki ilişkilerin onarılması.

5. Kişinin imkânlarına uygun gerçek hedeflerin belirlenmesi.

Depresyonun psikolojik temelini oluşturmakta olan neden, bizim bilincimiz altında yatmakta olan içsel çatışmalarımızdır. Bu tür çatışmalara örnek vermek gerekirse, bu çatışmalardan en yaygın olanlarından biri olan; “hem özgür olma isteğinin ön plana çıkması hem de aynı zamanda diğer insanlardan fazlasıyla destek, yardım ve ilgi isteme” durumudur. Çatışmaların diğer bir tipik türü de insanların çevresindeki insanlara karşı öfke ve kırgınlık beslemekte olmasına rağmen, onlardan kendisine iyi davranmalarını ve kendisiyle iyi ilişkilerini sürdürmelerini devam ettirmelerini beklemeleridir.

.

Prof.Dr.Recep RECEBOV

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: