Twitter Facebook Linkedin Youtube

YA TUZ DA KOKMUŞSA? MAZLUMDER’İN SULTANDAĞI RAPORU NE ANLAMA GELİYOR?

Talip Erguvan*

Talip Erguvan

Afyon ilinin Sultandağı ilçesinde 20 Aralık 2012 tarihinde yol verme tartışması sonrasında ilçenin yerlilerinden bir genç Adilcevaz göçmeni bir grup tarafından dövülerek öldürülüyor. Kavga sonrasında o genci henüz öldürdüğünü bilmeyen bu grup, İHD raporunda da belirtildiği üzere ilçe meydanına gelerek “Bugün burada ya Kürtler ya da Türkler ölecek şeklinde” bağırarak kitleyi tahrik ediyor. Akabinde ölüm olayını haber alan ilçe sakinleri muhtemelen söz konusu tahrikin de etkisi ile öldürme olayına karışan Adilcevazlı aile esas olmak üzere doğudan gelen ailelere saldırılarda bulunuyorlar. Ölüm olayı sonrasında bu ailelere karşı esnaf tarafından boykot da yapılıyor. Ancak, bu olaylarda can kaybı gibi müessif bir vaka yaşanmıyor. Vatandaşların evlerinin uğradığı zararlar devlet tarafından mağdurlara ödeniyor.[1]

Sultandağı’nda bir vatandaşımızın müessif şekilde kaybı akabinde meydana gelmiş bu olaylarla ilgili MAZLUMDER tarafından bir rapor yayınlanıyor. Bu raporun sunuş bölümü MAZLUMDER’in yanlı tutumunu ortaya koyuyor.

Raporun sunuş bölümünde; “Sultandağı özelinde, 90 yıldan fazla bir zamandır yanlış kodlanmış millet-i hâkime anlayışıyla kirletilen ve “öteki” ile birlikte yaşamayı imkânsız hale getirecek çıldırmalara müsait hale getirilen Türk bilinçaltı, lazım olduğuna inanılan bir zamanda, istihdam edilmek istenmiştir. Bu bilinçaltı, Kürdü, eşiti olarak değil ancak işçisi olarak, “karı”sı olarak veya himayesindeki mülkü olarak kabul edebilmektedir. Bu topraklarda barışı sağlamak üzere atılacak olan her adımı anlamlı ve başarılı kılacak olan işlerinin en önemlilerinden biri bu kirli bilinçaltının temizlenmesidir. Sultandağı olaylarının, Hükumet ile İmralı arasında başlatılan görüşme trafiğine denk gelmiş olması çok düşündürücüdür. Hükumetin, bir taraftan görüşmeleri sürdürmeye devam etmesi diğer taraftan da yaklaşık bir asırlık birikime sahip bilinçaltı temizliğine dair işler yapması gerekir. Zira bu kirli bilinçaltı, atılan her kıymetli adımı istediği zamanda bozabileceklere yeterince fırsat zenginliği sağlamaktadır. Türkiye’nin bir Türk sorunu vardır ve Türk sorununu çözemeyen Türkiye’nin bütünlüğünden endişe etmesi için bundan daha büyük bir nedene de ihtiyacı yoktur.” Denilerek bir tür Türk düşmanlığı yapılmaktadır.

MAZLUMDER’in, Kürt damatların, sermayedarların, patronların, üst düzey bürokratların, Bakanların Türkiye’de bulunuyor olmasının hiç kimse tarafından yadırganmadığı ve yanlış görülmediği ortamda, Kürdün karı, işçi ve mülk olarak görüldüğüne yönelik bir yargıda bulunması oldukça düşündürücüdür.

Diğer taraftan özelde Sultandağı’lılara genelde de tüm Türklere bu raporla saldıran ve onları suçlayan MAZLUMDER’in raporlarıyla ayrımcılık yapma yönünde bir tutumu benimsediği görülmektedir. İlk olarak MAZLUMDER tarafından yayımlanan “Etnik Ayrımcılık Raporu”nun ilk halinde Romanların “dini yok” denilerek roman toplumunun dinsiz olarak aşağılandığı izlenmektedir.[2]

Buna ilave olarak Zazaların uğradığı ayrımcılığa hiçbir şekilde değinmeyerek Zazalara karşı inkârcı bir tutum içinde olduğu görülen etnik ayrımcılık raporunda, Zazalara ilişkin Oxford’un yayımladığı Uluslararası Dilbilim Ansiklopedisinde tam aksi yazmasına rağmen,[3] söz konusu kitapta Zazacanın Kürtçenin lehçesi olduğu söylendiği belirtilerek Zazacayı Kürtçe’ye yamamak için bilinçli bir çarpıtma operasyonu yapıldığı görülmektedir. Diğer taraftan Abdullah Öcalan tarafından 2011 Temmuz’unda Zazaların hedef gösterilmesi sonrasında, PKK tarafından Zazalara karşı gerçekleştirilen öldürme ve kaçırma gibi zulümlerin ve hak ihlallerinin MAZLUMDER’in gündemine hiç girmediği-giremediği hayretle müşahede edilmiştir.[4]

MAZLUMDER’in bölgede Kürtlerden tarihleri en az 300 yıl daha eski olan ve Diyarbakır’a adını veren Lice’de de yaşayan Beni Bekir Araplarına karşı siyasi Kürtçüler tarafından sürdürülen baskı ve boykota hiç bir şekilde değinmediği yine Kasım 2012’de Kürt milliyetçisi bir siyasetçinin Urfa’daki Arapları tehdit etmesini ise dile bile getirmediği görülmektedir.[5]

Yine Kürt milliyetçisi gruplar tarafından Mersin’de Conolara ait evlerin ve arabaların yakılması ve Conoların oturdukları mahalleden sürülmesi ile sonuçlanan insanlık suçu olan “POGROM”un işlendiği olaylar hakkında MAZLUMDER hiçbir eleştiri getirmemiştir.[6]

Başka bir örnek olarak PKK tarafından üç çiftçinin İzmir’de öldürülmesine[7] ses çıkarmayan MAZLUMDER siyasi Kürtçülerin; zikrettiğimiz saldırılarını hiçbir şekilde eleştirmeyerek taraflı olduğunu göstermiştir.

Ortaya konulan bu yaklaşım, milleti hakime olduğu varsayılan 1810 ve 1820’lerde (Belgrad ve çevresi ile Semendire ve Mora’daki tüm Müslüman nüfusun imha edilmesi) Balkanlarda başta Türkler Boşnaklar olmak üzere tüm Müslümanlara, 1897’de “Hanasor Köyünde” de[1] Kürtlere, 1912’de Balkanlarda Türklere karşı işlenen ağır insan hakları ihlallerine karşı sessiz kalan batılı insan hakları yaklaşımını anımsatmaktadır. Milleti hakime içinde düşündükleri Kürdü, Boşnağı, Türkü insan dahi görmeyen onun acısına karşı taşlaşmış zihin yapısını yansıtan 200 yıllık meşum geleneği hatırlatmaktadır.

Son söz olarak MAZLUMDER’den temel olarak beklenen mazlumlara eşit olarak yaklaşmasıdır. Unutulmamalıdır ki mazlumlar karşısında ayrım yapan zihniyet maşeri vicdanda mahkûm olacaktır.

Talip ERGUVAN – @taliperguvan

talip@sahipkiran.org


[1] Afyon İli Sultandağı İlçesinde Kürtlere Yönelik Saldırı İddialarına İlişkin Araştırma-İnceleme Raporu, http://ihd.kardaizler.org/index.php/raporlar-mainmenu-86/el-raporlar-mainmenu-90/2617-afyon-ili-sultandagi-ilcesinde-kurtlere-yonelik-saldiri-iddialarina-iliskin-arastirma-inceleme-raporu.html Sultandağı raporu http://www.mazlumder.org/webimage/Afyon_Sultanda%C4%9F%C4%B1_son%20yeni.pdf Erişim 21 Mart 2012,

[2] MAZLUMDER, Türkiye’de Etnik Ayrımcılık Raporu, sayfa 148.

[3] William J. Frawley, International Encyclopedia of Linguistics: 4-Volume Set, Volume 1, Oxford Üniversity Press, 2003, sayfa 309

[4] MAZLUMDER, Türkiye’de Etnik Ayrımcılık Raporu, http://istanbul.mazlumder.org/fotograf/yayinresimleri/dokuman/etnik_ayrimcilik_raporu_2011.pdf

[5] Bir Direniş Kalesi: Lice, http://www.lekolin.org/news_detail.php?id=67 , Gür: Türkiye Serêkanî’da provokasyon peşinde http://www.yuksekovaguncel.com/politika/gur-turkiye-serkanda-provokasyon-pesinde-h36629.html Erişim 21 Mart 2012,

[6] 21 Mayıs 2011 Basın Özetleri http://www.lekolin.org/news_detail.php?id=1781, Cono aşiretiyle Kürtler birbirine girdi. http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/05/21/cono-asiretiyle-kurtler-birbirine-girdi-544851992420 ; Ayrıca Cono aşiretine ait olduğu sanılan 2 ev ve bir otomobil ateşe verildi. Erişim 21 Mart 2012,

[8] Khanasor Expedition 1897, http://www.arf1890.com/ArmenianHistory.htm Erişim 21 Mart 2012,

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: